09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ÎKÎ CUMHURÎYET 6 Temmuz 1975 on aylarda EcevttTn fcisfligine karşı kalemll ve sözlü saldınlar gittikçe çoğalıp sertleşmeye ve bir tek merkezden yönetildiği izlenitninl uyandıracak biçimde sistemleşmeye başladı. Aynı plâk tekrar tekrar çevrilip duruyor. TUrlü blçlmlerde. Bu saldınlar kimi yerde sözlü, hatta taşlı eylemlere de dönüşüyor ve bütün bunlar, demokrasiyi onlann deyimiyle «Son Türk Devletinl» koruma ve kurtarma gerekçesi altında yapılıyor. Sonra da gazetelerinde «Gelin iktidara el koyalım, birllkte yönetelim» gibisinden askerlere göz tarpüıyor. S OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ECEVİT FOBlSl ' Hıfzı Veldet VELiDEDEOĞLU W korku, dahâ doğrusu, kimi koşullarda zaman zaman beliren olumsuz bir iç baskı, ruhsal bir sıkıntı ve ürküntüdür. Freud'un psikoanalizinde önemli bir yeri vardır fobinin. Tanınmış ruh bilimcilerden N. Petrilovritsch'in 1969 yıunda yayımladığı «Charakterstudien» (Karakter incelemeleri) adlı kitabmda geniş yer verilmişttr buna. Ona göre fobi bir delilik değildır. Belirli olay, kişi veya nesnelere karşı fobisi olanlar, genel olarak, anlayışlı, mantıklı, hattâ kimi zaman zeki kişüerdir. Ne var ki, bir olay, kişi ya da durum karşısında dogan korku, onlardaki anlayış, mantık ve zekâyı olumsuz yonde ve önüne geçilmez, karşı konulmaz biçimde etkilemekte, sanki felce uğratmaktadır. Şu halde fobinin patolojik tanımı sadece belirli bazı kişi veya olaylar karşısmda kimi insanlann kapıldığı azap verici ve işkenceli bir korkudur. Böyle belirli olay ya da belirli kişi karşısında korkuya kapılan kişiler, kendi kendilerine bile itiraf etmedikleri bir tür içgüdüsel duygu ile, tıpkı kararüık ve ıssız bir yerde yalruz kalıp kor kusunu yenmek için yüksek sesle şarkı söyleyen kişiler gibi, seslerini kalemle ya da sözle perde perde yükseltip korkulannı giderme çabasma düşerler. Bu çabalama onlann, çoğunca terbiye sınırlan dışına çıkması sonucunu da dogurur. Fobinin bir çok türü vardır. Örnegin kimi insanlar, kendi halkından olmayan yabancılardan ürkerler. Nefret kertesine varan bir duyguya kapüırlar, yabancı birisini gördüklerl zaman. Bunlann ruhsal durumuna «Xenophobie« denilir. Bu konularda daha metodlk bilgi almak isteyenler, tanınmış ruhbilimcilerden L.M. Hesnard'm 1961'de Paris'te yayımlanan «Les pho bies et la neurose phobique» adlı kitabını okuyabilirler. Gerçekten zeki ve iradeli insanlar, kafalannın hangi olay, ya da kişi hakkmda şartlanmış olduğunu saptayarak kendilerini o şartlanmadan sıyırmakla fobilerini kendi kendilerine giderebilirler ve saplantıdan kurtulurlar. O zaman fobi konusu kişi ya da şey ile uğraşmaktan vazgeçip, kendi işlerini normal biçimde vünitürler. Madem ki bugünkü söyleşimize azıcık bilim kanştırdık, şu fobi sözcügünün nereden geldiğine de bir göz atalım: Yunan mitolojisinde «Phobos» (Fobos) adında bir tann vardL Zulüm, şiddet ve savaş tannsı «Ares>in, özdeş eğilim taşıyan, oğlu ve arkadaşıdır, bu «Phobos. Ares'in Roma mitolojisindeki adı savaş tannsı «Mars»tır. Phobos sözcügü ise genel dilde «aşın korku, dehset» anlamına gelir. İşte fobi «phobie» sözcügü oradan gelmiş ve bütün dillere yerleşmistir. Şunu da not edeyim ki, astronomlar 1877 yılında Mars gezegeninin ıki uydusu bulunduğunu keşfettiler ve bunlardan gezegene en yaktn olanrna, yukanda anlattığım mitolojik öyküden esinlenerek, «Phobos» adım verdiler. Böylece uzayda da Mars'ın oğlu ve arkadaşı olan Phobos uydusu onun yöresindeki sonsuz dolanmasmı sürdürmektedir. Taksım meydanında ikl yüz binln üstünde vatandaşın izlediği 28 haziran mltingindea beri Ecevit'e karşı sürdürülen sözlü ve yazüı saldınlar daha da yoğunlaştı. Oysa bu mitlngte bir tek küçük olay bile çıkmamıştı. Kimi kalemler bunun nedenini halkın olgunluğuna, toplantıyı tertipleyenlerin sağladıklan iç kontrol ve disipline değil, devletin yetkili organlannca alınan sıkı güvenlik tedbirlerine bağladdar; böylece, Sayın Abdi Ipekçi'nin ertesi gtinkü yorumunda saptadığı gibi «Suçüstü yakalandılar.. Demek ki, devletin yetkili organlan, CHP'nin Gerede, Diyarbakır ve 1973 seçünleri öncesindeki Isparta olaylannda gerekli güvenlik tedbirlerini almamışlardı. Vatandaş kanının dökülmemesi için bansçı tedbirler alan il yöneticilerinin MC hükümetince pek hoş görülmediği ve bağıslanmadığı anlaşılıyor. Türktş'in bir kaç hafta önce îzmir'de yürürlüğe koydugu 8 saatlik pasif direnmenin olaysız geçmesini sağlayan Izmir Valisinin başına gelenler daha unutulmadı. Şu halde iç bans ve istikrar isteyenler kimlerdir? Kanştmcılar, bulanık suda balık avlamak sevdasında olan vurkaççılar kimlerdir? Ayncalık yaratıp vatandaşı vatandaşa kırdırmak, millî savunma ve güvenlik, kısacası, askerlik ve polislik gibi oturmuş, yansız devlet müesseselerine şeriatçılık ve ırkçılık sokarak bu kunımlan yozlastırmak isteyenler kimlerdir? sorulannın yanıtı, CHP'nin Istanbul mitinginden sonra bir kez daha ve çok belirgin bir biçimde çıktı meydana. Sayın Ecevifi savunmak bize düşmez. O ken di kendisini savunma gücündedir. Biz, ortada hüküm siiren fobinin nedenlerine az çok bilimsel ve psikolojik açıdan parmak basmak istiyoruz. Taksim Mitingi Demek ki CHP^nin 1973'te Isparta açık hava toplantısındaki saldınyı; bu yü Gerede ve Diyarbakır'daki barbarhklan iıep CHP ve dolayısıyle onun Genel Başkanı planladı ve yarattı. Pes doğrusu! Fakat şaşmamalı. Bunlan Süleyman Demirel'e söyleten şey, onun akh, mantığı, zekâsı ve insafı degil, içindeki «Ecevit fobisi»dir. üa manlann düsüncelerine dayanarak ne demiştik yukanda, fobiden söz ederken: «Belirli olay, durum, veya kişiler karşısmda fobisi olan insan larda bu korku, onlardaki anlayış, mantık ve zekâyı olumsuz yönde ve önüne geçilmez, karşı konulmaz biçimde etkiler.» tşte Istanbul mitingindekl büyük başan, büinç altındaki Ecevit fobisini depreştirerek Sayın Demirel'e, aklı başında hiç kimsenin inanmayacağı vukanki sözleri söyletmiştir. Eski DP'nin başını yiyen en önemli etkenlerden biri, on yıllık Iktidarlan süresince bir türlü kurtulamadıklan «înönö fobisi» olmuştu. Şımdi Ecevit fobisine kapılan Sayın Demirel ve partisi, asıl yereserici vumruğu Ecevit'ten değil, başka yönlerden yiyebileceğini bir an hatırdan çıkarmamahdır. DİKKAT... DİKKAT... 27 Mayıs 1960 günii sabalu, radyodan bir ses duymustuk; birisi diyordu ki: « Dıkkat... Dıkkat.. Muhterem vatandaşlar! Radyolannızm başına geçiniz, güvendiğiniz Silâhlı Kuvvstleriruzın sesi, bır dakıka sonra size hitap edecektir..» Konuşan Alpaslan Türkes'ti; bir önemli haber veriyordn Türkiye'ye ve dünyaya: « Bugün demokrasimizin Içine düştüğü buhran ve son müessif hâdiseler dolayısıyle ve kardeş kavgasıni meydan vermemek maksadivle Türk Silâhlı Kuvvetleri memleketin idaresınl elina almıştır..» 27 Mayıs'ın «ıTürk Silâhlı Knvretleri eylemi» olduğunu Türheş'in ağzından işitmiştik. Alpaslan Türkeş, bu noktada kalmadı, başanva ulaşan eylemin Inırduğn «Millî Biriik KomitesUnde. yani thtilâl Konseyi'nde görev aldı, sonıa Başbakanhk Müsteşan oldu: daha sonra da seçimlerle Iktidan bırakmak Istrmediği ve oturduğvı koltuğa aşın biçimde ısındıgı için yurt dışına snrüldü. Olayı bir bakıma dofal karsılamak gerekir. Çunkü darbe. devrim, ulusal kurtulus savaşı •fibl eylemlerde birlesenler arasında sonradan anlaşmazlıklar doğabilir. Bir eylemi oluşruran fiiçler arasındaid çelişkiler eylemin basansmdan sonra ortaya çıkar; keskinlesir, deriııleşir. Doğa vasasıdır bu. Tttrkeş'in öyküsü de bu yasanuı nice örneklerinden hiridir Ve aradan i'TUtı yülar geçraiştir. 2" Marıstan sonra Başbakanbk Müsteşan olan Türkeş ne garip raslantı! bufrtin Basbakanlık Yarduncısıdır; dfin bir jasın toplantısı yaparak şn inanılmaz sözleri «lövlemiştir: rf CHP, 27 Mayıstan önceM dönemde, oyla iktidara gelmeyı baçaramayınca, ihtilal tertip ederek DP'yi siyaset alanınüan silmek istsmiştir. Şaibeli bir sıyasî partidir.» Bir «razeteci sormustur: « CHP'yi 27 Mayıa Ihtil&lini tertiplemekle itham ediyorsunuz. Oysa ihtilâlin başından sonuna kadar içinde olduğunuzu her zaman söyleraektesüıiz. Siz CHP'nin bu hareketini biliyor muydunuz?.. Türkeş: « Bümiyordum, sonradan öğrendim.» Cemek ki Türkes, bir başka firgiitün düzenledlği bir eylemin tçine firmis, ama bilmiyor, sonradan öğreniyor. tnanılarak flbf defilT .. Sen kalk. «rizll örçütlere gir. radyolarda Silâhlı Kuvvetler adma bildiriler oku, Başbakanhk Miisteşarlıği koltuğuna otur, «seçim vapttrmam. tktıdardan eltmem» dlye diret: çerçekte bunlan vaptıran bep başkalan olsun .. İnanılacak şey ml?.. Ama lnanmak corundayu. Vah zavallı Tfirkest Nasü ırlnnlş bu tnzafa?, nasıl kandmlmıs?, bir başka örjfüt adına kukla «fibl çalışmıs, çırpınmış?Acunaı mısmız Türkes'e?Acırsınn elbet. Ben de çok acıdım, çok uzüldüm. Kişi, hasım bellediğl bir siyasal Srgfitün oyuncağı, va da kuklası rolünde, fhtilâllere, eylemlere ırirer, görevler ahr, sorumluluk yüklenir, hatta bu örgüt adına radyolarda konnşursa, çok Kötü dnrnma dfis«r elbet.. Ama tam bo nofctada seytan lnsanı dürtüyor ve aklına dizi dizi soru taşryon Ya şimdi de Türkes, farkına varmadan bir başka örgflt besabına çahşıyorsa?. Bildiginiz gfbt Türkes, komandolanyla. motnandolanyla bir Cephe'ye katıldı. Nedir bu Cepbe? Tam Kıbrısta ve Ege'de cepheler oluşurken, Içerde cephe acmak aklıru kim verdi? Türkes 197S'te Başbakan Yardımcısıdır, 1960'ta Basbakan Müsteşanydı. liMiü'ta «rirdlği hareketl başkasmın duzenlediğini sonradan ötrenmi?: hufün firdifi eTlpınl bir başka çucün düzenledi£inl 1lerde öğrenmesin? Sözcelişl, on bes nl sonra bir basın toplantısı düzenlevip: Cephe hareketini C1A dfizenlemiş; bUmivordum, sooradan 5£rendtm demeshıT.. Aman Türke? Bcy. dikkatll olunuı. bu ftez zirdljtlnlı «yleınde de bir başka örfüliin ..vunrazı. va da luıfctas] »I . mak tehlikesine hırsı uyanıh bulununuz Dikkat... Dikkat. . Bir de «Kompfeks» Var Kompleks sözcüğü dilimizde «Aşağılık duygusu» deyimiyle karşılanmış ve bu terim tutmuştur. Bu duygu Insamn güçlülük, yeteneklilık ve öteki ruhsal ve fiziksel değerler bakımından kendisini başkalarmın, ya da rakibinin gerisinde sanmasıdır. Bu duygu onun başkalanna karşı davranışlanna, genel tutumuna, düşlerine, kısacası bilinç altından zaman zaman bilinç üstüne çıkan eğilimlerine yön verir. Bu yön, çoğu kez, gurur, böbürlenme, rakibini küçümseme, hattâ ona hakarete yeltenme doğrultusunda kendini gösterir. Halkımız bunu Haset, çekememezlik, kibir, kasılma» pbi sözcüklerle belirtme ye çalısır. Bu kısacık açıklamadan sonra, son aylarda, özellikle Kıbns çıkarmasından bu yana gelişen politika yaşamımızda «Ecevit fobisi»nin yanmda bir de «Ecevit kompleksi» yer almıştır. Ayn ayn ama, birbirinin hısunı olan olumsuz duygu lardır bunlar. Başta sözünü ettiğim Taksim mitinginde Ecevit'in halka rve demokrasiye inanmış, içtenlikli, açık, terbi3 eli ve uygar bir lider kimligi ile konuşmasından sonra, onun eskl koalisyon ortağı MSP lideri Erbakan bakınız ne diyor: «Ecevit bir tozdur. 12 Etdm'de onu silecefiz.. îşte psiko'oji ve psikiyatrt kitaplannda kompleks kavramını açıklamak için verilebilecek tam bir böburlenme, kendini çok büyük pörme ömefidir bu. Böylelerinin yazgısı Ezop ve Lafonten'in bir çok masalmda izlenebilir. Hemen Ulu Tann bütün ümmeti Muhammedi, cemi cümle siyasileri seytan lşi «Fobi» vs «Kompleks»lerin şerrinden halâs buyursun... Ecevit'e Karşı Fobi Başta sözUnü ettiğim görkemli Istanbul mitinginden beri gerici gazetelerin bas ve köşe yazılannda, MC politikacüannın demeçlerinde «Ecevit'e saldın»nın ardı arası kesilmiyor bir türlü. Hem de bunlar, siyasal nezaket şöyle dursun, kimi zaman her türlü terbiye ve insanhk kurallanna sığmayan sözcük ve iftlralarla dolu saldınlar. Eğer gazetelerden buraya aktarsam, gözönündeki gerçeklerin ne denli altüst ve tersyüz edıldiğini görerek şaşardımz. Yine en insafhsı Sayın Süleyman Demirel; eğer «CHP felâket tellâllıjp yapıyor» demesi insaflılık isel Ona göre: «CHP'nin amacı barış ve özgürlük deftl, kargaşa ve kışkırtmadır. Taksim mitingi bunun en yenl örnefidir. Takstm mitinginde CHP Genel Başkanı (Ecevit), kargaşa yaratma, kıskırt ma, yalan ve iftira yoluyla gerçeklerl tahrif etmek snretiyle sorumsuı muhalefetine yenl bir örnek petinniştir. CHP bugün devlet memnrlarının hamisi kesilmiştir, onlan isyana teşvik etmektedir' Olaylann teşvikçisi. kundakçısı, plancısı, CHP'dir.» Fobi Nedir? Ne yazık ki, «fobi» sözcüğü Batı'dan gelip yerleşmis dilimize. Bunun karşüığmda kimi zaman «aşın korku duygusu» deniliyor ama, bu deyim fobi kavramını tam karşılamıyor. Çünkü her olayda sürekli ve aşın korku duygusu belirgin bir ruh hastalığıdır. Fobi ise ancak kimi konulara, kimi durumlara, ya da kimi kişilere karşı duyulan hastalık derecesinde TEMMUZ SERÇESİ... OKTAY AKBAL Evet Hayır " GÜNÜN KÎTAPLARI büyük yazarımızın anısını OktayAkbal cuMHURtYET/26/ö/1975 idip gidip gehyor. Bir bakıyorum balkonun parmaklığında, bir bakıyorum masadaki bardağın yanında... Yaklaşıyor hiç çekinmeden, konuşmak istiyor. Dilinden anlamıyorum. Bakıyor, iyice bakıyor. Bır şaşkuılığı var, bir dostluk arar gibi. Pırr uçuyor birden yandaki dama, derken yine karsmv da. Daktilonun sesinden ürkmüyor, nerdeyse gelip o da tuslara basacak!.. Bir serçe. Bir temmuz serçesi... Serçeler ürkektir, hep uzaktan seyrediürler, ele avuca sığmazlar. «Sonbahar geliyor serçe Yuvanı nereye yapacaksın» der bir şiirinde Külebi.. Şairler gençlik dizelerindeki kadar gençtirler yaşamlan süresince de... Yüda bir iki kez görüyorum Cahit Külebi'yi. Ankarada, burda. îlfc 1940'ta tanıdım şürlerini. «Rüzgâr başka türlü esecek Yagmurlarla ıslanacaksın Halbuki ne kadar sıcaksm» diyordu o gunlerde. Büiyordu mayısın. temmuzun (çeçip gideceğini. Sonbahardı geîen, sonra da kış... Nerde 1940, ilk karşılaştığımız yıl olan 1945? Otuz yıi geçti aradan. Yağmurlarda ıslana ıslana, karlarda dona dona... Şiirler, öyküler, roman'ar, denemeler, insanlar, insanlar, insanlar... «însanlar insanlar insanlar Neden böyle koşuşup durur Aklım ermiyor» diyordu «Cebeci Köprüsü»nde... Nerden nereye!.. Uzaktan bir şerit halinde seyrettiğim deniz, gelip geçen şilepler, Bogaz vapurlan nerde, o 1948'in Ankara'sı, Cebeci Köprüsü nerde!.. Birlikte geçmiştik o ahşap köprüden, altımızda trenlerin dumanı vardı. Bir siir dünyasmda yaşamıştım şairinin yanmda... Hepsi, geçip gitti, anılar evreninde yerleşti. Bir küçük serçe yaptı bunu. Bütün bu hatırlamalan. Cikcikleriyle, bir gidip bir gelmeleri, anlayamadığım bir dildeki konusmalanyle... Kişi zaman zaman kopmak istiyor yaşadığı zamandan .. Ayıp bir sey mi? Gündelik olaylann çirkinliği, tekdüzehği bıktınyor duyan, düşünen, güzeHikler arayan lnsanı. Şiirler, öyküler, resimler, müzik parçalan, bir halk şarkısı. bir bakış, bir gülüş, sevdiğinin yürüyüsii, tA uzaktan görünüşü... Bunlardır kalıcı olan, ötekiler, bütün bu güncel tartışmalar, çekişmeler, atıp tutmalar, yıkmalar, yapmalar hepsi geçici, uçucu, bıktırıcı... «Türk DiliMiin yenl özel sayısı elimin altında. «Türk öykücülüğü özel Sayısı..» Koca bir yapıt. Cahit Külebi'yi biraz da hatırlatan bu... Dil Kurumu Yayın Kolu Başkanı, bu sayıyı da o hazırladı. îlgiyle okunan bir yapıt. Selim tleri dünden bugune dek öykü yazarlanm gözden geçiriyor. Kısa kısa, özlU bir anlatımla. İleri de bir öykücü, bu yüzden istese de yansız kalamaz, duygulan agır basar elbet. Bu yüzden de sanatçı kişillğine ters duşen öykücüleri azıcık itelemis bir yana. Yine de herkese hakkını vermeye g«tiı«pni«f Benden söz ederken «OzgürlükçO görüşleriyle bireyin toplumda ezümemesini savunurken saplantılı inançlara kapümamıştır» diyor. Toplumdaki tüm bireyleri savunan kişi toplumcudur bence. Şu bireyi bu bireyi degil, bireyin kendisini savunmak, toplumculuktur derün ben. Toplum çıkan için bireyi harcamamak... Temmuz serçesi yaklaşıyor, konuşuyor. Bırak kendini diyor, bırak yapıtlar savunsun kendilerini, başardıklan kadar... Kanştınyorum dergiyi... Hüseyin Kahmi'den Orhan Kemal'e dek büyük öykü yazarlanmız ayn ayn incelenmiş. Birtakun çagdaş öyküculer «öykü» üzerine düşüncelerini yazmıslar, kimleri sevdiklerini söylemişler... Sonra örnekler, hepsi de bugün yaşamayan öykücülerimiz Nabizade'den Uşaklıgil'e, Yiğiter*e, Memduh Şevket'e dek... llginç bügiler edindim yazılardan. Dostum Dr. Onaran'ın «Esendal» üzerine yazdığı yazıda yazarın Uç romanımn yitirilmiş olduğunu söylüyor. «Miras», «Vassaf Bey» ve «Melik Tavus» adlı üç romanı varmış Esendal'm, üçU de yitip gitmiş!.. Biri basımevinde, biri Şengil'in evinde, öteki bümem nerde!.. öyküleri de Alangu'da imiş, bugün onlann da ne olduğu belirsiz... Bakın şu ise!.. Inanüır mı? Nasü yok olur üç koca roman?.. Yazarlann yakınlan bu kadar ilgisiz, bu kadar umursamaz mı? Ölen çekip gidiyor, her şeyi ardında bırakıp, ya geride kalanlar, onlar, büyük bir yazann anısma niye gerekli saygıyı, sevgiyi göstermezler?.. Yazıp yayınlayamadıklanm niye korumazlar? Bir acı doldu içime. Temmuz serçesi, denizden geçen şilepler, şu bulutsuz gökyüzü bile avutamaz beni. «Sonbahar geliyor serçe Yuvanı nereye yapacaksın? Ayva çiçek açmadan önce.j» Evet kişi ölüme hazır olmah, ölüme ansızm yakalanmamalı... Hele sanatçüar, yazarlar ölümü kapının ardında sanarak tetikte beklemeliler. Bugünün işini yanna bırakmadan, ardımızda kalacaklara güvenmeden... Sen de gjdeceksin, yok olacaksın temmuz serçesi, sen de, sen de... G saygı, sevgi dolu ve arkadaşım orhan kemal vemektupiarı Pıof. Dr. HAYRt DOMANÎÇ'in KIYMETLİ EVRAK HUKUKU ad'i eserinin ilaveli ikinci baskısı çıktı. Kapsadığı konular: Bono, poliçe, çek, makbuz senedi, varint. taşcıa senedi, hisse senetleri, ilmuhaberler, tahvil senetleri. ıntila sen«tleri, bıtifa hisse senetleri, kurucu senetleri, ipotekli borç senedi, irat senedi, kıymetli evrakın reh.il, hapis ve hacu usulleri, kambiyo senetlerine müstenit haciz, iflâs vs rehnin paraya çevrilmesi yollan ile takip usuılen. tavn.fitli evrak Ue ilgili diger MK.. BK. ve itK. hükilmieri. ciro, defiler. Fivatı: Cilüi, 640 sayfa, 250. TL. tstetne sdresf: ACAR, P.K. 127, Suadiye. îstanbul. yücelten bir kitap.." ln ataları roman • 30 lira e yayınları TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI SUNAR Gladkov'un Aranan Romanı Atilla Tokatlf nın çevirisi FABRIKA e yayınları. Ankara caddesi 13, tel: 268142/ Dağıtım: Narlıbahçe sokak 19, tel: 278720, p.k. 12 İstanbul /Aydın Kitabevi, tel: 2514 23, Yenişehir, Ankara/Ege bölgesi: Datiç, tel: 38786, Izmir» • • • • • • • • • • • • belgeler, bilgiler,bölgeler dizisi:20/30 lira •••••••••••••••••••••••• Türkiye'de Sosyalizmin TarihineKatkı Hazırlayan: A. Cerrahoğlu TÜRKLER MÜSLÜMANLAR VE ÖTEKItER Bütün kitapçılarda ve Iş Banktsı Şubelerinde. Genel Dağttım: BATEŞ Bagilik Teşkilitt A. Ş., Cağaloğlu, îst. • Prof. Dr. M. OSMAN SAKA Maksim Gorki'nindev romanı S YAŞLILIK, UZUN YAŞAMA VE GENÇ m KALMANIN SIRLARI İLAN GAZiOSMANPAŞA ASLiYE HUKUK HAKiMLiGiNDEN .974/717" Davacı Maliye Hazinesi tarafından davah Bıdvan Çınar aleyhine açılan Ecrimlsil davasınm yapümakta olan durusmasında; Davalı Rıdvan Çmar'a 8.5.1975 tarihinde ilânen davetiye tebligi edilmesine ragmer., 26.6.1975 tarihli duruşmaya gelmedığinden, bu kerre üânen gıyab tebliğıne karar verümiş olmakla; Davalı Rıdvan Çınar duruşmanın bırakıldığı 9.10 1975 günü saat 10.00'da mabkememiz duruşma salonunda bizzat hazır bulunması veya kendisini bir vekil ile temsil etürmesi, aksi halde duruşmaya gıyabında devam olunacagı, gıyab yerine kaim olmak üzere ilânen tebliğ olunur. 2 Eu kitap yalnız doktorlar için değil, kırkını aşan herkesin • yararlanabileceği bir eserdir. ödemeli gönderilir. tsteme ve • dağıtım yeri: Kitabın yazanndan Piyerloti Cad. 19/3 Çember" litaş Istanbul Telefon: 22 35 65 46 17 15 • May Yayınlan Cağaloğlu. tstanbul Onbirinci baskısı çıktı ANA HOVVARP a. BasuD •••••••••••••••••••••••••••••••••••••••a BORA YAYINLARI ÜZUN SOBEDtH ARANAN KÎTAP ÇIKTI.» KARAN1IKLAR BİTERKEN AYDIN OLGUN KIBRİS'IN ANATOMiSi A DEViR • LİDER Bütün yönlerl Üe Kıbrıs Sorunu 15 IX. tsteme Btiklüm SOK. 42/4 Tel: 12 3: 25 25 53 44 ANKARA Arnavutluk Emek Partisi Tarihi Beklenen Kitap Çıktı. 17,5 Lira ÎSrtML ADKESİ: IürDa Cağaloğln Vokuşu, Saadet tşhanı No: 4U5, tst. FAST SUÇSUZLAR Dünyayı sarsan bir oıayın gerçek romanı. Işçı smıiının baş eseriericdea bin.. (20 Lira) • PAYEL îAyiNEVİ P.K. 889 İSTANBUL SEDA YAYINLARI GEDA DAĞITIM
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle