Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 TEMMUZ 1983 HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/U v Zimmermann Başbakan Kohl ile sürtüşüyor Papandreu'nıın (Baştarafı I. Sayfada) dıınım tarafımızdan takdir edildiği an Yunan hükümeti anlaşmayı fesih yetkisine sahiptir" diyor. Türkiye ile imzalanm'î olan anlaşmamn 7. maddesinin 3. ve 4. paragraflan da "taraflara anlaşmazhk haünde yazılı bildirimi ve üç aylık göriişmelerle sonuç aunamaması durumunda da ilgili tarafa 30 gün içinde anlaşmayı ya da eklerini tek taraflı fesih hakkını" vermektedir. ABD ÖDÜN VERMEMİŞ Papandreu'nun Yunan anlaşması için Türkiye karşısında kendi kamuoyuna "tarihi basan " diye anlattığı bu hüküm, gerçekte kendisinin seçimlerden sonra "Türkiye karşısında sınırlannın ABD tarafından güvence altına alınması koşulundan" döndüğünü ve Kissinger'in Yunan Dışişleri Bakanı Bitsios'a 1976 yılında mektupla verdiği güvencenin teyidinden dahi caydığını ve Washington'un bu konuda en ufak bir ödün vermediğini ortaya koymaktadır. Anlaşmada 7/10 askeri yardım oraruna ilişkin bir maddenin bulunup bulunmadığı konusunda sarih bir açıklama yapmayan Papandreu, "ABD, Yunanistan'a 500 milyon dolar yardımborç verecektir. Bu rakam Türki ye'ye verilenin onda yedisidir. Bu konuda Atina ve VVashington arasında önümüzdeki günlerde mektup degiş tokuşu yapılacaktır" diyerek, anlaşmada bu konuda bir hükmün bulunmadığını da galiba dolaylı olarak açıklamış olmaktadır. Ancak, bilinen bir gerçek şu W6 tarihi zafer"i Ttirk Papandreu, bu arada "Yunan savunma sanayiinin gücünün artınlmasının ABD tarafından sağlanacağını" bildiriyor ki, Türkiye ile ABD'nin imzaladığı "savunma sanayii işbirUgi konusunda 2 numaralı tamamlayıcı anlaşma"nın tamamı bu konuya aynlmış olup iki anlaşma arasında bu alanda da pek fark olmadığı görülmektedir. Yunan Başbakanı "Amerika'nın Yunan ekonomisine bu anlaşma ile katkıda bulunabileceğinin hülune baglandığım" söylüyor. Türkiye ile yapılan anlaşmamn ikinci maddesinin son fıkrasında "bu amaçla ABD Hükümeti Türkiye'nin kalkınma çnbalanna karşılıklı Hütabakata vanlmış mali ve teknik yardımlan sağlamak için elinden gelen her türiü çabayı gösterecektir" deniyor. Deniyor ama, yardımlar her nedense kongrede ya erteleniyor, ya da makaslanıyor. İki yılı aşkın bir süredir Kongre acısından ağzı yanan ve komşusunun tutumundan yakınan Ankara'mn Uç yıl sonraki görüşmelerde bu durumu dikkate alacağı sanılıyor. Böylece, önünde TürkAmerikan anlaşması ve eklerine ilişkin metinler bulunmayan uluslararası gazete okurlan, yabancı haber ajanslanmn "komprüne" haberlerini okuyarak, Yunan kamuoyu da Papandreu'nun açıklamalarını dinleyerek ABD karşısında kazanılan "büytik zafer"i hayranlıkla alkışlayabilir. Ya da Yunan Komünist Partisi Lideri Florakis'in sorduğu gibi, "beş yıl sonra 17 ay içinde üslerin ülkeden çıkacağının güvencesi nedir?"noktasındanhareketle, Yunanistan'da bazı radikal çevreler gibi sosyalist iktidara karşı sokağa dökülebilir. Bu gelişmeler karşısında Atina'daki Amerikalılar şöyle söylüyor: " Bundan önce anlaşma bir kez parafe edildiği ve bir kez imza arefesine gelindiği halde göriişmeleri iptâ eden Yunanistan'ın bnndan sonraki davranışı ne olnr bilinemez. Anlaşmamn parafe edilmesi bizim için şu anda yeterii degüdir. Anlaşma imzalanmalı, Yunan parlamentosundan geçip hükümet gazetesinde yaymlanmalı ki, biz ondan sonra bir oh çekip rahat nefes alalım." Çevremiz kana bulandı, (Baştarafı 1. Sayfada) duğumuz kata bomba yerleştirmek çok kolay. Buraya biletli ya da biletsiz herkes elini kolunu sallayarak girebUir. Kapıda hiçbir kontrol yapılmıyor" diye konuştu. Çocukluğundan beri Fransada yaşayan ve bozuk bir Türkçeyle konuşan Raziye Kaçar adlı kadın yolcu, bombalı saldınyı şöyle anlattı: "Çocuklanmdan Şefika ve Emine valizin üzerinde oturuyorlardı. Birden kulakları sağır eden bir patlama duyuldu. Çocuklar paÛamanın şiddetiyle yere yuvarlandılar. Bense kenarda duran iiçüncü çocuğum Kemal'e sıkıca sanldım. Bu arada elimdeki pasaport ve biletler yere düştii. Pasaportu ve biletleri yeniden bulduğumda kan içinde kalmış olduklannı gördüm." Diğer bir yolcu, Fransız polislerin aralarında konuşurken, bombanın valiz taşımakta kullamlan bir aracın altına yerleştirildiğini söylediklerini kaydetti. Bu yolcu 15 senedir Fransa'da yaşadığını ve Türkiye"ye ilk kez havavoluyla geldiğini bildirdi. Olayın görgü tamklarından 8 yaşındaki Nuray Kaya gazetecilerin sorulan üzerine "Çok korktum. Yere düştüm", dedi, ancak, "canının yanmadığını" söyledi. Konuştuğumuz yolcular, olayı anlatırken, sanki aynı sahneleri yeniden yaşıyor gibiydiler. Orly'deki toplu katliam girişiminden kurtulup, önceki gece Yeşilköy'e gelen yolculann kim likleri şöyle: Hüseyin Çakıroglu, Yalçın Baylan, Nicole Jacqueline Paulette, Moiz Leon, tbrahim Emeksiz, tsartel Manetanne, Yusertel Parel, Kohur Cemalettin, Katherine Van Der Heyde, Baver Kiinton, Pieppe Spiegel, Tiar Gillerini, Roik Mari Viktor, Emine Kaçar, Raziye Kaçar, Kemal Kaçar, Şefika Kaçar, Erşin Sabber, Mustafa Kılıç, Osman Ayver, Lokman Demirel, Hasan Erdoğan, Nesrin Erdogan, Gerardin Valeri Monika, Nedim Centalantar, Etienne Rene Rogen, thsan Ölçün, Fatma Elif Bilgin, Ali Bilgin, Ayçd Kayalı, Hulusi Aydın, Ahmet Tan, Gülesin Ergül, Yusuf Ergül, Güleyman Kaya Karasu, Nuriye Kaya Karasu, Nurcan Kaya Karasu, Nurhan Kaya Karasu, Çafer Zekir, Ayşe Zekir, Yalçın Ünal, Nazire Durusu, Seher Koç. Içişleri Bakanı, kendi görüşlerini Federal Hükümetin görüşüymüş gibi açtkladığı gerekçesiyle eleştiriliyor. Dış Haberler Servisi Federal Alman hükümeti içinde Başbakan Helmut Kohl ile Içişleri Bakanı Friedrich Zimmermann arasında ciddi bir sürtüşme başladı. Muhafazakâr Frankfurter Allgemeine gazetesinin bildirdiğine göre, Hıristiyan Demokrat Partisi (CDU) Başbakan "CSU Başkanı Strauss'un hükümet içindeki adamı" Zimmermann'dan oldukça şikâyetçi. Başbakan Kohl'un perşembe günü Hıristiyan Sosyal Birlik (CSU) üyesi Içişleri Bakanı'na "koalisyon ortaklanyla tartışmadan kendi göriişlerini hükümetin görüşleri olarak ortaya atmaması" ve "hükümet üyeleri arasında balka açık münakaşalardan kaçındması" biçiminde uyanlarda bulunduğu bildiriliyor. Kohl'un yardımcılan da basına verdikleri demeçlerde, "baa bakanlıklann göriişlerini çok erken bir aşamada kamuoyuna açıkladığını ve kendi göriişlerini Federal Hükümet'in görüşüymiiş gibi sunduklannı" belirttiler. Söz konusu "bazı bakanlıklann" tçişleri Bakanlığı ve daha doğrusu Zimmermann olarak okunması gerektiği konusunda herkes birleşiyor. İLK TARTIŞMA Zimmermann ile Kohl arasındaki sürtüşmenin patlak verdiği nokta, gösteri yasası oldu. Içişleri Bakanı, yasanın değiştirileceğini ve gösterilerde "yüzünü (Baştarafı 1. Sayfada) Ankara'ya döndü. Türkmen'in örtmenin" ve"pasif savunma dün Ankara'ya geldikten sonra v a c ı taşıma"mn (birçok gösteici korunmak için kalkan taşı yaptığı ilk işlerden biri, ABD Büyükelçiliği'ni aratarak Büyüyor) suç sayılacağım açıklamıştı. Oysa seçimlerden sonra koa kelçi Robert StrauzsHupe'yi palisyon yeniden kurulurken, varı zartesi günü konuyla ilgili bir gölan anlaşmada bu konu açık bı rüşme için bakanlığa davet ettirmek oldu. rakılmış ve bu konunun Içişleri ve Adalet Bakanlığı tarafından . Ankara'da ABD Büyükelçisi "gözden geçirileceği" belirtil bakanlığa çağnlırken, VVashington'da da Türk Büyükelçiliği mişti. Bu nedenle hükümet sözcüsü Boenisch'in belirttiğine gö devreye girdi ve anlaşma hakkında ABD makamlanndan bilgi isre, Başbakan Kohl "koalisyon metnine harfi harflne uyulacak tedi. Washington Büyükelçisi ür" diyerek, Zimmermann'm bu Şükrü Elekdag, dün ABD Dışişleri nezdinde bir girişim yaparak konuda Hür Demokrat Adalet Bakanı .Engelhard ile anlaşma Türkiye'nin bilgi talebini iletti. sı gerektiğini hatırlattı. DIŞİŞLERİ NE DEDİ? Içişleri Bakanı Zimmermann'Dışişleri Bakanlığı sözcü yarın Ankara ziyaretinin hemen ön dımcısı Kaya Toperi, dün gazecesinde çıkan bu anlaşmazlığın, tecilerin Papandreu'nun açıklaiç politikanın başka alanlarında ması karşısında Ankara'mn tepda patlak vermesi bekleniyor. kisini sormaları üzerine, TürHükümet çevreleri öncelikle ya kiye'nin bu konudaki tntnm ve bancılar politikasının Zim görüşleri birçok vesileyle açıkmermannKohl çekişmesinin bir lannuştır" diyerek Dışişleri Basonraki konusunu oluşturabile kanı Ilter Türkmen'in kısa bir ceğine dikkat çekiyorlar. süre önceye dek ABD nezdinde ısrarla yaptığı uyarıları hatırlattı. Kaya Toperi,"Halen aynntılı laştarafı 1. Sayfada) resmi bilgi saglanmaktadır. Sagırasında, oturma izinlerinin çelandığında bu konudaki tutum itlendirilmesi de var. örneğin, ve tepkimiz açıklanacaktır" de>ğrenim amacıyla F. Almanya'mekle yetindi. Dışişleri Bakana gelenlere ileride burada kallığı'nın şimdilik kısa bir açıklanalarını önleyecek şekilde, belmayla yetinmesi, Atina ile Wasi bir süreyle sınırlı oturma hakhington'un anlaşmamn içeriği [i verilmesi öngörülüyor. üzerinde farklı sözler söylemelerinden kaynaklanıyor. TürkVRIZÎ HAK men'in pazartesi günü ABD BtiIşçi ailesi olarak Almanya'ya yükelçisiyle yapacağı görüşmejelenler için bir "anzî oturma den sonra konunun az çok açıklakkı" düşünülüyor. Buna gölık kazanması ve Türkiye'nin tue, doğrudan işçi olarak değil de tumunun somutlaşması beklenialelerin birleştirilmesi yasasınyor. Ancak, diplomatik kulislerian yararlanarak F. Almanya'de esen hava, Papandreu'nun ya gelen kişilerin oturma izinleaçıklamalarının doğrü çıkması ri eşlerininkine bağh olacak. Eşhalinde, Ankara'nın'yaptığı uyaleri daha sonra ayrılmış dahi olrılar doğrultusunda bir tepki salar işçi olarak gelen tarafın ülgöstermekten kaçınmayacağı yokesine dönmesi, diğerinin de lunda. gönderilmesine yol açacak. ABD PAPANDREU'YU Ailelere ilişkin düşünülen bir YALANLIYOR Snlem de eş seçmeyi kısıtlayacak Papandreu önceki gün anlaşnitelikte. Evlenme yoluyla Almamn parafe edilmesinden sonmanya'ya gelişleri öiüemek için, ra yaptığı açıklamada, ABD'nin kesin sınırlamalar öngörülüyor. vereceği yardımlarla bölgedeki askeri dengeyi sağlamayı gözeteörneğin bir işçi Türkiye'de yaceğini bildirmiş ve, "Amerikalıjayan birisiyle evlenemeyecek, lar bu anlaşmayı imzaiamakla îvlense bile yanına bölgede. askeri dengenin Türkjetiremeyecek. Içişleri Bakanı Zimmermann, iye lehine de|iştiğini saptaması Dturma izni verilmemesine ne durumunda Yunanistan'ın anlaşmayı feshetmesine imkan taien olacak durumlann da yeni nımış oluyorlar" demişti. PaYabancılar Yasası'nda somut pandreu, ABD'nin Türkiye ve Dİarak ve tek tek belirtilmesini Yunanistan'a yapacağı yardımıstiyor. larda 10'a 7 oranım koruyacaftıBEBEKLERE PASAPORT nı, bu konuda mektup değişIçişleri Bakanı'nın yasada yer imi yapılacağını da açıklamışalmasını istediği bir başka husus tı. da yabancıların 16 yaşından küPapandreu'nun bu sözlerine fük de olsalar oturma izni almak karşıhk ABD Dışişleri Bakanlızorunda bırakılmaları. Tasarı gerçekleşirse, Federal Almanya' ğı, anlaşmayla Yunanistan'a da yaşayan her yabancı doğdu Türkiye karşısında bir güvence ğu günden itibaren pasaport ta verilmediğini ayrıca 10'a 7 oraşıyacak ve oturma iznine tâbi nının tanınmadığını bildirdi ve Yunan Başbakanı'nı yalanladı. olacak. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüF. Almanya'ya ana sü, 10'a 7 oranı konusunda, babalarının yanına gelecek ço "geçmişte de olduğu gibi ABD, cuklara 6 yaş sının uygulamasın yardım düzeylerinin belirtenmeda ısrar eden bakan bunu Ya sinde mekanik politikalara karbancılar Yasası'na sokup sok şıdır " dedi. Sözcü, "anlaşma mama konusunda koalisyon Türkiye karşısında Yunanistan'a protokolu konuyu açık bıraktı verilen bir güvenceyi iceriyor ğı ve hükümet tam bir görüş bir mu?" sorusuna "hayır" yanıtıliği sağlayamadığı için son ka nı verdi. rarını vermiş değil. Ancak 6 yaş sınırının yönetmeüklerle de olsa PAPANDREU ANLAŞMAYI bir an önce uygulamaya girme MIBOZDU? Başkentteki yabancı diplomasini istiyor. Zimmermann'm yakın çevre tik kaynaklardan edinilen bilgisinden belirtildiğine göre, bakan, ye göre, Papandreu anlaşmamn Ankara'daki temaslan sırasında içeriğini açıklayarak müzakereyabancılar politikasına ilişkin ler sırasında ABD ve Yunan götüm bu görüşlerini Türk yetkili rüşmecilerin vardıkları görüş lere açıkça anlatacak ve savuna birliğini bozdu. Müzakereler cak. Zimmermann tarafından olumlu bir şekilde sonuçlandıgörüşülecek tasannm, Blüm'Un ğında Yunan ve ABD'li görüşdönüşleri teşvike ilişkin tasarı meciler anlaşmanm içeriğinin 15 sından farkı, henüz kabinede ele gün süreyle gizli tutulmasını kaılınmış ya da kabul edilmiş; ol rarlaştırmışlar ve bu konuda hükümetlerinin onayını alamamışmaması. ki, Yunan lobisinin etkisi ve Amerikan Kongresi ile yönetim arasındaki danışıklı döğüş bir oyunla Ankara'ya 10 dolar verilirken, Atina'ya da 7 dolar verilmesini öngören "yazısız aniaşma"nın yine yürürlükte kalacağı anlaşılmaktadır. Türkiye için önemli olan nokta da budur... BAGIŞ DEĞtL BORÇ Ne kongre, yardım oranının dondurulması ve güvence verilmesi konulannda, ne de Amerikan yönetimleri anayasaları gereğince anlaşmalara böyle bir hüküm koyabilir. Durum böyle olduğu için, "tavşana kaç tazıya tut" politikası Washington tarafından Atina ve Ankara arasında en azından bir beş yıl daha sürdürülecek üsler karşılığında verilecek yardımlar da "bağış" değil "borç" olacaktır. Papandreu, "Anlaşmamn Ynnan ve Ingilizce metinlerinin esdegerde oldugunu ve bunun da Yunanistan'ın uluslararası eşdeğerde bir ülke oluş onnrunu gösterdigini" iç politikaya yönelik olarak söylemiştir. Türkiye ile ABD arasındaki anlaşmamn 9. maddesi de "işbu anlaşma, Tnrkçe ve tngilizce metinleri aynı derecede gecerii olmak üzere, 1980 yılı mart ayımn 29. günü Ankara'da iki nüsha olarak yapılmıştır" ifadesini içermektedir. tki anlaşma arasında hiçbir fark görünmeyen bu durumun uluslararası alanda tüm ikili anlaşmalar için geçerli oiduğu, iki dil eşitliğinin temel bir gelenek olduğu, Papandreu'nun "sunuşuyla" dikkatten kaçmaktadır. UGUR MUMCU GOZLEM Papandreu Ankara'da lardı. Ancak bu anlaşma ertesi günü Papandreu tarafından yapılan açıklamayla bozuldu. Ancak, Ankara acısından önem taşıyan nokta, Papandreu'nun anlaşmamn gizli tutulması yolundaki mutabakatı bozması değil, anlaşmamn içeriği hakkmda söyledikleri. (Baştarafı 1. Sayfada) ralılann yanık derecesine göre çeşitli hastanelere dağıtıldığını belirten Bakkalbaşı, Devlet Bakanı François Mitternuıd ve Içişleri Bakanı Gaston Deferre'nin dün yaralılan ziyaret ettiklerini bildirdi. Paris Büyükelçiliği mensupları da dün öğleden sonra toplu olarak hastanelere gittiler ve yaralılara geçmiş olsun dileklerini ilettiler. Selçuk Bakkalbaşı, Fransız polisinin soruşturmayı derinleştirerek sürdürdüğünü açıkladı. Bakkalbaşı, Fransız basırunın ilk kez bir tavır değişikliği içinde olduğunu ve saldınya büyük tepki gösterdiğini vurguladı.Patlamada yaralanan 20 kişinin sağlık durumlarının ciddiliğini koruduğu bildiriliyor. Paris'teki Büyükelçilik yetkilileri saldında yaralanan 24 vatandaşın kimliklerim şöyle açıkladılar: Ismail Yılmaz, Mustafa Bakan, Muhammet Cunis, Ali Sert, Nahit Sert, Süleyman Sert, Yunus Sert, Hatice Sert, Haydar Bayrak, Savaş Bayrak, Belma Bayrak, Zafer Taylan, Muzaffer Taylan, Ergun Çağatay, Hasan Edip, Yalçın Ünal, Kemal Ünal, Kenan Albayrak, Ahmet özkan, Atilla Fırat, Mustafa Tan, Saim Atelde, Semra Kocabey ve Selahattin Haliç. MAUROY'IN MESAJI Fransa da 9 Yıınanistan'da Zimmermann (Baştarafı 1. Sayfada) ler gerekçe gösterilerek vazgeçildiği sırada hükümette olan Ana Muhalefet Partisi Yeni Demokrasi'nin lidcri Evangelos Averof, son üs anlaşmasma ilişkin olarak şunları söyledi: "Bizfan vardıgımız anlaşmalarla zamanın yarattıgı küçuk birkaç aynntı dışında farkulık göstermeyen bu anlaşma ülkemizin savunma gücünti artırmıştır. Ama Başbakan bu konuyu uzun yıllar iç polirJka alanında mücadde konasu yapmıstı. Anlaşmamn yine de olumlu bir adım oldugunu söyleyebilirim." Basında anlaşma genel olarak olumlu karşılanırken, haberi en ilginç veren Komünist Partisi yayın organı Rizospastis gazetesi oldu. Rizospastis şu başkklan altalta sıraladı: "Hükümet: Eşsiz anlaşma / ABD Büyükelçiliği: Üslerin uzaklaşması öngörülmüyor / ABD Dışişleri: Yüksek tatmin / Karamanlis: Ulusal savunma gticü artıyor / Averof: Hiçbir şey değişmiyor!' Fransız hükümeti yetkilileri önceki gece yaptığı açıklamada, 6 kişinin ölümüyle sonuçlanan saldınyı düzenleyen Ermenilere karşı eyleme geçeceklerini belirtti. Patlamanın meydana geldiği yerde önceki gün incelemelerde bulunan Fransa Başbakanı Pierre Mauroy dün Başbakan Bülend Ulusu'ya gönderdiği mesajda suçlulann yakalanması için ellerinden gelen çabayı göstereceklennı söyledi. Mauroy'un açıklaması şöyle: "Sayın Başbakan, Orly Havaalam'ndaki alçakça suikaste karşı Fransa'nın tepklsini göstermek üzere bizzat , olay yerine gittim. Bu gözü kör terorist eylem karşısında duydugum tepkiyi Fransu hükümeti adına size Ueünek isterim. Fransu hükümeti bu saldınnın faillerini yakalamak ve adalete teslim etmek için etinden gelen tüm çabayı gösterecektir." Bu arada, son iki gün arka ar' BILECIK, (Cumhuriyet) kaya işlenen cinayetlerin "dünyadaki Ermeniler'i birleştirmeyi Bozüyük ilcesinde kurulu bir amaçiadıgı" söylenen "Dünya fabrikada işçi olarak çalışan Salih Yırcalı (27), kendisini otur Ermeni Kongresi'nin tsviçre'nin Lozan kentinde yapacağı bildimakta olduğu evin tavamna asarilen toplantı öncesine rastlamarak yaşamma son verdi. sına dikkat çekiliyor. önümüzAynı evde oturan tbrahim Demir, bayram dönüşü Salih Yırca deki Çarşamba günü toplanacah'yı ölü olarak buldu. Salih Yır ğı bildirilen Kongre ilk toplantısım 1979 yıhnda Paris'te yapmış calı'nın intihardan önce kendi el ve toplantı ardından Ermeni teyaasıyla bir mektup bıraktığı ve rör örgütlerinin eylem sayısında ölümünden kimsenin sorumlu önemli bir artış görülmüştü. olmadığını yazdığı sapta'ndı. Toplantıya 30 ülkeden 200 Eröte yandan, Ahmet Ertan (15),Sakarya nehrinde boğularak meni temsilcisinin katılması bekleniyor. öldü. Evren: Türk (Baştarafı 1. Sayfada) "Bitmeyen kin ile kan döken zavalular haksızlığı tarihi belgelerle belirienen tutarsız iddianın robotlandır. Onlara ve onları yönetenlere şu gerçeği bir kez daha duyurmak isteriz ki, Lozan Banş Anlaşmasının temelleri üzerinde yükselen Türkiye Cumhuriyeti için, bu tiir eylemlerin ve onJan düzenleyenlerin amaçlannm ciddiye alınabilecek hiçbir tarafı yoktur. TURGUT SUNALP Milliyetçi Demokrasi Partisi Genel Başkanı Turgut Sunalp, Brüksel ve Orly Havaalam'ndaki saldınlan, "Uluslararası komünizm tertiplerinin bir halkası" olarak.niteledi. Sunalp, "bu saldınlar insanlık aleminin yüz karası haline gelmiştir" dedi. "Türk'ün metanetini ve vatana bagblığım bilmeyecek derecede gözleri dönen bu alçakça tertiplerin ardındaki tertipçiler, her olayda biraz daha şiddetlenen karşı tutumlar önünde eriyeceklerdir" diyen Sunalp, demecinde şu görüşlere yer verdi: "Bütün insanlık âiemini ve alçakça tertiplere girişen insanlık dışı canileri korumayı marifet haline getiren iilkelerin sonımlulannn son bir defa daha milletçe uyardıgımız bilinmelidir. Dost ve düşman bütün ülkeler bilmelidirier ki, Türk miUeti varlıgına yönelen bu iğrenç tertiplerin mutlaka üstesinden gelecektir. 12 EylUI 1980'de bunlann yurtiçinde saldırdıklan sergerdeler nasıl bir anda silinip atılmışlarsa, onlann yurtdışı uzantılan da. en kısa zamanda bu akibetten kendilerini kurtaramayacaklannın inancı içindeyiz." YILDIRIM AVCI Doğru Yol Partisi Genel Başkaru Yddınm Avcı, terör metodları ile kan dökerek, Türkiye Cumhuriyeti devletini sıkıntıya sokacağını hayal eden cinayet şebekeleri ve arkasındaki karanlık güçlere karşı, devletin etkin tedbirler alacağı yolundaki inancı koruduklarını söyledi. MEHMET PAMAK Muhatazakâr Parti Genel Başkanı Mehmet Kamak, "Ermeni ASALAçetesi, Belçika ve Orly saldın ve cinayefleriyle milletimizin sabur ve tahammülünün taşmasına sebep olmuşlardır" dedi. Pamak, Belçika ve Orly saldınlan konusunda verdiği demeçte, bu saldırılann kalıcı ve caydırıcı önlemlerin aranıp bulunmaması halinde önümüzdeki günlerde de süreceğini söyledi. Bilecik'te bir kişi kendisini astı, bir kişi de boğuldu (Baştarafı 1. Savfada) Bir bakıma böyledır ama yakalanan, yakalanınca da rezil olan nice kamu görevlisine ve siyaset adamına rastlanmıyor mu? Alın şu Tuncay Mataracı'yı.. Gümrük ve Tekel eski Bakanı bir demir dışalımcısından 100 milyon lirayı aşan rüşveti alırken, hiç yakalanacağını, yargılanacağını, mahkum olacağını ve bu yargılamalar sırasında da ne durumlara düşeceğini hiç düşünmüş müydü? Düşünseydi, bu rüşveti elbette almazdı. Ama herhalde rüşvet alanın gözünü kan bürüyor. Ve yakalanacağını hiç düşünmüyor. Düşünmüyor ama günün birinde yakalanıveriyor. Yakalanınca da kişiliği yok oluyor; ömrü cezaevi ranzalarında geçiyor. Cumhuriyet döneminin ilk yıllarındaki "topçu İhsan Bey olayı"n\ eski kuşaklarçok iyi anımsarlar. Topçu İhsan Bey de üç kuruşluk çıkar uğruna cezaevine girmemiş miydi? Lockheed ve ITT gibi çokuluslu şirketlerin bütün dünyada dağıttıkları paralar, rüşvetin bir "sistem" olarak yerleştiğini göstermekteydi. Lockheed ve ITT olayları Türkiye'de de araştırıldı; araştırıldı ama kesin bir sonuç alınamadı. Sonuç alınamaması, rüşvetin dağıtılmamış olmasından değildi. Ya nedendi? Şundandı: ABD Adalet Bakanlığı Lockheed rüşvet olayı ile ilgili belgelerın Türkiye'ye gönderılmesini durdurmuştu. Buna neden, daha önce Türkiye'ye gönderilen gizli belgelerin Adalet Bakanlığı tarafından, Başbakanlığın emri üzerine, mahkeme niteiiği.ıde olmayan parlamentodaki bir komisyona gönderilmiş olmasıydı. ABD Adalet Bakanlığı bu tutumu, antlaşma ile güvence altına alınan "gizliliğin çiğnenmesi" olarak yorumlamış ve Lockheed olayında rüşvet alanları belirleyecek olan belgeleri göndermekten vazgeçmişti. Aradan zaman geçti, daha sonra belge akışının yeniden sağlanması için Amerika'ya Yargıtay'da görevli bir yargıç gönderildi. Belge akışının bu sayın yargıcın Amerika'daki temasları sonunda yeniden başladığı ya da başlıyacağı söyleniyor ama, iş de çoktan unutulmuş oldu. Evet, Lockheed olayının bu ayrıntılarını anımsıyanınız var mı? Olayı soruşturmakla görevli Genelkurmay Askeri Mahkemesi Savcılığı yaptığı incelemeler sonunda "kovuşturmaya yer olmadığı karan"n\ vermiş, bu karar, Milli Savunma Bakanlığı tarafından uygun görülmediği için soruşturmaya kaldığı yerden devam olunmuştu. ABD Adalet Bakanlığı'ndan gelmesi beklenen belgeler Türk yetkılilerınin eline ulaşmadığı için olay konusunda bir aydınlığa kavuşulamamıştır. Soruşturma, yanılmıyorsak, bu aşamadadır. ITT rüşveti de aydınlığa kavuşmuş değildir. Bu konuda soruşturmalar açılmış, fakat daha ileri gidilememiştir. Dosyalar devlet arşivindedir. Sistem haline gelen rüşvetin siyasal iktidarları ve rejimleri çürüttüğü biliniyor. Rüşvetin çokuluslu şirketler eliyle çeşitli ülkelerde siyasal iktidar sahiplerine dağıtıldığı da biliniyor. Japonya Başbakanı Tanaka ve Hollanda prensi Barmard, bu yüksek düzeydeki rüşvet alıcılarının çarpıcı örneklerl değiller midir? Rüşvetin büyüğü çokuluslu şirketler ve silah tüccarları tarafından dağıtılıyor. Hele uçak alımsatımlannda hemen hemen rüşvetslz iş görülmediği sanılıyor. Bu gibi alımlardaki resmi komisyon, bir ölçüde, uçak alan ülkelerin kamu görevlilerine rüşvet vermek için kultanılıyor. Bu rüşvet şirketler için bir çeşit pazarlama ve reklam gideri sayılıyor. Silah ve uyuşturucu madde kaçakçıları da, birçok ülkede kendilerini gizleyebilmek ve rahatça iş çevirmek için kamu görevlilerini rüşvet sistemlerine baglıyorlar. 12 Eylül'den sonra, kaçakçılığa ve rüşvete karşı, gerçekten ısrarlı, kapsamlı ve sıstemli bir savaş açıldı. Kaçakçılık suçları için Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı'nda "4 numaralı mahkeme" adıyla bir uzmanlık mahkemesi kurulması ve bu mahkemeye, cesur, erdemli, onurlu ve özverili yargıç ve savcıların atanmaları, kaçakçıiarın rüşvet verip kurtulma gibi heveslerinî kursaklarında bıraktı. Öyle sanıyoruz ki "4 numaralı mahkeme" yakın tarihimizin en önemli yargılamalarını yapıyor ve terör suçlarındaki en büyük sorumlu örgütleri gün ışığına çıkarıyor. Geçmiş dönemlerde kaçakçıiarın bazı kamu görevlileri ile kurdukları çıkar ilişkileri gün geçtikçe anlaşılıyor ve birbir ortaya çıkarılıyor. Hiçbir gizli hesap, sürgit karanlıkta kalmıyor. Gün geliyor suç belgeleri, bir karpuz sergisi gibi, tek tek ortaya çıkarılıyor. Kaçakçıları aklamaya, onları korumaya, kaçakçılıkla ilgili belgeleri yok saymaya kalkanlar, sonunda yakayı ele veriyorlar. Kimi, "sırdaş hesap"dan yararlanarak rüşvet aldı, kimine kat satın aldılar, kimlne renkli televizyonvideo hediye verildi. Ortaya çıkan olaylara aldırmayıp, yine benzer yollardan rüşvet almaya çalışanlar yok mu? Elbette vardır, niçin olmasın? Ama unutmasınlar, İsmet Paşa'nın dediği gibi, "bumemlekette namus erbabı, en az namussuzlar kadar cesur" olarak, bu rüşvet şirketleri ve rüşvetçiler ile sonuna dek savaşacaklardır. Namuslu polisi, savcısı, yargıcı ve gazetecisi ile. Çünkü, kim nerede, ne yapıyor, biliyoruz. Bilinmez sanılan nice hesabın da farkındayız. Kuşkulandıklarımızı adım adım izliyoruz. Evet, adım adım! Bir zeytin tanesi bile rüşvet alınsa, bu rüşveti alanın burnundan fitilfitil getirilir. Kimsenin bu konuda şüphesi olmasın, kimsenin! VEFAT Eski Başkanımız Yönetim Kurulu üyemiz işçi camiasının mümtaz lideri yeri doldurulamayacak büyük insan ffiR AH1IVIDENIZC3ER görevli olduğu Cenevre'de vefat etmiştir. TekgıdaIş Sendikâsı'na, ailesine, tüm Türklş camiasına başsağlığı dileriz. Aziz ruhu şad olsun. Turizmde zincir işletmelerin kurulması önerildi tZMİR, (a.a.) Turizm konusunda "Zincir İşletmeler"e dönülmesi önerildi. Izmir Ticaret Odası, Turizm Meslek Komitesi Başkanı Kâzım Keser, turizm sektöründe özel teşviklerle "Zincir tşletmeler'Mn kurulmasına yardımcı olunmasını istedi. Keser, Ulkemizde turizm işletmelerinde dağınıklık ve kopukluk oldugunu öne sürerek şöyle dedi: "Oysa dünyanın hemen her yerinde büyük zincir işletmeler giderek agırlık kazanmaktadır ve bu yöntem turizmde bütünlüğü saglamaktadır. Türkiye'de böyle bir yönteme geçilmesi turizm sektöründe tahmin edilemeyecek büyük boyutlarda fayda sağlayacaktır." Pazaroyun çözümleri ^; Açınım Oyunu C Ortak yan Hepsi de IspanyolcaTürkçe eş yazımlı sözcüklerdir. TÜRKİŞ Genel İcra ve Yönetim Kurulu EvirmeceÇevirmece ÇBTlN ALTAN AZtZ NEStN , ,, r Yürüyen merdiven & VEFAT işçi camiasının Mümtaz lideri Türklş eski Başkanlarından, sendikamız kurucusu ve Genel Başkanımız IBRAHM DENIZCIER görevli bulunduğu Cenevre'de hastalanarak tedavi altına alınmış ve yapılan tüm çabalara rağmen kurtarılamayarak Hakkm Rahmetine kavuşmuştur. Aziz naşı 18.7.1983 pazartesi günü yurda getirilecek 19.7.1983 salı günü çok sevdiği işçi evlatları ve kardeşlerinin ziyareti için Sendika Genel Merkezinde hazırlanacak katafalka konulacak ve 20.7.1983 çarşamba günü Şişli Camii'nde kıhnacak öğle namazından sonra Zincirlikuyu'daki ebedi istirahatgahına tevdi edilecektir. Mevla rahmet eylesin Cumhuriyet Bilgisayar Ekleri (Eksık eklerınızi 40 TL.'lık pul göndererek ıstevebılirsınız) Yavrum, biricik evladım, tek dayanağım, NEŞE'M seni de yitirdim. Bu acıya dayanamam. BİLGE AKCAN TEKGIDAÎŞ Genel îcra ve Yönetim Kurulu Bu problemin çozumu çoğu kimseye oldukça zor gelebilir; onun için çozume göturecek yolu açıklayalım: En alttan en uste kadar basamak sayısına x diyelim. Basamaklardan herhangi birisinin bir üsttekinin yerine gelebilmesi için geçen,, zamana da t diyelim. Hiç ha» reket etmeden duran bir kimk, senin en alttan en uste varabilmesi için geçen zaman xt olur. Ancak, Profesor 28 basamak çıkarak en ust basamağa varmıştır; bu basamak, Profesör en alt basamaktayken (x28)inci basamak oluyordu. Profesorun uste çıkmak için' geçirdiği zaman da (x28)t olmuştur. Bu süre içinde 28 adım ı attığına göre, her basamak için gidiş hızı (x28)t/28 olur, ya da iki basamağı çıkış hızı (x28)t/14'tür. Aynı sure içinde, Profesö''* 1 run karısı bir adım atmıştır ge'' ne aynı hesaplamayla, Bayan Kırmızıfesor, her bir basamağı (x21)t/21 süresinde çıkmış tır. Bu son iki ifadeyi eşitleye* rek x'i buiur, yuruyen merdi~,i venin 42 basamakhk oldugunu görürüz.