Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
KÜLTÜR 33 ADIM ADIM İSTANBUL Turgay Tuna tunaturgay?yahoo.fr SİRKECİ GARI İstanbul’un geçen yüzyılın sonlarında yapılmış en muhteşem yapılarından biridir Sirkeci Garı. Avrupa’daki aynı dönemin gar binalarıyla boy ölçüşecek kadar güzeldir ama kıymetini bilen kim? Gar binası, Bahçekapı’da eski Deutsche Bank binası Germina Han’la, Beyoğlu’ndaki Rumeli Pasaj’ını yapan Alman mimar Jasmund’un eseri. İnşaata 11 Şubat 1888’de başlanmış, azimli ve kesintisiz bir çalışmayla 3 Mayıs 1890’da bitirilip renkli bir törenle açılmış. Açılışı Sultan Abdülhamit adına Hamdi Paşa yapmış. Sirkeci Garı’nda kullanılan tuğlalar, o dönemin en büyük tuğla ihracatını gerçekleştiren, İstanbul’un başka yapılarında da görülen Marsilya tuğlalarıdır. Garın en büyük özelliklerinden biri, Avrupa’nın eski büyük kent garlarında da görülen saatleridir. Binanın iki yanına yükselen kulelerin üzerindeki saatlerden biri, 1999 depreminde oluşan çatlak nedeniyle kimi zaman duraklayıp geri kalsa da, bu saatler varlıklarıyla bir başka güzellik katarlar gar binasına. Dışı gibi içi de bir başka güzeldir Sirkeci Garı’nın. Bir zamanlar, pencereleri, vitraylı geniş bekleme salonlarını ısıtan, Avusturya’da imal edilmiş büyük sobalar, bugün hala sapa sağlam bir şekilde durmaktadırlar. İlk yıllarında hava gazı ile aydınlatılan gar binası, yüzyılın başlarındaki İstanbul’un en ışıltılı yapılarından birini oluşturmuş, gelen giden trenlerle, yolculardan hamallara büyük bir hareketlilik yaşamıştır. Şüphesiz, Sirkeci Garı’nın tarihinde yaşanmış en büyük hareketliliklerden biri, 19121913 Balkan Savaşları sırasında binlerce Mehmetçiğin buradan cephelere gidişidir. Bir kara kabus gibi, ülkenin başına çökmüş o canlı günlerde, buradan gidenlerin çoğu geri dönememiş, düşman kurşunlarının yanı sıra kolera, tifüs salgınlarında şehit olmuşlardır. Bu garda yaşanmış acı ve ezikliklerle dolu bir başka hareketlilik dönemi de, 19191922 yılları arasında, İstanbul’u işgal eden itilaf devletleri kuvvetlerinin yarattığı asker ve mühimmat trafiği olmuş, Sirkeci Garı’nın kontrolü işgal ordularının eline geçmiştir. Tabii ki, güzel anıları da var garın. Bir zamanlar, zengin yolcularıyla gelen Orient Express ve Simplon Express trenleri ile yaşanan ve sanki bir bayram havasını andıran karşılama törenleri, ilk işçi kafilelerimizin Almanya’ya uğurlanışları, unutulmayan anılar arasında. İki yıldan bu yana, içinde küçük bir müze ile çok güzel bir restoranın da yer aldığı Sirkeci Garı, büyük umutla o bir kenara kakılıp itilmişliğin, İstanbul’a olan küskünlüğünden kurtulacağı günleri bekliyor. 19931995 yılları arasında onarımı yapılan iki bina 18 Mayıs 1996’da müze olarak hizmete girer. Antalya fotoğrafları Kendisi de görsel müze olan evin ahşap çıtalı tavanları ve duvarları Antalya surları üzerindeki ünlü Tekelioğlu Konağı’ndan esinlenilerek kalemişi bezemelerle süslenmiştir. Özel efektlerle seçkin malzemelerin sergilendiği bir etnoğrafya müzesine dönüştürülen evin merdivenlerinden ‘‘hayat’’a çıkınca sizi eski siyahbeyaz Antalya fotoğrafları ve gravürleri ile gezginlerin yöreyle ilgili bilgileri karşılar. Dünyanın değişik müzayedelerinden satın alınan ve özenle seçilip sergilenen bu fotoğraflar ve gravürler bile belirtilen müzeyi ziyaret etmemiz için yeterli bir nedendir. Fotoğraf ve gravür sergisini gezip odalara geçince kahve ikramı, damat tıraşı ve kına gecesinin canlandıran mankenlerle karşılaşılır. Türk evinden ayrılırken güler yüzlü müze personeli sizi bahçedeki ikinci binaya yönlendirir. Bu yapı Kaleiçi yapı stoğunun anıtsal eserleri arasında yer alan eski bir Ordodoks kilisesidir. 1920’li yıllarda mübadele sonucu cemaatini kaybeden Aya Yorgi Kilisesi daha sonra özel mülkiyete geçmiş bazı eklentilerle yıllarca pamuk deposu olarak kullanıldığından büyük çapta zarar görmüştür. Dikdörtgen planlı, tek hacimli, üzeri tonoz örtülü kilisede Suna Hanım tarafından özenle derlenen Çanakkale ve Kütahya seramikleri sergilenmektedir. Çanakkale seramikleri bu müzede önemli bir kolleksiyon oluşturmuştur. Ayrıca son onarımıyla bir görsel zenginlik oluşturan bu mekanda müzik dinletileri ve kültürel etkinlikler düzenlenmektedir. Müzeyi gezdikten sonra isterseniz sokağın karşısına geçip Sunaİnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü’nün zengin kütüphanesinden yararlanabilirsiniz. İlgilenenlere not: Sunaİnan Kıraç Kaleiçi Müzesi: 0.242. 243 42 74