25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DÖKT 321 B A $ K A S I N I N G İ ) ( V A U I CUMHURIYET Çızen : VVfcS SAYOL Çeviren : Mazhaı KUN'l ruMHURlVETIn edebı tefrlkası: 70 24 Şubat 1961 1O.K0Y «Halbuysam ki, ataş olsa ne Kadar yer yakar senin Yonis Bey tlediğin?» « » «Seninkl buz gibi korkakhk.» c » .. llâve etti: «Bir ?ya kadar paranın gerı kalan kısramı alacaksınız. O zaman sız ve arkadaşınız Morel taşraya hatta yabancı bir memlekete çekilerek istediğiniz gıbi yaşamak imkunlarma sahip olacaksımz.» Vernier'nin gözleri parladı ve kadına tuhaf bir nazar fırlatarak: «Düşünürüz» dedi. İ!lc kocasından kurtuiduğunu sanan Madam Joramie memnun ve müsterih evıne dönciü. Artık Mimıdsn de korkusM kalmanııştı. Şimdi onun bütun düşündüğü Georges Ramel'i eıde etmekti. Bunun için kafasında bir sürü plânlar kuruvordu. Aynı saatlerde Mösyö Joramie'nin yanma ge. len bir adam kendısine bir mektup uzattı. Mösyö Joramie: «Bir dakika bekleyiniz, belki verilmesi gereken bir cevap vardır,» dedi. Fakat adam: «Hayır cfendim cevap beklenmiyor» diyerek uzaklaçıp gitti. Sophia Loren veaşlı Sophîa değişiyor. Yanlış anlaşıi masın, güzellık bakımından. demek istedik. "Yoksa gönlü, kolay kolay değişeceğe benzemiyor. Aşklaıın birer kapris gibi gelip geçtiği fı • lim dünyasmda bugüne kadar o, bir tek a§k bildi: «Carlo» su. Şimdi bkınu, kimbilir kaçıncı defa, göğsümi gere gere dünyaya yayıyor. «Be*ıim için yeryüzünde bir tek erkek Var. O da Carlo.» Ama dünya kuruldu kuruîalı bir soruya cevap bulunamadı: «Gerçek aşk var mı, yok mu?» Ve Sophia, daha 26 sında, Carlo, 50 yi aşıyor. Mösyö Joramie zarfı yırtarak şu satırları okudy: cMösyö Joramie'nin yarın saat ikıde bir meseleyi görüşmek üzere sorgu hâkirai Mösyö Bertrand'm dairesinde bulunması rica olunur.» Banker hayretle bunun ne demek olabileceğini düşündü. (Arkası var) OKUYUCULARLA Ramazan davulu Taşlıtarla dan bir okurumuz ya ! lü yapılamai.nıştır. Şimdi ise 200 zı.vor: talebemiz köy odasına sığmadıTaşlıtarla'da oturuyorum. llkel I ğından sınıfta kalıyorlar. Biz bu şartlar aitında yaşadığımız ve bu ı talebelerimizin ^ınıfta kalmasını nun sıkınt.siyle tedırgin oiduğu istemediğimizden bir an önce omuz yetmıyormuş gibi. ramazan kulumuzun yapılmas.nı arzuluyomünaşebetıyle, *ıer gece 1,30 dan ruz 3.3ü a kadar, ortalığı inleten davul sesiyle bir türlu uyku uyuyamıyoruz. Ertesı günü de, yorgun argın. .nahmur bir halde iş başına gidiyoruz. . Eskı devirlerde saEdremiiten öğrenci velileri yaat olmadığı ıçın bu usul kullanıhyormuş. Peki ama. şimdi ne olu zıyor: yorV. îslâmıyette birinin diğerini Edrenııt halkının 2,5 mılyon sarrahatsız etmesı günah degil mi?. fiyle yaptırdığı okula. M. Eğitim CEVABIM1Z. Bakanlığı hiç bir lise fen dersleri Akia, ma.nıığa, gonül rızas.na da öğretmeni tayin etmediğinden bir yanan islâmiıkta cebir ve zulüm çok dersler boş geçmektedir. tşin yoktur. Bugunkü hayat şartlarına daha garibi. 4 avdır okul müdürgöre, hele böyle Taşlıtarla gibi u süz idare edilmektedir. Bakanlık ?ak semtlerde oturanlar, zamanın bir türlü bir müdür bulup tavin da işlerı başında bulunabilmek i edememiştir. Bu yüzden: 1) Çoçin sabahları çok erken saatlerde cuklarımız yet«memektPdir. 2) kalkmak mecburiyetindedirler. . Randıman çok düşüktür. 3) OkulOnları üykularından mahru.n et da disiplin kalmanışt:r. 4> Okul, mek suretıyle bu ınsanlara zulüm başı boş idaıe edilmektedir 5) Oetmeğe hiç bir sebep ve vesile ile kul malzeme bakımından çok fa! hakkımız yoktur. Zaten saatın ica kirdir. 6) Eğitimle ilgili faaliyet dından beri davulun rolü de kal hiç yoktur 7) Beden eSitimi dersmamışt.r. Sabahları işlerine yetiş leri boş geçmektedir. Bütün bunmek için çok erken kalkanlar, na lar 27 mayıstan önce ol a. sesımisıl ve hangi vasıta ile uyanıyorlarzi çıkaramazdık ÖİŞretim riâvamısa, sahura kalkmak istivenler de zın ön plâna alındığı bu eünlerde aynı vasıtadan faydalanabilirler!. Milli EJitim Bakanlıgının daha rurluk baçlıyur ama, bcğendırme Hem bir şehrin çeşitli semtlerin hannas davranmasmı ve ilgi gösçağında saçsız kalıvermeye taham de birbirine zıt çeşitli usullerin ter.nesini bekleriz mül, daha güç oluyor. Japonya bu, uyguîanmasina da aklımız ermiderınine işliyen ılâcın ne olduğu yor. Laikliğe ve demokrasiye aynu açıklamadı. Yalnız pahalı oldu kırı bu davranış üzerinde önemle ğu haber veriiiyor. Buna rağmen durul.nasını istiyoruz. ergeç dünyaya yayılacaktır.. • Okuyucularla başbaşa. sutunııMetodun görünüşü şu : muzda. (Her şeyden önce elektrik Saçları dökülmüş adamın, başı na bir kauçuk kavuk geçırilı/or. is'ivoruz) bîiş'ıikh şikâyet mektuKavuğun içindekı canlandırıcı sıvı bu ile ilgili olarak. îstanbul Belebaş derisinin damarlanm dolaşı riiyesi Neşriyat Müdürlüğunden dKövcü kövden Hnlusi L'sla va şağıdaki yazı alınmıştır: yor, ölü hücreleri canlandırıyor. zıyor: Sonra. kavuk çıkarılıyor. Bir uz«Üsküdar Acıbadem. Askeri Sa Yozgat vilâyetinın Safaatli kaman kalan tek tük sa^ tellerini anatoryom yolu ve Nişantaşı ha\/ayıklıvor Yerlerinde yeni tüyler zasına baglı Kövcü köyü okululisine tenvirat lâmbaları takılma sürecektir. tlkin seyrek, snnra nun yapılması için her şey mevcuttur. Üç yıldır okul yapılması »ı husuşu, 1961 programında nazaadamakıllı gür saçlar çıkacaktır. na teşebbüs edildiği halde bir tür ra alınacaktıry cGız kaçırır gibi kaçırır mı heç beni?» «Şunun ettıği lâfa bak! Adam olanın yanında gızı da bir. dulu da. . Usta kardaşım adam ki, gıymat.nı biliyor. Yanındaki bahan dünya değer. Hadi, ver parılanı...» «Ben parılayı ne bilirim? ben ben...» «Üç kere ıslık çalsa nasıl?» «Çalsın.» • Sen de bohçanı al. eniver.» «Buldur bazan gün mü?» • Öyle olsun. beklemek de sabap yok. .» «Bir senin sözüne Naciye aba. bir senin sözüne. anamın bubamm hatırların: yıkıyorum. Köyün diünden kurtulamayız gayri...> «Köyün dili kopsun! Sana ne kövden? Onlar kurtlandıklarından lâf ederler. Ellerinde olsa kendileri de kaçarlar. Gahbecik Gülşen. böyle bir fırsandı buldun da...» E'.leriyle Gülşenin başını avuçlayıp gözlerinden öptü, «ASIaj ma canım!» dedi «(Ağlama oras( bı. şahan gibi oglana kavuşuyorsun. elvan gibi... aâlama zilli!...)» Bir daha öptü. Sonra kalktı. odava seldi Usta gözlerini dikti. hemen Dİr haber istiyordu Naciye'nin halini. yüzünü araştınyordu. «tki EÖZÜ iki çeşme, oturmuş ağ lıyor.» dedi Naciye. Haceıre: «Biz bunun bir ortası nı bu'alım. gelin etmeyin.» 1edi. «Ne pÜ7Ümü var uzaklara gitrnîniı>' SÖVIP bir yakın köye git gideceksen O zaman al götür Gül5°r'i . » L'sti'nın ıci kanamaya başlamış tı: «Yakınlar neresi yakın ki? Dağı aşıram perek. En az bir gün lük. iki günlük yollar...» «Ne taraflar olacak gideceâın yerler?» «Dinneı tcprağma geçeyim diyo rum.» «Eyi ya. al götür. dügünde Dayramda gelir bir gezersiniz, ne var mış bunda?... Ah. Gülşen benim gızım olacak!...» Şerfe kanya dön dü: «Vallaha bak bacı. sen de yükünü pek yüceye yığıyorsun canım! Biribirlerine sevileri akmış. hee de de gitsinler • Şerfe kan parladı: «N'e iamin, ne zaman görüşmüşler de sevileri akıvermis' Sevi akması da neyimiş?» «Amaaaan.. görüşüp konuşmak da sart mı? Sevi dediğin bir takikenin içinde akar.. bir görmede! Gel sebap olma, sonra intizar içiııde kalırsın • Şerfe karı «Uzaklara gız vercmem. uzaklaraa..» dedi. «Nikâh edecek yenge.» dedi Memed. • Helbe' nikâh edecek, ekmekçı mi verecektim?» Şerfe kan eğilip bükülmüyordu. Kalkıp Hacerce'nın evine geldiler. Naciye hâlâ »öylemiyordu. Us ta da yanıyordu için için. Memed' «lşleri kendi elinle bozuyorsun be!» dedi «Höyt demey len korkuyorsun Otur ottırduğun verde! Otur da sana bir dokansın lar bakalım.» Usta, Hacerce'den yana döndü: «Acabola Gülşen bir yıl daha bek ler mi ki? Ortalık yatışana kadar bir dolansam, gelsem..» «Anlatsana. sen neçün gidiyorsıın. ne varmış ortahkta?» • tçinıe kötü şeyler doğuyor teyzc Pisi pisine araya gitmek istemiyorum Bir soruver Gülşen'e, bir yıl daha beklerse, geleyim, dediği yerde bir işlik açayım. tsterse Tokaköy'de...• Naciye domuzluğu bırakıp habe rı söylemiyordu. Ikindi vakti yola çıktılar Yol boyunca Memed. hep: «Gitme » dedi Usta, başını öne düşürüp düşündü. Uzun zaman, bir tek söz konuşmadan yürüdü. «Evham.. hep evham!» dedi Memed. «Pusu kurup öldürecekler.. evhara!» Doğru... Damah'da olanlan düşünüyordu Bilisiz insanın tepkisi.. Hep gizli, hep karanlık işler çeviriyorlardı Işı hemen tabancaya bıçağa döküyorlardı. Memed söyleniyordu: «Halbuysara ki. bosa korkuyor. Biz burada korkuluk muyuz? Ortaköy'de seni sevmiyen bir kişi bile yoK. Nasıl pusu kurabilirlermiş. Nasıl öldürebilirleımiş? Biz yok muyuz? Bize niye heç güvenmiyorsun? Gü venir mi? Kölgesinden korkuyor herifçoğlu!» «Korkmuyorum Memed!» diye bağırdı. «Korkuyorsuuuuun! Tavşan gibi kaçıyorsun Yonis Beyin önünden.» «Kaçmıyorum Memed, aklımın dediğini yapıyorum. Karşımdakiler hep edepsiz adamlar. Gelecek belâyı önlemek istiyorum.» «Evhamlar...» Müdürsüz ve öğretmensiz bir lise «Bizden de hazzetmez oldun ellehem?» « » «Bizden geç, Gülşen'i de koyup gidiyorsun!» « » «Baksana. cuvap vermeğe bile tenezil etmiyorsun..» Parladı«Etmivorum ulan! Etmivorum ulan! Sizi de Gülşen'i de bırakıyorum ulan! Korkuyorum. tavşan aibi kaçıyorum ulan! Varsa bir diyece§in de ulan! Çok ıızattm be! Anlamazsın a§rımı. döğer dıırursun yaSrımı.. Ooooo! Yarın. ?ü re süre indirecekler bir tenhafa dereye. takacaklar elimi de koîumu.. yumacaklar ağzımı da eözü mü.. ondan sonra. vur ha. vur ha!. Ezilen benim hasım olacak Yarıda kalan benim isim olacak Kimsesiz han odalarında. valnız yalnız ben bekliveceğim » BaîirıvorH'i: «Rahat riüskünü değilim Davaktan da korkmuvorum Ama nüirn den. koıkuvorum Dünvava dnvmadan. eıi^el evler. temiz sular, temi? snalar, bakımlı cocuklar co ruiclan sindirmiyen. uvsallastırmt van olcullar pörmpden öliirüm rii ve korkuvorum. Havdi öleyim nlümüm hunu saŞhvacak mı? Hir Demirri U^tası vardı. fviydi M dü gifti Bu! Havada karaca karaca kartallann. çakırrto5a n kwlarının. akbabalarının ülpsime dn nüştüğünü eörüvorıım PıiT>lan ci diyorum Tutustusum her fcavcada venilmek. her kaveada alta düsmek istemivorum Bir kere de yendiŞİTİ. vumruSumu şövle ha«mın haprına vura vura. hınrımı ala a!? vendiğimi göreyim. hunu isti\orum '• Nacive'de çıt yoktu: «fKeşke söv lesem de sevinsevdi fukara...)» rii yorriu kendi kendine Memed. tutulmuş kalmıştı: «(Yendisimi göreyim.. hıncımı ala ala.. bunu istiyorum..)» Usta'nın sözlerini içinden kendi kendine tekrar etti Sonra: «Övleyse zayıf bir hasım arıyorsıın sen.» dedi. «Zayıf bir hasım ki. hemrn venesin!» «Kafasmı kanırdı: «Zayıf değil.. eşit! Eşit bir hasım!» (Arkası var) Ingiltere'de en kıymetli şey toprok Dünyada, metrekare başına en fazla nüfus duşen memleket îngil teredir. îngiliz hükümeti mimarlardan arazinin bir metre katresini bile esirgiyerek kullanmalarını istemektedir. Toprağın °o 70 i iskân işlerine ayrılmıştır. Mimarlar çâre oflarak kule biçimi binâlan sâhk v n i y c r lar. Sophia Loren, son (il mi olan «Ctd» de Japonlav dazlakhğa fcie çate buldular Dazlakhk, dünyayı saran bir sal tun tedaviler, derınıne gıaemıyor, gın değildir ama, bir çok «komp cilt üstünde kalıyordu. Ve tabiî, leks« ler, bir çok hayal kırıklıkla derdın önü de ahnamıyordu. rı yaratmaktadır. Bugüne kadar «Tokjo» da «Takeda» enstitüsu, tıp, saçların bir daha çıkmamak ü inkılâp yapan bir metod keşfetzere dokülmesine çare bulama ımiştir Bu metodla, kıl dipleri mıştı. I ve cilt gençleştiriliyor, canlandırıtedavi En ileri memleketlerde bile bü lıyor. Hastalık, kökünden ediliyor. Enstitünün salonlannda başlan sargılı dazlakların yüzüne bakarsanız şaşarsınız. Çünkü, çoğu gençtir. Bundan da anlaşıhyor ki. dazlakhk, bir yaş meselesi değüdir. Kompleksler yaratmasının ' en büyük sebebi de bu olsa gerek. Yaşla. her şeyin birer birer elin den gideceğini bilen ınsanda, az, j Londra polisi 1946 da sadece 6 çok alışkanlık ve bir çeşit hoşgö Dilsizler, sağıriar ve körler tiyatro zevkine kavuştular îsveçte, 400 dilsiz ve sağır hir piyeste aktörlerin konaşmalarını rahatça tâkip edebildüler. Bunun için basit bir tedbir ahnmıştı. Sahnenin önünde duraın bir spiker aktörlerin sözlerinti «dilsiz sagır» işaretleri ile tercüme ediyordu. Stockholm'deki «Vasa Tiyatrosu» da körler için temsiller vermektedir. Onlar komışulanları duydukları, fakat dekor ve artist i leri göremediklerinden oyun başla ' madan önce kendilerine dekor ve artistler anlatılıyor. Köpeklerin kıymeti «Clara Petacci» konusu dirildi Köy odasına sığmadıkları için sınıfta bırakılan öğrenciler Mahalleniz ışıklandırılacak! 1İ1 ™ ırıi'.sıı îstanbul Belediyesi SPHİ|{ Tİl'ATROlARI lir*"l Tepebası Tiyatrosn ffl günlrri pprçembe ve Cumartesi SEVİL BERBERt 1&Z Cumartes) Pazar lî de Bu Melek Satılık Değil MEKTEP ARKADAŞI YENİ TİYATRO İKİ EFENDİNİN UŞAĞI Heı gecp 21 dp HPI etln 18 de n t i c ı gpctlet 21 dp köpek kullanıyormuş. Bu yılın sonunda ise 300 köpekle iş görecek. Uzmanlar bir polisle bir köpeğin 5 polisin yerini tuttuğu kanısındadırlar. LÛTFEN DOKUNMAYIN I'âYMGGNKlJ PROGRA, ISTANBUL Car?amba Cumarteni 14 30 da (Cocuk Piyesl) PETFR PAN Saiı sünlcrt t*>md! voktur İSTANBITL BÖLÜMÜ Herrün 21 d > < Evlerini taşıyorlar 3.500.000 Amerikalı portatif evlerde yaşamaktadır. Bu evler ihtiyaç ve imkânlara gÖM eradan oraya taşınabiliyor. Kuş sevgisi Amerikada her dört ailede birinin kuşu vardır. Butün Amerika Birleşik Devletlerindeki kanarya sayıeı 7 milyonu, papağan sayısı onb«$ milyonu buluyor. Mussolini ile birlikte öldürülen metresi Clara Petacci'nin ailesi, i Clara'nın hayatına ait bir kitap yazıp yayınhyan yazara dâva aç ! mışlardır. îtalyan kanunlarına göre anne, babasından izin alınmadıkça bir kızın özel hayatı üstüne yapılacak her çeşit yayın yasaktır. Milâno mahkemesi dâvayı haklı görmüş ve kitabı toplattıj rarak yasak etmiştir. | Baharda bir cicek actı Sı;e Tiyatrasu'ıun modern zevk e süslenmiş olrnasına rağmen basık tavanlı talonu ve kısa ar^Hiıjtlı Kanapelerinin sıkıntısı nı «Baharın Sesi» oyunuyla se yirciler bir dakika bile iuvmadılar. John Van Druten'in bu piyesi o kadar hafif, zârif ve uygun bir tempo ile baştjn sona kadar oynandı ki. daha ilk gecesindeki başarıyı ba<ır mensupları, eleştiricüer v e (ii vetliler içten alkışladılar. Şunu hemen belırtelim kı: Site Tiyatrosunun sanat yönv ile büyük başarısı sayılan bu> dan önceki oyun «Anti?one> de büyük kadın sanatçı Yıl.'lı. Kenter'in unutulmaz başrolıı seyirciyi büyülemiş ve oturiı ğu yere âdeta mıhlamıştı! Şin di «Baharın Sesi»nde ise zeıi' sanatçı Çiğdem Selışık kuş h; fifliğiyle ve çok ince oyunuyla seyirciyi tam aksine yevin den kıpırdatıyor, harekete getiriyor ve ona vaktin nası1 geçtiğini duyurtmuyor. Hemer sözlerimize ekleyelim ki. *Ba harın Sesi»nde Bill Page rolünü oynayan Genco Erkal'ır bu sefer diğer oyunlanndan farklı olarak aşırı hareketlere kaçmadan oiduğu gibi, yapma cıksız ve sade oyunu ile. gene zârıf attist Çolpan İlhan'ın cu piyesin hafifliğine çok yaraşnn rahat oyunu bu üçlü ekipın temsilı tam bir denge içinde vıi'ütmelerini sağlıyor. 1901 de Londrada doğan, nabası Holândah, annesi tngilız olan John Van Druten'in îngiliz eğitim sistemini yeren piyeslerinden sonra, 1943 te vaz dığı ve New York'ta süre.iz oynayan «Baharın Sesi» eierın deki havayı ve karakteri de, ancak Müşfik Kenter gibi nnlayışlı ve olgun bir sanatçı ;ah neye koyabilirdı. Müş£ik Ken ter'in bu oyundaki reiisörlüği ner türlü övgüye değer. Fakat biz gene «Bahann Se unde açan çiçeğe dönecegi/• ,'iğdem Selışık: Amerikan Kı/ Kolejinde yetişmiş, «Genç Ouncular» ile ilk defa sahnj'.p ıtılmış, T.M T.F nun düzenediği Tiyatro Festivalinde rol Imış. ilk defa profesyonel tıatroda, «Antigone»deki tsmole rolüyle başarı gösterrnış ı!an Çiğdem Selışık. 1939 dolumlu olmasına rağmen. bütün gençliğiyle en ünlü yazar 'arın en önemli rollerinin üs•esinden gelebileceğini şimJilen müjdeliyor. Insan onj t Baharın Sesimde seyrederken. şimdiden bahann meltemini ve hafifüğini duyuyor... Selmi ANDAK 7.27 Açılış ve program 7,30 tki marş 7,35 Neyler 7,40 Kur'anı Kerim 7.50 Saz eserleri 8.00 Haberler 8.15 Plâk dolabından 8.45 Türküler 9.00 Operet melodileri 9.20 Şarkılar 9.40 Dans müziği 10,00 Kapanış. 11,57 Açılış ve program 12.00 Iki marş 12.05 Karışık öğle melodileri 12.30 Şarkılar (Gülseren Güvenli) 13.00 Günümüzden sevilen plâklar 13.15 Haberler 13.30 Şarkılar (Rıza Rit) 14,00 Cuma konseri 14.50 Konuşma 15.00 Şarkılar ve türküler 15.20 Haftanın bestecisi (R. Strauss «ölüm ve Istihale») 15,45 Marino Marini Kuarteti 16.00 Şarkılar 16,15 Saz eserleri 16.30 Keman soloları 16.45 Türküler 17,00 Tarım saati 17.10 Aydemir Mete ve arkadasları 17.25 Radyo Kadmlar Fasıl Heyeti 17,45 Dini sohbet 17.54 tftar vakti 17,55 Saz eserleri 18,00 Gençlik saati 18.15 Şarkılar (Recep Birgit) 18.45 Haberler 19,00 Çeşitli stüdyolardan 19.30 Olaylar ve yankıları 19,45 Viyolonist Darvaş 20,00 Ramazan eğlenceleri 20.30 Seçtiğiniz mısralar 20,45 Saz eserleri 21,00 Yassıada saati 22,00 Çeşitli stüdyolardan 22,15 Klâsik Koro 22,45 Piyanist Verda Erman 23,00 Haberler 23,15 Senfonik müzik (F. Mendelssohn «3. Skoç senfonısi») 23,40 Rıtm ve melodı 23,55 Program 24.00 Kapanış. HACIYATMAZ Y^zan Cpvat Fehmı Bafkut Cumrırte=ı Pazaı IJ de ANKARA 6.57 Açılış ve günün programları 7.00 Kur'anı Kerim 7.15 Saz eserleri 7.30 Haberler 7,45 Bugün 8.00 Sanatkârlar geçidi 8.30 Melodiler 9,00 Hüseyin Gökmen'den şarkılar 9,15 Türküler 9,30 Sabah konseri 10,00 Kapanış. 11,57 Açılış ve programlar 12,00 Kingston Triosu 12,15 Sizin için 12,20 Çeşitli Türk müziği 12.45 Haberler 13.00 Hafif müzik 13,10 Türk basınından özetler 13.15 Öğle konseri 13.45 Ahmet Sezgin'den türküler 14.00 Erol Pekcan Caz Topluluğu 14,15 Melodiler 14,30 Cevriye Ceyhun'dan şarkılar 15,00 Kapanış. 16,57 Açılış ve programlar 17,00 İncesazdan Suzinak Faslı 17,30 Dinle neyden 18,00 Sizin için 18.35 Yurttan sesler 19.00 Haberler 19.15 Yaşadığımız günler 19.30 Olaylar ve yankıları 19,45 Mustafa Sağyaşar'dan sevilmiş şarkılar 20.00 Radyo Senfoni Orkestrası 20,30 Ramazan özel prog ramı 21,00 Yassıada saati 22,00 Çeşitli müzik 22,10 Devamı yarın akşam 22.30 Haberler 22,45 Gece konseri (Beethoven c2 ve 3 No. lu sonatlar») 23.30 Mantovani Orkestrası 24.00 Kapanış. BÜYÜK Rpr ÇINAR KADIKÖY TTYATROSU eVm 13 dp azartps) günlen tPmsii vnktur. BAS RPI SAYFA eprp ?1 rı» T UZA K Pprsembp eünlpri tpmsil yokiur. ÎFtanhu] Tivatrnsu MUHALtF ODACI RPI nksarr 21 de. Carsamba tpnzilâtlı matine Cumartefri Pazar 1B30 da TPI 44 ÎS S K Kompdl 3 perde Saat 21 de Cuma. Cumartpst Pazaı matina 17 de TeJ; «4 02 76 KARACA TIVATRO CÜMBtiS PALA8 Muammeı Karaca TARKUM Nalıncıyan rolünde . w He? akşaro 2115 te Çarşamba. CumartfBİ Pazaı Matlns 1« da Tel1 44 fif P P • ••«• KÜCÜK SAHNE G A Z E BO Modadan soıı süsler * Siyah saten kordele. ensede gül, gözlerin üstünde tül. (Soldak i r e s l m de) ir Otuz yıl oncenın şapkaları gerı geldi. Aynı tepe. aynı süs. (Sağdaki resimde). k Ceket ya da mantolann önle rinde düğme yerine fiyonklar. [ * Akşam elbiselerinin kalçasmı da, ya da omuzunda kocaman bir ' sakavık. * A ! n I s a r a " kordelenın ensede • bağiandığı yerde bir gül, altında gözleri. kulakları örten ince bir i tül. RAV OSCAJfc p ATTİ 179 <^ fRUF. NÎMBÜS'ün MACERALARL eVotv
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle