19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER o ülkenin olanakları ve teknoloji alanındaki duzeyi ile yarışması sozkonusu bile olamayacak "azgelişmiş" bir ulkenin bu sorun karşısındaki tutumu ne olmalıdır? Burada sözu edilen tehlike, bir buhar kazanının patlamasıyla yerel olarak meydana gelecek zararlar gibi bir tehlike değildır. Nükleer bir patlamadan ya da sızmadan doğan " k a z a " , kitle halinde olumlere yolaçan ve geniş bir bölgede yıllarca surecek radyasyon etkisiyle orayı yaşanmaz hale getiren bir kaza olacaktır. 1979'da ABD'nin Pennsylvania eyaletindeki bir nükleer enerji santralı arızası, yakındaki bütun yerleşim alanlarının boşaltılmasına neden olmuştur. Bunun da etkisi ile ABD Yuksek Mahkemesi, nükleer artıkların yokedilmesi için güvenli bir çare bulunmadıkça, yeni nükleer santralların kurulmasını önlemek uzere, eyaletlerin tam yetkili olduklarına karar vermiştir. OLANAKLAR ABD'NİN ELİNDE OLUNCA... Bugunku teknolojik olanaklarla ve bilinen yöntemlerle nükleer santralların doğuracağı tehlikelere karşı yuzde yuz guvenli bir "korunma duzeni" oluşturuIamayacağı, şu açıklamalarla ortaya çıkmaktadır. Bunun yanısıra, koruma duzenini oluşturacak malzeme, teknoloji ve teknik kadro gereksinimini de gozden uzak tutmamak gerekir. Butun bunlar, yine, nükleer teknolojide en yuksek duzeye erişmiş ABD'deki özel firmaların elindedir. Tekelleşmiş olan bu tur hizmetler için bu firmaların "en pahalı" fiyatları istemelerine ve uygulamalarına engel yoktur. Örneğin, 1000 MW'lık bir santral için bu firmaların isteyecekleri sadece bakım ve onarım bedeli 20 milyon dolardır (5 milyar TL.). Her çeşit yedek parça, teknik bilgi ve deneyim, mutlak olarak, bunlara bağımlı olarak elde edilebilir. Bir recktörun en yalın bir parçasını sağlıkh olarak yapacak endustriyel birikim olmadıkça, küçucuk bir arızada bile sözu edilen tekellere başvurmaktan başka çare olmayacaktır. Bunun bir anlamı, ad ve san bakımından yerli gibi gözuken bir santralın, son irdelemede, yabancının buyruğuna ve istencine sıkıca bağımlı, giderek tutsak olmasıdır. Şu kadar yıllık "dost ve muttefiki" tarafından uygulanan bir "ambargo" deneyimi geçirmiş bir ulkenin, bunun ne demek olduğunu gayet iyi bilmesi gerekir. YAKIT SORUNU Bu tabloya eklenmesi gereken bir "olgu"da şudur: Nükleer teknoloji gibi, nükleer yakıt üretimi de, dunyada sayılı birkaç firmanın tekelindedir. Bunlar, özellikle Batı ulkelerinde çalıştırılmakta olan reaktorlerin yakıt gereksinimlerini karşılamaktadırlar. Gelişmekte olan ulkelerde nükleer santrallar kurulduğu zaman, kurucu firmalarla işbirliği yapan ve içiçe çalışan yakıt satıcıları, uzun süreler için satış imtiyazlan sağlayarak, o ulkeyi kendilerine bağlamaktadırlar. Bunun da bir "bağımlılık" meydana getireceği kuşkusuzdur. Bunun yanısıra bir de şu nokta vardır: Yapılan hesaplara gore 1990 yılından itibaren dunyada nükleer yakıt darlığı başgosterecektır. Bilinen uranyum rezervlerine göre yapılan bu hesaplama karşısında, nükleer uretimde önder durumunda olan ulkelerin gereksinimlerı karşılanmak gerekirken, onlardan kısıp başka ulkelere yakıt verilmeyeceği de açık bir gerçektir. Ustelik, bu yakıtın silah yapımı bakımından taşıdığı önem de gozonunde tutulursa, daha 1990'lara gelmeden, bu alandaki denetimlerin ne gibi bunalımlara yolaçacağını tahmin etmek için kâhin olmaya gerek yoktur. BİR KEZ OAHA DÜŞÜNELİM Bu kısa açıklamalar, nükleer enerji konusundaki göruş ve yaklaşımların nasıl irdelenmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Bu konuda ayak direyenler ve nükleer enerji uretimine geçişte geç kalındığını ileri surenler bütun bunlan derinine duşunüp, karar, istek ve heveslerinin neye malolacağını bir kez daha değerlendirmelidirler. Ülkemizde varolan su kaynaklarının °7o 10'u, komur kaynaklarının ise ancak yarısı kullanılırken, çevre ve insan bakımından olmadık risklerle dolu olan ve ustelik bif ulkenin enerji yapısını sıkı sıkıya dışa bağlayan nükleer enerji seriivenine atılmanın sorumluluğu kolayca ustlenilecek bir sorumluluk değildir. Son olarr 1 . şunu da ekleyelim: Komure dayalı AfşinElbistan Projesi zamanında ve ihale edilen kapasitede üretime geçirilebılmiş olsaydı, Türkiye, bugun, 30 milyar KWh enerji tuketimini karşılamak için dışarıdan enerji satınalan ulke değıl, 5 milyar KWh enerji fazlası olan bir ulke durumunda olacaktı. 2 AĞUSTOS 1983 Nükleer SantraFda Son Dıırum Nükleer enerji santralı kurmakta gecikmemiz bizim için şans olmuştur. ABD, nükleer santral kurmaktan vazgeçerken, bizim kurmaya kalkışmamjz yersizdir. Kendi öz kaynaklarımızı değerlendirmemiz yerinde olur. PENCERE Yaşadığımız Ekonomik Dram... ANKA Ajansının DİE (Devlet İstatistik Enstitüsü) verilerine göre yaptığı bir hesaplamaya göre Turkiye'de kişi başına ulusal gelir 1983'te 911 dolara düşmüş. ^ 1982'de 1008 dolar, 1981'de 1081 dolar, 1980'de 1106 dolaı, 1979'da 1446 dolar olan kişi başına ulusal gelirin üç yılda 535 dolar gerileyerek 911 dolara düşmesi çarpıcıdır. Ulusal gelir hesapları ne denli tartışmaya açık olsa da bu kadar büyük bir düşüş; ekonomide gerileme ya da çöküşten başka anlam taşıyamaz. Yine DİE'nin öngörüleri bu yıl büyüme hızının yüzde 2,9 düzeyinde kalacağını gösteriyor; tarım, inşaat, hizmet kesimleri gerilemiş, sanayıde bınde 3 artış bekleniyormuş. Oysa biz 198384 Türkiye'sinde "Japon Mucizesi"ne benzer birşey beklemiyor muyduk? Kimi zaman bir "mazlum ülke"de, dış güçlerin dev ağırlıkları duyulur. Örnek? İşte Türkiye... IMF'nin, Dünya Bankası'nın, OECD çerçevesinde lyjrulan yardım konsorsiyumunun, yabancı bankaların, uluslararası sermayenin hizmetindeki ekonomi dergilerinin ağlarından oluşan bir dünyanın yaman uzmanları, anasının gözü sözcüleri, gerçekten yetkin ve etkin yöneticilerı; kendi çıkarlarına dönük ekonomi politikasının propagandasını yoğunlaştırmak için ülkemize abanmışlardır. Bizim ticaret ve sanayi odaları, borsa birlikleri, holding kuruluşları, işveren sendikaları, işadamı demek ve kulüpleri de bunlarla işbirliği içindedir; siyasal amaçlı vakıflar, güdümlü ekonomi seminerleri, bol paralı dergiler tabloyu renklendirir. Holdıngleşen Babıâli basınında bu örümcek ağının köşebaşı uzmanları boldur. Dış kökenli sömürü.ekonomisinin propagandası, saatte 100 kilometre hızla eserek ortalığı allak bullak eden fırtınaya dönüşür. Çoğu kalem önceden satın alınmış; kimi ekonomi profesörü holding bankalarında açılan hesaplara bağlanmıştır Benim bunlara sözüm yok. • 1983 yılının ortasında çevremizı saran fırtına az buçuk dinerken ortalıkta yıkıntılar görüyoruz. Holdıngler çatırdıyor, şirketler ıflas ediyor, bankalara cankurtaran simitleri atılıyor; işadamlarımız sıraya girmişler; bağırıyorlar: Devlet bizi kurtarsın. 24 Ocak kararlarını benimseyip savunan işadamı nasıf iflas eder? IMF reçetesini avuçlarını patlatırcasına alkışlayan holding patronu kendi idam fermanını imzaladığının bilincinde miydi? Büyük sanayici ya da girişımci kimliğiyle kamuoyunda ün yapan kişi iki yıl ötesını göremiyen bir zavallı mıydı? Bunca şirketi yöneten genel müdürleriyle, müdürleriyle, danışmanlarıyla, uzmanlarıyla, milyarlarıyla, fabrikalarıyla, firmalarıyla, bankalarıyla toplumun ortalık yerine lök gibi oturmuş ve ülkenin yazgısını etkilemiş işadamlarının kendfi kendilerine tuzak kazdıklarına mı inanacağız? Benim bunlara da sözüm yok. • Benim sözüm, yaşadığımız fırtınada IMF rüzgârlarına kapılıp önünü göremiyen kimi vicdan sahibinedir; haklı ile haksızı ayırmak için gerekli marıtıgı para hırs*nda,yiti«memiş olan sağ^» duyulu kışiyedir. . • • = > Onlara diyorum ki: ' .,, u Işte büyük sermaye ve büyük işadamı karşınızdadır: "Dev" let beni kurtarsın" diye yalvarıyor. Peki, bu holdingleri, bu şirketleri, bu bankaları, bu bankerleri batıranlar kimler? Solcular mı? İşçiler mi? Grevler mi? Hiçbiri Çünkü ortada ne işçı gösterisi var, ne emekçi direnişi, ne de grev.. Ortada her namuslu yurtseverin vicdanında ağırlığını duyacağı çarpıcı bir gerçek var. NADİJR ERGENEKON 1Ü Mühendislik Fak. Öğretim Görevlisi Elektrik kısıntılarına yolaçan enerji darlığının başta gelen nedenlerinden biri olarak nükleer enerji santrallarının kurulmasında gecikilmiş olması gösterilmektedir. Türkiye Elektrik Kurumu (TEK) tarafından bu konuda uzun bir sureden beri çalışmalar yapıldığı halde, bugune kadar somut sonuçlara ulaşılamadığı bir gerçektir. 1984 yılı için 600 MW, 1987 yılmda ise 750 MW gucunde olmak uzere üretime geçirilmesi planlanan iki nükleer santralın, uluslararası ihalesi bile sonuçlandırılamamıştır. Buylece, Turkiye'de çok yakın bir gelecekte nükleer kökenli enerji uretilerek, varolan darlığa ivedi bir çare bulunması olasılığı ortadan kalkmıştır. Buna karşın, resmi kaynakh olanlar da dahil olmak üzere, bu konuda egemen olan görüşler bu santralların er gec kurulması gerektiği yönündedir. Enerji sorunuyla ilgili yaklaşım ve planlamalar da buna uymaktadır. Bu nedenle, nükleer santralların kurulmasındaki gecikme, genellikle, bir "talihsizlik" olarak nitelenmektedir. BİZİM İÇİN TALİH OLMUŞTUR Gerçekten durum böyle midir? Yoksa, tıpkı kaçırdığımıza Uzüldüğümüz bir uçağın duşmesi olayında olduğu gibi, bu gecikme dolayısıyla sevinmemiz mi gerekmektedir? Nükleer enerji konusunda uluslararası ölçekte meydana gelen gelişmelere, deneyimlere ve bugün varılan sonuçlara kısaca bir göz atarak bu sorunun yanıtını bulmaya çalışmalıyız. llk nükleer santral ABD'de 1951 yılmda kurulmuştur. Bu santralın kurulduğu dönemde, bu tür enerji ile enerji sorununa kesin bir çare bulunduğu kanısı yaygın bulunuyordu. Nitekim, bunu izleyen 32 yıllık sürede, 1 kg. uranyumla 300 ton petrolün sağladığına eşit enerji sağlayan bu kaynaktan yararlanmak üzere yalnız ABD'de 100'den fazla yeni nükleer santral yapılmış ve üretime konmuştur. Ne var ki, bir yandan bu uygulama yapıhrken, öte yandan bu tür santralların ortaya çıkardığı sorunlar da gitgide ağırlaşmaya başlamıştır. Bunların başında nükleer enerji üretiminin yarattığı gttvenlik sorunu gelmektedir. Bunu çözmek için yapılması zorunlu olan harcamalann, "ucuz enerji" hayallerini yıkmaya yöneldiği ve ilk hesaplamalan kökunden sarstığı saptanmıştır. Bundan daha önemli olarak, uygulamaya konulan, en son bilgisayar olanaklarıyla donatılmış modern teknolojıye dayanan onlemlere karşın, sızma'dan patlama'ya kadar uzanan " k a z a " olasılıklannı busbutun ortadan kaldırmamn olanaksız olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca, santralda kullanılan enerji hammaddesi artıklannın yokedilmesi sorununun da başedilmez bir sorun olduğu; bundan doğan sakıncaların giderilmesi için başvurulacak önlemlerin, insan sağlığı ve çevre bakımından zincirleme yeni sakıncalar ve tehlikeler yarattığı ortaya çıkmıştır. ABD DAHİ VAZGEÇTİ tşte bu nedenlerle ilk nükleer santralı kuran ve nükleer teknolojinin dünyadaki tartışılmaz önderi olan ABD'de, çevre kirlenmesi, nükleer artıklann yok edilmesi, işletme güçlükleri, aşırı üretim maliyetleri ve guvenlik sorunları yüzünden, 1977 yılından bu yana toplam 97 nükleer santral projesinden vazgeçilmişlir. Bu, Turkiye'de nükleer santrallar kurulmasını ısrarla savunanlar bakımından birinci derecede gözönünde tutulması gereken bir durumdur. Nükleer santralın güvenliğinin tam olarak sağlanması, ABD gibi bir ülkede, bu tesisin yapılmasını veya işletilmesini erteleyen ya da bundan büsbütün vazgeçilmesine yolaçan bir " s o r u n " sayılırken, HESAPLAŞMA BURHAN ARPAD OKURLARDAN Durumumuza açıklık getirilsin 7 yıldan beri îzjnir Milli Eğitim Müdürlüğü'nde memur olarak çalışmaktayım. 19781979 öğretim yılmda hmir BucaEğiüm Ensütüsü Sosyal Bilgiler bölıimünden mezun oldum. 1979 yılmda tayinim Siirt il emrine çıktı ancak; o günkü ailevi nedenlerden dolayı görevime gidemediğimden müstafi duruma düştüm. O tarihten bu yana sayısını hatırlayamadığım kadar yaptığtm muracaatlarda tayinim gerek kadrosuzluk, gerek mezun olduğum bölum itibariyle ihtiyaç olmtdığından gerekse açıktan oğretmen tayini yapılamayacağı gerekçesiyle yapılmadı ve evraklarım surekli olarak adresime iade edildi. Benim durumumda olan birçok kişinin olduğunu biliyorum. Bizim durumumuz ne olacak? Tayinimiz hiç mi yapılmayacak? Daha kaç sene beklememiz gerekiyor. Semiramıs Sivas Mıllı Eğitim Mudurluğu İzmir İzmir Eğitim Ensütüsü Fen Bilgisi bölumü mezunu Osman SELBtK'in ataması, Valilikçe yapılan guvenlik soruşturması sonucu, Devlet Memuru olarak atanması sakıncah görulduğunden yapılamamıştır. • 6.7.1983 tarihli Cumhuriyet Gazetesi'nde yeralan "tlkoğretimde Teftişin Bugunku Durumu" başlıklı yazıya ait açıktama. tlköğretim Müfettişliğine, asil ilkokul oğretmenliği yaptıktan sonra Eğitim Enstitüsü veya Yuksek Oğretmen Okulu Eğitim bölumunden veya yabancı memleketlerdeki bu okullara denk okullardan mezun olanlar ile, bu kaynaklardan ihtiyacm karşılanmaması halinde en az (5) yıllık başarılı ilkokul oğretmenliği veya yoneticiliği yaptıktan sonra (3) yıllık Eğitim Enstitulerinin Türkçe, Sosyal Bilgiler, Matematik veya Fen Bilgisi bölümlerinden birinden mezun olanlardan seçilenler, (600) saat sureli Mufettiş Kursunu bitirdikten sonra atanmaktadırlar. Mevcut Kanun ve yönetmeliklere göre, eğitim sistemimizin gereği olarak, Denetim, Rehberlik ve tncelemeSoruşturma Hizmetleri; tlköğretim Mufettişlerine yönetmeliklerinde belirlenen esaslar çerçevesinde yaptırılmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı Genel Sekreterlıği "ATA ve İstanbul" İstanbul Belediyesi'nin 1949'da yayınladığı "Cumhuriyet Devrinde İstanbul" albürnü, Atatürk'ün İstanbul üzerine söyledikleriyle başlar: "İki büyük cihanın mültekasında (buluştuğu yerde) Türk vatanının ziyneti (süsü) Türk tarihinin serveti, Türk milletinin göz bebeği İstanbul, bütün vatandaşların kalbinde yeri olan şehirdir." Ne var ki, Atatürk'ün İstanbul övgüsünü bir bayrak gibi kullanmış olan İstanbul Belediyesi, uygulamalarda hiç de öyle davranmamıştır. Albümün basıldıgı 1949'dan günümüze tam 34 yıl, İstanbul hep çirkinleştirilmiş, yozlaştırılmış, doğası ve özellikleri büyük ölçüde yok edilmiştir. Değerli araştırmacı Sadı Borak'ın titlz çalışma ürünü "Ata ve İstanbul" kitabını okurken acı İstanbul gerçeklerini sık sık anımsadım. Borak'ın sunuş yazısından kimi satırları buraya alıyorum: "Biz bu eserle Atatürk'ün İstanbul'dakt faaliyet ve temaslarını masalımsı anlatımlardan soyutlayarak gerçeklere en uygun bir biçimde saptamaya, kimi olaylar üzerindeki sisi kaldırmaya çalıştfk. Kirrîİ özel arşivlerden, henüz yayınlanmamış anılardan, bugüne dek el sürülmeden koleksiyonlann karanlığında kalmış yeni bılgı ve belgelerden de yararlandık. Böylece bir çok olayı bilınmeyen yönlerıyle ilk kez bu eserle gün ışığına çıkardık. Bunu da özellikle belırteyim." Borak'ın eserinde "Atatürk Harp Akademisinde", "31 Mart ve Mustafa Kemal", "Sofya Ataşemiliterliğinden Dönüşte Mustafa Kemal ve İstanbul "Geldikleri Gibi Giderler" başlığı taşıyan bölümlerde Atatürk'ün düşünce yapısını ve kişiliğini etkileyen politika olayları, kimi çevreler ve yakın arkadaşlıklar ele alınıyor. Özellikle, yabancı askerlerin işgali altmdaki İstanbul1 da yaptığı temaslar, Anadolu'ya geçiş hazırlıkları, uzak görüşlü çalışmalar, kısa, ama derınlemesine anlatışlarla verilıyor Borak'ın eserinde şu ılginç parçalar da var: "Yıl 1899... Mart ayının on üçü. Günlerden pazartesi. Mustafa Kemal, Dersaadet Mektebi Fünunu Harbiyei Şahanesine ilk adımını atarken heyecanlıdır. O'nu okulun kütüğüne şöyle kaydettiler: Selanik'te Kocakasımpaşa Mahallelı gümrük memurlarından merhum Ali Rıza Efendı'nın mahdumu... Uzun boylu, beyaz benizli Mustafa Kemal efendi, Selanik. (yaka numarası 1283'tür.) Sadi Borak'ın "Ata ve İstanbul adını taşıyan eser, belirli bir tarih ve çizgiyle sınırlı. Harp Okulu'na girdiği 1899'dan Sam: sun'a gitmek üzere İstanbul Limam'ndan Bandırma Vapuru yla yola çıktığı 1919 Mayısının 16. gününe kadar. Cumhuriyet başlarıyla 10 kasım 1938 arasında İstanbul'da geçirdiği günlerden ilginç olanları umarız, bu çalışmanın ikinci bölümünde yer alır. Sözgelişi, Sarayburnu Gazinosu'nda halk arasında geçirdiği neşeli saatler, İngiltere Kralı Edvvard ve sevgilisi (sonraları eşı) Madam Symson'u Dolmabahçe Sarayı rıhtımında zarif bir hareketle motordan alışı, Boğaz'da motor gezintileri, Florya ve Yalova gezintileri. Savarona. Dolmabahçe Sarayı'nda son haftalar. 1938 Kasım ayının ılık ve güneşli bir gününde en son yolculuğa doğru İstanbul'dan ayrılması. Türkiye Turing ye Otomobıl Kurumu yayınları arasında çıkmış olan "Ata ve İstanbul", Atatürk adının değişik çevrelerce benimsenir görüldüğü bir dönemde, Ata'nın kişiliğine ışık tutan bir eser. Okurlara yunıtlar • 1.6.1983 tarihli Cumhuriyet Gazetesi'nde yayınlanan "bakanlık birşey yapamaz mı?' başlıklı yazıya ait açtklama: Okurunuz Osman SELBlK'in durumu incelendi. Say»19 Ağustos 1983 250 TL. BİZİM İngiüzce Türkçe Aylık Dergi The Wînnerî A Conversation with Miss Birsen Çankaya ANKARA VALİLİĞÎNDEN BAYINDIRLIK BAKANLIĞI YAPI İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNÜN: 1 Ankara Aktepe Polıs Karakolu (Lojmanlı) ınşaatı işı 2490 sayılı kanunun 31 ncı maddesı hukumlerıne göre kapalı zarf usulu ile eksıltmeye konulmuştur. 2 tşın keşıf bedeli 69.000.000.00 lıradır. 3 Eksıltme Ankara'da Etlık Caddesı üzerindeki Bayındırlık Müdurlugu eksiltme ve ihale komısyonunda 22.8.1983 Pazartesi gunü saat: 15 00 de yapılacaktır. 4 Eksıltme şartnamesı ve dığer evraklar Bayındırlık Mudurluğu ihale takıp burosunda gorulebilır 5 Eksıltmeye gırebılmek ıçın istekhlerin: a) 1983 yılına ait ticaret ve sanayi odası belgesini, b) 2 070.000 00 lırahk geçıcı teminatım, (Tahmini keşif bedelinin °7o 3'udur.) c) Muracaat dılekçelerınc Bayındırlık Bakanlığından almış oldukları (c) grubundan en az bu ışın keşıf bedeli kadar ışin eksiltmesine gırebıleceklerını gosterır muteahhıtlık karnesını, Eksıltme şartnamesınde belırtılen ve Bayındırlık Bakanlığı Yuksek Fen Kurulu Başkan(ığırın Yapı, Tesıs ve Onarım işlerı ıhalelerine katılma yönetmeliği esasları çerçevesınde usulune göre hazırlanmış olan: d) Yapı araçları bıldınsını, e) Teknık Personel beyannamesını, 0 Sermaye ve kredı ımkânlarını bildiren mali durum beyannamesını, g) Taahhut bıldınsını, h) Banka referans mektubunu bağlamak suretiyle Ankara Valıliğı'ne muracaatla Bayındırlık Mudurluğu Belge komisyonundan alacakları yeterlık belgesini teklif mektupları ile birhkte zarfa koymaları lâzımdır. 6 Isıeklıler teklif mektuplarım 22 8.1983 Pazartesi gunu saat: 14.00'e kadar makbuz mukabılınde ihale komisyonu başkanlığına vereceklerdır. 7 Yeterlık Belgesi almak ıçın isteklilerin dilekçelerini 15.8.1983 Pazartesi gunu mesaı saatı sonuna kadar Ankara Valılığı ve Bayındırlık Mudurluğu kayıtlarına ıntıkal ettırmelerı gerekir. 8 Telgrafla muracaatlar ve postadakı vaki gecikmeler kabul edilmez KEYFİYET ILÂN OLUNUR. Basın 22105 Sınava Doğru (Eskı sayıları 75 TL'lık pul göndererek ısteyebılırsınız) BATU ERTAŞ 1 LE HALÜK DEMİRAY EVLENDİLER 1 Agustos 1983 MARMARlS MARTJ HOTEL475OO Kiitahya Asliye 2. Hukuk Hakimliğinden 1983/10 Es. Davacı Aysel Camcıoğlu (Söğut) tarafından davalı Eskışehir Mahmudıye Ismetpaşa köyünde mukım Salih Söğüt aleyhine Şiddeth Geçımsizlik sebebiyle mahkememize açılan boşanma davasının yapılan yargılamasında: Davalı adına çıkarılan davetiyenin tebliğ edilemediği ve zabıtacada açık adresinin tesbit oii'namadığından davalıya ilan suretıyle duruşma gününün tebliğıne karar verılmıştır. Mahkememızde 1983/10 Esas sayılı dosya ile açılan boşanma davasının duruşma günü olan 14.9.1983 günü saat 10.00'da mahkememizde hazır bulunması veya bir vekille temsil ettirmesi hususu davetiye yerine kaim olmak uzere ılanen tebliğ olumır. Basın 22177 T.M.TOTEL •OOOUM yarımpansıyon 36500 DENİZCİLİK BANKASI T.A.O. GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN Bankami7 îstanbul ve Antalya Lımanları ıçın (l'er adet) iç ve dış pıyasadan teklif alınmak suretiyle iki adet Loader (yükleyici) satın alınacaktır. Bu ihale ile ılgili teknik şartname Türkçe ve İngiîizce olarak 2000. TL mukabıhnde aşağıdaki adresten temın edilebilir. Denızcılık Bankası TAO Tersaneler Mudurluğu Kat/5 KARAKÖY/İSTANBUL Şartnameler aynı yerde bedelsız olarak tetkık edilebilir, ancak teklif verenler şartname satın almak zorundadırlar. Kapalı teklıfler en son 12 Eylul 1983 pazartesi saat 16.00'ya kadar yukandaki adrese teslim edılmış ve 90 gun opsiyonlu olacaktır Bankamız 2490 sayılı kanuna tabı olmayıp ihaleyi yapıp yapmamakta veya en uygun gorduğu teklıfi kabul etmekte serbesttır. Basın 21968 1 SEKETUR OTEL23500 AUA00İM «8İ2O5OO DATÇA 55000 AKTUR VİLLALARI 10 Gun 9 Gece Her Cuma Kcün Hareke Fıyatlarımıu ozel otobm + Ikramlar < Rehberımz ^ Servıs ve Vergıler dahıldır Barbaros Bulvarı Isı İM1074 1618226 1612281 Kadüıoy Abenlıu İİ7 6i 07 A AIAHYA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle