Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
:UMHURIYET/8 HABERLER 24 TEMMUZ 1983 Tutanaklardan Barış Derneği Davası POUTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Reha îsvan: Künyem hariç herşey yanlış tstanbul eski Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Reha İsvan savunmasında "Kulaktan kulağa, dolaylı ve dolambaçlı yollardan edinilen asılsız bilgilerle hükiim vermeniz bekleniyor" dedi. Istanbuj Haber Servisi Barış Demeği davasının 22 temmuz tarihli oturumunda 52 sayfalık yazılı savunmasını 15. sayfaya kadar okuyan Istanbul eski Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Reha İsvan, sosyal çalışmalanna değinerek, "Banş Derneğindeki faaliyetimde yasalara aykın sayılabilecek bir fiilim, söziim bulumnanuş ki, sorgulamamda bana bu dava ile hiç bir ilişkisi olmayan Uluslararası Çocuk Yılı konusunda sorular sonıldu," dedi. Reha İsvan Nisan 1978'de yaptığı Uluslararası Çocuk Yılı konus, masındakL ••tmpcryalist, emperyalizm" deyimlerine değinildiğini, bunların belki de Marksist terminoloji kapsamında nitelendirildiğini belirterek özetle şunları söyledi: "Temelinde antiemperyalizm yatan devletimizin, savaş hali hükümleri de olsa Tiirkiye Cumhuriyeti yasalanna ve geleneklerine dayalı olması gereken bir mahkemesinde, bize ait metinlerde (emperyalizm) sözcüklerinin ısrarla üzerinde dunıluyor. Emperyalizm, faşizm, antimilitarizm, şovenizm, ırk aynnu deyimlerl Çocuk Yılı konuşmalanmda geçiyorsa, barışla Ugili önerilerimizde sık sık kullanıhyorsa, banlan IUe de beUi bir ideolojinin kapsamında düşünmek, ancak bu terimlerin ne anlam taşıdıgını araştırmamış olmakla izah edilebilir." Uluslararası Çocuk Yılı çalışmalannın ve diğer b a a sosyal faaliyetlerinin yankılannı duymaktan, sonuçlarını izlemekten kıvanç duyduğunu belirten İsvan, bu konuda yaptığı konuşmalann Barış Derneği adına yapılmadığını bildirdi. Reha tsvan çocuk sorunu ile barış sorununun iç içe olduğuna değinerek savunmasını şöyle sürdürdü: "Tiim dünya çocuklarına, bu arada ülkemizdeki evlatlanmıza aynlabilecek kaynaktann çoğunun silah sanayii tekellerinln legal, iUegal silah tüccarlanmn cebine girdiği öyle saklanamaz bir gerçektir ki, çocuklanmızın rettta, sağiığı ve mutluluğu konusunda söylenebilecek herşey savaş ve banş parantezine ahnmadan olmaz." Savunmaya geçmek istediğini ancak kendisini savunmak için bir neden bulamadığını ileri süren tsvan "Arkadaşlanm ve beniro için nereden kaynaklandığı belirsiz izknimler, hakkımda nereden kaynaklandıgım bilmediğim peşin httkümler ileri siirülüyor," dedi. Reha İsvan suç iddiasının dosyaya konmuş bir takım polis rapbrlanna, izlenim yazılarına dayandığına değinerek, dosyaya konan raporlarla ilgili olarak şunları söyledi: "Belge diye dosyaya konan bu yazılarda künyem hariç hemen herşey yanlış. İzlenim raporlan gibi, bu raporlar da sizin aleyhimde izlenim edinmeniz için sunulmuş. tzlenimden kanaat oluşacak, bu kanaat karannıza mesnet teşkil edecek, yani kulaktan kulağa dolaylı ve dolambaçlı yollardan edinilen asılsız bilgilerle hiikiim vermeniz bekleniyor. Maalesef mümkiin de. Asla bu raporlara itibar etmeyiniz. Hatta duruşmaMa bunların okunması sakıncah idi. Dahası bunları sizin evinizde, dairenizde, özel olarak okumamz bile bize karşı vahim bir haksızlık oluştururdu." Savunmasında duruşmada yurt dışında kendileri için yazılan, hiç bilmedikleri duymadıkları yazıların okunduğunu ileri süren Reha tsvan "Savcı da mütalaasında bunların bazılanna değindi. Kendi sözlerim, yazılanm, fiillerimle değil de bunlarla suçlanmak istenmemi yadsıyorum. Kendi yapmadığımız hatalar hukuken bize nasıl izafe edilebilir?" dedi. İsvan tutuklu bulunduğu sırada hakkında yazılanların ve söylenenlerin aleyhinde delil olarak dosyaya konulduğunu belirterek konuşmasını şöyle sürdürdü: "Sizin kanaatinizi lehimde etkilemek için bunlar konusunda elimden ne gelir? BBC ne diyeceğini bana mı sorar? TKP'nin sesi yayınlan beni hoşnut etmek doğndtusunda mı programlanır? "Bunları söylemek bana çok yersiz, anlamsız geliyor ama bunları da söylemesem ne söyliyeyim? Tutariı, delilli, isbatlı suç adı yok ki... Ben nerede, nasıl Ulegal işlem yapmış, bir sınıfı diğer sınıf aleyhine kışkutıcı hangi eyleme girişmişim? Hangi konuşmamla kimi kışkntmışım? Ve de 30 kişilik yazar çizer, profesör arkadaşımla devleti yıkmaya ne zaman, ne ile kaıkışmışım?" Mütalaada suç isnati amacıyla "20/5/1977 tarihinde Merkez Reha İsvan, 22 temmuz günü başlayan savunmasmda hakkında somut hiç bir suçlama getirilemediğini Yönetim Kurulu yaptığı toplan ileri sürdü ve "Çocuk sorunu ile barış sorunu içiçedir" dedi. Fotoğrafta Reha tsvan savunmasını yapartıda Cumhuriyet Reha tsvan'ı ken görülüyor. Arka sıradakiler (soldan sağa) Semra Özdamar ve Kental Anadol.. (Fotoğraf: Deniz TEZTEL) Eğitim ve Araştırma Komisyonunda görevlendirdi" denildiğini hatırlatan İsvan savunmasında "Tabii bu suç olamaz. Eğitim komisyonunun suç teşkil edecek bir çalısması. bir raporu, bir sözü, bireylemi?.. Hayır yok. Peki bu cttmle mtttalada neden yer işgal ediyor?" dedi. îsvan birlik ve beraberlikten yana tüm önerilerinin komünist Bulgar devlet adamı Dimltrov'un 1930,1938 yıllannda faşizme karşı ortak cephe çağrısından esinlendiğinin iddia edildiğini, Rus Çarı Deli Petro'nun vasiyetnamesinin duruşmada okunduğunu belirterek şöyle dedi: "Rus tmparatorhığu 1682'den 1917'ye kadar mutlakiyetten, mesrutiyete, sonra meşnıtiyetten sosyalist cumhuriyete gelmiş. 1917'den bu yana komiimizmi benimsemiş. Yfizyıllar boyu süren kanlı savaşlar, ihtilaller geçirmiş. Bu iilkede her sey kökttnden değişmiş, ama iddlanameye göre bu 300 yıi sürecinde kuzey komşumuz için de devlet süreklttiği geçerti. Tttrkiye Cumhuriyeti için ise 19791980 arasındaki bir yılda devlet sürekliliği geçersiz" Reha İsvan daha sonra 1980 eylttl ayından sonra dahi faaliyetinin beğenilmediği konusunda derneğe uyarıda bulunulmadığına değinerek, "Yani 1979'da devletin yasalar gereği sıkıyönetim uygulaması sırasında ak dediğine, aynı devlet 1980 yılında kara diyor," dedi. ANKARA, (THA) Ankara Sıkıyönetim Komutanhğı (1) Numaralı Askeri Mahkemesi'nde 18 Ekim 1982 tarihinden bu yana devam eden Ankara Devrimci Yol davasında sorgulamaları yeni tamamlanan 5 sanıkla beraber sorgulan yapılan sanık sayısı 234 oldu. Askeri Mahkemede sorgusu yapılan tutuksuz sanıklardan Bekir Daşçı, "Devrimci Yol adlı bir örgütün varlığı hakkında bilgim yoktur. Şöyle bir örgüt üyesi değilim. örgüt adına hiçbir faaliyetim de olmamıştır" dedi. Sorgusu yapılan diğer san\klar, Fevzi Demir, Mustafa Özdemir ve Selma Karamert de iddianamede kendilerine yöneltilen suçlamaları reddettiler. Bu hafta sorgusu tamamlanan sanıklardan Ertan Demirbağ ile Remzi Çakmak mahkemece tahliye edildi. HER GÜN DURUŞMA YAPILACAK Ankara Devrimci Yol davasına mahkemenin aldığı bir karar gereğince 3 Ağustos 1983 tarihine kadar her gün devam edileçek. Tutuklu sanıklann tahliye istemlerinin de karara bağlanacağı 3 Ağustos tarihli duruşmada davaya bir süre ara verilecek. Ankara Devrimci Yol davasına pazartesi günü iddianamenin 242. sırasında bulunan Raşit Parlak'ın sorgusu ile devam edilecek. KIRIKKALE TDKP DAVASI KARARA KALDI Ankara Sıkıyönetim Komutanhğı (2) numaralı Askeri Mahkemesi'nde devam eden 50 sanıklı Kınkkale TDKP davası sanıklann savunmalarını tamamlamalarıyla karara kaldı. Sanıklar ve sanık avukatları savunmalarında kendilerine yöneltilen suçlamaları reddederek beraatlarını istediler. ADANA Gaziantep'te 1890 yılında polis memuru Dursun Yöntemi öldürmek suçundan yargılanan İGD üyesi Ali Yıldız müebbet hapse mahkflm oldu, 1 Numaralı Mahkeme aynı davada yargıianan 4 kisi ile çeşitli suçlardan sanık 6 kişiye hapis cezalan verdi. 6 SUBAY ÜYE ATANDI Erzincan ve Erzurum illeri Sıkıyönetim Komutanhğı Askeri Asmalımescit Ankara Dev Yol davasında sanık sayısı 204 oldu savısı Mahkemelerine 6 subay üye atandı. Resmi Gazete'de yer alan atama karanna göre, pilot albay Atilla Bora, topcu yüzbaşı Ahmet Şahin Erzincan ve havacı yüzbaşı Asım Hallaçoğlu ise Erzurum Sıkıyönetim Komutanlıkları 1 numaralı Askeri Mahkemeleri üyeliklerine getirildiler. Erzincan Sıkıyönetim Komutanhğı 2 numaralı Askeri Mahkeme subay üyeliğine, topçu yüzbaşı Turan Kavlakoğlu atanırken, pilot yüzbaşı Şaban Mollaoğlu Erzincan Sıkıyönetim Komutanhğı 1 numaralı Askeri Mahkemesi yedek üyeliğine, pilot yüzbaşı Şevket Vanlı ise 2 numaralı Askeri Mahkeme yedek üyeliğine getirildiler. DİNAMİT ELE GEÇİRİLDİ KONYA Konya'nın Ermenek ilçesine bağlı Kazancı bucağındaki bir evde yapılan aramada dört dinamit lokumu ile yabancı kaynakh 24 mermi ele geçirildi. Bir ihbarı değerlendiren güvenlik görevlileri Ahmet Oflaz'ın Tepecik mahellesindeki evine baskın yaptılar. Ahmet Oflaz ilk sorgusundan sonra tutuklandı. Nicedir uğradığım yoktu, Tünel'den çıkınca, Asmalımescit1 te Refik'e uğradım. Dar sokaklardan geçtikten sonra ana caddeye (eski caddeyi kebir, Beyoğlu.İstiklalcaddesi) sapan aralıkta. Refik, lokantasına başka ad vermemiş, kendi adını koymuştur. Şöyle bir düşünüyorum da, Refik'i ne zamandan beri tanırım, bir türlü çıkaramıyorum. "Fişer'e gelir miydin?" diye sordu. ^ "Tünel'den çıkınca tam karşıda." "İşte orada başladım." Anımsıyorum, madam vardı, kızları, bir de yaşlı biri daha... O kadar fazlasını bilmiyorum. Fişer, epeyce yer değiştirmişti. Refik, onları da sıraladı. Lafa, Asmalımescit in kıdemlisi Robert karışacak oldu. "Sen bilmezsin," dedi. "Sen daha dünkü çocuksun!" Robert, buralann çetelesini tutmamışsa, acaba, bilen kimler kalmıştır? Masadakilere baktım, çoğunun yaşı elliyi zor buluyordu. Bunlar da bilseler bilseler otuz yıllık geçmişi ancak bilirlerdi. Gene ne varsa Refik'te var. "Kaç yaşındasın?" diye sordum. "7923 doğumluyum," dedi. "Yalnız nüfus kâğıdımda küçük yazmışlar. Fişer'e komi olarak geldim." Asmalımescit'i bizlere Fikret Adil tanıtmıştır. Zaten 'Asmalımescit 74' diye bir de kitap yazmıştır. İçinde Ça//ı'nın, Necip Faz;/'ın, Nâzım Hikmet'\n, Peyami Safe'nın, Elif /vac/'nin sonradan üne kavuşan bir çok genç maceracının yaşamı geçer. Zaten Fikret Adil de, "Macera peşinde vatanını bırakan, sınır dışına atı/an, yayan dünyayı dolaşmaya çıkan yabancılar ve barlarda çalışan bütün artistler Asmalımescifte otururtar!' der. Aslında, Fikret Adil'in oturduğu bu evin numarası 74 değilmiş, 47 imiş. Çakılmasın diye ters çevirip yazmış. Hippyler için şimdiki Sultanahmet ne ise, bir dönemin bohemleri için de Asmalımescit oymuş. Ben yetişemedim. Ahmet Muhip Dranas, Cahit Sıtkı Tarancı, Baki Süha, bir de Ismail Safa Esgin diye bir şair arkadaşımız vardı, onlar yetiştiklerini söylerlerdi. Melih Cevdet Anday, Asmalımescifte oturuyormuş, sanırım gençlik yıllannda o da Asmalımescit yitlarının sonuna yetişmiştir. Anımsadığım Nil, Viyana, Tuna lokantalarıdır. Tuna, anacaddeden girince hemen solda, içinde bilardo, tavla, kâğıt oynanan bir lokanta idi. Nil ise, savaş yıllannda emekli generallerden Emin Erkilet, Peyami Safa, bazı ünlü yazarların uğrağı idi. Yassıada duruşmaları sırasında da bu duruşmaları izliyen Ankaralı gazeteciler buraya gelirlerdi. Nizam Payzın, Yurdakul Fincancıoğlu, Nusret Baban, Cevat Oktay aklıma gelenler. O yıllarda Nil'i pehlivan Saim işletirmiş. Refik, bir ara ortaklık etmiş. Bir Hüsamettin vardı, onun işletmeciler arasında ol duğunu biliyorum. Abbas Sayar, şairFikter Tangedikli müşte w rilerdendi. Kapıdan girince solda yuvarlak bir masada kibrit oy^ narlardı. Kibrit tek mi, çift mi gibilerden bir oyundu, yitiren masaya çekme bira ısmarlardı. Bu masada daha çok bira meraklıları otururdu. Söz döndü, dolaştı ucuzluk pahalılık üstünde düğümlendi. Havyardan, füme balığa kadar mezeler sıralandı. Şimdi nerde o mezeler? Refik, "Havyar kanapeler yapardık." dedi. "Ayrıca sıcak, soğuk kanapeler lokantanın özelliği idi." Sözü gene Asmalımescit 74'de getirelim, sahibesi "halden anlar, samimi bir Macar kadınt" imiş. Kirayı, mirayı taksan bile aldırış etmezmiş. Fikret AdiHn kitabında o yıllann bohemleri tak . ma adla anılır. Elif Razi'nin ElifNaci, Dallı'nın Çallı, Şeyh Mem' duh'un Eşref Şefik, daha birkaç takma adın da Edip Hakkı olduğunu biliyoruz. Fikret Adil, o günlerin sonunu şöyle baglar. Bir gün gene bu sokaktan geçerken Madam'a raslar. "Odan boş." der Madam. "Ne zaman geleceksin? Hem de duvarları tertemiz boyattım." "Ne boyattın m ı ? " ı u n ıt,fnı<? iovmu?ı/D s»s .m, "Evet." ' '•' .••••}"•."•» " . ı v ı T O V Vefa'da bir polisi öldürenlerin başka soygunlar da yaptığı belirlendi Istanbul Haber Servisi Vefa'da bir konfeksiyon imalathanesini soyarak kaçarken bir polis memurunu da şehit eden soyguncuların başka soygunlar da gerçekleştirdikleri belirlendi. Olayla ilgili olarak bir kişinin daha gözaltına ahndığı bildirildi. Onceki gün Veıa'üa Panteks Giyim Sanayii'nden 2 milyon 500 bin lira gasp ederek kaçarken polis memuru Mehmet Doğan'ı şehit eden ve daha sonra silahlarıyla birlikte yakalanan soyguncular ile ilgili soruşturma devam ediyor. Olaydan yarım saat sonra yakalanan silahlı soygunculann şimdiye kadar yapılan sorgulamaları sırasında Küçükpazar, Tahtakale ve Vefa semtlerinde bir çok soygun olayını gerçekleştirdikleri belirlendi. Polisin verdiği bilgiye göre soygun olayının siyasi bir yönünün bulunmadığı saptandı. Çok yönlü olarak yürütülen soruşturma sırasında olayla Ugili olduğu sanüan bir ki$i daha yakalanarak gözaltına ( alındı. ö t e yandan silahlı soygunculara engel olmak isterken, şehit olan polis memuru Mehmet Doğan'ın cenazesi yarın törenle kaldırılacak. Emniyet Çocuk Şubesi'nde görevli iken şehit olan 18 yıllık polis memuru Mehmet Doğan evli ve üç çocuk babasıydı. Araçlann giremedigi bölgelerden zeytinler sepetlere dondurularak merkeplerle kantarlara getiriliyor. Bu arada zeytinin ezildiği, kalitesinin de düştüğü belirtiliyor. (Fotoğraf Cumhuriyet) Zeytinde budama nedeniyle verim ve kalitede düşüş var NECATt AKÇA ERDEK Paklama olarak adlandırılan zeytinde budamanın bilimsel olarak yapılmadığı, bu nedenle de üründe ve kalitede büyük oranda düşüş olduğu belirtildi. özellikle makas sisteminin in ce sürgün dallarda kulianılması gerektiği, testere yaralarının zeytin ağaçlannı büyük çapta yokettiği savunuluyor. Paklama (Budama) sırasında ürün alınabilecek dallarm seçiminin de önemli olduğuna işaret ediliyor ve budamanın güneşten korunacak şekilde uygulanması gerektiği vurgulanıyor. Z«ytin üreticilerinin çift sürme konusunda da eğıtilmesi gerektiği bildirildi. Üreticinin çift sürmeyi, toprağa havalandırma olarak kabul ettiğini söyleyen uzmanlar, amacın zararlı otların ağaç çevresinden toplanması ve zeytinin kolay toplanabilmesi olduğunu belirtiyorlar. Çift sürmedeki yetersizlik sonucu aslında kurak geçen mevsimde ağaçların susuz bırakılmasına meydan verildiğini söyleyen Teknik Ziraat uzmanları, toprak rutubetinin kaybolmaması için teknik elemanlann yardımma başvurulmasını istiyorlar. Zeytin sıyırmanın bile bilimsel yapılması gerektiği hatırlatılırken Türkiye'deki işlemlerin halen ilkel yöntemlerle yapıldığı öne sürülüyor. Akdeniz ülkelerinde ürünün olgunlaşması sonrası zeytin sapını çürüten ilaç atıldığı ve daha sonra vibrasyonla ağacın sallanarak dökümün sağlandığı beürtiliyor. El değmeden toplanan zeytinin hem kaliteli hem de ağaca zarar vermeden gerçekleştirilen toplama usulünün T(»"kıve'dede gerçekleştirıımesi isteniyor. Küçük üretici zeytin toplama işlemini aile içi çauşma ile gerçekleştiriyor. Büyük çapta ürün çalısması yapan üretici ise, zeytin toplama konusunda yeterli bilgiye sahip toplayıcı bulmak zonında. Erdek'te erkek işçilerin 750 liradan, kadın işçilerin ise 500 liradan çalıştığı zeytin bahçelerinde özellikle ürünün zedelenmeden yere indirilmesi yamnda ağacın da yara almamasına dikkat ediliyor. Ancak beklenilenin tam aksi ile karşüaşıhyor ve zaman zaman zeytin taneleri büyük yaralar alıyor. Aidat dtşındaki kesintiler işçilere iade edilecek tstanbul Haber Servisi Mahkeme, YHK'nın bağıtladığı sözleşmelerdeki aidat dışında işveren tarafından sendika için yapılan kesintilerin işçiye iadesine karar verdi. PTT'de çalışan işçilerin TürkIş'e bağlı HaberIş Sendikası'na YHK'nın bağıtladığı sözleşme ile ilgili olarak kesilen ilk ay zam farklannın yasal olmadığı gerekçesiyle açtıkları dava sonunda Istanbul 1. Iş Mahkemesi'nde verilen kararda, işçinin ücretinden aidat dışında yapılan kesintinin eksik ödeme olduğuna karar verildi. Bu paranın işveren tarafından işçiye ödenmesi hükme bağlanırken, kararın gerekçesinde özetle şöyle denildi: "275/73 maddesindeki açık hiikiim karşısında, işveren davalının, taraf işçi teşekkülünün istemine uyarak, ilk ay zam farkının 2/3'ünü dayanışma aidatı olarak sendika üyesi olmayan davacıdan kesmesi mümkün değildir. Çalışma Bakanlığı'nca yayınlanan genelgeler karşısında da aidat dışı ödentiler işverenlerce kesilmeyeceği hükmünü getirf miştir.' Söz konusu mahkeme kararı, çok yaygın bir uygulamayı ilgilendiriyor. YHK'nın bağıtladığı toplu sözleşmelerde, sözleşmenin bağıtlanmasında katkısı olmayan ancak sözleşmenin tarafı olan sendikanın, aidat dışında, ilk ay zam farkları türünden ek aidatlan işveren bordrosundan kestirip kestiremeyeceği, uzun süre tartışma konusu olmuştu. Çalışma Bakanhğı konuya ilişkin bölge çalışma müdürlüklerine gönderdiği genelgede, aidat dışı kesintilerin işçi ile sendikası arasında bir konu olduğu yorumu ile, açıklık getirmeyen bir üslupla, aidat dışı kesintilerin bordrodan yapılamayacağı kararını vermişti. Ancak kamu işleri de dahil uygulama aksi yönde olmuş. Bir kısım işyerlerinde çalışan işçiler de bu İcesintilerle ilgili olarak yargıya başvurmuşlardı. tstanbul Haber Servisi istanbul DevYol davasının Sıkıyönetim Komutanhğı 1 Numaralı Askeri Mahkemesi tarafından 21 temmuz tarihinde Metris Askeri Ceza ve Tutukevi'nin duruşma salonunda yapılan yargılamasında, avukat Bekir Doğanay'ın "duruşma inzibatını bozduğu" gerekcesiyle salondan çıkanlması üzerine 15 avukat duruşmayı terk etti. Duruşma başladıktan sonra söz alan avukat Bekir Doğanay bir dilekçeleri olduğunu, duruşmada bulunan avukatlann da bu dilekçeyi imzaladıklannı belirtti. Avukatlarla sanık görüşmesınin telefon aracıhğıyla yapıldığını ve görüşmelerin ıstendiği zaman görevliler tarafından kesildiğini öne süren Avukat Doğanay tutukevindeki bazı uygulamalara değindi. Avukat Bekir Doganay mahkemenin yasalara uygun bir sanıkmüdafü görüşünün sağlanması, tutukevlerindeki uygulamaların yasal dayanağımn sorulması ve yasalara aykın olan davranışların 353 sayıh yasanın 76. ncı, 1412 sayıh yasanın 116. maddelerine göre kaldırılması konusunda karar verilmesini istedi. Dilekçenin okunmasından sonra mahkemenin tanık dinlenmesine geçileceğini bildirmesi üzerine avukat Bekir Doğanay istemleri konusunda karar verilmesini istedi. Mahkeme ise kararı oturum sonunda vereceğini bildirdi. Avukat Doğanay, karar konusunda ısrar etmesi Üzerine mahkeme başkanı tarafından "duruşma inzibatını bozduğu geSevgili Annenuz 15 avukat duruşma salonunu terketti İstanbul Dev Yol davası rekçesiyle" salondan çıkanldı. Avukat Bekir Doğanay'ın salondan çıkanlması üzerine diğer 15 avukat da duruşma salonunu terkettiler. Mahkeme oturum sonunda avukatlann dilekçesi konusunun cezaevi idaresini ilgilendirdiğini, mahkemenin bir işlem yapamayacağını belirterek avukatlann dilekçesinin gereğinin yapılması için 1. Ordu ve İstanbul Sıkıyönetim Komutanhğına gönderilmesine karar verdi. Duruşma 19 Ağustos tarihine ertelendi. Yukarı çıkar. Kapılar, pencereler açıktır. Oda gerçekten bo^^ yanmış, duvarlardaki resimler silinmiştir. Oysa çok değerli resimlerdir. Her biri bugün büyük bir üne kavuşmuş ressamlarca yapılmıştır. "Bu üstlerini boya ile kapartığın resimlerin değerini biliyor musun?" "Ne bileyim ben, kargacık burgacık şeylerdi. Ne değerleri olabilirki." İçine hüzün çöker Fikret Adil'm, başını eğer düşünmeye koyulur. Değerlerin nasıl değiştiğini anlar. Madam."B/r kat boya nasıl da değiştirdi!" ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL "tstanbııl'da bir çınar ağacı olsaydım97 Gazetede sonınuma yanıt vermişsiniz, teşekkür ederim. En azından Cumhuriyet okurlan ve ilgililer Emekli Sandığı'mn, kimi memurlara nasıl bir uygulamayla bir derece aşağıdan emekli maaşı bağlandığını öğrenmiş oldular. Konu ile ilgili çok kişinin mağdur olduğunu, size mektup yazdıgını öğrenmiş bulunuyorum. Buna karşın konunun üstiine üstttne gidemediğiniz anlaşdmaktadır. Ama neden? Yasalar ortada, açık ve kesin. Emekli Sandığı'mn tutumu ve uygulaması belli. Emekli Sandığı'na bir yazı yazıp, nedenini sorabllir, yasal dayanağını öğrenebilir, bize doyurucu bir yanıt verebilirdiniz. Cumhuriyet, hukukun üstiinlüğüne inanmış, bunu ilke edinmiş bir gazetedir. Üstelik Emekli Sandığı'mn mağdur ettiği ilköğretim müfettişlerinin tamamına yakını kesinlikle söylüyorum Cumhuriyet okuyucusudur. Konuya siz ilgi göstermezseniz kim gösterecek? Yanıtınızın bir yerinde, "Bu ek göstergeler, ilgililerin belirtilen sınıf ve görevlerde bulundukları sürece ödemelere esas alınıp, terfi bakımmdan kazanılmış hak sayılmayacağıdır!' diyor sunuz. Ben mektubumda ek göstergelerle ilgili bir sorundan sös etmemiştim. Bu sözttnüzü değerlendirmeye aldığımızda, konu' yu size yeterince anlatamadığun sonucuna varmaktayım. Şöyle ki Kurs çıkışlı ilköğretim müfettişlerinin sorunu, emekli olduk lannda memuriyette iken aldıklan maaş derecesinden bir derecı aşağı indirilerek emekli maaşı bağlanmasıdır. Bu uygulamay Emekli Sandığı nasıl bir tutumla yapmaktadır. Hem de 1976'daı bu yana... Ben bu konunun irdelenmesini istemiştim sizden Emekli Sandığı bana verdiği yanıtta konuyu kendine özgü yo rumlarla geçiştirip, yasada olmamasına karşın varmış gibi gös tererek bu nedenle yaptım, doğrudur diyebiliyor. Neden bir dc rece indirildiğini açıkça söylemiyor. Uygulamayı kimi zaman Yü netim Kurulu, kimi zaman da Miidürier Kurulu kararı ile indiı dim diyor, kararın içeriğini ve yasal dayanağını açıklamıyor. Si bile bu işin nasıl olduğunu anlayamadığınızdan yakınıyorsunu; Oluyor işte. Milli Eğitim Bakanhğı yasaların verdiği yetkiyi ku! lanarak meslek içi eğitimle ilköğretim müfettişi yetiştiriyor, int bakını yapıyor, çalıştınyor, maaş ödiiyor. Emekli Sandığı is M.E.B.'nın yaptığı bu uygulamayı değiştirip, bir derece fazla v < rilmiş diyor, bir dereceyi geri alıyor ve bir derece aşağıdan emek maaşı bağhyor. Kime ve nereye başvurduysam olumlu bir yan alamadım. Yıllardır sorunumuzla ilgilenen çıkmadı. Gazetedel köşenizi okurum. tlgilenirsiniz, belki size ilginç gelir diye ya dım. Görüyorum ki siz de üstiine gidememişsiniz. Böyle oluıu Emekli Sandığı'na neredeyse "Haklısınız" diyeceğim geliyor. tstanbul'da bir çınar ağacı olsaydım, iistiime romanlar yaı lırdı. Oysaki yüzlerce kurs çıkışlı ilköğretim müfettişlerini Emel Sandığı istediği biçimde emekli ediyor, maaş bağhyor, basını ilgi görmüyor. Alınmayınız Şipal. Bu hayat pahahhğında her a lıkta 4 bin lira kaybımızı mı, yoksa kırılan yüreğimizi mi düş nelim. Bilemiyorum. Bunları niye mi yazıyonım? Derdimi si anlatabileceğüni, yanıt alabileceginü umuyordum, güveniyorduı Bu umut ve güveni yitirmek istemivorum. M.D.B. tSTANBl Sizin durumunuzda olan ılköğretim müfettişlerinin sorunuı Emekli Sandığı ilgüilerinden bir yanıt alabilmek umudu ile. İstanbul DevYol davasında halen 36'sı idam istemiyle toplam 220 sanık yargılanıyor. Yugoslav sınırındaki kaçak 6 Türk'ün izine rastlanmadı KLAGENFTJRT, (THA) Yugoslavya sınınndan Avusturya'ya gizlice girmek isterken Yugoslav Sınır Muhafızlannın açtığı ateş sonucu, bir Türk'ün yaralandığı olayda, kayıp 6 kişinin bütün aramalara karşın bulunamadığı bildirildi. 16 kişilik Türk kafılesinden yakalanan 10 kişinin 3'ünün Yugoslavya'da, 7'sinin de Avusturya'da sorgulamalarına başlandığı belirtildi. Yugoslavya ve Avusturya sınır görevlilerinin dün durum degerlendirmesi amacıyla yaptıkları görüşmeden sonra bir açıklatna yapan Avusturya Içişleri Bakanhğı, olayda yaralanan Türk'ün Klagenfurt'ta tedavi altına alındığını ve sorgulamalann sürdüğünü belirtti. Avusturya sınır yetkilileri, köpeklerle yapılan aramalarda ka yıp 6 kişinin izine rastlanmadı ğım ve sımr bölgesinde olmadıklarının tahmin edildiğini söylediler. Yetkililer, kayıp 6 kişiden 2'sinin milliyeti bilinmeyen rehberler olduğunu açıkladılar. İLÂN Ist. 1. Sulh Hukuk Hakimliğinden Evvelce mahkememizce vesayet altına alınan mahcur Ayda Tekyeli vasisi Av. Yavuz Coşkun'un vazifesine son verilmiş ve yerine tstanbul Barosu avukatlanndan Sezai Bayer 28.6.983 T.de vasi tayin edilmiştir. tlan olunur ZEHRA DİNLENMİŞ'İ 18.7.1983 günü kaybetmenın derin acısı içindeyiz. Sevenlerine duyururuz. Eşi ve çocukları VEFAT Sander Kitabevi, Sander Yayınlan'nın kurucusu, Türk Kültür hayatına vıllarca hizmet vermiş değerli büyüğümuz, tLÂN ŞIŞLİ 3. SULH HUKUK HAKİMLİĞİNDEN Sayı: 983/44 Anne ve babasının ölümü ne.leniyle kimsesiz kalan küçük Oulten Ataman'a, Başatan So kak No: 2 Kasımpaşa adresinde ikamet eden ağabeyi Şemsi Ataman vasi tayin edilmiştir. Keyfiyet ilân olunur. 18.7.1983 NECDET SANDERİ Kaybetmenin üzüntüsü içindeyiz. Allegra Erdoğan Mitrani Semra Mehmet Duyulmuş Nuran Hilmi Yavuz