19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
M eçen aylarda yanh, yansız tüm gazetelerde îskenderun Demir Çelik Fabrikasında geçer. bir olayla ilgili ilginç haberler yer aldı durdu. Bu ilginç olay, Devlet yönetimindeki sorumsuzluğun ulaştığı boyutlan vurgulamakla kalmadı; keyfiliğin de tipik bir örneğini sergiledi. Soylemeğe hacet yok, herkes bilir, Îskenderun Demir Çelik îşletmesi, ülkemizin sanayileşme çabasında gerçekleştirmeye uğraştığı milyonlara mal olan dev bir sanayi kuruluşudur. Fabrikayı görüp de Türk mühendis ve işçisinin kafa ve emek gücüne hayran kalmamak, yaratıcıIıŞımn nelere kadir olduğunu kabul etmemek: doğrusu insafsızlık olur. Fabrika alanında yapılan ve görülen tüm tesisler, akla durgunluk: verecek biçimdeki görkemlikleriyle her yurttaşm öğünç ve gurur duyacağı yapıtlardır. Işte böylesine bir fabrikamn yönetimiyle ilgili bulunan olayın. yinelenerek kamuoyunun dikkatine bir kez daha sunulmasında sayısız yarar gördüğüm için; üzerinde, bir kez de ben durmak istedim. Düşünebilenin okuduğunu, okuyunca da şöyle elini böğrüne dayayıp duraksadığıru, en azından böylesi de olur mu, bu yolculuk nereye? diye kendi kendine; ya da bir dostuna sorduğunu sandıgım olayın çizdiği tablo gazetelerin yazdığına göre aynen şöyle: Cumhuriyet Hiikümetinl oluşturan koalisyonun bir kanadı. aylar önce bir sayın kişiyi, îskenderun Demir Çelik İşletmeleri Müdürlüğüne atar. Sayın müdiir, atama işlemini yapan koalisyon kanadının yandaşıdır. Ve özel girişim kesiminden getirilmiştir. Ayrıca 1969 seçimlerinde bir siyasi partinin,, 1973 seçimlerinde bir başka siyasi partinin milletvekili adayıdır. Sözcügün tüm anlamıyle atama işlemindeki temel ölçü salt siyasal yandaş olınaktır. CUMHURİYET 5 AGUSIOS 1975 G OLAYLAR VE GÖRÜŞLER YARGI VE SİYASA Ahmet COŞAR Yargıtay Uyesi yıîsa sayın müdflrü «yasa tanımadığı, keyfi tasarruflara giriştigi, yeteneksiz ve başarısız olduğu» gerekçesiyle görevinden alır. Alır ama; sayın müdür, güvendigi bir yerlere yaslanarak görevden alınma emrlnf dlnlemer. Görevi ve makamı bırakmayarak haksız işgal eylemini surdürür. Yani, eski hukuk diliyle fuzuli şagil durumuna düşer. Ne yazık ki, yaslandığı Bakan da, sayın müdürün bu hukuk dışı tutumuna kucak açar ve yüksekten seslenir «ben bakan kaldıkça sen de İskenderun fabrikasında müessese müdürü olarak kalacaksın» diyerek kestirir atar. Bu da yetmez, Devlet biziz diyen güçler, güvenlik kuvvetlerine aldırdıklan önlemlerle fabrikaya gelen genel müdürü içerl sokmazlar. Fabrika alanma girmesini zor kullanarak önlerler. Böylece genel müdür, hukuksal hak ve yetkisini kullanamaz duruma düşürülUr. îşte bu aşamada, olay şikâyet yoluyla yargı önüne getirilir. Yargı o görkemli, soylu ve sessiz büyüklüğü içinde sözünü söyler. Sayın müdürü, üzerine atılan «makamı ve mevkii haksız işgal etmek, hakkı olmadığı yetkiyi kullanmak» suçundan tutuklar. Kuşkusuz bundan sonrası yargıya alttir. Yargıya düşmuş bir olay üzerinde söz etmemize yasalarca izin verilmediği için, olayı söze başlarken değindiğimiz gibi gazetelerin yazdığı özde ve Içerikte, yukandaki biçimde çerçevelemekle yetinlp geçeceğim. Ne var ki burada, ba2i okuyuculanmın takılabilecekleri bir konuya değinmeden duramıyacagım. Hani, hiç bir yetkilinin çıkıp da yalanlamadıgı bu olayı, gerçekten eiddi ve önemli saymayacak okurlanm çıkabilir. Söz gelimi bu olayda ne var, ülkemiz için bundan da öte şapkamızı önümüze koyup düşünecegimi» daha niceleri var diyebilirler. Sanırım böylesine düşünenler haklı olduklanna, bir süre önce ülkemize güya bir dostluk ziyareti yapan Alman Başbakanı Helmut Schmidt'in söylediklerini kanıt olarak gösterebilirler. Kendini begenmişligiyle tanınan Alman Şansolyesi'nin «Del Spiegel» dergisiyle, «Welt am Sonntag» gazetesinde yer alan «Tilrkiye ekonomisi domuz ahırına benzemektedir, burada ortalığı temizlemek için demirden bir süpürge alıp kolları sıvamak gerekir» sözleri bizler için gerçekten daha az düşündürücü sayılmaz... Aslında ülkemizde takkeleri düşürülünce, kelleri görülecek nice başlar vardır. Ama bunlan görüp göstermeye, sayıp dökmeye, yazıp çizmeye insanın ne gücü dayanır, ne dili varır v e n e de lcalemi el verir. Konuyu, samrım biraz dagıttım. Oysa benim bu yazıyla okuyueu önüne çıkmaktan asıl amacım, siyasa ile yargının sorunlara bakış ve yaklaşımmdaki değişikliği somut biçimde örneklemektir. Üç yargıç bir araya geldiği zaman her blri tamamen bağımsız olarak ve salt vicdanlanna uyarak hüküm verirler. Üç siyasacı bir araya geldigi vakit ise; her biri öbürünün ağzına bakarak karar verir. Şayet içlerinden birisi erkek deveye dişi demiş ise; artık hepsinin gözünde o deve dişidir. Oysa ki; yargı da, siyasa da bir ölçüye ve bir kurala uymadan ibarettir. ölçü füriuic Ise, »mır T» fcural tanımamaktadır. Haddini asan, daima zıddına dönüsür. Çesitü çık«r çekismelerinin ortasmda ve fakat üstünde duran, o çıkar uyuşmashklarını çözmeye uğrasan yargı; kendislni salt yas*ya, hukuka ve vicdanına bağlı sayar. Tıpkı yargı gibi, sayısız çıkar çatışmalarının orantısı olan siyasa ise; o çıkarlara sadece ülke yararı açısından yaklaşması gereğini ne yazık ki çofu kez duymaz. Hele sahip olduğu yürütıne gücünü, devleti kendisi sanarak ktıllanmaya kalktı mı, artık, «gün ola harman ola» özleyişini unutur gider. Unutmamalıdır ki siyasa da yargı gibi, bir anlamda hukukun ve yasaların tutsağıdır. Diledigince özgür sayılmaz. Sının, kamuoyunun çizdiği belli kahp içinde kalmak zorundadır. Aksi halde yanş dışı kalır. Günümüzün saghklı demokrasi anlayışına göre; siyasa, yargırnn koruyuculugu altıridadır. Yaşammı ancak yargının gölgesinde sürdürebilir. Bu gereksinimi nedeniyle yargıya yumruk sıkması, tirkek, öfkeli gözlerle bakması faul sayıhr. Bu tür faulleri yinelemesi halinde, oyuna her zaman sadece sarı kart görmekle devam edebileceğini sanması, tüm takımı hakemin oyundan atması tehlikesiyle karşı karşıya getirebilir. Ne zaman yargı ile siyasayı düşünsem, düşündüklerimin bendeki çagrışımı hep Muaviye ve onun ünlü öyküsü olur. Muaviye Arap İslâm siyasa tarihine hileyi, kurnazlıgı, aldatmacayı getiren kişidir. Çok anlamlı ve düsündürücü buldugum için sözlerimi tarihsel bir olguyu vurgulayan, Muaviye'nin bu bilinen öyküsüyle noktelamak lsterim. öykü çöyledir: Şam'a gelmlş olan Hz. AIi yanlısı bir Kufelinin erkek devesine, Muaviye yanlısı bir Şamlı, «Bu disi deve benimdir» savı ile doğaya, adalete ve mantıga aykırı biçimde el »tar. Is büyür ve Muaviye'nin önünde durusulur. Şamlınm tanıklan agız biriiğl ederek. ttişi devenin Şamlıya ait olduguna tanıklık ederler. Devenin dişi olmayıp, erkek olduğunu gözlerlyle (fören Muaviye de yandaşlarının tanıklığına değer vererek Kufelinin erkek devesini dişi devedır diyerek Şamlıyi hükmeder... Kuskusuz Muaviye'nin bu karan adaleti doyurmaz, fakat yandaşlannı ziyadesiyle doyurur ve onlann ancak bir süre yanından dağılmamalarmı sağlar. Eğer Muaviy» adil olsaydı, adil olmak isteseydi belki tahta çıkmaz, çıksa da saltanatı uzun sürmezdi. Ama dünya durdukça insanlar kendisini Hz. Ömer'i andıkları gibi anarlardı. Karanlık ve Aydınlık eçen gün bakkala uğradım: >"işne kompostosu var mı? Bakkal duvarları kaplayan rafiardan birine uzandi duraksamadan; bir teneke kutu alıp uzattı: Buyrun. fşini yürütebihnek Için, elindeki malları önce sımflandırmıştı bakkal; sonra sınıflandırdığı malları, dükkândaki raflara düzenle yerleştirmişti. Merede ne olduğunu bu y5ntemle biliyor, aradığuıı buluyordu: yaptığı işln bilincindeydi. Günlük yaşamda sıksık rasladığınuz bu tutum, uygar* lık aşamasında bir dönemeci vurgular. Sınıflandırma; bilmek, öfrenmek, bilinçlenmek; özetle lnsan gibi yaşanıak için gereklidir. Daha ilkokul sıralarında sınıflandırma işlemine başlarız; çocuklarımıza öğretiriz: Evren ikiye ayrılır: Canlılar, cansızlar. Canlılar ikiye ayrılır: Hayvanlar, bitkiler. Hayvanlar lkiye ayrılır: Omurgalılar, omurgasızlar... Ve omurgalı hayvanlar kesiminde memeliler arasına insanı yerleştirinceye defin çocuğun mantığını işleriz. Yaptığunız nedir? Bakkalın elindeki malları sınıflandınp düzenlemesl gibi birşfy... Öğretmcn sorar: Balina nedir çocuğum? .Memeli bir hayvandır. Ne anlara taşır bu? Balina yumurtlamaz; doğurur. Sınıriandırma yöntemi öğrencinin kafasında küçük yaştan belirlem'r; evrenin çeşltli bilgileri kafaya böylece istif edilir; ama insan topıumuna geldi mi iş değişir. Çünkü insan toplumunu bilimsel açıdan sınıflara ayırmak. sonra bu sınıflann konumların.» vc özelliklerine göre niteliklerini sapUmak solculuktur; tehlikelidir. Bir öğrenci bu tür düşünceye yöneldi mi okuldan kovulur; öğretmen cezalandınlır. süriilnr. Vaktiyle okullarda dSnyanın güneş çevresiade döndüğünü okutmak yasaktı: şimdi toplumun sınıflardan oluştuğunu öğretmek cngellenmiştir. Ne var ki bir toplumun sınıflardan oluştuğunu; daha açıkcası sınıflar gerçcjini ve evrlminl göremiyen kişi, tümden karanlıktadır. Çevresinde geçen olayları anlıyamaz; yeryüzündeki gelişmeleri kavrayamaz. Bu kişi için tarih, krallar padişahlann becerileriyle esdeferll bir dua kitabıdır; sayfalan kan lekeleriyle dolu bir romandır; savaşlar ve barışlar nedenleri bilinmeyen karea.şalardır: güncel gazete haberleri çözümlenmesi olanaksız bilmecelerdlr; siyasal partiler ne olduklan bilinmeyen birer soru çengelidir. Ancak sol açıdan olaylara bakan kişi. olaylann nedenlerini ve bu yoldan anlatnlarını üğrenehilir. Snlrulıık solculıık derkrn hiHme dayalı devrtmci öğretlyi vurgtıluyoruz kişinin akllyla evreni kapsamasına: toplumu kavramasına: birey olarak çev* resinde yerini saptamasına yarar. Bilinç. işte budur. Bilinçsizin kafası bitpazarına benzer; darnıadağınıktır. Bltpazarını gezerken. birbiri üstüne yığılmış dağınık dü len eş>alar arasında, umulnıadık bir köşede çok değerll bir parça bulabilirsiniz. Bazen bu gibi kafası karışık lnsanda, çarpıcı zekâ pırıltısı, ya da şaşırtıcı bilgi kınntıları bulunabilir. Ama bu insan, parçalardan bir bütün yaratacak akıl gücünâ hiçbir zaman cösteremez. Evrenin enein denizinde pusulasını yitirmiş bir gemidir bu kişi; nerede olduğunu, nereye sürüklendiğinl anlayamadan yalpalar durur. Bu insan, bazen bir mühendistir, bazen bir kimyacı, bazen bir hukukçu. bazen bir profesör, bazen bir işçi, bazen bir köylü, balen bir öğrenci, bazen bir öğretmen; taneleri dağılmış bir tesbih gibidir bUıtJleri... Evrende oluşan her şeyi nasıl sınıflandırıyorsak; canblarla, cansızlar; hayvanlarla hitkiler; omurgalılarla omurgasızlsr diyebiliyorsak; sirahlarla beyazlan nasıl ayırt edebiliyorsak; emekçllerle sermayecileri de incelrvip öğrenmek; ayırt edici etkenlerinl tanımak öylesine bilimseldir. İnsan toplumundaki sınıfsal ıçerçeği öğrenmenin ve öğretmenin yasaklandığı toplum; çağdaş bilimden uzak düşmüştür. 141'ler, 14S'!er. DGM'Ier; Türkiye'yi çağdışı bir karanhğın çukuruna sürüklemekten başka işe yaranıazlar. Bunlar tüm eerl kalmışhğın slmReleridlr. Eskiden emekçl sınıfına dönük siyasanın solculuk. sermaye sınıfına dönük siyasanın sağcılık olduğunu çok az kişi bilirdi. Şimdi ana muhalcfet lideri dlyor Id: Solcuyum. lktidann başı dlyor ki: Sağcıyım. tyi rüzel; ama sınıf gerçetinl benlmsemeden; neresl «ol? nertHti sağ? ne bileceknin? Sınıfsallık öğretileri yasaklahao ülkede Insanlann, soluna soğan. sağına sarmısak mı Uistireceğiz yollarını yordamiannı bubnalan için?. . . G Sayın müdür göreve başlar başlamaz îşletmeyi, getirilişindeki ölçüye uygun biçimde yönetmeye girişir. Tıpkı havada kaimış ve yö'nünü yitirmiş uçurtma gibi yalpalayarak önüne gelene toslamakta bir sakmca görmez. Yasa ve hukuk tanımayan bir görev anlayışı vardır. Bu kendisine özgü, başma buyruk tutum ve davranışlarıyle bir yandan çalışanlar arasındaki çalışma barışını bozan kavgalarm nedeni olur. Öte yandan işletmeyi, ülke ekonomisine milyonlarca lira zarar verecek çıkmazlara sürükler Sorumlu Bakan, tüm bu yapılanlara seyircidir. Fakat işletmenin bağlı olduğu üst düzeydeki yönetim yetkilisi bu gidişe uzunca süre sırtım dönüp aldırmamayı en azından bilim or.uruna yakıştıramaz. Geç de kalsa, geç de sa "Polis Halkın Yanmdadır,, OKTAY AKBAL Evet Havır Halka Açılma ve Holdingleşme T ürk ekonomlsinin bugünkü aşamasmda, anonim şirketleşme, holdingleşme ve halka açılma önemli bir ekonomüc olgu olarak gözlenmektedir. Bir başka anlatımla sermaye piyasa sınm belirli koşullarda geliştiği ve ekonomik süreç içinde, disipline edilmeden oluştufcu söj'le nebilir. Sermaye piyasasmm kendiliğinden gelişip oluşması, bu olguya henüz, yasal bir yaklaşımm yapılmamış olmasından ileri gel mektedir. Oysa çağımızm devleti, kendi ekonomik seçeneği için de, ekonominin gerisinde k&lma mak ekonomik gelişmeleri halkın yararına ve yasalaştırarak zamanmda yönlendirmek ve disipline etmek zorundadır. BugünkU uygulamasıyle anonim şirketîeşme, holdingleşme ve halka açılma olguları, Ticaret Kanunu (TX) hükümleri içinde, olabildiğince Yasa alanın da disipline edilmektedir. Oysa sorun, ticari iş, tacir, anonim şirket, hisse senedi ve tahvil gi bi, mikro ilişkilerl anlatan kav ramları aşmış, «Halk» kavramını içeren makro aşamaya gelerek, T.K'nun çerçevesini çoktan aşmıştır. Bu aşma olayınm sağlıklı bl çimde saptanması sorunun çözümüne yaklaşım demektir. Ön celikle. halka açık anonim şirketlerin (HAAŞ) T.K'da tanımı yoktur. Aslında anonim şirket kavramı içinde halka açılma ve çok ortaklı olma özellikleri ken diliğinden vardır. Ancak Türte ekonomisinin gelişimi içinde bu şirketîeşme, aile bireylerinin aile sermayesini ortaklaşa ve sı nırlı sorumluluk esasına göre işletme amacıyle kullanılmıştır. Sonuçta, T.K'na göre, HAAŞ kurmak olanak dahilindedir an cak T.K, bu tür şirketleri kendi özellikleri içinde ayrıca âüzenlememiştir. Devlet Sanayi ve tşçi Yatırım Bankasınm kurulması ile ilgılı yetki kanununa göre, ödenmiş sermayenin °,o 5'inden fazlasına hiç bir ortagın sahip oimadığı en az 250 ortaklı kuruluşlar, 1975 yılı proğramında ise, ortak sayısı en az 100 ve sermayenin '/» 10'dan fazlasına hiç bir ortağın sahip olmadığı hisse senetlerinin tamamı ad'a yazılı kuru luşlar, sermaye piyasası kanunu tasarısında ise, 50'den fazla ortağı olan anonim şirketler, halka açık olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımlamalardaki ortak amaçlar şunlardır: Ortak sayısının çoğaltılması ile sermayenin yaygınlaştırılması, Sermaye paylarının sınırlan dırılmasıyle büyük sermayedar yaratümaması. Bir başka anlatımla amaç, aile servetlerinin işletilmesi dı şında, kimde olursa olsun küçük birikimlerin biraraya getirilmesi ve çoğunluğu olmayan yeni bir sermaye yapısının oluşturul masıdır. Oysa, T.K. hükümlerine göre kurulan A.Ş'lerin *M 31'inde ser mayenin yarıdan, Vo 53'ünde ser TiCARET KANUNUNDAKi YASAL BOŞLUK, HOLOıNGİEJME VE HALKA AÇILMA UYUMU iÇiNDE DOlOURUİMALIDiR. HALKA AÇIK JJRKETIİRİN GELiJMESi BU DURIMA iLGiUDiR. •PolDer.1, Polls dernpğinln haber ve meslek] yayın orfanını okuyorum. Türk polisinin böyle ilerici bir dernek kurması. «PolDer» gibi devrimci çizgide bir gazete çıkarması öviinç vericidir. Önce Polis üernfğinfn son senel kurul bildirisini olduğu gibi sunmak isterim. Türkiye'de yalnız karanlık, kıitü. umutsuz durumlar yok, böyle aydınlık, huzur veren, güven uyandıran gerçekler de var. Bakuı Polis Derneği Genel Kurul bildlrisinde neler deniliyor: •Son zamanlarda ideolojik kadrolann ohışturulması çabalannuı kanıu hizmetini aksattığı, kamu huzurunu bozduçu, Iç barışı lehlikeli bir biçimde tehdit ettiği, Alatiirk devTİmlerine, layik demokratik ve hukuk devleti ilkelerine ters tutum ve davranıslar içinde girildiği, Türk Polisince üzüntüyle izlenmektedir. Bu durum Türk Polisinin görevinl tarafsız yapması fevkâlâde gtiçleştinniştir. Türk polisinin sayKinlığımn azalmasına etken olacak tutumian onsylamıyoruz, nereden gelirse gelsin bütün siddet olaylarının k«rşısında>ız ve netretle kınıyoruz. Ansyasal düzene karşı olmayan toplantılann yapılması, fikirIerin söylenmesi ve tartışılmasmdan yanayız. Sayın Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'ün tutum ve davranıslarını tamamen destekleyirouz. Türk polisi hiç bir şart altında siyaset adamlarının, hiç bir hükumetin ve makamın yasalara aykırı eylemlerine alet olmayacak, Atatürk devrimlerinden, ilkelerinden ayrümayacaktır. Netice olarak Türk polisinin yasalar çerçevesinde Türk milletinln yanında ve hizmetinde olacağını kamu oyuna saygı ile dnyururuz.» Türkçe Sözlük «polis» sSzcüğflnfl şöyle tanımlıyor: «Kent Içinde baysallık ve güvenliğl sağlayan örgüt, kollıık.. Röylesine önemll, kutsal, saygın bir kavramdır bu. İnsanların huzur İçinde yaşamalarını, kötülerden korunmalarını, sağlayan bir ör,güt. Ne mutlu bize ki Türk Polisinin yasal temsilcisi olan Polis Derneği nin beşinci genel kurulu yukarda okuduğunuz bildirlyi jayınlayarak üstün bir düzeye ıılaşmışlır. Slz bakmayuı iktidarların bu\Tuğuyle, iktidarlara yaranmak için yasal yollann dışına taşan bir kaç kişiye.... Onlann yaptıkları tüm polis örgütünü lekeleyemez, gölgeleyemez. PolDer Genel Başkanı Kâzım Ulusoy kongTede diyor ki: «Atatürkçfi ve özgürlükçü |bir kuruluş olan PolDer yöneticilerl olarak, Anayasal ve yasal haklan, üyelerimiz adına kullanarak billmsel yönetlme aykırı düşen personel politikamızdaki bazı uygulamalan kabul etmediğimizi kamuoyuna arzettik. Çağdaş yönetlmln bilincine tılaşan halkımızla, Onun güvenliğini sağlayan, sağlamaya çalışan mensuplanmızın amaç blrligi içinde ve aynı düzeyde olduğunu herkese doynrmak istedik. Bazı toplumsal olaylarda meydana getirilen ve bir kaç mensubumuzun yarattığı bllinçsiz tutum ve darranıslar, tüm teşkllât mensuplarına mal ediIirken, bu billnçsiz davranışlara ve haksız ödüllenmelere karşı çıkarak kamuoyunun düşeblleceğl haklı bir yanılgıyı önlemek İstedik. Halkın bütününde olduğumuzu ve Ona karşı olamayacağımızı defalarca ifade ettik, bu nedenle hiç bir zaman. ne bir kişiye, ne bir zümreye ve ne de siyasal bir partiye hizmet etmedik, etmeyeceğiz, edenlere de karşı çıkacağız.» 1 ömer Gören mayenin üçte blrinden f&ilası bir kişiye ait bulunmaktadır (1) Ayrıca, A.Ş'lerin "!. 77^'sinde ortak sayısı 100 den az, *o / İ U sinde 1001000 ortak, •• • ' 3,6 sında ise 1000'den fazla or tak bulunmaktadır (11. Görülüyor ki bugünkü uygulamasıyle T.K, ayrı bir sosyoekonomik seçeneği anlatan HAAŞ'lerın ku rulup genişlemesinde, itici ve yönlendirici bir yasal etki jfao; mamıştır, ekonomik oluşumun gerisinde kalmıştır. Uygulamada «Halka açılma*nın iki ana grupta oluştuğu söy lenebilir: re yasa boşluklan «HıksiK rek* bet» şartlarını oluşturmaktadır. SERMAYE GEli^iHi JÇiHOE, HOIDİNGLEJEREK HALKA AÇILMA Holding sayısı 1972'de 34 iken 1973't« 67'ye ulaşmış 1975 basmda ise 150'yi aşmıştır. Bu holdingleşme süreci açıkça gözlenen hisse senedi v* tahvil satışlannın giderek arttıfı bir döneme .raşyamakjaılıj^Jg}) ^dönem T.K"'na göre kurulan holdinglerin halka açılmalarını anlatmaktadır. Yasal sorun T.K"nun holdingleri aynca düzenlememiş olmasından doğmaktadır. Çünkü T.K. «halka açılma» olgusunun kendi sorunlannı çelişen çıkarlaruı uyuşturulmasmı ve makro düzeydeki yararlı sonuçlannı «Holdingleşme» olgusu ile birlikte düşünmemiştir. T.K. holdingleri tanımlamamıştır. Ancak, kanuni yadek akçe ile ilgi li 466. maddede «gayesi esas ltl bariyle başka işletmelere iştirak ten ibaret olan» bir şirket olarak arüatılmıştır. T.K'da bu alanda başkaca hig bir hüküm yoktur. Böyle olunca, holdingleşerek halka açılma olgusu, hiç bir yasal duzenlems ve güvence olmadan, kendiliğinden gelişmektedir. Bu gelişimde en önem li sorun, holdinglerin halka açıl madan önceki «sermaye» oluşumudur. Holdingleşme, öz kaynaklar 1 le Banka kaynaklarının yeterslz kaldığı noktada yavru şirketlerin büyük ortaklarmın hisseieri ni yeniden değerliyerek, yeni bir serrnayeye dönüştürmeleri ile başlamaktadır. Bir başka anlatımla, 3S anonim şirketin büyiik ortağı, hisse senetlerini yeniden değerliyerek oluşrurdukla n ayni sermayeyi holdinge koy makta ve halkı bu holdinge ortak etmektedirler. Holding halk tan elde ettiği kaynağı Yavru îirketlerin firn»'™""'!» kul TEREL GEL«M KiNOE OIUJAH HALKA AÇIIHA tşte böyle konuşuyor PolDer Genel Başkanı... Halkla bütünleşmek, halktan yana olmak, adalete hizmet etmek, yasalann, Anayasanın çizgisinde görev görmek... tstenen budur. Gerçek polislerin tuttuğu yol budur. Ne var ki çirkin politi^kacılann ilk el attıkları örgüt, polisdir. Küprü başlarına kenIdilerine körükörüne bağlı adamları getirterek çalışmalan kendl amaçlarına uygun bir yöne çevlrmek. pollsl iklldan eline geçirmiş politikacılann aracı haline getirmek... 27 Mayıs 196» öncesinde yapılan buydu. Bugün de MC lküdarı aynı yolun, aynı amacın yolcusudur. 1 PolDer gazetesinde çıkan haberler, tüm yaalar, bildiriler partizanca tutumlara karşı çıkıyor. Polisin halkın yanında, halkın hizmetinde, halkla bütünleşmiş bir örgüt olduğunu, olması fferektiğini söylüyor. Yanlış yola saptırılan bir kaç kişinin tüm polis örgütünü gölgelemeyeceğini.. Tazunı dernek baskanı Ulusoy'un şu sözleriyle gitirmek isterim. «Bütün g\rişimlerunizde ulaşmak istediğimiz amaç, hizmetlerin siyasal iktidarlara değil. Devlete ve Halka yönelik olmasmı sağlamaktır. Devlet için, halk yanında ve onun hizmetinde olma uğraşımızda, bizlerl, ne görevden uzaklaştınna, ne de başka bir engelin ahkoyamayacağuu bir kez daha kamuoyuna arzederim.» Bunlar genellikle, yerel tüccar veya aydınların öncülüğünde çev renin ekonomik verilerini daha iyi kullanmak amacıyla kurulmakta, halka açılmayı kendi yöre sinden veya yurt dışuıda çalışanlardan başlatarak genişletmekt*dirler. DPT'nın bu yapıdaki gerçek an lamda halka açık, 64 şirkette yap mış olduğu bir araştırmaya göre bu şirketlerin • 12.5"unda or« ' tak sayısı 100'den az, °'« 48,4'Unde ortak sayısı 1001000 arasında, °o 39.1'inde ortak sayısı 1000' den fazladır. Ayrıca bu şirketlerin «,'» 37.5'unda büyük ortak yok tur, ','» 6 sında büyük ortaklar toplam şirket sermayesüıin yansından, •'• 28'inde ise beşte birınden fazlasına sahiptir. T.K. hükümlerine göre kurulan ve ekonomik olarak teşvik edilmesi öngörülmüş bulunan bu tip şirketlerin gelişimleri ise çok sınırlı kalmıştır. Bu sınır sorunun ayrı bir yasa ile düzenlenmemesinden ileri gelmekte ve bu şirketlerin kredi kâr garantisi mft li ve idari denetim yurt dışında ve içinde hisse satışı ile ilgili sorunlan gün geçtikçe yığılmak tadır. Ayrıca bu şirketlerin yapısına uymayan T.K uvnılaması lanmakta, büyük ortagın lsletmecilik politikasına göre de kSr dağıtmaktadır. Bu oluşum İki noktadan değerlendirilmelidir: Yasal alanda, büyük ortaîclar yavru şirketlerin hisse senetlerini, sermaye, kâr, birikmiş yedekler toplamımn, hisse adedine bölünmesi ile bulunan yeni değerlerini, Holdinge sermaye olarak koymalarının geçerli olup olmadığıdır. Bu konu kesinlik kazanmamış, bu yolla birçok rfolding kurulmuş, bir kısım Holdinglerin onay talepleri ise, pex haklı gerekçelerle reddedilmiştır. (Ist. 1. Asl. Tic. Mah. E. 1971/ 441, K. 1971/389 sayılı karan) T.K. daki bu yasal boşluk, Holding'.aş rne ve halka açılma ujrumu <çinde doldurulmalıdır. Çünkü, halka açık şirketterin gelisiml, holdingleşmenin sonuçlarıyle yakından, ilgili görünmektedir. Ekonomik alanda, «Kalka açılma» yolu olarak, yukarıda açıkladığımız gelişimi içinde «Hol dingleşme» teşvik edilmek istenmekte midir? Bu sorun, konmnuz dışında kalan bir politik seçenek sorunudur. Ancak, bu politik seçeneğin yönü ne olursa olsun. HAAŞ'ler bir sosyoekonomik gerçektir. Geçmişin sevimsiz ve başarısız deneyleri halen unurulmamış ve bu olaylar, halka açılma gelişimi 810 yıl askıya almıştır. Oysa ekonomimiz askıda geçecek yillardan kesinlikle caçin mak zorundadır. Dolayısıyla Holdingleşme, T.K.'nun içinde veya dışında, ama halka açılmanın hir aracı olarak düzenlenmelidir. AŞIK NESİMt HALKGECESi Can Yücel Ruhi Su Timur Selçuk Feyzullah Onar Aşık Hüseyin Çırakman Şair Öğretmen Kâzım Işüt Şair Ali Güner tsmail Ipek Mazlum Çimen . BtLETLER: Beyoğlu Dünya Sineması 49 01 66, Demir Plak Şişli Abidei Hürriyet Cad. No: 4, TÖBDER Aksaray, SİNEMATEK 41 87 42 Taksim Sıraselviler Cad. 87, öncil KlUbevi 26 55 13 Babıâli Cad. No: 8. 14 AGUSTOS CtJMARTESt Saat 20 30 AÇIKHAVA TİYATROSU Dönüş için her semte otobüs temin edilmtşttr. SONUÇLA» 1. .Halka açılma», yerel ÇOK ortaklı şirketler ve Holdingler aracılığıyle. yasal düzenleme ve güvence olmadan kendilijrind*n gerçekleşmektedir. Bu alanda tek Yasal düzenleme olan T.K. yetersiz kalmaktadır. 2. Bu şirketlerin, yürütme orjranının politik seçeneklerinm açıklığına ve teşvikine gereksmmeleri vardır. Bu seçenek ve teş vik önlemleri ayrı bir yasa «orunudur. 3. Bu yasa, bu ttlr çirkeMsri kestnlikle, klâsik Anonim şirketlerin dışında değerlendirerek, D'"; letin püvence ve denetimini tçermelidir. (1) T. Ansay, «Çafdas Anonim Sirketlerin sorunlan ve Türk Anonim şirketleri. (Cumhuriyçt 7736) JENERATÖR ARANIYOR 3 Faz Maksimum 200 kw. 190 V. 50 Frekans. 3 Faz Minimum 150 fcw. 190 V. 50 Frekans Dizel tahrikli. Otomatik servis veya manuel kumandalı. Halen tam güçte çalışır durumda. Paneli ile komple. Tsl. : 28 B 5K 22 12 f0 4 MAN (Cumhuriyet: 7722) 1 Takım Kafes Koşum Askısı (Komple) Satmalmacaktır. EREĞLi KÖMÜR İŞLETMELERİ MÜESSESESi MÜDÜRLÜĞÜNDEN: 1 Şartnamesine göre kapalı zarfla teklif alınmak suretiyle 1 takım Kafes Koşum Askısı (komple) satınahnacaktır. 2 Teklif zarflan engeç 16.8.1976 Pazartesi günü 14.00'e kadar Ereğli Kömürierı tşletmesi (E.K.İ.) Genel Muhaberat Şefliğine verilmiş olacaktır. Zarflar aynı gün saat 15.00 de Müessesemiz Ticaret Müdürlüğünde açılacakfır. 3 Şartnameler Zongııldak'ta EKİ. Ticaret Müdürlüğünden, Ankara'da Türkiye Kö*nür İşletmeleri Kurumu Ger.sl Müdürlüğü Satınalma Dniresi BaskanlıSından. İstanbul'da Beyoelu. İstiklâl Cnddesı Odakule İş Merkezi No: 284233 Kat: 12'de TKİ Satınalma Müdürlüğünden temin edilebilir. 4 Müessesemiz 2490 sayılı kanuna tâbi değildir. tSTANBVL 12. ASLÎYE HUKUK MAHKEMESINMEN 975/134 Dosya Davacı ÎSMAIL FAHIH PAR ile, davah NİHAT ÖZTÜRK ve arkadaşlan ara«ın daki tazminat davasımn 25/ 6,976 günü saat l(J.35'deki duruşmasına ÎSTANBUL Ç.iŞLî Gültepe Talatpaşa Ja'l. No: 2«8de oturan ve 34 EC U92 otonun sahibi ve süriiclisü olan adı geçen davalınm ilâna rağmen gelmemesi sebebiyle GIYAP KARARININ da ılânen tebliğine, duruşrr.anm 3,11,976 günü saat J.30'da yapılmasına karar verilmıştir. Gıyap davetiyesi yerine geçmek üzere ilân olun'ii 25/6/976 (Basm: 6038) 7728 art director anyoruz. îlgilenenîerin 66 99 00'a telcfon ederek Yılmaz özbek'ten randcvu almalan rica olunur, tecrübcli İstanbul Telefon Başmüdürlüğünden Teknik Hizmetlerde Çalıştırılmak Üzere Ortaokul Mezunu Erkek Elemanlar Alınacaktır Başmüdürlüğümüz telefon servislenndekı 35 adet boş ve boşalacak tesisatçı yardımcısı kadrolarının doldurulmasıru teminen 10/8/1976 günü saat I4.0ü'de yapılacak sınavda kazananlar arasından yeterı kadar eleman alınacaktır. Aşağıdaki şarîlan taşıyanlarm en geç 9/8/1976 tarihine kadar Basmüdürlüğümüz Personel Müdürlüğüns şatısen muracaatları ilân olunur. Fazla bügi (66 10 40) Noiu telefondan aluıabilir. ŞA R T L A R : Ortaokul mazıınu olmak, 30 yaşından büyük oimamak, Askeıliğini tam yapmıs olmak, Verilecek ücret yan cdemelerle birlikte net olarak 1546. TL'dır. Aynca r.ormal çalışma saatleri dışında veya Cumartesı, Pazar ve diğer talfl günleri galışıldıgı takdirde fazla çalışma ücretı ödenecektir. . 5 Başvurmada ıstenen belgeler: Diploma ve Nüfus cüzdanı asıllan ıle bir adet fotoğraf. 1 2 3 4 MANAJANS A.S. Büyiikdcrc Cad. 145, Zincirlikuyu (Curnhnrivet T734) (Basın 21413) (Basın 20861) 7727
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle