Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/6 HABERLER 24 TEMMUZ 1983 TURfZM/83 YALÇIN PEKŞEN YAZDI İSMAİL GÜLGEÇ ÇİZDİ BATA ÇIKA Marmaris'in caddelerinde akşam üstü bir tur atmak, insana işten çıkış saatlerinde otobüs bekliyormuş duygusu veriyordu. Güneş, deniz, kum, otel ve personel var anıa tuıizm yapaımyoruz duruyordu. Diskoteğinde "rekMarmaris'ten tzmir'e uzanan ve gezi planımızın içinde bulunan sahil şeridinde anlatılacak fazla bir şey yoktu aslında. Daha doğrusu çok şey vardı, ama bunlar o kadar çok yazılıp çizilmişti ki (tarafımızdan da) bir kez daha üzerinde durup durmama konusunu düşündük Gülgeç'le. Sonunda şöyle bir dokunup geçmeye karar verdik. Salt değişiklikler Üzerinde duracak, daha önce değinilmiş noktalan atlayacaktık. Bunu başarabildik mi bilmiyorum, ama MarmarisIzmir arasındaki S turistik merkezimizi (Marmaris, Bodrum, Kuşadası, Çeşme ve Izmir) bu son yazıya sığdırmaya çalıştık. nüyor. Denizcilik Bankasından şöyle oluyordu: Sabah erkenden 15 milyon liraya satın ahnan Bo deniz kıyısındaki tahta yataklar ğaziçi vapuru 150 milyon lira üzerine birer havlu atılarak yer masraf edilerek son derece lüks tutuluyordu. Sonra kahvaltıya hale getirilmişti. Çay 200 lira, al koşuluyordu. Kahvaltıdan sonkolsüz içecekler 300, alkollü iç ra güneş altında kızarma faslı kiler 650 liraydı. Içerde bunlan başlıyordu. öğle yemeğinden içen tek Allah'ın kulu sonra güzellik uykusuna yatılıgörülmüyordu. yor, akşam üstü pastanede çay, Sabah limanda def, darbuka kahve içiliyor, pasta, muhallebi ve klarnetle deniz motorlanna yeniliyordu. Akşam yemeğinden yolcu toplanıyordu. Motor kap önce bahçede bir tur atanlar aktanlan oyun havasına uygun ola şam yemeklerini erkenden yiyor, rak ufak çapta bir gösteri yapı TV bölümünde yer kapmaya çayorlar ve deniz üstünde ne biçim lışıyorlardı. Askerlerin bayrak eğlenileceğinin örneklerini veri çekme töreninden sonra yapılayorlardı. Yolcular tekneleri kap cak bir tek şey vardı: Uyumak. tanın göbek atmadaki mahare Diskoteğe ve her türlü spor imtine göre seçiyorlardı anlaşılan. kânı için aynca para isteniyordu. Insanlann birbirleriyle tanışmaMarmaris ları için hemen hemen hiçbir olaMarmaris her yerde yazıldığı tki tatil anlayışı nak yoktu. Bu yüzden herkes gibi derlenip toparlanmış, fakat Marmara tatil köyünde bir ge başkalarım süzerek veya başkabu kez tıkış tıkış bir yer haline ce geçirdik ve bizim tatil anlayıgelmişti. Marmaris'in caddele şımızla yabancılann (Fransız ta ları tarafından süzülerek asık surinde akşamüstü bir tur atmak, til köyünde yasadığımız) tatil an ratlarla dolaşıyordu. insana, işten çıkış saatlerinde layışı arasındaki farkları Neden helva otobüs bekliyormuş duygusu saptadık. yapamıyoruz veriyordu. Kemer tatil köyünü daha önllçe ikiye bölünmüştü. Yüzü ce anlatmıştık. Marmaris tatil Hoca'nın bir öyküsünde oldunüzü denize döndüğünüzde li köyü (Turizm Bankası tesisidir) ğu gibi şeker vardı, un vardı, yağ manın sağında lüks lokantalar, Club Mediterranee ile son dere vardı fakat helva yapıp yiyemisolunda salaş ve ucuz görünüm ce güzel bir kıyaslama olanağı yorduk. Fransızlann otelcilik lü yerler var. tlginç bir gözlem veriyordu. Kemer tatil köyünün anlayışı ile aramızdaki farkı beyaptık. "Kumkapdı Kemal" ör 770 yatağına karşın burada 654 lirtmek için bir tek sabah kahvalneği salaş yerler iş yapıyor, da yatak vardı. Arazi büyüklüğü, tısını anlatacağım: ha temiz ve derli toplu görünen tesisler, odaların düzenlenmesi Kemer tatil köyündeki sabah ler sinek avlıyordu (ya parasız hemen hemen aynıydı. Fakat bu kahvaltısı selfservis'ti ve belki lıktan, ya zevksizlikten). seçme imkânı veren yüz çeşit yirası bir tatil yerinden çok, bir Limanda bulunan "ilk ve tek yaşhlar yurdunu andınyordu. yecek vardı. Dilediğiniz seçiliyor Türk eglence gemisi" de bomboş Üstelik bunun yaş durumu ile ve istediğimiz kadar yiyordunuz lam mahiyetinde" 34 kişi görü de bir ilgisi yoktu. Genç olsun, yaşh olsun "bizde tatil dediğin" Marmaris tatil köyünde ise bir sabah kahvaltısı şöyle yapılıyordu: önce bir kuyruğa giriyor ve elinizdeki yemek fişini görevliye vererek yerine bir kahvaltı Fışi alıyordunuz. Bu fişle başka bir kuyruğa girerek selfservis tepsilerinize yiyeceklerini alıyordunuz. Yiyecekler tereyağ, peynir, bal, zeytin ve çaydan oluşuyordu. Çay kuyruğu da UçüncU bir kuyruktu. Yumurta bile aynca para ödenerek yenebiliyordu ve bunu kuyruğun sonunda öğrendiğiniz için, yeniden ilk kuyruğa girip bir fiş almak zorundaydınız vb. Üstelik Marmaris tatil köyü gezip gördüğümüz bütün oteller arasında en iyilerinden biri sayılıyordu. Gerçekten de öyleydi... SEDİR LOKANTASI'NA HOŞGELDİNİZ "Welcome in the Sedir Restaurant Sedir Lokantasına hoşgeldiniz" demek isteyen bir işyeri sahibi, iki parça halinde hazırianan bezleri yanlış şekilde yanyana getirmiş ve şöyle asmış: Sedir Restaurant welcome in the. Bodrum'un da yüzü gözü acılmıştı biraz. Avrupa ölçülerinde yapılmış yat limam sahilin salaşlığını ortadan kaldırmıştı. Fakat galiba bu düzenli görünüm Bodrum meraklılarını da ilçeden uzaklaştırmıştı. Temmuz başında Bodrum sokaklarında hâlâ ayakta duracak yer olması son derece tenha olduğunun işaretiydi. Ünlü Bodrum mimarisi de yerini yavaş yavaş kale mimarisine bırakmıştı. Bir çok yerde görmemişliğin gözü çıkarılmış, Bodrum Kalesinin biraz daha küçüğü sayılabilecek şatolar kurulmuştu. Bunlardan biri de Bodrum'un yaratıcısı Halikarnas Balıkcısı Cevat Şakir'in mezarının tam karşısındaydı. Bulmak epey zor oldu ama Balıkçı'nın mezarını da ziyaret ettik bu arada. Gümbet köyünün arkasında olduğunu bildiğimiz mezarı "Balıkçı'nın mezarı" deyince kimse bilemedi. Yol kenarındaki hasırcı "Evliyanın mezarı" deyince hatırladı ve tepedeki yeri gösterdi. Orada oynaşan çocuklar da ülkenin en aydın insanlarından biri olan Şarir'i "kafası oraya diişmüş, vücudu buraya"diye anlatıyorlardı. Mezar, yeğeni tarafından Balıkçı'nın isteği doğrultusunda yapılmıştı. Sakin bir yer olduğu ve tüm Bodrum'u gördüğü için Gümbet köyünün arkasındaki bu tepeyi seçen Balıkçı şimdi tam karşısındaki şato ile yükselen arabesk müzik eşliğinde mezarında fır dönüyordu herhalde. Dünyanın yedinci harikası sayılan "Mauseleum" anıtının temeli ortaya çıkarılmıştı ve açık hava müzesi haline getirilmişti. Anıt mezarın dört tarafı 4000 yıl önce kanalizasyon şebekeleri ile donatılmıştı. Dört bin yıl sonra Bodrum'da hâîa kanalizasyon nedir bilinmiyordu. "Grand Elele MüzikhoP'den Bir Kleopatra Plajı daha ve bir simge Marmaris'ten yine Kleopatra plajlarından biri olduğu söylenen Sedir Adası'na giderken turizmimizi çok iyi simgeleyen bir ilana rastladık. "VVelcome in the Sedir Restaurant Sedir lokantasına hoş geldiniz" demek isteyen işyeri sahibi, iki parça halinde hazırlanan bezleri yanlış şekilde yan yana getirmiş ve şöyle asmıştı: "Sedir Restaurant welcome in the". Bir deniz motoruyla iki bir liraya ulaştığımız Sedir Adası'ndaki Kleopatra Plajı bir zamanlar tenbalığıyla ünlü iken şimdi Florya Plajı kalabalıklığmdaydı. kadar çok at, eşek ve deve olan yerde akşamları düşünüyorum ister istemez. Büyük bir olasılıkla turistler akşam yemeklerinde bu hayvanların tadına da bakıyorlardı. Kuşadası Kapalı Çarşı'nın üstü açığı görünümünde. Turistik eşya satan 1500 dükkân olduğunu öğrendik. Öküz Mehmet Paşa Kervansarayı'nda fiyatları sorduk. Kişi başına 12.000 lira olduğunu öğrenince içimizden ister istemez bir "Ohaa" sözcüğü geçti. Çeşme Çeşme'nin "medarı iftihar'ı" Altın Yunus Otelin'de personel ve biz vardık. Aksilik bir de müşteri değildik. Otelde kalanları canlandırmakla görevli "aktivite ofisinde" çalışan görevlilerden çeşitli aktivitelerin fiyatlarını öğrenince, bunlann insanın aktivitesini kesmek için faaliyet gösterdiklerini anladık. Yolculuğumuzun son durağı Çeşme'de "tmbat Restaurant'da bir öğle yemeği yedik. Yediğimiz yemeğe göre gelen fatura Kuşadası Kuşadası'nda turistler at, eşek ve develerle gezdiriliyor. Atların saati 800 lira, develerle birkaç yüz metre gezmek için 200300 lira (veya gönlünüzden ne koparsa) ödeniyor. Gündüzleri bu yı görünce bu adın lokantaya epey uygun olduğunu, fakat küçük bir değişiklikle daha da uygun olabileceğini düşündük. Imbat'm "b"si, " d " olmalıydı. Yolculuğumuz burada sona erdi. Artık yazıyı noktalamak gerekiyor, 1974 yılında aynı yollarda yaptığımız bir yolculuktan çok daha karamsar düşüncelerle dönmüştük. Şimdi durum epey değişmişti. Plansız, programsız, el yordamıyla sarıldığımız turizm hevesi, bilinen öyküdeki "görtneyen kişinin fili tanımlaması" gibi bir karmaşadan ının kuyruğunu yakalamış bir duruma getirmişti bizi. Şimdi en azından önümüzde "kuyruklu bir hayvan" olduğunu biliyc duk. Ama mevsimin en sıcak \ en hareketli olması gereken günlerinde gördüğümüz (daha doSrusu göremediğimiz) turist azhğı bizi şu düşünceye sevketti: Acaba biraz iş işten geçmiş miydi? Sütten ağzı yananlar bir daha gelmeye tövbe mi etmişlerdi? Bitti Marmaris ve Bodrum giderek güzelleşiyor. Kuşadası üstü açık bir kapahçarşı olmuş. Çeşme'nin "medarı iftiharı" Altın Yunus OtelVnde personel sayısı müşteriden çok. ÇİZGİLERLE TATİL/83 GÜLGEÇ MEYe GEM;ş GöRDt NASİL MARMARft'TE R" RjNPâN S o ŞiMDi DE TVRME UAR. .. \ZAfZ<~>A B i Z . M •ALTIM Y UR X/»TJL ^YtUCfSS. 5OWUNPA YI&INI VE Dfh .. FA MEPENSE 86uGeLER,N ^ AH,/\H, «NİDOS'UN TDZUJ TOÇÇ2AG>\,, D E M E BAŞ«4D/ fcÖYLÜ BLJ' Turizm yörelerinde Deniz mevsiminde iç turizme açıtamamış bir köy: Kefken REHAÖZ Kefken; Kocaeli'nin Kandıra ilçesine bağlı, Karadeniz kıyısında, şirin ve balıkçı barınağı olarak kullanılan bir köy. Ayrıca, doğa güzelliği ve yüzlerce metre uzunluğunda sapsarı kumları, tertemiz deniziyle, Sakarya ve Kocaeli'nin bir sayfiye yeri. Ama bünyesinde barındırdığı tüm güzelliklere karşın geliştirilememiş, deniz mevsiminde iç turizme bir türlü açılamamış bir köy. Buradaki evlerin çoğu, İzmit ve Adapazarlı varsıllara ait. Köyün denize bakan bölümleri, yemyeşil bir bitki örtüsü içinde. önündeki oldukça büyük koy, mendireklerle kapatılarak balıkçı bannağı haline getirilmiş. Baa kısımlannm yapımı hâlâ süren bu barınak, Karadeniz'in azgın dalgalarmdan balıkçıları koruyan şefkat dolu bir el gibi. Barınağm iç kıyısmda sapsarı, tertemiz bir kum uzanıyor. Güzel bir plaj. Ancak bannağm içinde su sirkilasyonunun olmaması, çeşitli yerlerin yosunlarla ve mazot artıklanyla kaplanmasma neden olmuş. Ama bu sözlerimizden olağanüstü kirlilik boyutlanna ulaştığı sanılmasın; kısa bir çabayla temizlenmesi olası. Barınağm hemen dışındaki öbür koy ise, yine sapsarı kumlarıyla, tertemiz deniziyle yüzlerce metre boyunca uzanıp gidiyor; tam ortasında döJfzedökülen deresiyle.. Uejiffi, en az 50 metre boyunca dizden yukarı çıkm;yor ve bir ormancmın dediğince "bir çocuk plajı" niteliğine bürünüyor. Denizde ve plaja akan derenin içinde çocuklar cıvıl cıvıl... Plajın hemen tepesinde Orman Kampı var. Aslında burası, personel eğitim merkezi. Kışın çeşitli seminerler verilirken, yazın dinlenme yeri olarak kullanıhyor. Orman Kampı'nın dışında kalan ve plajı gören tepelerin üzerine yüzlerce kamp çadırı kurulmuş. Bu çadırlar, haziran sonundan ağustos sonuna dek sahipleriyle birlikte buradalar. Cumartesipazar günleri ise, hem Izmit'ten hem de Adapazan'ndan pikniğe, yuzmeye gelenlerle, adım atılmaz bir hale geliyor burası. Kefken'in, bunca güzelliği bünyesinde banndırmasına karşın, bir türlü iç turizme açılamamasının nedenleri var kuşkusuz. Altyapı noksanlığı hemen kendini gösteriyor. Köyde "yol" denebilecek bir yere rastlamak olası değil. Araçlar tozudumana katarak geçip gidiyorlar. örneğin, içme suyu sorunu var. Bu suyun üstüne, muhtarlıkça, kaynatılmadan içilmemesi uyarısı bulunan tabala asılmış bir zaman. Su şebekesinin ıslahı gerekiyor. Bu konuda yeni yeni çalışmalar var gerçi, ama yetersiz. özellikle yazın çoğalan nüfus, su gereksinimini bidonlarla çeşitli yerlerden karşılıyor. Kefken'de ayrıca, otelmotel ne sözcük, pansiyon bile bulunmuyor. Ama Adapazarlı varsıllann da katkısıyla 810 oda yapılmış muhtarlıkça, köyun deniz gören bölüm Merhaba! Burası Datça... MEHMET ALTAN Masanm yanında dönenen kedi, henüz gözleri yeni açılmış bir "yî şam çırağı." Dolanması, koku alması, yürümesi, hepsi acemice Masanm diğer yanında ise, biraz ötelerde yerini Akdeniz'e bıra kacak olan Ege var. Kıyıyı yalayan berrak su, azıcık sonra tirş< daha sonra cam gobeği, nihayetinde de lacivert olarak sonsuza de uzanıyor. Ne bu renk aleminin sihirli görüntüsünde, ne dekend tekduze bir şekilde yineleyen dalga miniği kıpırtılarda "acemi b çıraklık" var. Hatta deniz tumüyle insanı korkutacak bir uyum içiı de. Bir yanında minik kedi gibi bir ölümlu, diğer yanında Ege gil bir zamansız suyun bulunduğu bu masaya gelmeden önce ıssız yo da tek başıma yuruyorum. Köşeyi dönünce denizi göreceğimi biliyorum. Ama gene de şaş rıyorum. Badem ağaçları, zeytinlikler, hasat sarısı tarlalar, uzanı gidiyorum. Nedense, aklım, 1880'lerde doğan anarşist eğilimli, şi ir bir empresyonist ressam olan Camille PİSARRO'nun, hasat mc simindeki balya tomarlarına yaslanmış "köylü kızına" takılıyo Sanki, Pisarro'nun resimdeki köylü kızı buralarda biryerdeymiş d birazdan tarlalardan çıkıp elini uzatarak, Hoşgeldin diyecekmiş gibi... • •• Buraların eski Yunan'ın, Roma'nın Bizans'ın izlerinden çizgil taşıdığınıbiliyorum. Ezan sesleriyle saatlerin ayarlanmasını, RAM> ZAN'ın Tann BAKÜS'ün şaraplarıyla kutlanmasını, eğer var "geçmiş zamana", yoksa "kultur yoğunlaşmasına" bağlıyorum Karşıda, elimi uzatsam yolda yürüyen birini avuçlayacakmışı gibi duran Yunan SÖMBERt adası var. Üç saatlik mesafede ise, Afrodit'in memleketi KNİDOS, yollaı Agora tiyatrosuyla birlikte olduğu gibi duruyor. Bu antik kente m torla yanaşırken, bolgenin iki bekçisinin oturduğu gecekondum evleri ve evlerin etrafına dikilmiş domatesleri görüyoruz. Kahntıl ra eklemiş bu görüntü, belki de derinlerden gelen ve uzayıp gidı "zaman kavramını" daha da somutlaştırıyor. Eski Yunan'daki i san neyse, domatesleri, evleriyle, bugünkü insan da o... Baba Fraxitates unlu heykeli Afrodit'i Knidos için yapmış. Am şimdi Afrodit ortalarda yok. Amerikalı "işbilir" bir kadın arke logun etrafı kostebek yuvasına çevirmiş olan kazısının görüntülı var. Hem rehber, hem bekçi olan buralı iki köylünün ardına düşüy ruz. Tarih bilincini bu kadar kestirmeden ve doğal olarak edinn iki kişiye daha raslamak olası değil gibi görünüyor. Bir tanesi, eski Yunan ve Roma kalıntılariyle yapılmış, bir Biza evini gostererek, gayet ciddi bir edayla: Abi, bunlar çok barbarmış, baksana nasıl tarihi kalıntıları yapımında kullanmışlar diyor. Kenti olduğu kadar, rehberlerimizı de çok seviyoruz. "Palamut Buku", "Domuz Çukuru" gibi, cennetten dunya yansım\ş koylan dolaşa dolaşa gen donuyoruz. Masaya oturduğumda, kadehımi, kediye, Ege'ye, eski Yunan Roma'ya, PISARRO'\a, bekçılere, kısaca herkes için kaldırıyoruı Merhaba, burası DATÇA... KOY, BALIKÇI BARINAGI HALİNDE Köyün denize bakan bolumleri yemyeşil bir bitki örtüsü içinde. Önündeki oldukça büyük koy, mendireklerie kapatılarak balıkçı barınağı haline getirilmiş. lerine. Bunlar ayhğı 25'er bin liradan kiraya veriliyor. Zaten deniz mevsimi 2 ay sürüyor söylenenlere göre. Buna karşın bu odalar köye, önemli bir gelir sağlıyor kendi çapında. Kefken'de, çeşitli gariplikler görmek olası. Köyün içindeki tek caddede (!) muhtarlıkça asılmış ve üstünde "mayo ve şortla dolaşmak yasaktır" yazıh bir tabela var. Bir çağdışılığı simgeler gibi bu tabela, ama kimsenin buna uymadığını görünce insanın yüreği serinliyor. Daha ilginci, zaten köyün içinde istediğince dolaşabilen ineklerin, plajlarda da insanlarla içiçe olmalan. Tam yatıp güneşlenmeğe başladığınızda, ansızın başınızın Üstünde "mooo.." diyen bir sesle yeri olumsuzluklarına, tüm noksannizden fırlayabilmeniz olası. larına karşın, çok güzel bir dinAma insanlar o denli alışmışlar lenme yeri haline dönüştürülebiya da kanıksamışlar ki bunu, lir. Dönüştürülmesi de gerekir kimsenin aldırdığı yok. Sanırsı bizce. Güzel bir düzenlemeyle, nız Hindistan'ın kutsal inekleri akıllı bir planlamayla, cağdaş bir bunlar.. tnsanlar açılıp yol veri kafayla.. Böylesine bir doğa, yorlar bir güzel ve koca koca böylesine bir balık bolluğu ve inekler salına salına kumların or böylesine bir dinginlik kolay kotasından geçip gidiyorlar. lay her yerde bulunmuyor Ama Kefken, şu andaki tüm çünkü.. MARTIHOTEL MARMARİS KUŞADASI T.M.T0TEU ÖMER TATİL KÖVÜ BODRUM BARBAROS BULVARI, 35/3 BEŞİKTAŞISTANBUL Tel.: 161 10 74161 82 26 KADIKOY İRTİBAT 337 61 07 tunzm~seyjahat rtur SEKETUR MOTEL FETHIYE ALANYA ALAADDİNOTEL TELEX.26I05ORORTR Dört Kişi 55.000TL.'den itibaren yartmpansryon dönüş.Yoldakiikramlar,RehberliUhizmetleri,Tesislerde8gün7gece K) gün9 gece^)zel otobüsterle gidiş TAM PANSİYON KONAKLAMA A gurubu 1001 55.oooDATQA . AKTUR VİLLALARI