26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 Cumhiurlyet SANAT NİSAN 1971 1970 trt büyük ödülünü kazanan hikâye Ökkeşin ve Maraşın Destam'ndan GİRÎŞ Adamın su gibi akanıdır Maraşh Biberde çeltikte pamukta elleri Sim işler, oyma yapar, edik diker Sinsin oynar, halay çeker. diz kırar gibidir Kuşarup ava giderken Bataktan alırken turacı Giyinip çarşıya vanrken Kara şaJvar ak i^lik Gözleri ışığı ve geceyi paylaştınr Kaşlan onuru ve sevdayı Adamın su gibi akanıdır Maraglı. KIRMIZI YEL B tZ, »ralarda sıçman »mtm*»t«k Hikim Ber. Yiyeeeğimiz Toktu ki boknmm beılene. Kıtlık, dlçini bise geçirmiştir T»m. Gtineıimiı bnlntUn çıkmaı. Felek, gögfilen yerin arasıB» germif. esnımı». Gene de gevrek çilemiz kopmsı ortadan. Htkim Begimlz. Sen bili mlsen kırmııı yel nedir, ne degildir? Ben anlamıaam ki bllmiysen. Bizim Mngdetli'yi ç«k sever oldu mübarek. Eikilerde e»meıdi emme, mnsallstı iki yıldır çökmüş, tepemite. Şimdlk ben, lifın dabanından başlayam da flstünü tireye knrban. Ekmegin tohnmnnn torpaga atması heç lorrnnn» getmiy. Kıs frfikenir, torpak, çimini pür gibl vnror yüıüne. Ekin olmaya yü> lü yakın... Baalar gardaşlanmağa. Bir kökten bir tntam sap çıkivZatan sekilerimizin haynna knrban. Aldıfı emanete hıyantlık etmly. Ekinin kökü olnr lafi kamış. Sıpayı çeksen, gösetmez oliy. Gayrı tasanın kendi dnrmaz bizde. Sevinişiriz ki, malısül herakâtı tnttn diye. Bizde knrsak var da bayvan kısmında yok m ı belllyien? Onlannki samanına, bizimki tenesine ansır. Kelleleri, iete kılçıgını gSsetir; besbelli arkasından çiçek nçn. raeak. Ardından teneıi de sütleneeek. Gün olnr dervan dönrr, bıl. dıreınlann Stme zamanı ds gelir... Ula bir de döner bakarık ki, kırmııı yel e§meye başlamış. Hele sen sor ki, »ebebi nedir? Vallah bilmemis heç kirase sebebini. Nerden besleniy, gözü n e . re, heç bnlmamıstık. Solak solak üfüriy ki Beg. ben nassıl anlatam. Harman tozn gibl inee sıvanıy, tozuna degmedik yer kalmaya. Ahan kıtlıft • yel, kendi içinde taşiy hs. Bizim hökmümiiz Syle olmnştnr. Bir kere ekinin yarpagi oliy «crsefll. Kırmızı küfe ke§mis gibisine. Tarpafintn fittüne eanlı konan «inek, ölü kaliy. Sıra töktilmüt gibi, sanıman, sakız ha. Basaklar kSreliv. Teneslni havaya savnriyıan, boş havayı delip de düşeraiy. Bakmıssan yelle bir olnp savngmD*. Biz heç biçmeyiz böyle ekini, Hâkim beg. Neden dersen, tohatnana bile geri r t n n e ı , Eline, harman dibinden başka ne geçer belliysen knrban? Simdik »en fene torkine, bn hal, kaç yıl kalmı* basımızda? tkki yıl. Begimiz, ikki yıl. Mngdetlide dnrnlacak gflnümüz azalmifttr, Herkei canını atiy, Sivereg'e, Helvan'a .. Essah işin ken. dini ariyler. Emme, ben Mngdetli'den göçmemişem. Şimdillk hakçam bndnr. Kabiristammızın yeddi kat torpafı benim atala. nmlan kanlmıı. Nassıl bırakam da, gidem? Açhk, ranı yanında taşiy. Takıstırmam yürek logutmasın e m . me, Hüda, can tasıyanın bir tepesini, bir de kıçını delip koyverıtıiı. Tepeden lokma sokiysan, altından fıskı çıkiy. Demem odnr ki, lokmaylan boknn arasını Cenabı Allah, yiyecek için yarat. mıs. ö y l e degil midir? Dedlk, «Ule Içlmizde kalem bilen, gSren var. Slrereg H5kflmatına, Urfa Höküroatına name yazak, duyurak halimizi. Belklm bir arkaUyanımıs olnr. Sivereg'in Hökümatmdan bir dayıra adamı gelmistir, yel zamanı. Adına M&vendiz mi. ne, deyiler. Dışanda atımızı, içeride rnlamnzn çekmisik altina. Mabsfilâtı bir eyice gezdirip, gözüne göstermişik. Ekinimize bakıp demiştir ki, «Bn kırmızı yel degildir » Dnrakalmııtk. Veeell .. Deviklne; «Bn kınacıktır » Eyi, Müvendizimiz, «enin dedirfn ola. ÇarMi ne? Demia, «Hökflmata dnynrma vaktiniz geeikmis .. Süvalinizin çarası simdik yoktnr. Bir iki sene sekileri. nizi ladasa koyasn ki dinieneler. Mikrobn kırıla ..» O vakit de birim hesahımız tükenir, kökten kmlmk, demisik. Gene bas sallayıp deyi ki: «Ben bir de Hökümatın ekin davırasına lapor yaram. Size belkim tohnmlnk tene verirler » Ula be AHahın adamı, »en jendi Hökümatıyın adamısan. Duynrmana hacetin ne? Velha«ıl. Hökümatın jfücii. koHusumuza a^ır tas koymuştnr. Ne yapak? Kısın önü törünmeye baslamı». lçeri dara. dısarı ka. ra keseeek. tçimizin havası zatan kellesip duriydi Hâkim beg. Vallah knrban, biz çok ot yemisik. F.skisi oliv, acı^ı oliy. Tnss baı, elinde ovrala, ye. Bazı bazı Fırat'ın balıçını da kollamısık. Emme kısları, kolayı yoktnr, Fırafın. Çok hojulan olmnştnr. Adrmoilunun zene dili var, konişiy, ya davanmız. s ı | m m ı z ne yapa? Deritiylen kemiği arasında etleri dnrmaz olmuştur. Bizi sorarsan karnımız knnafımıza defml?. Açlık meferkim birl ne çok aramış da habarımız yokmns. Dilimiz demiş; l l a şn hayvan. ları kes kes, ye... Kıyamatın ncn görükmüş. Heç olmazsa eti kursafını, gönü ayagını ılıstınr. Olmiy, Hâkim beg, olmiy. Ek. me£imiz onlann tırnagı ucnnda. Biz her dayim helâli öperik... Ben sebep olarak tüfengimi »atmısam. tçim büzülmüştür. Rahmetli Babam, bana kaç kat söylemişti ki, «Saymayasın » diye. Açlık Babamı geçmistir yanı . ÖTÜN degirmanı vardır, Fırat'ın kenarında. Bnğday ögütme. yi nnntmustnr. Taşın dönusfi nohnt ilen mercimete ayarlanmıs. Pötürge'de, Gerger'de mısır koçanı bol oliydi. Her bir çuvalına vermişem, bir tilki posti. Getirmişem yüklerlen .. Hele ki, yalnız sen mi getirmişsen? Ben degil, Mugdetli'de herkei getirmistir. yetisti knrban. Şükür siye, sekkiz tene çagatnın heç blrisi telef oTmamıstır emme, gene de mnskasız insan, snsuz balıga benzer, Hâkim beg. Baktım lokmamız cip azalmıstır, bem canlar, hemin de tor. pağımız için bire karsı iki mnska yaptıram, dedim. | ZAK yollar çektniş beni. Elimde bir kese buŞday tobnmn. Şıhlara okntam da öyle ekem, dedim. Zülkefi) ziyaratına varmışam. Sıhının adı Feytnllah'tır. Dnası nln, tılsımı minareyi asar. Ayak tozunnn yetimi olam onnn. Ziyaratın önü, ardı mahseri toplamıs kendine. Derdini çeken gelmis, kimin cini varsa düşe... Şıhım, sakalına kına çekmis. gözfine sürme. Ben, ezelden zeynine ayan olmusam. örgenmiş adımı. «Resul'dn senin adın defil mi?» diye sormustnr. Hemin vallah. hemin billah çok «evmi.şlir beni. Karsısında rnhnm dnmana tntnlmnstnr. tçime s i . cak sicak bir seyler akmıstır. Basımın fistünde abdest tasını gezdirmiştir, üç «efer. Gövdem düşünemez olmnstnr. Ahiretin korkasu bedenimi sarmıştır. Sormnsam; Yelin hikmeti nedir? Tenimiz kanı nnnttn. Açlıktan ilitimiz knrndn. Demiştir ki; «Emefinize fesat saçanınız boyük. Tüm ümmet tövbeden yana kısırlık etmis. Hele sen. Resnl adınla, adı verilene çekmişken, M . daka ahdini nnntmnşsan...» Dilini Sperem Şıhım emme, bizim rızkımız hep böyle parçapünçük mü gelecek? Düsfinmfistfir ve de aglamıstır. «Görivsen, ne hale geliyem. yüzüvüzden» demiştir. Tohnmnn içine ziyarat torpafı katmıstır. Dizinin altında bir gece bekletmistir. Söylesi sn ki, «Yelin aslı tenenin içindedir.» Avncnna kırık tene sayıp, bnnlan tisiylen kırıp yemiştir. Sonra, «Açlık yornlmnstnr... Zahiren çok olaeak. Abdestsiz ayagını sekine, avncnnu kesene deçdlrme. Yeddi kere tarlana etraf dolas. ortannda namazını kılasın. Hieap etme. Rahmet gırtlaginızdan geçecek. Talnız, Cenabı Allah'a kanıyın hasını akıtasan» demiştir. Dönmüsem Mngdetli'ye. Bakam görem ki, damda filen.kalan yok. Anlamısam, Şıhımın kölgesi üstümde... Şükür Şıhlan yaratan Allah'a, Hâkim beg. Tükürmfisem avnenma, geçmisem sekimin başına. tsimin neunn eyi bedemisem. Hem güz çifti kosmusam, bem yaz. Sana n a ı . sıl anlatam... Bir ekin olmas. Sanırsan ki azmış. Yagmnr fîstten. torpagın kendi alttan ekinin boynnn çekiyler. tkisinin üslyeti bir tutmnş. Fırat gibi tasmıs tarlamda. Yılan girse sökmez olım<s. Sapmdan tnt, basa|ıylan adama dayak çeksen çekilir. Mng. d « " d e ekinin tümü böyle. Kırmızı yel hasa huzurdan bok yemış. Tırpanı vnrmusam ekinin beline. Bellersen ki Fırat'ın kenarında kamıs biçiysen. Hısır hısır... Ambarımız, knynmnz safi bngdaylan dolmnş. Harmanın bi. lem hakkını bırakmısam, knrtkns celip nasiplene. Karıncanın, sıçanın ocagına pençe pençe tene tökmüşem. Tüm mahlukatın karnı doymnstnr yanı Hâkim beg. Emme, Şıhımın benden isdigi, kanın hasını da nnutmamısam ha. Düsünmüşem, düsünmüsem. Ula, bn kanın hast ne ola ki. Nassıl bir can alamki AHahın adına boy çıka? Malımın gücü y e t . mez bnna. Külâhımı önüme alıp, düsünmüsem. Kaç sefer akıl sökmüsem. Zernime kanım çıkmaz olmuştur. Ahiretin kölgesi zatan beni almıs altına. Bir gün otnruyam damımın önünde. Arvadım çaiasıııı emziriy. Diçerleri oynasiyler. Emişen ça£a. mın adı da Hamza'dır. Kirvemin adını koymnşam. Arvada demi. sem, Ula, bizde çaga «ürriylen. Biri eskilse diğerlerinin kölgesi var. Ha Fırat almıs birini, ha açlık Allah dar zamanımızda azrailini bize göstermemistir. tstese, tümünü bir solnkta yerle bir etmez miydi? Arvadım demiştir, «Hee, özün doçri söyliy.» ö y l e y . sem Hamza'yı ver, knrban edem. Arvadım ralındı. «Essah mi konişivsan?» Dedim. Hee .. Cnvap vermiy. Yüzü kınkmış. Aglamasım da getirmis. Vermişem kötegi beline beline. Sövüşme. min tümü ona olmuştur. Ula, Allahtan kork, kıtlıgın zamanı ecldijinde sen demimivdin, şanlardan bir kaçının sofradan boeazları çekilse. Isin gücün ne. pok yiven. Gene dojurnrsan. Sidigimi, Allahtan ne hakla sakınıysan? Kapmı«am kucafındakr asağımı. Bir gün aç, bir eön soiuz komusam ki kursagındaki dünya malı erive. Defirmanın suynnda abdest alıp, rimdirmisem. Harmanın ortasına çekip, namazını kılmısam. Gözünü bağlamışam. Hizasını kıbleye verip, bıçajınu çalmısam, Hâkim beg... u Gülten AKIN TRT şiir başan ödülü K Hâkim begim, sen bilir misen koçan ekmegi ne tattadır? Ben anlamısam ki bunu da bilmiysen. Bak, onn da anlatam; Koçanı tokmaklan ezmişem. Mngdetli'de herkesin isi olmu; koçan e z . mek. Güneş dofar, biz koçan ezerik, Küt, kiit. Batarken döner bakar ki gene biz koçan ezerik. Taham degil emme, knrn kursak hatırı. Ezileceeek, ezilecek... Tasın dibefinde dögülmesine Şatağın Demircisi demiri yaman çekiçlerdl amcam ben kavlan ocağa ekerdim terlerdi ergenliğini şafak kömürler nar kopanp sağüırdı vişne sojoınurdu demlrln tavmda boşlukta değişim maviyle tüterdl köpürürdü maşanın ucunda güneç körük coştukça/tan kızlıgını solurdu kusardı demir pasını/sonra ben kömürleri yakutla süslerdim 2/ demiri gözyaşlanyla silerdi amcam ben yalıma havalar yüklerdim/usulca demir kanayıp içime sinerdi orda/ipincedal bileklerimle kosardım beynimde şahan yılkılann düşü/sonra yılkılar ah/ah beni düşürüp giderdi 3/ halk dağlannm ergin demircisi geceyi dügümler/açarcü kapıyı tanla her geçen günden kıvılcım alırdlk yakutlar akıtırdık sürenin birikimine her seher şafagı göğsünde üretirdi her seher geceyi ergitirdi amcam TEKİN SÖNMEZ osman şahin gıra gelir. Eldeğirmenlerimic dSner, otnz iki damanmız kiri? o l . mnş açlıktan. Yanagımıs ele gelmiy. Koçan nnu diri oliy, hamnra gelmez. Hele tandırm tav heç olmaz. Arvadım, nohndnnan mereimek katmıstır. Sâpürge tohn. mn da tnzu biberi. Isırganla, yonca, varpız otn kaynatıp, snynna sıkmıştır, otnnn hamtıra almıştır. Sebebi, hamnra eyi tnta, ele gelince dagılmava. Hamnrnn rengi olmustnr safi yesil. Tandıra çalmısız. Ekmegi olmnstnr kapkara. Tadı yavan, tnzlo. Ağzımız, damajımız cılk yara olmnstnr. Pntnrak çiğniysen sanki. Çagala. rımın ajıı hepten ulmns .. Pntnrak ne mi? Sen heç dağ.bayır görmemissen mi Hâkim beç? Dikendir ba, diken... Kabiristanımız, kazmaylan küreği yanında tatmnştnr. Açlık, bizim Mujdetli'nin çagalarını almıştır ilkin. Sonra sırasını g e . tirmistir ihtiyara. düsküne... ö y l e bir is ki, komsn komsuya ka. birde yardım edemez olmnstnr. Çünküm. herkesin birer.ikişer ölüsü ard.arda ge!miştir. Sükür siye, Allah bir dileğimizi bol vermi«. ö l ü vumaya snynmnz kıt degil. Fırat, başımızın ncnndan akıp gediy. Benim kirvem vardı, adı Hamza. Simdik rahmetli olmnştnr. Onun adını fiperem. Bana demisler ki bir gün, «Hamza damın. da vativ, hastadır » Getmisem yanına. Kirvemin a^zında tükiirügü böyümüs. tstifra fdiv ki, yesilin alâsı Teni alaf kimin yaniy. Vav kirvem. bn halini nereden almıssan? dive sormnsam. Deyi ki, «Baldıran kökü yemişem...» Hamza, bn meredi biz de yemisik... Sendeki başka hal olmaya? Baldıranı «ıcak küle göm. meden mi yemissen? Heç kimse arayıp bulamamıstır sebebini. Ne malum, gelincik kökü yAiediği, belki de agnlu başarat y e . mistir. , İlkin, okunmus tnzln kfll yalatmısam. Sonunda. samanlıkta kırk avak bulmusam, ezip, snynnn içirmişem. Gece bırakıp. sahah gelmisem ki kirvem Hamza, yoktnr. Ula Hamza, nere eeltin?. . İkki kı«, böyle geçmistir üstümüzden, Hâkim bee. Tezejimu atas almiv, huleuru nnuttuk, kazanımız ka\namir. Bir de ;ürdük ki. hir tutam canımız, eögsümüzde sıkısıp, kalmıstır. Basımız cıvlamıttır, kellikten. Gırtlak voksullayınca tppemi7dpki saç hilem alıniy. Emme velâkin ar\adımın karnı iki de hir dümhek gibi kahariv. Ula, kızılkurt duta srni. Nedir böyle üstün kuru. altın issiv? Devi ki; «Senin sidifcındir, ha » Ora çarpıldık, bura çarpıldık, sonunda gene imdadımıza Şıb TRT şiir başan ödülü koldaki yanşmada 12 büvuk odul kullanmayan, 1 kclda yalnızca bir tek man siyon kullanan, 1 kolda da hiç ödullendırme yapmaysn TRT seçıciler kunılları, çogunlukla başa. rı ödüllerini kuUanmayı uygun gorerek bir tur armağan üleştirme yolunu seçmiîlerdir. Bu, seçicUer kurullarmın daha bu\uk sorumluluk vuklenmek istemeyip kolaya kacması mıdır, yoksa gerçekten Büyük Ödül'e değer eser bulunamadığından mıdır bilinemez. Seçiciler Kurulu'nun iki büyük ödülü de kullandığı sayılı kollar dan biri de hikâye dalındadm Gönderilen eser sayısı açısından da hikâye. şiirden sonra, 465 eserle yazarlar ve Türk kamu oyunA» en çok ilgi gösterilen dal olarak ikinci sırada yer almaktadır. Hikâye dalının sonuçları açısından sevindırici olan şudur: Un lü hikâye yazarlanmız arasından sı>Tilan iki yeni imzayı edebıyatımıza kazanmış olmamız. Hem de bu iki ımzanın koy çıkışlı olduğu nu. hıkâyelerinde de Anadolu ınsanını işlediklerini düşünürsek se vincimiz daha da buyür. Işte bunlardan biri, Dönemeç adlı hikâyesiyle 1970 TRT Buyuk Ödülunü kazanan Ümit llhan Kaftancıoğlu. M Hikâyemizde iki yeni imza süne gidemedim. Sma\"a girmek için bir rurlü kâğıtlarımız gelmez dı. Bizim için başka kapı yoktu. Inat ettik. Gırdik Cılavuz Köy Enstitusune. 6 A sınıfının (8) numaralı oğrencısini öğretmenlerim ve arkadaşlarım tanırlar. Üç yıl Mardın 'Derık ilkokulunda çalıştım. Sonra Eğitim Enstitüsü Edebiyat bölümünden mezun oldum. Ortaokul öfretmenhği yaptım. Şimdi ayrıldım. 0 Bu yazdığınız ilk hikâye mi, daha önce hiç hikâye yaymladınız mı, nerede? 9 Yazdığım ilk hikâye Dönemeç değil. Ben genellıkle çok yazarım. Birçok yarışmalara katılırım. Bırikmış çok sayıda hikâyem var. İlk yayınlanan hikâyem benim «Asıl Üniversitemiz diye tanımladıgım .Cumhuriyet'te yayınlandı. Yunus Nadi yarışmasında ilk elemeyi kazandı, ikinci ele meye kaldı, sonra elendi. Bu hıkâyemin adı «Sıhirlı Halka» idı. 0 Dönemeç'te ne anlattınız? 9 Kendi köyümü, kendimı, kö yümün dört çocuğunu, ülkemizdeki eğitim eşitsizliğini anlattım. Dönemeç öyle bir hikâye ki. ekleme, katma, uydurma, sanat endişesi .. şu bu yok. Bir aynadır kırk bin köye ve onun milyonlarca çocuğtına tutulmuş. Yurt, ulus yönettiğini sananlar, eğitim öğretim yürüttüğünü sdyleyenler «Dönemeç»i okusunlar. Dönemeç'te bir köy çocuğu, yani Garip, «aşırtmaz>ı aşmaktadır. Dönemeç'i Garip dönmüştür. Önemli olan bir köy çocuğu mu? Hiç okuma olanağı bulamayan mUyon larca köy çocuğu, ilkokulu bitirip köşelerinde kalan, karanlıklarda kalan, dağlarm, asırtmazlann ardında kalan milyonlarca köy çocuğu ne olaeak? Nerede? îşte Dönemeç'e göz atsınlar, büyük büyük müdürler, okumadan . tokumadan devlet çanağına kaşık uzatanlar bir okusunlar Dönemeç'i, Büyük kentlerde, köşe baş larında birikip, Istanbullunun gö zünü rahatsız ettiği ileri sürülen kılıksız kalabalık, işte kırk bın köyle, Karsla, benim köyüm Saskara ile, İstanbul arasmda sürunen, Dönemeç'in canlı kisüerı Selım. Kemal ve Rıza'lardır. 0 Öteki büyük ödıilü alan Osman Şahin de koy cıkıslı bir ya zar. Bu konudaki düsüncenlz? # İstanbul ve benzeri yerler sultanların, padişahlarm, yuksek kımselerin yeri, durağı. Burada yazılanlar, burada yazanlar da yüksekte kalırlar. Türk, Türkiye, yedi bin yıllık bir ulus deyince ben koyü alırım. Değişmeyen, şu ya da bu ulusun kültüründen etkılenmeyen, kendi özünü, sanatını, söyleyişini sürdüren köylerimizdir. Ben Orta Asyayı, Turk di lini, Türk destanlarım, öykülerini anamdan dinlemişim. Osman Şahin de sanırım bir ayrılık göster mez. Ben köyden geliyorum. Köy yedi bin yıllık bir geçmişi olduğu gibi yansıtıyor ve yaşatıyor. Özü burdan almışım. Dili burdan almışım. Türk halkının çok yüksek, çok zengin bir sanat, anlatım yeteneği var. O kalıntı benim damarlarıma girmiştir anamın dihnden. Türk ulusunun o ölçülü, biçili. uyaklı söyleyişi bütün canlılığı ile kövde. Bpnım koyumde. Bende bir birıkintı var, bir ambarım ben. Köy enstitüleri bu ambarın kilidini açtı, ve kapısını araladı. Eğer o kapı kötü ellerle kapatılmasaydı, bize inmeyen. bi »zim olmayan, bizi anlatmayan şu kurgu saltanatı yıkılacaktı, biz gelecektik ortaya. Şimdi özetlersek: Konu zengin. kendimiz varız içinde, milyonlarca köy çocuğunun içinden seçilmişiz, (bir mahalle takımından seçilme diğiliz) köy enstitüleri bizi > oğurmuş, ben. liğimizi, kimliğimizi, açıklamış, kendimizi tanıtmış bize. Bu nedenle köy çevresinden kopup gelenlerin kazanmasını olağan sayarım. # Genel olarak Türk hikâyesi ve hikâyeciliği üstüne düşüncele riniz nelerdir?. 0 Konu, oz ve dil bizim olmalı. Bizi anlatmalı Benim okuduğum, ya da bize okutulan hikâ\elenn bızım olduğunu soylemek zor. Hikâyenın kahramanları bır bakarsımz tstanbul'da, bir bskarsınız Bağdat'ta, bir bakarsınız Avrupa'da bir gdl kıyısında. Bunlar bızım değil ve beni hiç il gılendirmez Ağacın yer altında bir kokü. bir govdesi, dalları, yap rakları, vetışen olgunlaşan, çürü \up dökülen me\Tası varken, Türk hikâyecilerinin çoğu hep çi çeklerle uğıaşmış. Once ağacın kö kü, beslenmesi, bakımı, türü, dalı. yaprağı ve bütünü ilgilendirme lıydı 0 Az gelişmiş bir ülke olarak toplumsal kalkmmamızda sanatın yeri sizce nedir, ne olmalıdır? 0 Ülkemizde sanata yer yok. Biz sanat aramıyoruz. Ad ve kişi ler üstünde durmak istemem. Kapalı geçelim ama, okujijcu anla sın, ne demek ıstediğimı. Genel konuşacağım. Romanlara, hikâyelere, şıirlere, ozelıkle de tiyat ro ve sınemalara aktarılan bir köy vardır. Bu koy bızım mi? Kazanç için ortaya konmuş bir koy var, köyün tutkusu, yaşamı, sa vaşı var ama hepsı uydurma. Bu koy, yaşama koşullannın en yük seğinde olan, eğlenmekten başka bir amacı kalmamış kışilere, kımselere eğlencelik olarak sunu lur, tanıtılır. Buna üzülmemek elde mi? Kızmamak elde mi? Bı raksın bu kabuk yazarlar bizim koyümuzü. Yürümesınler üstümü ze üstümüze... Sanatı, yazıyı, ka lemi amaçsız, güdük işlere har camasınlar. Benim köyüme, benim ulusuma yararı, yardunı dokunmayan bir yazı, bir sanat sıfırdır. İleri sürdüklerimi kanıthyayım. Denız kıyılarında oteller var. Hepsi turistiktir. Büyük kent yazarları, «Turizmi» öyle dile getirdiler ki bir otele, bir kişiye yüzbinlerce kredi verildi. ama, verginin asıl kaynağı olan, yokluğun, yoksulluğun pençesinde kıvranan köye kendi payından bi le bir kuruş ödenmedi. Dönemeç' te Dede Korkut döneminden kalma bir köy vardır ki, daha ne Osmanlı'nın, ne de Türkiye Cumhu riyetinin tek kuruşunu tanımaz. İşte sanatın yeri bu köyü, böyle köyleri, bizi ortaya koymaktır; sa nat yapmak, eğlendirmek degildir. Hikâye dalmda 1970 TRT Büyük Ödülü'nü kazanan öteki yazar, Osman Şahin. Ödül alan hikâyesi: Kırmızı Tel. 0 Bize kendlnlzl kısaca tanıtır mısmız? 4 îzin verirseniz kendimi tanıi maya bir benzetme yaparak gire yim. Bazan kıraç kepirlerde biı domates biter. Hangi yel getirmiş kim dikmis, bilinmez. Kiraz büyüklüğünde bir iki domatesi olur dalında. Sıkılırsa o küçücük domateslerden bir avucu dolduracak kadar çekirdek çıkar. Tama mı döldür yani. Çünkü geleceğine en ufak bir inancı yoktur bitkinin. Bir de ovalarda suyu, gübre*i bolca verilmis domatesleı vardır. Bir kökten üç bes kiloya vakın domates verir. Ama bir ta nesini ayırıver, bak içine: çekir adnan özyalçmer deği ya vardır, ya yoktur. Çünkü gerek yoktur döl taşunasına. Yaşamaya güvenci vardır, huzuı içındedir. İşte benim ailem de bu kıraç kepirlerdeki domates fi danı gibidir. Biz bu sebepten 13 kardeşız. Bır o kadar da duşurmüş olmalı anam!... 1938 yılında Mersin'in Aslanköyünde doğdum. Çocukluğum Toroslarda geç ti. İlkokulu köyümde tamamladım. Sonra Dicle Köy Enstitusune girdim. Okumayı ilk oralarda sev dim. Okulu bitirince Siverek'te, Fırat yöresinde azgm aşiret ağalarının ahır olarak kullandıklan evlerde öğretmenlik yaptım. Daha sonra Gazi Eğitim Enstitüsü Bedeneğitimi bölümünü bitirdim. Altı yıl Malatya Lisesinde, dört yıldan beri de fzmıt'te öğretmenlik yapmaktayım. 0 «Kırmızı Yel., yazdığınız ilk hikâyeniz. Daha önce başka türde herhangi bir yazı yaymladınu mı, nerde? # Malatya'da iken oranın gazete ve dergilerinde, ayrıca Türkiye Bedeneğitımi Öğretmenleri dergisinde bazı meslekî yazılanm yayınlanmıştı. % Kırmızı Yel'de ne anlatıyorsunuz? • Kırmızı Yel, takvimlerin gerisme atarak unuttuğumuz insanlarımızm, kendisini j'argılayan dü zene karşı bir savunmasıdır. Biliyorsunuz, bizim Güneydoğu bölgemizin önü, peygamberler ül kesine bolca açıktır. Oralarda at» lardan beriye de\Tedilen en gin miras, hâlâ Kur'an'd» yasatılan kuru bir cennet hayahdir. Zenginler, kendi buğday kuyularının yoluna gözdiken zekâlarıa dört bir yanına ŞıhCindar iki» lısıni çıkarmaktadır. Ancak. büyuk bir yanılgıyı da burada saptamak isterim. Suçlu, AğaŞıh ikilisıni oluşturan düzendır. Yoksa düzeni unurup ağaya, çıha saldırmak, köklü devrimlerin yolunu tıkamadan öteye gidemez Oy sa doğa, Güneydogu'ya su, toprak ve güneşi hem de en cömert sekılde vermiştır Ama bu üç ba» ğış, birbirinden habersiz kılınmıçlardır âdeta .. Daha beterı gü neş kurutmuş, su çalıp göturmuş, toprak ağaya sunulmustur. Sonunda bu kadar haksız koşulların kalıbına dökülmüş köylümüz, hâlâ binlerce yıl önceki Me(Devamı 4 üncü sayfada) KEMAL» Kaftancıoğlu ne diyor? 0 Bize kendinizi kısaca Unıtır mısınız? 0 Kars ilinin adı bilinmeyen bir ilçesi vardır: Hanak. Bu Uçenin Saskara (Yeni adıyla Koyunpınar) köyünde 1934 yılında doğdum. Çok küçük yaşta okuma yazma oğrendım. Köy odasında ve okumayı seven köy büyükleri nin dizinin dibinde binlerce kitap okudum. Beş yaşrnda çok iyi bir •okur. olduğum için, köy ve çevre ileri gelenleri beni evlerine gö tiırür «Tanrı vergisi. dedikleri bu erken okuma olayını yakmdan iz lerlerdı. İlkokulu kendi köyümde bitirdim. Birkaç yıl Köy Enstitü Cumhunyet Ek 72 FAKIR BAYKURT Osman Şahin ne diyor? ]; «Ttirh höylüsünün yaratıcı gücüne inancın romor»».» KAPLUMBAGALAR Faiir BAYKURT'un devlet ve halk ilişkilerini en çok kurcaladığı eseri budur... KAPLUMBAĞALAR'da sayfalar boyu okuyacağınız Türk halkının bilinçaludır. Onun hasretleri, nefretleri, dile gelmemi} ihtiyaçlan, onun istediği düzen... Üzülerek okuyacak, soıumluluk duyacaksınız. 2. Baskı, 400 Sayfa, 15 TL. A* REMZİ KİTABEVI İSTANBUL *** Cumhurıyet EJc 64 PARASIZ CumiLuriyet Ek 67 Hikâye Buyük Ödülünü kazanan iki sanatçı (soldan sasra doğru) Osman Şahin ve Ümit İlhan Kaftancıoğlu, Adnan Özyalçıner'in sorulannı cevaplandırırken. .(»>tograf: İbrahim KÖSEOĞLU)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle