11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 TEMMUZ 1983 HABERLER CUMHURİYET/7 187 bin bankerzedenin 6 bîni parasını geri alabildi ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) 1980 yılı kasım ve aralık aylarında bankerlerin ardarda batmasından bu yana geçen 32 ayda 187 bin 986 bankerzededen 6 bin 23'ü parasını geri alabildi. Başbakanlık Bankerlik Koordinasyon Kurulu'ndan alınan bilgiye göre, faiz karşılığı piyasadan para toplayan 566 bankerden 307'si banker sayılmadı ve alacaklılarına paralarını geri almaları için icraiflas masaları gösterilirken, geriye kalan 259 banker "para topladıklanna ilişkin reklam yaptıklan" gerekçesiyle banker sayılarak oluşturu"lan tasfiye kurullarına havale edildiler. Sözkonusu 259 bankerden alacaklı olanların sayısı 96 bini buluyor. Tasfiye edilen 259 banker, tasfiye kurullarına yaptıklan mal beyanında, mallarının 21 milyar 678 milyon lira değerinde olduğunu bildirdiler. Başbakanlıkça atanan bilirkişiler, malların gerçek bedelinin 12 milyar 150 milyon lira olduğunu belirlediler. Yapılan satışlarda bu mallardan sadece 1 milyar 108 milyon lirahk kısmı satılarak, elde edilen para bankaya yatırıldı. Bankerler ayrıca sanayici, tüccar gibi benzeri " 3 . şahıs'Mardan 14 milyar 432 milyon lira alacaklan olduğunu bildirdiler. Tasfiye Kurulları bu paralardan ancak 607 milyon 974 bin lirasını geri alabildi. 40 BANKER 32 AYDIR ARANIYOR Halen tasfiyesi süren bankerlerden hiç birinin tutuklu olmadığı belirlendi. Haklarında çok sayıda toplu dolandırıcılık, yalan beyan ya da karşılıksız çek verme suçlarından davalar açılan 259 bankerden tutuklu tek banker kalmadı. Şimdiye kadar mal ve alacak beyanında bulunmadığı gibi tasfiye kurullarına bile uğramamış 40 bankerin 32 aydır arandığı öğrenildi. Tasfiye Kurullarına aranan bankerlere ilişkin olarak bankarzedeler tarafından çok sayıda ihbar geldiği, bankerzedelerin, ihbarların değerlendirilmediği gerekçesiyle Tasfiye kurullarından şfkâyetçi oldukları belirlendi. Bankerzedeler son 28 ayda bankerlikle ilgili olarak çıkarılan 12 kanun hükmünde kararnameyi "çözüm getirmediği" gerekçesiyle eleştirmişler, son olarak hükümet tarafından hazırlanarak DM'de kabul edilen "300'er bin lira ödenmesine" ilişkin yasayı da "çözüm getirmeyen ve sonuçsuz" bir yasa olarak nitelendirdiklerini "kandırıldıklannı" ileri sürmüşlerdi. Şaki "Zaro9? 2 silah ve 270 mermiyle yakalandı DİYARBAKIR, (THA) Adam ödürme, gasp ve kadın kaçırma suçlarından beş yıldanberi aranan şaki Zeynel Abidia Bahçevan (43) Urfa'nın Siverek ilçesine bağlı Kalehan köyünde yakalandı. Bölgede "Zaro" olarak tanınan şakinin gizlendiği evde bir adet G3 otomatik tüfek, bir adet tabanca, 270 adet mermi ile 2 adet şarjör, bir adet Ja^ pon malı gece dürbünü elegeçtL Değişik tarihlerde beş kişiyi oldurmek, dağa kadın kaldırma ve silahlı gasp suçlarına katıldığı öne sürülen Zeynel Abidin Bahçevan'ın Siverek ilçesinin Kalehan köyünde gizlendiğini haber alan güvenlik kuvvetleri, önceki gece sabaha karşı bir operasyon düzenledi. Sanığın gizlendiği evi saran güvenlik kuvvetlerinin "teslim ol" çağrısına, sanık karşılık vermeden teslim oldu. Yetkililer, bölgede " Z a r o " adıyle tanınan şaki Zeynel Abidin Bahçevan'ın gerçekleştirdiği olaylara katıldıkları belirlenen ve halen firarda bulunan üç kişinin de arandığını bildirdiler. Polîtikaya girenlerinçoğu işadamı, bürokrat ve serbest meslek sahibi ANKARA (ANKA) Kuruluş bildirgesini vererek tüzel kişilik kazanan 11 siyasi partinin vetolardan sonra halen hukuki statüsünü koruyan toplam 308 kurucu üyesi bulunuyor. Örgütlenme çahşmalarını sürdilren SODEP, H P , MDP ve Anavatan Partisi'nin 15 temmuz tarihi itibariyle belirlenen il başkanlarının sayısı ise 123. Sözkonusu 11 siyasi partinin toplam 431'e ulaşan kurucu iiyelerini ve il başkanlarını genellikle işadamlan (yiizde 23) teknokratbürokrat( yüzde 16) ve serbest meslek sahıpleri (yüzde 43) oluşturuyor. Siyasi partilerin yetkili kurullarında görev alan öteki toplumsal kesimlerin oranları ise şöyle: Emekli askerler yüzde 7, esnaf ve köylüler yüzde4,öğretim üyeleri yüzde 3 işçisendıkacı yüzde 2.1, gazeteciler yüzde 1.9. Toplam 17 milyon 383 bin 828 olan faal nüfusun yüzde 78.5'ini oluşturan işçi ve köylülerin siyasi partilerin yetkili kurullarındaki temsil oranı sadece yüzde 6.1. Buna karşılık, faal nüfusun yüzde 1.5'ini oluşturan özel teşebbüs sahipleri, siyasi partilerin yetkili organlarında yüzde 23 oranında temsil ediliyorlar. Kurucu üye ve il başkanı olarak siyasi partilerin yetkili organlarında görev alan 431 kişiden 99'u işadamı. Işadamlarının yüzde 47'si ise Milliyetçi Demokrasi Partisi ve Anavatan Partisini tercih etti. Her iki partinin kurucu statüsünde ve il başkanı olarak görev yapan toplam 161 kişinin sadece yüzde 5'i, işçi ve köylü kökenli. Tüzel kişilik kazanan siyasi partilerde kurucu üye ve il başkanı olarak görev alan 12 işçi ve sendikacıdan 3'ü SODEP'te, 3'ü HP'de, 2'siYeniDüzenPartisinde, 2'si de MDP'de bufunuyor. Doğruyol ve Cumhuriyetçi Muhafazakâr Parti'de ise l'er işçi sendikacı görev aldı. Anaparti.Yeni Doğuş Partisi, Yüce Görev Partisi, Fazilet Partisi ve Bizim Parti'de ise işçi temsilcisi yer almıyor. Siyasi parti kurma çahşmalarının başladığı 16 mayıs 1983 tarihinden bu yana kurucu üye, il ve ilçe örgütünde yönetim organlarında görev alanların sayısı 5 bin 500'e ulaştı. Bu saymın 2 bin 824'ünü Milliyetçi Demokrasi Partisi'nin yönetim kademelerinde çahşanlar oluşturuyor. Uğur Mumcu'nun kitabı İtalyancaya çevriliyor KAVGA DÖGÜŞ Her gtin, gecegündüz kuynıkta bekliyor Gülsuyu'nun kadınlan. Sıra için kavga ediyorlar. Birbirlerini hastanelik edene kadar. Binbir güçlttkle içebildikleri su, saglıklannı tehdit ediyor. (Fotoğraf: Erdogan KOSEOGLU) ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Uğur Mumcu'nun kaçakcılık ve M. Ali Ağca konularını içeren bir kitabı Italyanca ya çevriliyor. Italyan'nın tanınmış yaymevlerinden Rozzoli tarafından çevirisi yaptırılan kitap, on kısımdan oluşuyor. "Eroin, Silah ve Ağca" adıyla yayınlanacak kitapta, uyuşturucu madde ve silah kaçakcılığı olayları ile Ipekçi cinayeti ve Papa'ya suikast girişimi ele alınıyor. Mumcu, ltalyanca ya çevirilen kitabında, Türk ve Jtajyan kaçakcılan arasmdaki ilişkilere değiniyor ve Ağca konusunda dünya basınında yeralan yorum ve haberlere değinilerek, bu yayınları değerlendiriyor. Claire Sterling ve Poul Henze gibi Amerikalı yazarlann Ağca konusu üzerindeki yorumlannı "varsayım" olarak niteleyen Mumcu, Ağca olayı ile kaçakcı örgütleri arasındaici ilişki kuruyor ve bu ilişkilerin belgelerini açıklıyor. Mumcu'nun, bir kısmı gazetemizde yayınlanan "silah kaçakcüığı ve terör" adlı kitabı da Papa'ya suikast girişimi soruşturmasını yürüten yargıç Martella tarafından, İtalyancaya çevriltilerek, dosyaya konmuştu. Aynı kitabm geniş bir özeti Avanti gazetesinde de yayınlanmıştı. Dr. Martella tarafından, Ağca ve kaçakcıhk konularındaki yazılan nedeniyle tanık olarak ifadesine başvurulan ve Ağca ile karşılaştırılan Mumcu'nun bu yeni kitabında, bugüne dek yayınlanmamış belgelere yer veriliyor. Kitabın önümüzdeki aylarda ttalya'da yayınlanması bekleniyor. Gülsuyu sakinlerinin mikroba falan aldırchkları yok, yeter ki "su" olsuıı CENfitZ TURHAN yor. i 97677 yıllarında, mahallede kolera görülmüş. Kadınlar çocuklarının sık sık ishal olmalarından şikayetçi.. Ama, "Başa mı çıkar?" diyerek suyu kaynatmadan kullanmaya devam ediyorlar. Mahallenin tek Sağlık Ocağı kapalı. "İnzibat Merkezi" yapılmış. Semtin en eskilerinden, Kasım Yıldız, "Mahallenin bir böliimiiniin su tesisatı var," diyor, "ama haftada bir gün beş dakika su geliyor. Depolar yanlanmıyor bile. Tesisatın masrafını da biz ödedik." Kasım Yıldız, • çeşmede sık sık kadınlar arasında kavga çıktığını belirtti. Bidon, teneke taşıdıklan, uçlan çengelli omuz sırıklarını göstererek, "Bunlarla birbirlerine giriyorlar. Geçende kadının birinin bacağını kırmışlar." Çeşme başında toplanan kadınlara soruyoruz, hep bir ağızdan yanıtlıyorlar: "Bekleye bekleye canımıza yetiyor ne yapalım." "Sabah beri burdayım, öglen oldu. Çocuklar öylece evde. Bazılan sıraya bakmayınca.. Zaten herkesin canı burnundan gelmiş." "Bak şimdi, getirdi şu kadın bidonunu oraya koydu. Arkada bu kadar bidon var sırada. Ben Cevher Ozden ve oğlu yurt dışına döviz çıkartma iddiasıyla yargılanacak tstanbul Haber Servisi Abidin Cevher Özden (Kastelli) ile oğlu Ahmet Deha Özden hakkında "Türk Parasının Kıymetini Koruma Yasasına" aykırılıktan dava açıldı. lstanbul C. Savcılığı Kaçakcıhk Bürosunca hazırlanan iddianamede, Banker Kastelli'nin yasal olmayan yollardan yurtdışına döviz çıkardığı ve bu paralarla oğlunun yurt dışında kurduğu şirketleri finanse ettiği belirtiliyor. tstanbul Kaçakcıhk Savcısı Abdullah tnce tarafından hazırlanan 6 temmuz 1983 tarihli iddianame ile açılan davaya önümüzdeki günlerde tstanbul 8. Asliye Ceza Mahkemesinde başlanacak. Sanık Abidin Cevher Özden'in 198182 ve 83 yıllannda yasal olmayan yollardan yurt dışına çıkardığı dövizlerden bir kısmı ile Deha özden'in Isviçre1 de ve Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde kurduğu şirketleri finanse ettiği, halen tsviçre'de bulunan diğer sanık Deha özden'in ise babasmın yurt dışına ihraç ettiği dövizler ile şirket kurduğu iddia ediliyor. Bile bile mikroplu suyu içen, bu su için birbirlerini hastanelik eden Gülsuyu'nun kadınlan, erkekleri bir agızdan feryat ediyor, devletten yardım bekliyor. Gülsuyu, "Susuz Yaz" geçiren Istanbul'un yıllardır su sıkıntısı çeken semtlerinden biri. Yaklaşık 40 bin nüfusu ile susuzluktan yaşanmaz hale gelen bir semt. Kartal/Maltepe'de kadınların su sırası için kavgada birbirlerini hastanelik ettikleri, yolu toprak, elektriği kaçak tek çeşmeden akan suyu mikroplu bir "Kerbela" adeta. Gülsuyu kadınlarını her gün çeşme başmda görmek mümkün. Geçeleri sabaha kadar sıra bekleyenler var. Çeşme dedikleri, engebeli bir arazı üzerine kurulan mahallenin ortalarında bir yerde, topraktan çıkan 5 cm çapında bir demir boru. Toprağa akıyor su. Toprağa akması lafın gelişi... Suyun başındaki bidon sırası hiç boşalmadığından, bir bidonun işi bitince diğeri su yere dökülmeden alıyor sırayı. Güneş beynini kavuruyor insanın ama su kuyruğu "görev başınd a " her gün. "Bizim baynmımız bu," diyor kadınlar hep bir ağızdan, "bayramı böyle geçirdik." Ali Ozcan, çaresizliklerini dile getiriyor: "Sağlık MiidiirlUğii bu suya içilmez raporu verdi. Bilerek içiyoruz. Zehirli de olsa içeceğiz. Çevrede başka su yok." Çeşmenin suyunun geldiği tepenin üzerinde, yüzlerce ev yapılmış. Bu evlerin ilkel kanalizasyonları kaynak suyuna karısı şimdi dövmiyeyim de ne yapayım?" "Bu küçücük bidon mu gözünüze battı?" Günlük kavga başlıyordu... "tşte, görün, halimiz rezillik." Kalabalığın içinden sıyrılan Haydar Sezgin, mahalle adına devlet büyüklerine seslenmek istediğini belirtti, "Yazın h a , " dedi: "Biz de bu vatana evlat yetiştiriyoruz. Biz de devlete vergi veriyoruz. Halimiz ortada. Bizim sesimize bir kulak kabartılsın. Hastalık kol gezmeden bir çare aransın." Silah bulundurmak iddiasıyla yargılanan 10 sanık tahliye edildi ANKARA (ANKA) Silah bulundurmak iddiasıyla yargılanan 13 sanıktan 10'u tahliye edildi. Ankara Sıkıyönetim Komu(anlığı 4 numaralı Askeri Mahkemesi'nde dün görülen davada haklarında tahliye kararı verilen samklar şöyle: Tevrat Aşçı, Necmettin Şişman, Ahmet Keskin, Mehmet Çiçek, Sabri Çiçek, Mevliit GUner, Ali Rıza Özen, Ahmet Demir, Eyiip Oral, MevlUt Uslu. Aynı mahkeme Selim Meti ve arkadaşlarının toplu halde silah kaçakcılığı yapmak suçundan yargılandıkları dava ile Ali Açmak ve arkadaşlarının yargılandığı davanın birleştirilmesine karar verdi. Askeri mahkemenin, hazırhk soruşturması sırasındaki delil ve belgeler ile şahıslarla, fiiller arasında ilişki bulunduğu gerekçesi ile toplam 135 sanığa ulaşan bu iki davayı birleştirdi. " Ankara Sıkıyönetim konşutanlığı 1, 2 ve 3 numaralı Askeri Mahkemelerinde ise bayram tatili nedeniyle dün duruşma yapılmadı. Zaytflama rejimlerinin hemen hepsi sağlığa zarar veriyor Kültür Servisi Yaz ayları ve mayo giyme zorunluluğu, pek çok kişiyi zayıf görünmek için rejim yapmaya iter. Ancak bu rejimlerden bir çoğunun sağlığa son derece zararlı olduğunu çok kişi bilmez ya da düşünmez. Son yıllarda moda olan " o n ünlü rejim"in özelliklerini ve insan sağlığı yönünden ortaya çıkardığı zararları aşağıda bulacaksınız: ATKİNS REJİMİ Meyve, sebze ve pasta, şekerleme gibi şeker içeren her türlü yiyeceğe el sürmemek bu rejimin baş ilkesi. Ekmek, hamur işi ve nişastalı besinler de bu rejimin dışında kalıyor. Karşılığında, yağ ve protein serbest. Soslu, mayonezli, taze kremalı besinler, mezeler bol miktarda yenebiliyor. Tabii çok yanhş bir rejim olduğu ortada.Bedeni önemli miktarda madensel tuzlardan ve barsaklara gerekli maddelerden yoksun bırakıyor. Üstelik bol yağa izin vermesi damarlarda yağ toplanmasına ve uzun vadede kalp krizlerine yol açıyor. Ayrıca asit ürik oranını arttırması da bu rejimin başka bir tehlikesi. Yağ tende de sorunlar yaratabiliyor. Kara noktalar, sivilceler, gözkapaklannda yağ birikimleri oluşabiliyor. Rejim uzarsa saçlar mat ve kırılgan oluyor. MUTLAK PERHİZ Bu rejimin de ilkesi, su, çok açık çay, ıhlamur gibi sıvıdan başka şey almamak. Ancak, rejimden vazgeçilir vazgeçilmez atılan kitolar hemen geri geliyor. En büyük zararı da, bedenin "yedeklerini" hızla tüketmesi. Büyük bir maddi ve manevi yorgunluğa yol açması da cabası. MAYO KLtNİĞİ REJİMİ Günde altı haşlanmış yumurta, yağsız ve limonsuz yeşil salata, şeker içermeyen meyve ile beslenmeyi ilke edinen bu rejim, iki günde bir ızgara et ya da fazla yağlı olmayan haşlanmış balık yemeye izin veriyor. Zararı, organizmanın dengesini bozması ve karaciğere fazla yüklenmesi. Normal bir toplumsal yaşama da olanak vermeyişi ayrı bir sakıncası. Şonuçta hızla kilo kaybedilebiliyor, ama bu kilolar aynı hızla geri alınabiliyor. SCARSDALE REJİMt 14 gün süreyle yapılması gereken bu rejimde yemeklere yağ konmuyor. Şeker, hamur işi, alkol ve yağlı besinlerden uzak duruluyor. Et, balık ve meyve yenebiliyor. Günde en fazla 1000 kalorı aıınmasına ızın var. Bir önceki rejimde olduğu gibi, normal yaşama dönülür dönülmez giden kilolar geri geliyor. Gelişme için gerekli yağ miktarı da sağlanamıyor. Ayrıca büyük bir yorgunluk, isteksizlik ve kötümserlik rejim süresince insandan eksik olmuyor. TEK TtP REJİM Her gün, az kalorili ama istenildiği kadar yenebilen bir tek besin maddesi bu rejimin özelliği. Meyveler, sebzeler, yağsız balıklar, yağsız etler ve yumurta alınabilecek besinler arasında. Tıp adamlarına göre, fazla tekduze ve dayanılır gibi değil. Kalori açısından da yetersiz. Sinirlilik, uykusuzluk yapıyor ve dişetlerinde sorun yaratıvor. BOYA GÖRE REJtM Bunun da ana ilkesi, ufak tefek bir insanın iri yarı birine oranla daha az kalori alması gerektiği. Oysa bu ilke çok yanhş. Çünkü iri ya da ufak tefek olsun, hicbir insan ötekine benzemiyor, gereksinimleri de hiç benzeşjnıyor. KURU REJtM Bu rejimde de, su dahil bütün içecekler yasak. Az su içeren sebzelerle balık ve et yenebiliyor. tnsan bedeninin yüzde 60 oranında sudan oluştuğu bilindi mi, bu rejimin ne denli çılgınca olduğu anlaşılıyor. İnsan bedeni günde 2,5 litre suyu gereksiyor ve besinlerden bunun ancak bir litresi alınabiliyor. Bu rejime "intihar rejimi" demek en doğrusudur. SEBZE REJİMİ Hayvansal besinleri kaldırmak, süt, peynir ve yumurtaya el sürmemek, et ve balığı da yemek listelerinden silmek bu rejimin temelini oluşturuyor. Tüm meyveler, sebzeler, ekmek, tahıl ve bitkisel yağlar yenebiliyor. Bu rejimin de büyük sakıncası hayvansal protein ve kalsiyum yönünden çok zayıf olması. Sonuçta büyük yorgunluklar ve kötümserlikler gelebiliyor. Uzun süren böyle bir rejimle insan tüm kaslarını yitirebiliyor. SULU REJİM Bu rejimde süttozu aracılığıyla protein alınabiliyor. Yalnızca su, çay, şekersiz sıcak içecekler içilebiliyor. Haftada bir de yarım kilo sebzeye izin var. Hekimlere göre bu rejimin hemen yasaklanması gerek. Kalori düzeyi çok düşük olan, günde 500 kaloriden fazlasını sağlamayan bu rejim organizmayı yok ediyor. Ancak hastanede ve doktor gözetiminde yapılabilir. Üstelik, normal beslenmeye dönülür dönülmez verilen kilolar geri geliyor. HOLLYWOOD REJİMİ Tüm proteinler ve kalsiyum yasak. Ete, balığa, sütlü besinlere, yumurtaya ve balığa paydos. Karbon hidratlı besinlere, tahıllara, ekmeğe, patatese izin var. Yemekler tahıllardan ve lifli taze sebzelerden oluşuyor. Uzun vadede korkunç bir rejim bu. Her şeyden, peynirden, meyveden, et ve balıktan bedeni yoksun bırakıyor. Bunlar olmaksızın sağlıklı bir kişi düşünülemez. Bir başka sakıncası da, bu yoldan kilo vermenin deriyi gevşetmesi. Kann ve kaba etler belki eskisi kadar göze batmıyor ama pörsüyor. Trafik ve deniz kazalarında 2 2 kişi hayatım kaybetti Haber Merkezi Yurdun çeşitli yerlerinde meydana gelen trafik kazalarında 11 kişi hayatını kaybederker, deniz kazalarında da 11 kişi boğuldu. Fethiye Ölüdeniz'den Bodrum'a gitmekte olan Mehmet Ankara yönetimindeki 35 RL 556 plakalı yolcu otobüsü, karşı yönden gelen Nuri özdemir'in kullandığı 48 DC 329 plakalı kamyonla çarpıştı. Kazada, 'kamyon şoförü Nuri Özdemir olay yerinde, Amerikan uyruklu Leo Topkins (19) adlı turist, hastaneye götürülürken yolda öldü. Otobüs yolcularından 37'si yaralı olarak çeşitli hastanelerde tedavi altına alındı. Balıkesir'in Erdek ilçesi yakmlarındaki kazada Gülsüm Tozsan, Gönen ilçesinde Mustafa Doğan, tzmir'in Çiğli köy yolunda Kadriye Gürgen ve tzmir Gürçeşme Camii Durağında Ziya Paksoy, Samsun'un Havza ilçesinde Mevlude Sakallı, Siirt'te Yunus Akın, Bursa'nın Yeni Yalova yolunda Yaşar Aksungurlar Manisa'nın Salihli ilçesinde Süleyman Yel, Kırkağaç ilçesine bağlı Çaltıcak bucağında Ramazan Kaya, Celal Demir. Kamazan AkgüJ geçirdikleri kaza sonucu hayatlannı kaybettiler. 11 KİŞİ BOGULDU Havaların ısınmasıyla birlikte, boğulma olaylarında artmaJar görülüyor. Adana'nın Karataş îlçesinde Ufuk Işıksel, Ceyha%ilçesinde Sadık Küreci yüzme bilmediklerinden boğularak ölqüler. Karataş da alkollü olarak güneşte fazla kalan Şahin Sağlam, beyin kanamasından can verdi. Karacabey'de Uluabat ğölüne giren Alaattin Güler (25)f le Ali Rıza Sülük boğularak öldüler. Isparta'nın ŞarkiKaraağaç ilçesinde Muammer Serik (25) ve trfan tli (24), Balıkesir'in Bigadiç Beğendiler köyünde İbrahim Koç, tstanbul Büyükada'da Hüseyin Çakmak, Söke'nin Yenihasar kasabasında Recep Özer (17) Ayhan özdemir ile Boğorası kasabasında sulama kanalıha düşen Yusuf trli boğularak can verdiler. " Türk Iş Genel KuruPu tüzük değîşikliği için toplanıyor ANKARA Cumhuriyet Bürosn) Türkiye İşçi Sendikalan Konfederasyonu'nun (Türktş) tüzüğünü değiştirmek amacıyla toplanacak olan OlağanüstU Genel Kurul 1819 temmuz tarihleri arasında yapılacak. 312 delegenin katılımıyla biraraya gelecek olan Genel Kurulda yalnızca Türklş'in halen yürürlükte bulunan tüzüğü yeni Sendikalar Yasası'na göre, halen beş kişiden oluşan lcra Kurulu, "Yönetim Kurulu" adı altında yine beş kişiden oluşacak. TürkIş'e bağlı sendikalarm belli oranlarda temsil edildikleri Yönetim Kurulu yerine, Başkanlar Kurulu oluşturulması da tüzük taslağında öngörülüyor. Buna göre, ışkolu sayısı kadar yani 28 işkolunda örgütlenen sendikalarm başkanlan, Başkanlar Kurulu'nu meydana getirecekler. Tüzük taslağında Konfederasyon'un "amaç" maddesi de değiştirilecek. Türklş'in yeni yöneticilerinin de seçileceği Olağan Genel KuFulun ise büyük bir olasılıkla 23 î)ralik 1983 günü yapıtması bekleniyor. GİRMEK KOLAY, Ç K M A K ZOR Beş lirahk bir bilede girilen lunaparklardan bir kaç "yttdfik" kaptırmadan çıkmak Azel bir yetenek idl. Dönme dolap, uçan sandalye, küçük uçaklar, çarpışan otomobiller kadar şans oyanlan da ilgi çekiyor lunaparklarda. Bayramda, para tuzağı" lunaparklara ilgi arttı lstanbul Haber Servisi Dönme dolaplar, uçan sandalyeler, çarpışan otomobiller, uçaklar, korku tünelleri, sihirli aynalar... Lunapark'ın renkli ve hareketli dünyası, küçüklerin olduğu kadar, büyüklerin de ilgisini çekiyor. Havaların günlük güneşlik gitmesi, tstanbul'da bayram boyunca lunaparklara gösterilen ilgiyi artırdı. Pek çok eğlence yeri ile karşılaştınldığında, göreli bir ucuzluğu olan lunaparklara 5 lirahk bir biletle girmek mümkün. Ancak "çıkm a k " biraz daha pahalı. Daha doğrusu sadece etrafı seyredip çıkabilmek güç. Hele çocuklarla birlikte gidilmişse, küçük para tuzaklarından bir kaçına bir kaç"yüzlük" kaptırmadan çıkmak özel bir yetenek işi. Dönme dolap, uçan sandalye, küçük uçaklar, çarpışan otomobiller gibi, kişi başına 2540 lira ödeyerek, kısa bir süre tadına bakılabilen masum eğlenceler kadar şans oyunları da ilgi çekiyor lunaparklarda. Halka atma, kavanoza top sokma gibi hediyeli şans oyunları, büyük çoğunluk için verılen parayı pek karşılamayan çok küçük hediyelerle sonuçlanıyor. Her lunaparkta " o y u n " kapsamına pek giremeyecek bazı masalara da rastlanıyor. Küçük çaplı kumar oynatılan masaların etrafları da özellikle gençler tarafından dolduruluyor. Kumar oynanan bu masaların herbirinde, kazanan üçdört kişi mutlaka bulunuyor. Ancak bu kişilerin sürekli kazandıkları, oyuna para sürerken ellerinin "titremediğl", "ekipten" olmayan oyuncularca pek farkedilmiyor. Oynamayıp dışardan seyredenler de "görevliler" tarafından masaların etrafından uzaklaştınldığından, bu "oyunculann" müşteri çekmek için oynadıklarını pek farkedemiyor. " E n ucuz eglence" olma özelliğinin yanısıra birer para tozağı olan lunaparkların bu ikinci niteliğini en çok ortaya koyan gişelerin pek çoğunun Üzerinde görülen şu yazı: "Gişelerin önünde paranızı çok dikkatli, teker teker snyarak alınız, mesnliyet kabul edilmez." 66 İbrahim Denizcier 20 temmuzda Istanbul'da toprağa verilecek ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Türktş eski Genel Başkanlarından ve Tek Gıdatş Sendikası Genel Başkanı ibrahim Denizder'in cenazesi en erken 18 temmuz pazartesi günü Türkiye1 ye getirilecek. TekGıda tş Sendikası yetkilileri, Denizcier'in cenazesinin pazartesi günü yurda getirilmesi halinde, çarşamba günü tstanbul'da toprağa verileceğini bildirdiler. tbrahim Denizcier, geçirdiği bir kalp krizi sonucu Cenevrede ölmüştü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle