22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DÖRT CUMHURÎYET 6 Temmuz 1975 BOÛAlDA Bîfc urültL Bi DlN UiN.HK ÖN£MU Bu TApîA? &AHA OLMAMALı Ufc. BıfcAfciM MÜ$TA BîftıKîfoAT ÛZÜUÎÜYÜ ÛLDU çofc Aü.lK ultfAMAfi i { i N ÜîMl ZuRLAMAi» ABDULCANBAZ RAZİYE 57 Yazan: Melih Cevdet ANDAY caktı. Gerçi benim kuşkum yersizdi; daha doğrusu onu kendün yaratıyor ve dayımın, kızla aramdakl ilişkiden ötürü sürekli bir dikkat içinde bulunduğu varsayımma dayıyordum. Elbette boşunaydı bu kuşkum, çünkü o güne değin dayımın sözlerinde olsun, bakışlannda olsun, buna hak verdirecek bir belirtî sezinlememiştim. Fakat o sırada bana Vedia'yı soruşu. sesinin tonu bir başka türlüydu. Bana öyle geldi. Nitekim benim «Evdeı. dememden sonra, büjrük bir rahathga kavuşmuş gibi: Çok iyl, dedl. Daha sorsaydı, «Hep evde mi kaldınız? Sen ne zaman çıktın dışan? Birlikte eve dönmediniz mi?» gibi sorularla işl soruşturmaya vursaydı, ne yapardım, bilmiyordum. Dayım, her zamanki gibi o konudan, gecenin olayına hızla geçerek: Gördün mü? dedi bana, tutturmuşlar Yusuf uçtu diye. Nereden uçtu? Ne zaman uçtu? Onu söyleyen yok. (Sağ elinin işaret parmağını göklere doğru uzatarak) Ben yutmam. kimse bana yutturamaz. Uçtu diyorlar, ama niçin yalnız başma, yanında kimse yokken uçuyor? Bunu bana açıklayan var mı? Yok. Işte senin yanında fHalit Beyin damadmı gösteriyordu) bunu köye yolladım, Baksm YusuJ evinde mi. defil mi? Ben de HBIH Beyle birlikte Kayalıburun'a doğru yurüdüm. Yolda kime rastladıksa sorduk: Yusul'u gördünüz mü? Gören olsa söylemez mi? Sert sert yanmdakilere baktı. Halit beyin damadı, akşam yemegindeki gibi gene başı önde: Bizim peder diyor ki, diye söze başladı. Fakat dayım köpürdü. Ne diyor? Ne diyebilir? Adam gene terbiyeli terbiyeli: Diyor ki, diye sürdürdü sözünü. daha önce geçmiş o yoldan. Köylülerin dediğine göre . Dayım: Sen şimdi köylüleri bıralc. diye kesti ' onttn sözünü. Sen ^öye gittiğin zaman ne oldu? Söylüyorum ya. dedi. ben köye gittiğimde, evet, ermiş Yusuf evindeydl... Dayım: Ne demek «ermiş» Yusuf? diye bagırdı. Hâlâ degiştirmiyecek misiniz bu kafayı? Halit beyin damadı bir süre sustu. sonra: Evindeydi ama üstbaşı ıslaktı, dedi. Dayım: Denizden mi çıkmıştı demek istiyorsun? diye sordu. Halit Beyin damadı: Denizden çıkıp çıkmadıgmı bilemem, diye sürdürdü sözünü. Sordum sorunca «Allah bilir» diye mmldandı o sırada Hacı da ya gelmişti, ya gelmek üzere oraya çünkü daha ben.. Hacı: Yo, ben daha önce varmıçtım ermi? Yusuf'un evine, diye kesti onun sözünü. (Bir süre birarada konuştular). Ben beyin burada, nah bu yolda bağırdığım duyunca senden önce vardım Yusuf'a. Yusuf evde yoktu, oysa komşuları Rıza evdeydi diyor. Ben görmedim göremeyince koşa koşa bu yana düzüldüm. Ama sonra ehalinin Kayalıburun'dan döndüğünü görünce gene bu yana döndüro. Çünkü Hasan bana dedi ki. Yusuf Kayalıburun'dan uçtu dedi, sonra dedi kıyıya indi kıyıya inmiş yürüyerek denizden evine doğru yönelmiş dedi Hasan. Daha önce de çtogeneler geçmişler... (DEVAM1 V\R) Ecevit Başbakanlık Dönemini Anlati) or Röpörtaj: Altan ÖYMEN Sevdalanmış, sevdasından başka bir şey düşünmeyen bir tanıdığımın çalıştığı yerde bir hırsızlık ortaya çıkanlmıştı. O tanıdığım, hırsızlığın çıktığı yerde, az 6nce sonımlu bir göreve getirilmişti. Olay patlak •verince. daha o gün, hırsuslıkla hiç bir llgisi olmadığı halde, yalnızca korkudan ve belki de bünun kendine de bulaşacağı olasılıgmı düşünmesinden, duygulannda beklenmeyen bir degişiklik oldu, umıtuverdi sevdigini. Kendini yokluyor, içinde o sevgiye ilişkin hiç bir sey bulamıyordu. Kimi bu ömegi yatsıyabilir, «Demek o adamın sevdası entipüftenmiş ki, ilk sillede fıkıldı gitti» diye düşünebilir; ama en güçlü sevdanın bile nelere, ne kerte dayanacağını kestirmek, ölçmek kolay değildir. Hastalıklar, yokluklar, tiirlü sıkıntılar, onu yüceltildiği anlamdan, yükseltildigi yerden alasağı edebüir. Bu anlayış belki de çağın mantığı durumuna gelrniştir. Artık sevi çağında yaşamıyoruz. Gerçekte bütün çağlar, dönmeler içinde, sevinin baş taeı edildigi stirem, pek de uzun değildir. Burjuvalann düs kurabilecek duruma geldikleri döneme rastlar o. Bir duyguyu, içinden çıktığı koşullardan soyutlayarak ele almak yanlıştır. îşte düsüncemin burasına geldi&imde. icim de bir kuşku uyandığmı sezdim. Hiç bir seyi tanıtlamak istemiyorura; takat benim, gizlenmek için geldiğim bu uzak köyde, birdenbire kendimi bir sevi îırtması içinde buluvermem, ya doğamın gene de sevi için hazır olduğumı, ya da yaşamımın koşullan defcişince, bende benden çok az şev kaldığını gösterir diye düşünüyordum. Aşajh yukan altı ytiz kilometre içindeki bir yer değiştirme. nasıl olur da m?"tıgımın yönettiği ruhumu böylesine karsıt bir duruma eetirebilirdi? Benlm koşullar dediitim seyler, bölgesel ögelerden mi oluşmuştu? Ben kendimde sürekli olanı buldum sanırken, boşlukta mı kalıveriyordum birden? Çağ her yerde yargısını yürtitmüyor muydu? Durumun 'başka bir korkunç yanı d*. Wfbireyci oldugu için küçUmsedigim dayımla bu konuda ortaya çıkan rastlaşmamızdı. Onun için de aşk bir «hastalık»tı. «Gençleri bundan korumak» gerekirdl. Dayımın, başında bir gözetici gibl bekleyerek Vedia'yı korumak istediği bu hastalığa karşı, demek ben kendi bekçili^imi yapmıştım. Başka başka yerlerden gelerek onunla buluşmuştuk. Ne çıkar! Ama dayımla kendimi karşılaştırmamın daha lnanılmaz sonuçları da olabileceği sezgisi bir gölge gibl ruhumun orasında burasmda dolaşıyordu. Bu konuya sonra gene gelirim diyerelc kendimden kurtulma yolunu tuttum. Az sonra dayımın evlne giden izleğe rardım. Uzakta evin ışıklan göz« çarpıyordu. Ay ışığında donuk. donuk görtinen bu ısıklar, sön mek üıere olan bir ocagı andınyordu. O sırada srkamdan bir kaç kişinin geldiğinl fark ettim. Arslannda dayım da vardı, yüksek sesle, söylev verir gibi konuşuyordu. Bekledim onları. Dayımın yamnda Hacı, Halit Beyin damadı ve tanımadıgım biri vardı. Yanıma geldiklerinde da^m: Vedia nerde? diye sordu. Kızın o vakte k&dar eve gitmiş olacağını düçünerek: Evde, dedim. Buna ayrıca sevinmiştim, Dayım. Vedia'jn evde karşılasaydı, ona nereden geldiğini »ora Türkiyenin bozukdüzenindeköylünün avucuna bir kaç damla su ulaştırabilmek için kova kova su boşaltmak gerekir Kova kova B'üent Ecevit, CHP + MSP hükümeti döneminde, CHP'nın gelir dagılımında adaleti sağlanıa politikasının karşılastığı glıçlükleri belirtirken şunlan anlatıyor: Gelir dagılımında adalet saglama politikamızm bazı dar boğazları da vardı. Fakat o dar boğazlan kaldıracak zamana sahip olmadık; ayrıca bir koalisyon hükümetinin is güçlükleri nedeniyle de bu konuda adımlar atma olanağını bulamadık. Örneğin, Türkiye'nin bozuk düzeninde, köylünün avucuna birkaç damla su ulaştırabilmek için kova kova su boşaltmak gerekir. O kova kova boşaltılan sudan bazı sınırlı ve varlıklı zümreler, kana kana içer ler, bu bozuk düzen içinde bol bol pay alırlar. Sonunda köylünün avucuna ancak birkaç damla su kalır. örnegin, pamukta veya bugdayda köylüye adaletli sayılabüecek bir gelir sağlayabümek için, ben çok zengin çiftçüere milyonlar kaptırmak gerekir. Oysa binlerce dönüm toprağı olan, hele onbinlerce dönüm topragı olan varlıklı bir çiftçinin devletçe desteklenmesine gerek yoktur. En azın dan bu sosyal devletin geregi değildir. Ama bu ayınmı j*apabilecek ve devletin destegine ve ilgisine muhtaç küçük ve orta çiftçıyi büyük çiftçiden ayırucak mekanizma Türkiye'de henüz kurulamamıştır. Bizim hükümetimiz zamanında hem buna vakit olmadı, çünkü ürünlerin alınma zamam gelmişti. Biz hükümeti kurduğumuzda; hem de Tanm Bakanhgı GHP kanadında olmadığı için, gelecek yılla ilgili olarak da bu mekanizmayı işletmeye başlayamadık. O yüzden köylünün gelirini yükseltici destekleme alım politikası devlete çok pahalıya maloldu. Gjsa biz, örneğin pamukta, buğdayda, destekleme alımma ayırdığımız kaynağın yansıyla köylüyü aynı derecede tatmin edebilirdik. Öbür yansıyla da issizlere iş alanı acacak, sanayileşnıeyi hızlandıracak yatırımlar yapabilirdik. Tek başumza hükümet oımayı boşaltılan sudan bazı sınırlı ve varlıklı zümreler kana kana içerler. Sonunda köylünün avucunda ancak birkaç damla su kalır G«lir dagılımında adalet sağlama poütıkamızın bazı dar boğazları vardı.. Varlıklı çiftçinin devletçe desteklenmesine gerek yoktur bu gibi nedenlerle de istiyorum. Bu gibi mekanizmaiarı siiratle kurabilmemiz gerekir. O zaman, dedigim gibi, hem köylüyü çok daha ileri ölçüde tatmin edecek bir adaletli destekleme politikası ve gelir politikası izlenebilir. hem de bu daha az kaynakla yapılıp, bir o Scadar kaynak da yatınmlara aynlabilir. Aynca Türkiye'de adaletli bir gelir politikasından yararlanmayan bir takım kesimler de kalıyor. Devlet elini onl&ra uzatabilecek mekanizma kurulmamış. Ürnegin tarım isçüeri, orman isçileri... TRT bir ara haklı olarak tarun ve orman işçilerinin nasıl ihmâl edüdigi üzerinde durmuştu. Yer yer gerçi sosyal güvenlık onlara da uzanabüiyor. Pakat bu topluluğun büyük bır kesınıi sos yal güvenlikten yoksunaur. Nazarı olarak hepsinin toplu sözleşme olanağı bulunsa bile, fiılen o oianakları degerlenoirebilecek du ruıuda değildirler. Çünkü, ya çok üağmıbtırlar veya geçici ışçıdirler, mevsimlik ışçıdırler. Bır araya gelip güçlü sendıkalarda bırleşip, toplu sözleşmeler yoluyla haklarındaki, sosyal güvenliklermdeki, gelirlerindeki eksildiği gıcierebilecek olanaklara sahıp cegüdırier. Bu yüzden de baştaki hükümet ne kadar iyı nıyetü olursa olsun, ne kadar sosyal adaletçi olursa olsun, izlediği geür politikasından bu gibi halk kesimlerini gereğınce yararlanoAramamaktadır. Bu eksıkliği gictennek üzere de tarım ve orman işçileriyle ilgili yasalartn süratle çiiarümasına gerek vardiT. man, hükümetin ve mahalli idare ler <ii«mrtairi devlet yönetımmm >"ükü büyük ölçüde azalacaktır. Vatandaşlar, aslında mahallî idareler tarafından yerinde çözülebüecek işleri için Ankara'ya akın etmek, devlet dairelerinin, bakanlıklann kapılannda perişan olmak durumundan kurtulacaklardır. Yerinden halledilebilecek, çozülebilecek işleri için, milletvekilleri, senatörler, Ankara'da kapı kapı dolaşma zorunlu^undan kurtulmus ve asıl görevlerine daha çok vakit ayırabilecek duruma gelmiş olacaklardır. Yasama görevlerine, denetleme görevlerine, sık sık yurdu dolasıp, halkla temas edip sorunlan yakınüan inceleme gezilerine daha çok vakit ayırabileceklerdir. Ayrıca tabana day&nan gerçek demokrasinin isltrnesi, mahalli idarelerin demokratık anlamda güçlenmelerine bağlıdır. Bu bakımdan da mahallî idarelerin hem yetkilerini, hem de kaynaklannı büytik ölçüde genişlermeye ihtiyaç vardır. Mahalli idarelere bu olanak sağlanmadıkça merkezi idarenin de yükü artmaya devam edecektir ve hükümetler, ba'canlıklar. aslında uğraşmarnaîarı gcrekcn işleri e uğraçacaklardır. Ama bızdeki aşın merkeaiyetçilik, bütün yetkileri siyonlar verilmemiş. Belediyelerin yetki alanlarını coğraiî anlamda da remşletmek gerektiğine inanıyorum. Aksi halde su oluyor: Belediyo sınırlan dışında oldubitti halinde bırtakım uydu Kentler, düzenAdemi siz biçimde ve sorunlarla dolu olarak ortaya çıkıvor... Ondan merkraiyetçilik mi? Bu, yönetimde merkeziyetçilik sonra bunlan <A1 bunlann altından kalk» diye belediyelerin üsten uzaklaşan, eskı deyimle tüne yıkılıyor. Oysa kentierin «ademı merkezlyetçi» bir politigelişme yönünde oelediyelerin kanın isareti miydı? sımrlanm önceden genişletmek, Ecevit. bu konuda şöyle dedi: « Aşırı merkeziyetçilik, mer yetkilerini genişletmek gerektiğikezi otoriteji boğuyor. Ona da ne İnanıyorum. O zaman hem bir hayır saglamıyor. Mahalli ida daha düzerüi bir kentleşme olareleri de kurutuyor. Iş göremez caktır, hem de loeledıyelerln İşl bugünkü gibi altından kalkılahale getiriyor. özel idarelerin yet maz hale gelmemis, daha doğ kilerinin görevlerini, ayrıca belediyeler açısmdan da yeniden rusu bu balden kurtulmus olatanımlamaya gerek var. Bazı ba caktır..» kımlardan hiç gereksiz bazı fonk YARIN: Başbakanlıkta siyonlar verilmiş bu idarelere. Bazı bakımlardan da gerekli fonk vakit sorunu ve kaynaklan merkezde topladığı için, mahalli idareler aciz h&line düşürülmüştür. Devlet de kendi omuauna öylesine almıştır ki, o yüklerin altından kalkamamaktadır..» DiŞi BOND Kimya muhendisi ve GenelMüdürSekreteri aranıyor • Kimya Muhendisi: Gebze'deki fabrikamız için, azami 30 yaşında, askerliğini yapmış Kimya Muhendisi veya Kimya Yüksek Muhendisi (Alrpanca veya Fransızca bilmek tercih sebebidir.) • Genel Müdür Sekreteri: Istanbul'daki Merkezimizde, Genel Müdür Sekreteri olarak çalışmak üzere, azami 30 yaşında Alrrianca'yı gayet iyi bilen ve bu dilde muhaberat yapabilen, dosyalamaya vakıf bir bayan eleman. • Seri daktilo yazabilen Lise veya Sekreterlik Okulu mezunu sekreter. Müracaatçıların liyakatlarına göre tatminkâr ücret verilecektir. İlgililenenlerin bir fotağrafları ile beraber P.K. 914 KARAKÖY1STANBUL adresine başvurmaları rica olunur. Bütün müracaatlar gizli tutulacaktır. GARTH J90 VAC OÛ.VG Mahalli idareler Gördüğüm bir başka büyük eksıslik de mahalli idarelerle ilgi lı .. Devlet mahallî dairelere yük tluyor. Fakat onlara bu ytikü taşiyabilecekleri olanaklar, tnadâi kaynak olarak da, yetkı olarak da sağlanmıyor. Bu eSsiıihğı gı dermek aslında devletin Ce ınerkezi idarenin de lehineclir. Çünkü mahalli idareler bir tafcım görevieri daha etkin biçimde yapabilecekleri duruma gelcakleri za «ırmfllı ttcılır « lutmtırte ımitejekkil cenıze ncraıin «UMmı, kır lelclınlı emruıizfcfff. Zııtlt ılSn v ıırun nnıaadM e ıc'i if1 kir icret ılınmaj, cetıtn ıjiermı ijlelımmız «crulıte tH', ıcı t«rlt'inı;ı pajlav !. VEFATLAR İÇİN Tel.: 47 20 06 İSLAM CENAZE IŞLERI N T . l»liı» mtmtcieı ısltiırtn S ııt ı<mak îtcrc «ı'i ıcı. yır tıjı. ^ • • • • » • • » • • • • • • • •• • • • » • • • • •• • •• • • • • • • • » • • • •• • Istanbul Jandarma Satın Atma Komisyonu Başkanlığından Endüstri Mesiek î.isesi (SANAT ENSTİTÜSÜ) ve Teknisyen Okulu ELEKTKİi: ELEKTKONİK bölümleri mezunlanndan sınavla; Cenajans: 146ü • 5364 • Jandarma birüklerl th«yacı çin fcapab «art usulüyle 50.01 metre parka mutlonlugu satın aiınacaktır. Tanmını bedeU 4.250.000^0 Ura oiup geçid temlnatı l«.2Mı.OO llrsdıı. Eksiltmesi İS temmuz 197S satı gtlnü saat 15.00'd» Strkert Demirkapıdakj Komısyonds yapıiacakur Evsat ve sartnamesi lstanoul, Ankare ve Izmlr J. Sat. Ai. Kom. Bsk. lıklannda gortllebUlr. îstekiilenn teklit mektuplaruu üıaie saaundan Olı aaat fince komisvona vermelert sartör. Her türlü geclkmeıet tabul edîlmea. • t • * \ \ Teknisyen Adayı Alınacaktır GENÎŞ BİLGİ ÎÇİN: «PTT Eğitim Merkezi Müdürlüğü Etüd Plan Amirligl Aydınlıkevler ANKARA» adresine başvurulabilir. (Basın: 13214/5367) Doktoroğlu Seyahat Acentesinden 1) U Y U R U Karaköy Acentemizde MUdUrlUk görevi yapan ÇETiN DEMiRCAN'ın Şirketimizle iUskisl kesilmis bulunduğundan Şirketimiz adma temas kurmak, hizmet sunmak, bilet satmak ve diger bususlarda yetkisi kalmadıgıru görtilen lüzurn üzerine duyururuz. (llâncılık: 3033 5373) •• •• • • • •• • • • • • » • •• » • •• » • » • • • • » • • • • • •• • » •• • » (Grafika Maya: 2190 ,^36? ^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle