12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 TEMMUZ 1983 KÜLTÜRYAŞAM! CUMHURİYET/5 YAYIN DUNYASINDA SANAT EDEBIYAT NİYE /M/'Z İNSAN DO&MUS Yazınsal metînle tarilı arasındaki bağıntılar Edebiyat tncelemeleri: Yazılar 1 / Yazan: Atilla Özkınmlı / 229 sayfa / Cem Yayınevi. HİLMİ YAVÜZ Atilla Özkınmlı "Osmanlının Düzeni ve Edebiyatı" adlı incelemesinın Giriş'inde yöntemini belirliyor: "Bir toplumun kültiir ve sanal iiriinlerinin niteliğini ortaya koyabilmek, herşeyden önce, o toplumun ekonomik ve sosyal yapısının araştırılmasını gerektirir. Kültiir ve sanat iirünleri, salt kendi kuralları içinde iirünii olduklan toplumdan bağımsız düşünülemezler" (S.43) Özkınmlı, "Edebiyat incelemeleri"nde bu yöntemi uyguluyor: Yazınsal metinle tarih arasındaki bağıntıları göslererek, metni bu bağlamada kavramaya yöneliyor. Edebiyat tncelemeleri" yazın tarihimizi yazın toplum bilimi nesnesi olarak ele alan bir çalışbir ideoloji görevini de üstlenmiştir" (S.173). Kuşkusuz, bu son cümledeki "belirleyici" sözcüğii, "başat" olmalıydı. Kaldı ki, "Din ve Edebiyat" başlıklı incelemesinin sonunda Tarık Buğra, tsmet Özel vb. gibi sanatçılar bağlamında dinin " b u sanatçılann yapıtlannda bile tek belirleyici ideolojiyi oluşturduğu söylenemez" diyor. Özkınmlı, yazın tarihinin dönemleştirilmesine ilişkin bu ölçütü (din ölçütünü) "Kültiir Değişmeleri ve Çeviri" adlı incelemesinde de uyguluyor ve Uygurlar döneminin kültürünü nitelerken "Budizm, Manheizm, Hristiyanlık gibi dinlerin belirlediği" tümcesini kullanıyor. Oysa, yazın tarihinin dönemleştirilmesinde din ölçütünden değil, örneğin Prof. Kemal Karpat'ın Osmanlı tarihilında Anadolu'nun dinsel ve kültürel tarihine ilişkin önemli şavları da içeriyor. Özkınmlı, Âşıkpaşazâde'den yaptığı bir alıntıda Baba tlyas'ın Şeyh Ebülvefa'nın müridlerinden olduğunu belirtiyor. Bu önemli; Vefailik XIII. (ve XIV.) yüzyıl Anadolu'sunun en etkin tarikatlarından biri çünkü ilginç olan (ve Özkırımlı'nın söz etmediği nokta), Yunus Emre'nin de Şeyh Ebülvefa'nm tarikatından olduğu ve bu yolla onun da Babalılara (Babailere) bağlanabileceği olasılığıdır. Gölpınarlı, daha 1936'da (Ülkü Dergisi, sayı: 43, cilt VIII) Yunus Emre'nin "tarikat silsilesinin Tapduk, Barak ve Saltuk Babalar vasıtasiyle Hacı Bektaş ve Baba İlyas'a çıktığını" belirtmişti. Bu varsayım doğruysa, Özkınmlı'nınBabalılar ayaklanmasının ŞiiBâtınî bir ayaklannıa olmadığı tezi (ki, Gölpınarlı da bu düşüncededir) güçlenmiş; etkileri Yunus'a dek uzanan bir tarikatın XIII. yüzyıl Anadolu'sunun ne kertede derinden biçimlendirdigi daha iyi anlaşılmaş olacaktır. Özkınmlı, aslında düşünlerin(fikirlerin) toplumsal kökenli olduğuna; toplumsal düzene ilişkin düşünlerin ise, teolojik bir görünüm verilerek yasallaştırıldığına; bununsa, çoğu kez geçerli dinsel dizgenin doğmaJanna uygun bir anlatımla ortaya çıktığına ilişkin Mannheim'cı görüşlerden yola çıkıyor. Bu görüşler doğruysa, Babalılar ayaklanmasının Heterodoks bir ayaklanma olmadığı ortadadır. Ayaklanmanın Bâtınî olduğu tezi, Sünniliğin Türkmen yaşamıyla bağdaşmadığı gibi yanlış bir varsayımdan kaynaklanmaktadır ve Özkınmlı bu tezi, haklı olarak reddediyor. PEYGAMBER DEĞİL, MEHDt Bu konuda son bir nokta: Babalılar ayaklanması konusunda ilginç bir araştırma yapmış olan A. Yaşar Ocak'ın da doğruladığı gibi (Hareket Dergisi, Sayı:24, eylül 1981) Baba llyas bir (sahte) peygamber değil, bir Mehdi'dir. Daha önceki tarihçiler tarafından sık sık karıştırılmış olan peygamberlik ve Mehdilik (Messianisme) ayrımınm, bu bağlamda Atilla Özkınmlı tarafından dikkatli bir biçimde vurgulandığını belirtmekte yarar var. Özkırımlı'nın Edebiyat tncelemeleri'nin yeni ciltlerini ilgiyle bekleyeceğim. Duyduk Gördük Yusuf Şahin'in IstanbuVda söyledikleri 11. Uluslararası Istanbul Festivali çerçevesinde düzenlenen "Sinema Günleri 83 " gösterileri, doğrusu İstanbuUuIar için büyük nimet oldu. Simültane çeviri yaptian metinlerde yakınmalarla karşılaşıldıysa da, kuşkusuz herkesi hoşnut etme olanağı yoktu. "Sinema Günleri 83 "ün bir başka özelliği, dünyaca ünlü Mısırlı yönetmen Yusuf Şahin 'in şenlik sırasında dört filminin gösterilmesi ve Şahin 'in bu nedenle tstanbuVa gelmesiydi. Pazar akşamı "Niçin tskenderiye"adlı ve otobiyografîk öğeler taşıyan fllminin Kent Sineması 'nda gosterilmesinden önce, Şahin Türk sinemaseverlerine bir konuşma da yaptı. Bu konuşmasında, özellikle Batı 'nın Üçüncü Dünya sinemasına engel olmak için elinden geleni yaptığını ve bu türfilmleri dağıtım şebekelerinin dışında tuttuğunu anlatti"Bize Üçüncü Dünya diyorlar, ama biz onlardan çok önce vardık. Asıl biz Birinci Dünyayız," diyen Şahin, çok alkışlandt. Ancak konuşmasını bitirip salona indiğinde şenlik yöneticileri oturması için kendisine yer gösterdiklerinde, Yusuf Şahin güldü. G A V A /A.T//VWS EDÎLMi "Kusura bakmayın ama ben bu filmi daha önce gördüm," dedi," izninızte gidiyorum." Merdivenden inen Volkstvagen Can YüceVin dilinden akıllı köpek Snoopy HAKAN DERMAN Schulz, Amerikan bir cizer "Snoopy" ise onun yarattığı sevimli bir köpek tipi. 1954 yılından beri dünyanın çeşitli ülkelerinde yayımlamyor. Şimdiye kadar yetmişin üzerinde kitabı çıktı, onbinlerce bant karikatürü, birçok gazete ve dergilerde yayımlandı. Kaktüs Yayıncılık, bir süredir çıkardığı "Dünya Karikatürcüleri Dizisi"nin yanı sıra Snoopy'nin serüvenlerinİ içeren bir albümü Haziran 1983'de aynı adla yayımladı. İki renkli karton kapak içinde, üçüncü hamur kağıda basılmış 180 bant karikatür (Comics strip) var. kitapta karikatür balonlarının içindeki yazılar 'özensiz' yazılmış. Albümde, hiçbir şeyi beceremeyen iyi yürekli Çarli Brovvn, müzik ve Beethoven hayranı Şoroder, sert lanet Violet, odukça aptal kardeşı Linus'un akıllı köpek Snoopy'le olan maceraları yer alıyor. Çizgici Schulz, Snoopy dizisine başlamasını şöyle belirtiyor: Bu 'komik resimli hikaye' serisi uzun yıllarımı alan yorucu bir çalışmanın ürünüdür. Zamanımın önemli bir bölümünü gerek 'doğru ışık' ve gerek dramatik etkide başanlı olmak için tek bölüm üzerinde geçirdiğim de olmuştur. Peanuts gibi 'resimli hikâye' serisi çeşitli araştırmalara odak oldu. Karakterlerimdeki aynntüar, onlann kanşık, neredeyse 'güç' geçmişleri, çok 'süslii' giysileri basit resimli hikâye çizerlerini de etkiledi." Snoopy'yi Türkçeleştiren ozan ve çevirmen Can Yücel onu "insanlaşmak istemeyen it" diye kısaca tanımladıktan sonra, Snoopy için şunları söylüyor: "Snoopy, köpekleşen insana Özkınmlı, yöntemi olan bir yazın tarihçisi: Betimleyici değil, temeflendirici bir yaklaşım onunkisi. Bu yaklaşımı kitaptaki iki incelemesinde görüyoruz. Batı'dan farklı bir tarihsel dönüşümün Tiirk romanını nasıl konumlandırdığı, bu iki incelemede ele alımyor. ma. Genel olarak bu böyle. Ama şalt yazınsal metni ele almıyor. Ozlırımlı, yazın dışında da tarihle, Anadolu'nun dinsel ve kültürel tarihiyle ilgileniyor: v "Babalılar Ayaklanması" ve "Babalüar Ayaklanmasının Dinsel ve Kültürel Temelleri" adlı incelemejerinde olduğu gibi. Bu açdan Özkınmlı, tarih yazımı alanında Fuad Köprülü'yü izlemektedir; ama kuşkusuz, salt ilgi aknlan olarak! Yöntemleri farkhdır çünkü. Köprülü, Halil Berktay'ın deyişiyle, "diyalektik olnayan bir materyalizmin ve ekonomik temel/üstyapı, iiretici güçler/üretim ilişkileri tiiriindaı analiz araçları kullanmayan bir sosyolojizmin verebileceği en "Tleri cevabı" veriyordu (H. Berktay'. Cumhuriyet İdeolojisi ve Fıat Köprülü). Nitekim, "Terikçilerin dillerinin varıp da bir türlü söyleyemedikleri" (S.16 ve SJ4) gerçekleri, daha açık bir deyişle, Anadolu'nun dinsel ve kültürel tarihine ilişkin araştırnu yöntemlerini sorgular Özkınnlı, onların vardıklan sonucu "tcrsine çevirip ayaklan üzerine otırtmak" gerektiğini belirtir (S30). üuşkusuz, yazın tarihinin temdlendirilmesinde Özkırımlfnıii yönteminin, kaba determinist bir yöntem olmadığını biliyoruz. Ne var ki Özkınmlı, tarihle metin arasındaki bağıntılardaDin'e belirleyici bir düzlemmç gibi bakıyor bazan. Daha önce yöntemlerini sorguladığı Köpriilü gibi tarihçilerin, Türk yazın tarihinin dönemleştirilmesindeki ölçülerini sorgulamıyor: "Türk Edebiyatı Tarihini, elimizde bulunan en eski metinlerden başlayarak, Türk topluluklarının benimsedikleri dinlere göre belli donemlere ayırmak olasıdır. Edebiyat tarihi çalışmalannda şimdiye dek bu yöntem uygulana gelmektedir",diyor. Dinin, yazın alanında belirleyicj "bir etken" oluşunun nedeni, Özkınmlı'ya göre, onun "toplumsal yapının biçimlenişindeki yeriyle açıklanabilir" Özkınmlı şöyle diyor: "Din, toplumsal örgütlenmenin en ilkel biçimlerinden başlayarak salt bir inanclar sistemi olarak kalmamış, belirleyici ni dönemleştirirken uyguladığı ölçütten yola çıksaydı (Uç Beyleri Dönemi; Merkezileştirilmiş YarıFeodal Dönem; Taşra özerkliği ve Âyan dönemi; Ulusal Devlet ve Bürokrasi dönemi) Özkınmlı, yöntemiyle daha tutarlı bir dönemleştirme yapmış olurdu. Ama ne olursa olsun şurası belirtilmeli: Özkınmlı, yöntemi olan bir yazın tarihçisi: Betimleyici değil. Temellendirici bir yaklaşım onunkisi. Bu yaklaşımı, özellikle "Düzyazının Gelişiminde Ifk Yolaçıcılar" ve ona bağlı olarak "Tanzimat Romanı Üzerine Düşünceler" adlı incelemelerinde görüyoruz. Batıdan farklı bir tarihsel dönüşümün Türk romanını nasıl konumlandırdığı bu iki incelemede ele ahnıyor. BABALILAR AYAKLANMASI Kitabın en ilginç incelemesi, hiç kuşkusuz, Babalılar ayaklanmasına ilişkin iki çalışmadır. Bu çahşmalar her ne kadar XIII. yüzyıl Anadolusundaki bir ayaklanmayı konu ediniyorsa da, as karşı, insanlaşan köpektir. Bir şartla: Snoopy insanlaşmaya razı değildir. Zaman zaman razı olur, zaman zaman karşı çıkar. Snoopy'nin insan olmaya direnci Schulz tarafından kolaylaştırılıyor; çünkü sahipleri büyükler degil, çocuklar... Burada bir kayma noktası bulunuyor. Nitekim köpek ne kadar büyümeye, insan olmaya karşı direniyorsa, onu insan etmeye çalışan çocuklar da büyük ve 'insan' olmaya o kadar direnmektedirler. Snoopy, o çocuklarla birlikte bir kişilik araması içinde". "Snoopy'nin kitaplan dünyanın birçok ülkesinde satış rekorları kırarken, ülkemizde ise tabak, bardak, küllük, yastık vb. şeylerin üzerine resmi basılarak tanındı. Snoopy serüvenleri yalnız küçüklerin değil, büyümüş küçükler ya da küçüklüğünü yaşayamamış büyüklerin de severek okuyabileceği bir kitap. Yıl 1971.. Çetin Özbayrak ile Hikmet Çetinkaya yorgun akşamlann birinde, sabaha karşı saat dörtte Beyoğlu 'nda beraberdirler. Çetin 'in o sıra limon sansı bir Volkswagen'i vardır. Hikmet'i Galatasaray'da arabadan indirir. Hikmet Çetinkaya perişan, ne yapacağını şaşınr. Çetin Özbayrak ise arabasım gazlar gider. Hikmet, Taksim 'e doğru yürürken bir bakar ki Çetin dönüf. gelmiş ve arabadan bağırtyor: "Elli lira ver, götüreyim" Hikmet Çetinkaya 50 lira verir, Çetin de Hikmet'i tekrar arabaya ahr. Taksim 'e gelirler. Cihangir 'e inen merdivenli dik bir yokuş vardır. Çetin bütün yorgunluğuna karşın merdivenli yokuşu Volkswagen'le iner. Tam aşağı vardıklannda birgece bekçisi hayret dolu bakışlarla yanlarına yaklaşır ve şöyle der: "Bravo abi.. Ben bu merdivenlerden oturarak iniyorum, siz Turizm Bakanlanndan biri Türkiye'de turizm davasınm tuvalet sonınunun çözümünden başlaması gerektiğini söylemişti. Bunun için bazı projeler fllan da hazırlandı ve çalışıldı. Istanbul Festivali sırasında Atatürk Kültür Merkezi'nin tuvaletlerine girenler, bu sorunun hâlâ çözülemediğini anladılar. Tuvaletlerin yapılması yetmiyor. Bir de bakılması gerekliy Aksamy'da bi akşamüstü.. AKWnin tuvaletlerine bakan yok mu? John le Carr6 Filistin dramına bir röportajla ışık tutuyor THY boşanmış annelere ceza vermiyor KUltür Servisi İngiliz kökenli ünlü" casusluk romanları yazan John Le Carre, son romanında ilk kez Ingilteredısmaçıkıyor ve yıllardan beri Israillilerle Filistinliler arasında süren amansız savaşı konu alıyordu. Le CarrĞ'in bu alandaki çalışmaları geniş kapsamlı olduğundan, bu kez Tünus'a göç eden Filistinliler arasında yaptığı bir röportaj Avrupa'nın en büyük gazetelerinde yayınlandı. Le Carr6, bu röportajda,1982 yazında Tünus'a gitmek zorunda kalan Arafat ve adamlarının durumunu inceliyor. Filistin gerçeğini kendine göre dile getirmeye çalışıyor ve bir ailenin bireylerini konuşturarak Filistlinlilerin içlerinde birikenleri dile getiriyor. Le Carre"'nin bu röportajı, Ingiltere'nin "The Öbserver, Fransa'nm Le Mann" gazetelerinde çıktı ve büyük ilgi uyandırdı. Bir süre önce bu sütunlarda eşinden boşanmış bir annenin oğluyla birlikte yapacağı uçak yolculuğuna THY'nin anne ile oğulun soyadlan aynı olmadığı gerekçesiyle indirim uygulamadığım yazmıştık. THY yetkilileri, sütunumuzda çıkan bu haberle hassas bir biçimde ilgilendiler. THY tstanbul Satış Müdürü Melih Yazıcı böyle bir uygulamamn "hataen' yapıldığını bildirdi. Anneyle oğlunun indirimsiz ücret uygulanan biletleriyle Ah benim çuha şalvarlı kocam Yoksulun biri, tek giin olsun oh diyemeden öbür dünyaya göçmüş. Cenazesi kalkarken karısı şoyle bağırmış: "Ah benim çuha şalvarlı kocacığım, ah!" Cemaatten biri sonunda dayanamamış ve: Yayın raporu Julio Jurenito Yazan: llya Ehrenburg/Çeviren Metin AJemdar/282 sayfa/Adam Yayıncılık. Ünlü Sovyet yazarı fiya Ehrenburg'un ilk romanı. 1. Dünya Sayaşı sırasında bir Rus gazetesinin muhabiri olarak FransızAlman cephesinde bulunan Ehrenburg'un kafasında böyle bir roman yazma düşüncesi yeşerir. 1917 olaylarırun sonrasındaki, iç savaşın, aclığın ve yoksulluğun kol gezdiği Rusya'yı gezerken bu düşünce iyiden iyiye boy verir. 1921 yılında yeniden Paris'e dönen yazar bu kez şaşırtıcı bir durumla karşılaşır. Savaşın en acımasız günlerinde Batı'dan ayrılmış olan Ehrenburg, bu kadar kısa bir süre sonra her şeyin böylesine çabuk unutulduğunu görünce şaşınr kalır. O arada Fransa'da sınır dışı edilince, geçtiği Belçika'da ve bir ay gibi kısacık bir sürede romanını yazar bitirir. Kitap ilk kez Berlin'de yayımlanır, arkadan Moskova baskısı gelir. "Julio Jurenito" alaycı bir dille ve epey abartmah kaleme alınmış bir kitaptır. Savaşa, sömürgeciliğe, ırkçılığa, burjuva değer yargılanna ve kurumlarına eleştiriler getirmesine karşın, bir ilk romanın kusurlarını da taşımaktadır. Kırık Bir Aşk Hikayesi Yazan: Selim lleri/107 sayfa/Adam Yayıncılık. 1981 yılında Omer Kavur'un yönetmenliğinde çevrilen filmin özgün senaryosu. "Kınk Bir Aşk Hikayesi" sınema yazarlan tarafından "en iyi senaryo" ödülüne layık görülmüş ve ödül geçtiğimiz günlerde törenle yazan Selim lleri'ye verilmişti. Kadir tnanır'la Hümeyramn basrollerini paylaştıkları film de 198283 sezonunun en başanlı Türk filmlerinden biri seçilmişti. Bir özgün senaryonun ilk kez kitap haline getirilmesi değil bu. Ama ülkemizde ender görülen, olumlu bir girişim. "Affedersiniz, saatinizi sorabiiir miyim?.. Çok teşekkürler, bir arkadaşımı bekliyordum ama gelmeyecek galiba. Arzu ederseniz sizinle güzel bir gece geçirebiliriz" Aksaray semtindeki bir otobüs durağında beklediğimiz sırada yammıza yanaşan ikigenç hammdan birinin sözleriydi bunlar. Hemen kesip atmadan biraz konuşturmak istediğimiz genç hanımlara, bu işin karşılığıntn ne olacağını sorduğumuzda şu karşılığı aldık. "Aman yakışıklım, orası kolay. Bize 15'erbin, otele de 5 bin verirsiniz, olur biter..." Konuştuğumuz kadına bu ücretin biraz fazla olup olmadığını sorduğumuzda da "Arnma arabayla indiniz..." cimrisiniz, peki peki, 10 bin olÇetin, gece bekçisine şöyle bir sun, ama hangi otele gidersek gibakar: delim 5 binden aşağı almazlar. "Hikmet benim arkadaşım. Söyleyeyim," karşılığını aldık. Neyani, yürüyerek mi indirecekOteuerden söz açılmışken, bu tür iim." yerlerin nereleri olduğunu anlamak için de, "İyi ama hangi oteje gideceğiz? Buralarda bu türyerdi. Kordiplomatik dahil olmak ler var mı"şeklinde sorumuza üzere her kesimden kişilerin izlediği gösterilerde ISOOliraya ka hafifbir kahkaha atan genç hammlardan biri, Aksaray semtindar bilet bedeli ödeyerek girilen de çok sayıdaki otelle anlaşmalı koskoca Kültür Sarayı 'nın tuvaolduklanm belirterek, "Falan, filetleri bakımsızlık örneği lan ya dafeşmekan, hangisini issergiliyor. terseniz" diyordu. Ne bir tuvalet kâğıdı, ne satstanbul'un göbeğindeki Akbun. Pislik gırla gidiyor. Her saray semtinde, saat 18 sıralanngösteriden önce tuvaletlerin şöyda ve de Aksaray Başkomiserlile birgözden geçirilmesi o kadar ği'nin tam karşısındakiköşebamı zor bir iş? şında yaklaşık 20 dakika sohbet ettiğimiz genç hayat kadınlarmdan zamanlarını aldığımız için anaoğul olduklanm belirten özür dileyerek aynldığımızda, bir belgeyle başvurmalan onlann gözleri fıldır fıldır yeni halinde kendilerine indirimsiz müşteriler arıyordu. ödeülen bilet bedellerinde gerekli düzeltmenin yapılacağmı ve indirim HİŞT miktarınm geri verileceğini bildirdi. Anne de THY Şişhane Bürosu 'na başvurarak elindeki Hamburg canavan adı bileti ve oğluyla birlikte verilen sapık caninin birbiyolculuk ettiğini kanıtlayıp ri ardına cinayet işleyip, bir indirim farkmı geri aldı... Ve türlü yakalanamaması üzeTHY'nin gösterdiği duyarlığa rine gazeteler "Almanya'teşekkür etti. da geceleri dehşet kol geziyor" diye başlık atmışlar, Onu Almanlar düşünsün. "llâhı kadın," demış, "kocanın Bizim oradaki işçileri.ıtiz bez şalvarı na şuracıkta asılı. Çuiçin hava hoş. ha şalvan ne zaman giydi ki zaMalum ya, onlar için vallı?" dehşet gece de gündüz de Kadın, iki gözü iki çeşme inkol geziyor. Güneşin bc.tlemiş: masına gerek yok. "Giymedi, giymezdi ya pek AS özenirdi." Hava hoş HAYVANLAR Ismail Gülgeç OM.0H.R4K HOROZ 5EN.N OLDUĞUN EE... SEM BU LAFL4IÇ BiR >OEUM Gecelerin Veziri Yazan: Catherine Hennarj Viellle/Çeviren: Hüseyin Boysan/250 sayfa/Sungur Yayınlan. Abbasi halifelerinin en ünlüsü Harun Reşit, veziri Cafer Bermeki, tarih kitaplarından tanıdığımız kişilerin öyküsü bu kez bir Fransız kadın romancının dilinden gündeme geliyor. Fransa'nın en önemli edebiyat ödüllerinden Femina'yı (1981) bu kitabıyla alan Catherine HennaryVieille, Arapça öğrenimi görmüş ve öğrenimi sırasında yaptığı bir araştırmaya dayanarak bu kitabı yazmış. Kitabın, Harun ReşitCafer ilişkisine yeni bir boyut getiren kurgusal yanının ne denli ciddi olduğunu kestiremeyeceğiz. Ama egzotizme düşkiin Batı'nın bu romana neden ilgi duyduğunu kestirmek güç olmasa gerek. Yine de ilginç bir yorum, değişik bir konu, iyi yazılnıış, düzgün çevrilmiş bir roman. Seçilmiş oyunlan 1 (Mutfak Dört Mevsim, Tacir) U.S.A./42. Enlem (1. Cilt) Yazan: John Dos Passos/Çeviren: Oya Dalgıç/382 sayfa/Adam Yayıncılık. John Dos Passos'un Unlü romanlarından "Manhattan Transfer", ilk kez 1960'larda Erdogan Tokatlı çevirisiyle Türkçede yayımlanmıştı. Portekiz kökenli bu ünlü Amerikan romancısının ülkemizde ikinci yayımlanışı 1980'den sonra oldu. Yazarın bu kitabı da, Mehmet Harmancı tarafından dilirnize kazandınlan ilk romanı " Ü ç Savaşcı"ydı. JeanPaul Sartre'ın çok sevdiği yazarlar arasında ön sırayı alan Dos Passos'un Fransız düşünürünün "Özgürlüğün Yollan" adlı kitabının yazılmasına büyük ölçüde esin kaynağı olduğu da bilinir. Bu kez Dos Passos, ünlü üclüsünün ilk kitabı "42. Enlem'Me Türk okurunun karşısına çıkıyor. Değişik kişilerin yaşamöyküsünün yanı sıra, olayların geçtiği yılların gazete başhklarına ve haberlerine de yer veren bu kitabı, aynı biçimde yazılmış olan "1919" ve 1936 yılında çıkan "Büyük Para" izleyecek. 20. yüzyıhn bu ilk yıllarının romanı 1970'de ölen ABD edebiyatının dev adlarından birinin de en büyük yapıtı. Yazan: Arnold VVeskerÇevirenler: Gönül Çapan, Berin Cumalı, Ali Taygun/306 sayfa/Adam Yavmcdık Adam Yayıncılık ülkemizde az rastlanan bir çabayı, oyun yayımlamayı sürdürüyor. Bir süre önce ülkemize gelen ve Istanbul'da düzenlenen bir seminere katılan İngiliz oyun yazan Arnold VVesker'in üç oyunu bir araya gelmiş bu kitapta. VVesker'in üç oyunun Türkçe basımına yazdığı bir önsözü de içeren kitapta, ilk olarak yazan üne kavuşturan " M u t f a k " var. Oyunun çevirisi Gönül Çapan'ın. " D ö r t Mevsim", iki kişilik ve daha kısa bir oyunu Wesker'in. Dilimize çeviren Berin Cumalı. Kitapta yer alan son oyunsa, Ali Taygun'un çevirdi£i. " T a c i r " . TARIHTE BUGUN Mümtaz Arıkan BİR TENİS USTASl: BJORN BORG! 1373'DA BU6ÜU,ÜNLÜ TEUİSÇt SJORN BOR6 MMBLEOON TEHlS TVBA/UV/tSlMDA +./C£Z ŞAMPİyOM OLDU. İSS4, 1336, f93* YILLARINDA T&i KBKLBHDE BİRİNCİ OLAN İM6İLI2 FG£D PEfiliy'MH REKOeu 42 Y/i. ŞOM&t KtGlL/yO6,İSV£<;Lİ S0*6 AMERİKALI RAKİ8İ KOSCOE 7MNHER% PİMAL MAÇINOA, SETLBZI' 64 KAZANA&4 ŞAMPİYONLUK JOJPAS/NI ALMIŞTl) ERTESİ VIL (1980)) BOR6,MUPAY/ S/M KEZ DAHA AIARAK. ULAŞILMASl 6ÛÇ BİR REKO/ZA SAHİP OLACAKTlf 7 Temmuz Anadolu Ağıtlan Yazan: Ahmet Şükrü Esen/268 Sayfa/T. tş Bankası Külttir Vaynlan. 1983 yılında doğan, Adliye örgütünün çeşitli kademelerinde görev alarak Anadolu'yu dolaşan, ömrünün son aylannda milletvekili seçilip 1944 yılında ölen Ahmet Şükrü Esen, otuz yıllık memurluğu süresince durup dinlenmeksizin folklor konusuna eğilmiş bir kişi. Onun çalışmalarının yalnızca bir bölümünü içeren "Anadolu Ağıtlan"nı yayına hazırlayan Prof. Pertev Naili Boratav, derlemelerinin büyük bölümünü haik ozanlarının metinlerinin olusturduluou belirtiyor. Dadaloğlu'nu ilk kez tanıtan Esen'in çalışmalarının yalnızca bir bölümünü içeren bu kitap, Prof. Boratav'ın bir önsözü. Anadolu Ağıtları'nı tanıtan bir giriş, 91 ağıt, sözlükdizinkaynakça ve kısa bir anı bölümünden oluşuyor. 5 0 YIL ÖNCE Cumhuriyet Bugünkü müsabakalar Hafta içinde şehrimize gelmiş olan Bulgar süvarileriyle süvari zabitlerimiz arasında ilk atlı müsabaka bugün saat üç buçukta yapılacaktır. Bu münasebetle müsabakamn yapılacağı Taksim stadyomunda dün akşam geç vakte kadar bütün hazırlıklar ikmal edilmiştir. Memleketimizde ilk defa olarak yapılacak bu beynelmilel atlı müsabakalar çok şayanı dikkat olacaktır. Müsabakaya girecek olan zabitlerimiz tam antrene bir halde bulunmaktadır. Bu müsabakalara dokuz Türk ve on Bulgar zabiti iştirak edecektir. Müsabaka 600 metro tulünde bir pist üzerinde yapılacakttr. Bu pist üzerinde on iki tane mani vardır. Bu manilerin en mühimi 4 metro genişliğinde ve üzerinde 1.30 irtifaında bir parmaklık bulunanıdır. Yarışa iştirak edecek Türk zabitleri şunlardır: Yüzbaşı Cevat Bey, birinci mülazim Cevat Bey, ikinci mülazim Sadettin Bey, mülazim Saim Bey, binbaşı Sami Bey, birinci mülazim Eyüp Bey, yüzbaşı Tevfik Bey. Türk zabitteri arasında Nis'te ve Sofya'da beynelmilel müsabakalarda muvaffakiyet kazanmıs ^nhitiprimi? vardır. Bulgar zabitleri dün müzeleri ziyaret etmişlerdir. 7 Temmuz 1933 Nurullah Esat Bey dün şehrimize avdet etmiştir. Nurullah Esat Bey, yeni bankanın kadro ve bütçesini tasdik ettirerek getirmiştir. 11 temmuz salı gününden itibaren Sümer Bank yeni kadro ve teşkilatile resmen faaliyete geçecektir. 19331983 Dr. Hafız Cemal DahUiym mâimha**tu 1« ) honui kmbmnmd* t> (2.30 tolıl lu MMİ Otomobil plakaları ve belediye Otomobil, kamyon, motosiklet ve saire gibi vesaite mahsus plakaların tebdiline karar verilmiştir. Resmi otomobillerdeki plakalar beyaz zemin üzerine koyu fesrengi, hususi ve taksi otomobillerindeki plakalar beyaz zemin üzerine siyah yazı ile olacak, taksilerde plakanm yan tarafında T. işareti bulunacak. M a a k M3M \ BasObadelmevt Tolıtojf'un Miri IVrcumc Haydar ftffat fevin 60n Munr sıhıfe. 175 lufu« Umom u(i| jrari Aalun CW4M> ÇIKTf Sütner Bank Geçenlerde Ankara'ya giden Sümer Bank Umumi Müdürü Ş*f«k UMfeuMNdir. T*fr*du P M U Scnti *| III
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle