Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
28 HİNDİSTAN Otobüste nohutlu pilav Yazı ve fotoğraflar Dilek Ünsal ıllarca, bir gün HindisY tan’a gideceğim günü düşledim. Hint kültürüne olan aşinalığım sayesinde hep onun yollarını gözledim ve o günler gelip çattı. Hatta bu satırları yazarken o günler gerilerde kaldı ve şimdi sizlerle onları paylaşma zamanı... İlk durakta Hindistan’ın başkenti Delhi var. Hintliler buraya ‘‘Dili’’ diyorlar. Genelde turistlerin ilk ayak bastığı şehir olma özelliğini taşıyor. Diğer şehirlere ulaşım için en iyi bağlantılar buradan. Delhi’ye ayak basar basmaz kendimi havaalanında çok komik bir manzaranın içinde buluyorum. Döviz bozdurmak için bir bankaya gidiyorum, banka dediğime bakmayın, daha çok bir kahvehaneyi andırıyor. Yaklaşık 20 adam sandalyelere oturmuş çay, sigara içip kafalarını sağa sola sallayarak konuşuyorlar, belli ki bir toplantı var. Hintli insanlarda özellikle de erkelerinde ilk dikkatimi çeken konuşurken devamlı kafalarını sağa sola sallamaları, tıpkı Akdeniz insanının konuşurken el hareketlerini fazla kullanması gibi. Havaalanından dışarı ayak basmak oldukça güç bir iş. İlk önce tüm taksiciler, otelciler size doğru geliyor. Onlara bir de orada bekleyenlerin bakışları eklenince insan şöyle bir silkinmek istiyor. Havaalanındaki ilk dakikalardan sonra ilk işim bir otobüs bulup şehir merkezine gitmek oldu. Otogar dediğimiz ana otobüs duraklarında ki karışık lıklar, Türkiye’deki manzaraları aratmayacak cinsten. Yükleri ile oturan insanlar, sokak satıcıları, bakışlarını devamlı üzerinizde hissettiğiniz bir dolu yabancı, şimdilik onlar size yabancı, siz onlara yabancı. Otobüsler trenlere kıyasla çok ucuz, bu yüzden de her daim her otobüs dolu. Tıpkı Türkiye de ki gi bi otobüslerin ön camları, aynaları süslü ama tam anlamı ile bizde ki gibi değil. Eğer şoförünüz Hindu dinine mensup ise, o zaman cam boyunca rengarenk Hindu Tanrılarının posterleri, yok eğer Sih dinine mensup ise o zamanda onların 10 guru diye tabir ettikleri önemli din adamlarının posterleri ya da takvimleri karşınıza çıkacak. Hatta bazı otobüslerde bunların hepsini yan yana görmek de mümkün. Bu dinler o kadar iç içe yaşıyor ki, artık insanlar her dini kendilerinin gibi kabul etmişler. Otobüsler içerden ve dışarıdan oldukça süslü, dışları rengarenk, kimi zaman çiçek desenli, yeşil, mavi, kırmızı ağırlık