24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 EKİM 1982 KÜLTÜR YAŞAM mmda).. Bir Bond filmi Için söylenebilecek herşeyi de bu sayfalarda daha önce söyledim saruvorum. (Sözgelımı «Beni Seven Casussun eleştırisinde). Eklenecek ne var? Bond'un kişiliginin ve lan Fleming'in dünyasının politik / ideolojik ozellikle rine veniden değınmeden şunlar söylenebllir: «Ay Ha rekâtı» James Bond'u bu kez bir uzay öyküsüne kari!> tırıyor. Bond, bu kez uzayda yent bir yaşam varatroafc VP dünyavı yokPderPk ılerdp dünyada yaşamı yeniden ku r'cak bir flstün ırk yetiştirmek ısteyen bir cılgın dahiye karşı savaşıyor Yine anlamlı bir IşbirliSiyle Nasıl «Beni Seven Casus» da Km\ Çin'e karşı Sovyet aianıvîa içbirliğl yaptıysa, biı kp? de bu uhıslararası 'köiii adam' Drax'a karşı btr CÎA rasusuyla IşbirHgı yapıyor Bu 'iş orta£i\ kuşkusuz yine kadm ve bu kez, Lois Chiles denen hatunun nefps kesiei çizeılerini taşıvor.. «O'nun Hikâyesi» ve «Kleinhofr Otel»den tanıdı/î Corinne Clerv'nın ise btr rolfl var Rnger Moore yıne tormda . Sevışiyor, dövüsüvor, (istün adam nttelıklennl, gprek fizıksel gü^ü. gerekse her konu üstündeki bilgisiyle bol bol sergiliyor. Ama birbirinden gösterisli sahnelerin birbirini izledifti bu nefis seyirlikte en çok dfkkati ceken. alpyrı hrtiflm ler ve füme ustaca yerlestinJnns raşlamalar oluvor. Sozgelımi başta Bond'un bır ucaktan paraşütsu?; ola rak düştüğü ve havada uçan birinin paraşütünü aldıfı jenerik öncesi bölüm gibi: Son yıllann gözde serisi «Sttpermen»le alay eden bu bölüm. dayanılmaz bir taşlama. Keza «Beni Seven Casus»un bn fllmde de karşımıza rıkan madenı dişli kötü adamı 'Javs'un fRichard Kiel) âşık olması sekansları daj'amlacak gibi değil... Velhasıl «Majestelerinîn casusu 007 James Bond» bunca filmden sonra yine formda... Yapımcı Albert Broccoli her filminin bütçe sini biraz daha büyütüp git gide daha şaşırtıcı sahneler yaratarak Bond'un ömrünü uzatmayı biliyor. Bakalım, bu biraz yapay uzatma daha ne kadar sürecek. James Bond, Roger Moore'u da (Se an Connery'yi yaptığı gibi) eskitecek mi. yoksa kendisi yokolup gidecek mi? Yanıtı beklerken. yalnızea vakit geçirmek istiyorsanız/ bu gösterişli eğlenceligt kacırmayın... SYLVESTER STALLONE VE TALtA SHİRE John Avildsen'ia Rocky filminde başroUeri paylaşan ild başarıh oyuncu. ilm dışalun slstemimizin düzensizliği sonucu ikinci bolümünü (geçen nl) btrincisinden önce izledığimız, üstelik reklamlarında (bir grafik oyunuyla) <îanki yenı cevrilen «Rocky i»raüş gibi sunulan «Rocky nin asünda buna gereksinmesi yok. Çünkü serî haline gelen hemen her film gîbi, bunda da asıl ilginç olanı ılkı. Cünkü özgün olanı. yenı bır şev getireni o... Ne var kı hemen tüm ozelliklerini îkinci bölümüne de taşıyan bu film üstune söylenebilecek herşeyi ereçen yıı «Rocky 2»nin eleştirisinde söylemiş bulun mak duygusundan kurtulmak da kolay değil... Cumhuriyet sirıema F Rocky YÖNETMEN: JÜH\ AVİLDSEN / OYUNCÜLAR: SYLVESTER STALLONE, BVRGESS MEREDİTH. TALIA SHÎRE, BITRT YOÜNG, CARL WEATHERS / UA FİLMİ (SİTE, SİNEPOP, VS). vester Stallone de Italyan kokenli, biliyoruz. Ama Rocky'nin serüvenıni yaşamı§ mı gerçekten. nnglere cıkmış mı. onca dayak yemiş mi? Stallone'nın 'reklam öyküsü' öyle olduğunu soyluyor. Ama koltuğunun altına aldığı senaryoyu baş rolünü kendisinin oynaması koşuluyla kabul ettlrmek Içın yıllar boyu savaşım ve ren genç oyuncunun filmdeki başarısı (yazar olarak, oyuncu olarak başarısı) oy lesine büyük kı, bu oykunün gerçek olduğuna inanmamak zorlaşıyor.. «Rocky»nin başarısı bizce eskı reçetelerle yepyeni şey len ustaca biraraya getırmesınden kaynaklanıyor... Fılm, Amerikan sinemasının tüm bllinen anlatım ozellikierinı bir kez daha kul lanıyor... Dramatik sinema nın en belirgin özellikierıyle yaratılan gerçekük duy gusuna ve heyecan dalgasına direnmek, boks sahnelerinin gerılımine, sürükleyıciliğıne katılmamak, kasap ağabey (Burt Young). ezik, ıçine dönük nişanlı l,) ( | ( ) t S c l \ James Bond'un yeni serüveni «Ay Harekâtı»nda 'kötii adam' Drax rolünii, Fransız karakter oyuncıısu Michael Lonsdale ovıinyor Filadelfiya'lı Italyan kokenli küçük. üçüncü sınıf bir boksorün kirli boks dün yasında hırsıyla, çabasıyla yükselip bır yerlere gelişınin öyküsü «Rocky»... Syl (Talia Shire). yaşü boks meneceri (Burgess Meredith) gibi kişiliklerin 'tipleme'sine hayran olmamak elde değil... Tüm bu klasik leşmiş ustalıklara, John Cassavetes'in «\ew York ekolü» fılmlerinden (yani 1960lardan) beri Amerikan smemasma sinmiş olan bir tür «şiirsel gerçekçiliknle, daha 50'lerden, ozellikle Paddy Chayevsky'nin senar yosunu yazdığı filmlerden beri kullanılagelmiş olan. azınlık kokenli, kendi halin de, çokluk kaba saba, cirkın Amerikalı'larm da anlatılacak bir yaşamı olduğunu anımsatan oyküleri ekleyin.. İşte size Stallone'nın senaryosunda ustaca biraraya getirdiği, John Avıldsen'in ise dayanılmaz bir sinemasal karışıma ulaş tırdıgı «Rocky»nın başarısırun temel nedenleri... Ama neden'er aslında bu kadar değil. «Rocky»nin başarısı biraz da 70'ler Ameri kan sinemasının ba?ı filmleriyle (sözgelişi Scrosese veya Coppola'nın filmleri) gerçekleştirdiğı yeni bir bireşımden de yankılar taşıyor. Buna, bir tür 'umut / umutsuzluk' ikilemi denebihr. . Umutsuzluk. bir diger deyimle karamsarlık, ele allnan cevre betımlemesinden gelıyor. «Rocky»nin an lattığı büyük kentteki ttalyan kokenli azınlık çevresi, yoksulluğu, sorunları, gündelık yaşamın sıkıcılı ' ğıyla. sozgelimi «Taksi Soföru»nün New York betım lemesınden hıc de daha nz karamsar değil. Bu beUmleme isteğı ve gücü 70'lerın önde gelen Amerikan filmlerinde Hollywood usulü bir düşsel yaklaşımın, herşeyi bir «Amerikan rüyasısnın parçası gibi sunan bir yaklaşımın sonunu haberler gibi... Ama gerçekten öyle mi? Değıl kuşkusuz, çünkü umut yine orda... İtalyan kd kenli üçüncü sınıf boksör Rocky, sonunda pek ala' 'yükselebilecek', gerçek bir şampiyon karşısmda, iyice dayak yese de ezilmeyecek, tersine onu iyice pataklıyacaktır. Çabayla, «çok çalışmakla», gayretle elde edilen bu sonuç, aslmda bireysel çabayla tüm toplumun düzeltilebileceği yolundaki klasik Amerikan düşünün, elbette Frank Capra'nın komedilerine kıyasla çok daha güncelleştirilmiş ve günümüze uyarlanmış yeni bir izdüşümü değil midir? Bu denli derin düşüncelere dalmadan seyretseniz de olur «Rocky» yi. Tüm. oyuncu kadrosu. kıvrak bir anlatım, tüm insancıl duyguların ustaca harekete ge tirildiği bölümler... Ve sonunda Bill Conti'nin bir senfoni gibi yükselen müziğiyle benzersiz gerilimdeki bir boks bölümü... Sanırım bir filmi izlemeye yeterli nedenler bunlar... Ay Harekâtı (Moonraker) YÖNETMEN: LEWİS GİLBERT / OYUNCÜLAR: ROGER MOORE, MİCHAEL LONDSDALE. LOÎS CHÎLES, RİCHARD KtL, CORİNNE CLERY, BERNARD LEE / UA (AMERİKAN FRANSIZ) YAPIMI (KONAK, SARAY, VS). atıda James Bond' lar, gözde fllm izle me zamanı olan Noel bavramlarında düzenli biçımde ekranlarda 'arzı endam' edet Biz de, getirim sorunlarından kaynaklanan bir kaç yıllıb bir «gaybubet»ten son ra, Allaha şükür, her yıl ge rekli Bond dozumuzu almaya başladık. Hem de. arayı B kapamak içın, ıkışer ikışer.. Nitekım geçen yı|kı başarısız «Altın Tabancah Adam» ve sevımlı «Beni Seven Oasus»dan sonra, artık Bond Ulmlerı yonetmenhgmı bece rıksız Terence Young'm elınden temelli almışa benziyen Lewis Gılbert'ın bir önceki Bond filmi «Ay Ha rekâtı»m izliyoruz. (Sonuncusu da bu yılin progra Beiediye sinema iliskilerine bir bakaş: 2 Dünyada 5 dolar cıvarında olan sinema fiyatlarının bizde ortalama 1 dolara yükseltilmesi gerekiidir INEMALARIN sorunları, sinemaBeledıye ılişkıleri üstüne yazı yazmak benım ıçin gerçekten tatsız bir o'ay. Bu sayfada sinema sanatımn bızde ve dünyadaki geh^.iılnı tüm güncelhğıyle duyurmak, smemayı tanıımak, wvdirmek lçın yıllardır bıkmadan yazıyorum. Ama bu yazılardan en hoşlanmıyarak yazdıklanm, sözünü ettiğım konuda olaniar Bu konuda öyle çok yaza yazdım ki nerdeyse okuyuculanm sinemacılarla aramda çıkar ilişkileri var sanacaklar. Üstelik OKU/JCUnun çoğuna elbette ters gelen bir öneriyi yinelemek. «»ınenıa fiyatları artsın» demek ne denlı sevlmli karşılanıyor. bir düşünün.. Ne var ki konu güncel, konu önerali ve parlak lıstelerın altında mesieğıa gerçek bir bunalım geçırdiğıni bılıyorum. Sinemacılığın ıskambıl kağıdından bir şato gıbı çökınemesı, lyı ve kalitelı vabancı Mmlerin gosterüebilmesi, tam dışa açılmaya ve tüm dünyada ilgı goren fılmler yapmaya başlamış olan s>ınemacüığımızın ıse bu yolda Uerliyebümesi içln bu konulan deşmek kaçmılmaz gozüküyor. SAYISIZ ŞÎRKET BATIRAN BİR ALAN Sınemacüığın beledıyelerin katı, anlayışsız tutumu yüztinden sureklj bunalıma gırdıklen bir gerçek değıl mi? Buna sayısız örnek venlebilır. Türkiye'nin yıllar yılı en büyük getirtici şirKert olan FİTAŞ 70 başlarmda beledıyelerin yanuş fiyat polınıcası yüzünden ıflas etmedı mı? Smevızyon gibi bır kuruluş, hem de arkasmda Yapı Kıedi Bankası olduğu halde biriki mevsimden sonra kapılarım kapatmadı mı? Herbiri bu ışe ıyi nlyeaerle aulmış olan Ulus Fılm, Kültür Fılm, Batı Film, vs. şlmai uerdeler? Ve batıp çıkan sayısız yerlı yapım şırketi, yapunlarını nerdeyse stfıra dogru azaltmak zorunda kalan Erman Fıtalet, Akun Film'ler, şımdi nerde? Bizım MGM'lerttnız, Paramount'larımız, Fox'larınuz olan bu şirketler nıye pıyasadan sılındlıer? Belediyelerın bu ışte kusuru, suçu, dahlı yok mu? DÜNYADAKİ FİYATLAR, BİZDEKİ FİYATLAR Bugün Amenka'da birinoi vızyon sınemalann gınşi lam 3 dolar. Tüm yabancı ülkelerde aşağıyukarı buna «tekabül eden» fiyatlar geçerli: Fransa'da 22 Frank, Ingiltere'de 33,5 pound, vs. Bunlar bızım paramızla 550 ilâ 850 liraya denk düşüyor. Bizfle de sinema fiyatlan bu düzeye mi yükseltılsın? Hayır, kımse bunu demıyor. Ama bir denge kurulsun. Sozgelımi Fransa'da gazateler 1,20 iranka satüıyor. 2u frank, bunun dıyelım ki yaklasık is mıslı. Bizde gazetelenn (şımdılık) 20 lıra olduğu varsayılırsa, bu sinemaya uygulanınca 300 lıra eder. SÎNEMACILAR ORTALAMA 1,5 DOLAR tSTİYOR AncaK smemacılar bunu da ıstemıyorlar. Geçen yazımızda Istanbul Belediye Başkanına açık mektubumuzda sozünu eluğımiz, Film tthalcılen Derneğı ve Istanbul Sınemacılar SencİJkası Başkanı Mehmet Soyarslan'ın raporunda, sinema gınş nyatlannm bir buçuk dolar civannda olması ıstemyor. Soyarslan, Turk parasuun sürekli düşüşüne dikkati çekerek, sınemalann ışletme masrafları ve rantabılıtelerı konusunda ıbret oluşturacak sayılar veriyor. Bu arada, Türkiye'de sınemacılığın nısbeten gıkmazdan kurtulur gıbi olduğu, gerek yerli sınemada gerekse yabancı tılmlerde büyük bır düzey sıçramasının goruldüğu 1979/80 jnılarında, bilet fiyatlarının bır buçuk dolar cıvarında oldugunu oelirtiyor (79'da dolar 25,50, ddüllu filmlere tarıie 34 lıra, 8ü'do aolar kuru 47,80, ödüllü filmlere tarıfe 52,50, hem odüllü, hem uzun metraj olan filmlere ıse 59,50). Bu fiyatlar dünun fıvatiarı. O dönemde bu fiyatlan ödedi seyircı, iyı fılmler geldı, sinemocılık yeniden çekici bir iş olur gibi oldu, salon kapanması üurdu. Fena mı oldu? Ben daha ileri giderek, bır taban iıyatı olarak bır dolann saptanmasını öneriyorum. Türkiye'de lüks A denen sme' ma fiyatlaruun (elbette yaklaşık olarak) bır dolar olmasmı, aolar değıştıkçe, günbe gun değılse de, bırkaç ayda bır bu lıyatların artmasmı önerıyoruml Bu, günumüzde sinema fıyatlannuı diyelim kı 170180 lıra olmasını getırecektır. Konak, Sıte, Kent veya Emek smemasmın seyircisıne bu fıyaün çok geleceğinı sanır mısınız? Böyle oır ılke kararı ve uygulaması, her yıl yineienen BeledtyeSınemacı çekişmesıni önleyecek, soruna sürekli bır çozüm getirecektir. SORLIN YALN1Z BİLET FÎYATLARI DEĞtL Türkiye'de sinemacılık son yıllarda ancak kıtkanaat geçindiren, zor ve belalı bir meslek halıne gelmiştir. Tümüyle dışa bagımlı olan, Turk parasınm düşüşünden her an etkilenen bır alanda bu düşüşün çok gerisinde kalan bilet fiyatlan. bu mesleğe ilgiyi azaltmış, ancak babadan sınemacı olan ve bu işe gonülden bağlı kışilerin sürdürmesine gelip dayanmıştır. Sinema salonları ıçm yulardır ciddi bır yatırım yapılmamıştır. Eu yenı projeksıyon makıneleri 10 yıllıktır (Soyarslan da hafta başınaa HEY dergisinde çıkan bır mektubunda bunu itıraf ediyor), Batıda seyırcinın sinemaya dönmesinde büyük ölçüde etkili olan DolbyStreo 70 mm'lik düzen gibi tesısat ise bizim stnemaiarımızın kapısından bile girememıştır. Sinema salonları. Batıdaki gibi küçuk salonlara bölünmek ve tesısatlanm yenllemek ıçin önemli yaurımlara gereksmme duymaktadırlar. Beledıyelerin, sınemalann doğal ve yasal ortağı olarak tüm bu sorunlarla ılgilenmesı gerekmektedir. Bu alanda anlayışlı bir davranışla belediyeler sınemalan ve sinemacılığı kurtarabilir, kalitelı fiımienn çağdaş koşullarla oynatılmasım, filmlerin (uzunluklanna göre kademeli bir tarife sistemi uygulamak suretivle) keslimestni önleyebilirler. Kendi kasalanna sinema rüsumıan aracılıgıyla girecek gelü* de çok önemli ölçüde artar BUtün bunlar tena mı olurî Cumhuriyet gibi ciddi bir gazetenin sanat sayfalarını bir kez daha ve okuyucuyu sıkmak pahasına sinemabelediye iliskilerine ayırdım. Belediye yine kös dinler vı bu işler yine eskl namam esld tas giderse, artık bizim yapacağımız birşey kalmıyor. «Bizden bn kadaı» demek ve bu konuya bir daha dönmemek Ozere.» A. DORSAY S Truffaut ve Antonioni, hüyük gizlilik icinde iki yeni film hazırliyorlar Kültür Servisi Sinema dünyasının iki devi, yine yoğun bir çahşma Içinie. François Truffaut, her zamanki yardımcısı Suzanne Schifman ve yeniden sinemaya donen Jean Aurel'le bıriikte Vivement Dimanche (Bır An Önce Pazar) filminin ana hatlarmı uelirle di. Baş rolde yine Fanny Ardent oynuyor. Bir taşra emlakçısmın sekreteriyken haksız yere işten atılıyor, ama haksız yere cinayetle suçlanan patronunu yine o kurtanyor. Bu patron da Jean Lous Trintignant'» dan başkası değil. Michelangelo Antonioni'yse yeni den Los Angeles yolunu tut tu. Bu kış orada The Crew (Mürettebat) adlı filmi ger çekleştırecek. Filmin kahramanları aydın değil, sıradan, sefil, bir yaşam boyu ayakta kalabilmek için savaşım vermiş kişiler. Anto nionl, büyük tasarısı olan Assisill Aziz Francesco'nun yaşamını ttalyan Televizyonu için çekmekten vazgeçmediğini de belirtiyor. Ama ülkesindeki bürokrasinin ağır işleyişi onu Amerika'da ki tasarıya öncelik vermeye zorluyor. Bu konuda da şoyle konuşmakta: «Assisili Aziz Francesco'nun portresi bekleyebilir. Ama bu adamın 13. yüzyıldan beri bize söylediklerini kulak arkası etmememiz inanılır gibi değil.» Konak Sinemasının bayram armaganı! tstanbul'un «en nezlh> sl neması olduğu söylenen, her halde doluluk oranı açısmdan yalnız tstanbul'un değil, Türkiye'nin, giderek dünyanın en 'rantabl' sinemaları arasmda başı çeken Konak sinemasının bayram armaganı nedlr dersiniz? OlağanUsttt bir film mi? Ba tının tüm kalburüstü sineraalannda buiunan Dolby Streo ses düzeni mi? Yoksa 70 mm'lik gösterim düzeni mi? Hiçblrl değil. Konak sinemasınm seyircilerine bay ram armaganı, yıliardır yap tığı gibi yine bir filmi Jceserek oynatmak. Bayram furyasında 5 seans yerine 6 seans yapıp daha çok kazanmak için, Bond filmlerinin en sürükleyicilerinden biri olan 2 saat 6 dakikalık «Ay Harekâtı»nın 16 dakika sı kesilmiş olarak oynuyor. Ve ozellikle Z. yarıda konunun gelişiminde açıkça sezi len atlamalar oluyor. Hem de birçok filmin vldeo kopya lannın evden eve dolaştığı. birçok kişinin videoda gördüğU filmi bir de sinemada izlemek için salonlara doluştuğu bir dönemde buna yapmaya cüret ediyorlar.. Ne yapalım, cüret onlardan, yazmak bizden.. Onlar film leri kestikçe biz de bunu yazacağız. Bakalım kim pes edecek... Antonioni Yeni filmine cioğrıı MBMIMUN O L A X "'^üf CAK NERDEVSE KİMKİME Behic AK Roman Polanski sinemayı bırakmak niyetinde Kültür Servisi Roman Polanski, geçen yıl Paris'te en büyük İlgiyi gören oyun lardan Peter Shaffer'in «Amadeus»unu sahneye koymuş ve Mozart olünü oynamıştı. Kazandığı başarı unlü yönetmeni çok etkilemiş olmalı ki, sinemadan vazgeçmeye bile niyetli olduğunu açıkladı. Bunda, sinema sanayiinin içine düştüğü büyük bunalımın da payı olduğu kugkusuz,,.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle