08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HEMINGWAY'ın en son romanı IRMAKTAN ÖTEYE AĞAÇLARIN İÇİNE AnUyarak okuyuı» bir ötnfr hoyu yetecek lomjn! tf y Tımeı Hemınjîw*jf uı cn bnyıîk ozcnls yscftttlmif en giızel eıeri Newsweek Hcmın(wa r 'ın ranthgı en harikulîdı *•«•! New Leader Yaldızb bez altU . 12,5 L . Cevire» V A H O E T GUVEN 42. yıl sayı 14903 umhurİYet KURUCÜSÜ: TUNUS NADÎ Telgraf v e m e k t u p adresi: C u m h u n y e t Istanbul Posta Kutusu: İstanbu] N o 246 Telefonlar: 22 4 2 9 0 2 2 4 2 9 6 2 2 4 2 97 2 2 4 2 9 8 2 2 4 2 9 9 r. Çarşamba 26 Ocok 1966 OECDye göre Türkiyede 'Mahrumiyet ödeneği, enflusyon bu yıl verilmeyecek boşladı OGRETMENLERİ SINIFLANDIRAN TASARI AÇIKLANDI Personel Kanununda yeni bir gecikme: Sabırla Koruk Helva Olacak ha? biri: «Türk halkı tutucudur, muhafazakârdır. Böyle bir ortamda demokratik metoda bağh kalarak devrim ilkelerini kalabalığa mal edebilmek son derece güçtür. Uzun vâdeli gayretleri göze almalı, çok sabırh olmalı, hattâ gerektiğinde zaman zaman tâviz vermekten de çekinmemeliyiz!» diyorda. Biz iki arkadaş, bu diişünceyi paylaşmıyorduk. Savunduğumuz tez şu esasa dayanryordu: «Halkımızı başkalarına kıyasla daha tutucu sanmak yanlıştır. Aslında Türk milleti yeni fikirlere kapalı bir millet değildir. Devrimlerin halka mal edilmesinde irüçiük çekiliyorsa, bu daha ziyade bir takım çıkarcı çevrelerin statükoyu korumak uğnına barcadıklan çabalar yüzündendir. Bugün içinde bulunduğumuz ortam statükocuların işini kolaylaştırmaktadır. Bügisizlik ve ekonomik yetersizlik halkın baskı altında tutiılmasına imkân sağlamaktadır. Oelenek ve görenek bağları ile cozii bağlanmış bir kitle, önündeki gerçekleri nasıl görebilir? Bütıııı mesele bağı çözebilmekte ve staHtkoculann baskısını ortadan kaklırabilmektedir. O zaman halkımızın hiç de tutucu olmadığı, rievrim ilkelerini rahatça benim»ediği görülecektir. Fakat bu sonuca tâviz üstüne tâvizler vermekle ve seçim zikzaklan arasında ya sabır çekmekJe ula.şılamaz. Statükoculann karşısma dikilerek gerçekleri haykırmak, sesimizin olanca gücü ile haykırmak, kavpadan yılmamak, halkın gözündeki bağı nefesimizin gücü ile kopprıp atmak gerekir.» Tartışma, çok kere olduğu gibi, bir anlaşmaya varılamadan böylece varıda kaldı. Aradan bir kaç gün geçtikten sonra, bir akşam evde Uitaplarımı karıştırırken Karl Storck'un bir yazısına rastladım. Tıl'.ar önce okuduğum yazının kimi satırlannı kurşun kalemle işaretlemişim. Şu düşünce dikkatime çarptı: «Yığın tenbeldir. Yığın olarak halk eskiye bağulıjp ifade eder. Büyuk devrünlerin çok kanlı olması bundandır. Yeni fikrin daha ilk adımında yığın duraklar, eskiyi bütün bfitün yıkarak özlenen ycninin inşasına cesaret edemez. Gene bundan ötürüdür ki Fransız devrimindenberi yeni dünyanın yaratıcısı olmak durumunda bulunan büyük sanatçüar hep yığına, halka ve auşılmışa karşıdırlar.» Sunu söyliyeyim ki yukanki satıriarı yazan adam bir ihtilâlci, bir politikacı, ya da bir tarihçi değil, sadece bir musiki eleştiricisidir ve yazısında Mozart'ın yaratıcı gücünü belirtmek amacını gütmektedir. Fakat Karl Storck aynı zamanda bir felsefe doktorudur. Onun için bütün felsefeciler gibi kendinde burnunu her konuya sokabilme yetkisi görmektedir. Biz gazeteciler de biraz öyle değil miyiz ya? Bu bakımdan felsefecilerle aramızdaki mânevi akrabahğı inkâr etmek güçtür. Yalnız, biz düşündüklerimizi bir iki saat içinde biçime sokup okuyucuya sunmak zorunda olduğumuz halde onlar bu hususta bizden daha talihlidirler. Bir varsayım üzerinde saatler, günler ne demek baftalarca, aylarca, hattâ yıllarca çalışıp işliyebilecek bol bol vakitleri vardır. Böyle olduğunu bildiğimden, Storck'un bir zamanlar altını çizdiğim düşüncesi beni iyice düşündürdü. Bu satırlara işaret koymamın sebebi acaba ne idi? Eskiden ben de o düşünceye katılmış mı idim? Sonra, bir çağrışımla Nurullah Atacı hatırladım. Ataç da, belki yalnız sanat alanında kalmak şartı ile, yığının tntuculuğuna inamyor, halka yeni fikirleri aşılamak hususunda savaşçı mutlu azmlığın önderüğine güveniyordu. Ve ben bu konuda Atacı yerden göğe haklı buluyordum. Pekiy, o halde geçen günkü tartışmada halkımızın tutucu olduğunu iddia eden arkadaşıma niçin itiraz etmiştim? tşte ona hak veren, hattâ daha da ileri giderek tutuculuk damgasını, yer ve zaman koşulu aramaksızm dünyadaki bütün toplumlara yapıştıran başka düşünürler de vardı. Bunlara kabrsa tutuculuk ve gericilik demokrasinin ayrılmaz bir niteliği sayümalı değil mi idi? Yani ilerlemek, yeni fikirleri halka benimsetmek, az gelişmişlikten bir an önce kurtulmak için mutlaka kanlı devrimîere mi başvurmak zorunda idik? (Arkası Sa. ?, Sü. i te) eçenlerde üç arkadaş, ilericilik gericilik ve devrimler konuları fizerinde tartışıyorduk. İçimiıden ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) evlet KanuD nunun Personelaylıklamemur Berlindeki "Risalei Nur,, Enstitüsünün içyüzü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Karma butçe ve plân komisyonur.da kabul edılen 1966 mali yıh Butçe Kanunu tasarısının 33 uncü maddesı bu konııdakı uygulamaların 1966 malî yıh içinde yapılmıyacağı hukmıVıu ge • tirmektedır. Bu maddede şoyle denilmektedir: «657 sayılı Devlet Memurlan Kanununun 195, 199, 202 ve 207 nci maddeleri 1966 malî yılında uygulanmaz.» Bu maddeler, Personel Kanunundakı mahrumiyet ödeneği, aıle yardımı ile ilgili hükümlerdır. Gene Butçe Kanununda belirtildiğine gore, çocuk zammı ile doğum yardımı yürürlukteki şekilde ödenmeğe devam edecektir. Bılindiği gıbi Personel Kanunu memurlann çalıştıkları yer» göre, dört derece üzerinden, memurun aidığı maaşm yüzde 100 u, yuzde 75 i, yuzde 50 si ve yüzde 25 i oranında her ay mahrumiyet bdeneği almasını öngörmekteydi. Yetkihter tarafından belirtil diğine göre, Maliye Bakanhğı, henüz Genel Kadro Kanunu ortaya çıkmadan, katsayı ve gostergeler belli olmadan bu hükümlerin bu yıl için uygulanmasını imkânsız görmiiştür. riyle ilgili hükümleri Genel Kadro Kanununun çıkmasiyle mayıs ayında yiirürlüğe girse bile, «kanunun mahrumiyet ödeneği» ve «aile yardımı» ile ilgili hükümleri 1966 malı yıh içinde uygulanamıyacaktir. Nurcularla Kiirtçülerin yurt dışı faaliyetini yabancılar destekliyor NURCULARIN TEMStLClSÎ ALKOVANİ İLE KONUŞTUK... nin İktisadî Durumu» hakkında bir rapor veren İktisadî İşbirlijn ve Kalkınma Teşkilâtı (OECD) İktisadî Kalkınma ve Gözden Geçirme Komitesi (EDRC) «Türkiyede enflâsyonun başladığını» bildirmiş ve bu konuda Konsorsium kanalı ile Türkiyenin «Dikkatinin çekihnesini» istemiştir. T ürkiye'ye Yardım Konsorsiumuna «Türkiye flDAM Fâsit daire U ükümet yetkilileri tarafından •• yapüan çeşitli açıklamalara karşı Devlet Plânlama Teşkilâtı yetkilileri «Türkiyede enflâsyonun fâsit dairesine kesin bir şekilde girildiğini» belirtmişlerdir. O.P.T. nın bu görüşünü E.D.R.C. raporu da yurt dışından doğrulanıaktadır. Kendıleri ile konuştuğumuz D. P.T. yetkilileri bu konuda şunlan söylemişlerdir: «Ağustos ayından bu yana çeşitli zamanlarda verdiğimiz raporlar ile fiyat artışlan ve diğer ekonomik basküara hükümetin dikkatini çekmiş ve gerekli tedbirlerin ahnmasım dilemiştik. Tehlikeli gidişe ait çeşitli örnekler vermiştik. Bugün durum, o zamandan bu yana da tehlikeli bir gelişme göstermiş ve ekonomide bazı dengesizlikler ve dar boğazlar ortaya çıkmıştır. Burüan şu noktalarda toplıyabUiriz: Yılmaz CETINER «Tek Adam Mustafa Kemal»in yazan t\ rta boylu, siyah bıyıklı, hafıi " k ı r saçlı adam boynunu hafif çe yana bükerek: « 12 senedir Aimanyadayım. dedi . Geldiğimden beri Üniversitede okuyorum!.. RisaleiNur Enstitüsünü burada ben kurdum Bu sözleri; Berlinde Üniversite nin Mesçıt haline getirilen ufak bir odasında konuştuğum eski is miyle Muhsin Alev (şimdiki Muh sin Alkovanı) sbylüyordu .. Vaktiyle Saidi Nursi ile, daha sonra onun yerıne geçen Musa Altınbaşak ile yaptığım konuşmalarda hep •Muhsin» ismini duymuş ve onunla mutlaka görüşme tavsiyeleriyle karşılaşmıştım... 1314 sene önce, Istanbul Üniversitesinde olan Muhsin Alev, tâ o zaGenel Kadro Kanunu manda n beri Nurcu ileri gelenlerinin en emniyetli elemanıydı... Ve Yarın Devlet Personel Dairesi onlar tarafından Almanyaya gönBaskanı Hasan Şükrü Adal ve derilmişti!.. daire yetkilileri, Maliye BakanTürkiyeye gelen bir takım kılığmda Maliye Bakanhğı Muste j taplar .. Dünyanın dört bir taraşarı Zeyyat Baykara, Bufçe Gefına dağıtılan risaleler genellikle nel Müdürü Rıza Turgay, bir hep Muhsin Alkovani kanahyla toplantı yaparak Genel Kadro yola çıkıyordu .. Kanununun hazırhklarına başlıVe asıl mühun olan; Nurcu ileyacaklardır. Bu hazırlıkların bir ri gelenlerı «Dış Yardım» (!) ı Al ay kfdar sureceği tahmın omanyadaki bu teşkilâtın aracılılunmaktadırğıyla elde ediyorlardı... Ş.S. AYDEMİR'in İç + ic + BU ESERİNDEN BAZI BÖLÜMLER : Ne vakit Ortanın Solundaydı? Tek adam ve ikinci adam 22 yaşında ihtilâlci bir yüzbaşı Mustafa Kemal'in hem yanında, hem de karşısmdaydı Rekor artış H1965 yılında fiyatlar yuzde 10.3 oranında artmıştır ki bu miktar son on beş yılın en önemli artaşıdır. 1960 1965 yılları arasındaki ortalama yıllık fiyat artışlan, 1950 1960 devresinin yıllık ortalamasına ulaşmıştır. Bu yükselme nın başlıca sebebi 1965 yılındaki yuzde 10.3 oranındaki olağanüstü artıştır. 1960 yılından sonraki top tan eşya fiyat artışlan şu tabloda görülmektedir. TILLAR ItîZDE ARTIŞ '/» olarak 1961 2.9 1962 5.7 1963 4.2 1964 0 7 . 1965 10.3 Pazar günü i Cumhuriyefte NADİR NADİ Muhsin Alkovani Berlindeki «Risalei Nur» Enstitüsünde D erlinde ziyaret etmek istediCumhuriyet yazan Y. Çetiner'e görüşlerini anlatıyor ** ğim <Risalei Nur Enstitüsü» nün kapısını daima kapalı bulTurkiye Öğretmen Dernekleri dum... Içeriye girmek mümkün Millî Federasyonu. öğretmenlerin değıldi... Ve esasen bu Enstitü; bir Devlet Personel Kanununa göre takım toplantılar yapabilmek, pasınıflandırılması hakkmda hazırra yardımı almak için kurulan bir lanan son taslağı «temin edip» dün finnadan ibaretti... Aralannda Alaçıklamıştır. Buna göre öğretmenmanlann da bulunduğu 2025 kiler şu smıflara aynlmaktadır: şilık bir kurul Muhsin Alkovani'(Arkası Sa. 7, Sü. 1 de) nın başkanlığında idare ediyordu eRisalei Nur» Enstitüsünü»..Ancak kıvanç duyulacak bir hakikat şuydu ki; Almanyada çalışan Müslüman Türk işçileri hiç bir şekilde Nurculuk faaliyetleriyle alâkalanmıyorlar ve onlar Nurculuğun Islâmiyete aykın olduğunu biliyorlardı... Berlinin mütena bir semtinde ki Orhan ERİNÇ ra bedeli hayli yüksek 2 apartman ı11 s o n u n a Ve işin daha kötüsü, Şehrin ihdairesinin birinde Muhsin oturuy kadar mucitiyacı olan 295 bin kilovatlık ihyor, diğeri ıse Enstitü olarak kul | İETT z e v î b i r kuvvet tıyaç bir mucıze ile sağlansa bile lanılıyordu!. ' veya Etibanka yardım elinı uzatşehir yine de karanlıktan kurtaAlev soyadını «Alkovani»ye çemazsa Istanbul 1967 yılında tam rılamayacaktır. Zira, yeraltı kab viren başkan, Teknik Üniversiteye anlamı ile «Karanlıklar Şehri» lolan döşenirken Uerdeki ihti Arkası Sa. 7, Sü. 1 de olacaktır. yaçlar gözönüne alınmadığınİETT, halen kendi ürettiği ve dan kesitler ınce tutulmuştur. Etibank'dan satm aldığı elekBu da verilecek elektriğin kabtrikle îstanbulun ihtıyacmı karloları eritmesine ve dolayısıyle şılayamamakta, şehre ihtiyaçdan resmî ağızların «teknik ânza» tam 40 bin kilovat noksan elekdiye vasıflandırdıklan kesilme trik verebilmektedır. Açık 1966 olaylarına yol açacaktır. Kısayıh sonunda 75 bin kilovata yükca sbylemek gerekirse Istanbulu selecektır. Ancak bu hesap, mev kapkaranlık bir gelecek beklecut abone sayısına göre yapılmektedir. maktadır. Yoksa îstanbulda halen binlerce ev ile sanayi tesisi I E.T.T. Etibank elektrik beklemekte ve hesapla çekişmesi ma sırasında gerçek ihtiyacın Strazburg, (a.a ) Kıbns'ta ; stanbulun bugünkü duruma : dışmda tutulmaktadır. Tnrhan Emeksizin kınlan büstü evlerini, kbylerini terketmiş o• duşmesinde İETT idaresı bayra|a sanlıp kaidesine yerlan Kıbrıslılara yardımda buluile Etibank arasındakı çekişme leştirilmiş, saldırı gençler taranulması konusundaki karar taslave anlaşmazlıklar en büyük rolü fından şiddetle yerilmiştir. ğınm Konsey Genel Kurulunda oynamıştır. Türkiyede elektrik müzakeresi sırasında Yunan deenerjisinin tek elden dağıtümalegelerinin sebep olduğu bir tarsını hedef tutan Turkiye Elektışma açılmış gerek üyeler, getrik Kurumu'nun kurulacağı n rekse basın mensuplannm takdivayetlerinin çıkması, iki resmi rini kazanan delegasyonumuzun Türk hürriyet mücadelesinin Arkası Sa. 7. Sü. 4 de müdahaleleri ile Kıbns konusu öncülerinden olan Ahmet Bede>> • bir kere daha açıklığa kavusmuşvi Kuran evinde vefat etmiştir. tur. Mülteciler komisyonu rapoTürkıye Millî Gençlik Teşkilârunun müzakeresi haöunda tı Başkanı Alp Kuran'ın babası Türk Delegasyonu Başkanı Erolan Ahmet Bedevî'nin cenazesı tuğ tarafından verüen Papa VI Toronto, ( a x ) Sekizi eröğle namazından sonra Şişli caPaul"un kardeşi Senatör Mıntını kek olmak üzere 9 kişı dün evmiinden kaldırılacak ve Zincirile konseyin eski başkanı Federlerinin önüne biriken karlan likuyu mezarhğma defnedilecek spield ve dlğer birçok delegenin kürekle temizlerken soğuktan tir. imzaladığı takrir, Yunan heyetiUTT D binası önündeki dev kalp krizi geçirerek ölmüştür. Babasının memuriyeti sırasınnin muhalefetine rağmen büyük l > l . I . I . D . r l m ş e n l d i Turhan Bahis konusu dokuz kişınin ölda 1884 yılında Trabzon'da doçoğunlukla kabul edilmiştir. KoEmeksizin Büstünü kaıdesınden düğü Toronto bölgesinde kar kağan Ahmet Bedevî Kuran, orta misyon raportörü Lüksemburg'balta ile söküp aldıktan sonra lınlığı 42 santimetreyı geçmışlu Mergue, raporu savunmuş Yuçğıtımını Kulelı Askeri lisesinkaçırmaH isteyen Hüseyın Se nonlı delege bu vardımla ilgili ra tir. Kanadalı doktorlar kalp hasde yaprıış, sonra Harbıye'ye geç mercı hakkındakı koğusturm ı ı porun reddını istenrştir Söz atalarına sıddetlı «soçuklarda kümıştır. dun Sıyasî Polıs taratından sonuc rekle kaı •emjzlememelerını tav (Arkası Sa. 1, Sü. 5 de) (Arkas.1 !sa. 7, Sü. 4 de) (Arkası Sa. 7, Sü. 5 de) sıye etmektedırler. Öfjretmenler sınıflandirıldı m Risalei Nur Enstitüsü niçin kuruldu ? İETT Etibank çekişmesi yüzünden Istanbul 1967 de karanlıkta kalacak Aybar: AP bir umursamazlık içinde QTürk banknotunun değeri baş lıca dünya serbest piyasalannda duşmüştür. Geçen yıl New York ve Zürih'te değişmemiş, Beyrutta artmıştı. Bu yıl ise Eylül ayına göre yapüan kıyaslamada pa Arkası Sa. 7, Sü. 7 de m (TL) nin dış değeri düşüyor Avrupa Konseyi Muhtaç Kıbrıslılara yardım edecek IZMtT, (Cevdet Yaknp Baykal bildiriyor) Turkiye îşçı Partisinin Gölcük ilçe kongresi, Belediye Gazinosunda yapılmış ve bir konuşma yapan Genel Başkan Mehmet Ah Aybar, «Demirel hükumeti, meşrulukla gayrî meşruluğnn sınınnda bir uyurgezer umnrsamazlıgı ile dolaşıyor» demiştir. Aybar konuşmasına devamla şunlan söylemiştir: « Çoğunlnğnn iktidan Anayasaya saygılı olmak şartı ile Arkası Sa. 7, Sü. 4 de "Böyle âfet görmedim,; FIKRET OTYAM Kırşehirden bildiriyor TELEFOTO CUMHURtYET Kırşehir sokakları snlar altında Rusyanın Kıbns siyaseti değişiyor mıı? Moskova (AP). Tass Ajansı, Kıbrıs Komünıst partısı (AKEL) nın Moskova'ya gönderdiğı bir delegasyonla Sovyet Komunıst partısı yönetıcılerı arasında 19 Ocakta burada yer alan görüşmelerı özetliyen bir bildiri yayınlamış, bunda Adanın ba ğımsızhğı ve toprak bütünlüğünün garantisi lüzumundan bahsedilmiş, fakat Adada yaşıyan her iki millî topluluk Türk ve Rum cemaatlarının «meşru haklanna riayet edilmesi ve var lıklannın gözönflnde tutulması» yolunda bir ıstek ileri sürülmemistir. Eski Turkiye Basbakanı Saat Havri Orgüplü'nün geçen Agnstos'ta Moskova'yı zivareti sonun da yavınlanan bildiride VP Kıbrısla ilçili bundan rtnoekı Snvvet siva«et hp^?nlarınrt» h« ıstekler ıfade edilegclmekteydi. EMEKSİZİN BÜSTÜYLE İLGİLİ TAHKİKAT A. Bedevi Ruran vef at etti I yaşında olduğunu söyleyen bir Kırşehirli «bu yaşa geldim böyle âfet görmedim» dedi. Kırşehirin Aşağıpazar, Kazankaya, Üçgöz, Ahielvan mahalleleri üçdört gündür yağan yağmurun, lodos sebebiyle eriyen kar sulannın marifetiyle tamamen kerpiç yığını halinde.. Soğuktan kalb krizi geçiren 9 kişi öldü [MEMLEKET HABERLER1 SERVİSİ] Orta Anadolu ve Akdeniz'deki yağmur ve sel baskmları can ve mal kaybına sebep olmuştur. Kırşehir'de 250 ye yakın ev yıkılmış, iki k'>ı olmüstür Akdeniz'e akan neîvr ve cavlar tasmıs, An(Arkası Sa. 7, Sü. 6 da; butun yurttabüyük hasar yaptı ı . . ı•• Kıhçözü çayı ki Kızılırmak'a dökülür. Etrafı tamamen söğüt ve kavaklık. Fazar gecesi yağgünlerce kar yağmış, üç dört gündür de lodos başlayınca karlar da erimeye başlamış, derken arkasmdan Kırşehire yağmur başlamış. Pazartesi günü Kıhçözü çayı hafifçe taşmış, dun geceyarısı Kazankaya mahallesinden Ab'dullah Çıtak, altı aylık hâmile eşi Nezaket Çıtak, lâmbayı söndürüp yatmışlar. Abdullah Çıtak «Bir ara elimi uzattım şöyle sap diye suya değdi> diye söze basladı: «Bir fırladım evin içi tekmil su dolmus karvolaya ka(Arkası Sa. 7, Sü. 7 de)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle