22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

14 Kültür ve sanatın sınırı olmaz 35 yıl önce Dr. Nejat F. Eczacıbaşı “Biz İstanbul’a karşı olan görevimizi yerine getirmiyoruz. Muhakkak bir şeyler yapmamız gerek” diyerek İstanbul Kültür Sanat Vakfı’yla yola çıktı. Türkiye’yi dünyaya tanıtan önemli festivallere imzasını atan İKSV’nin Yönetim Kurulu Başkanı Şakir Eczacıbaşı da “Daha yapacak çok şey var” diyor... Şirin GÜVEN ürkiye’de festival anlayışını yerleştiren, İstanbul’daki kültür sanat etkinliklerinin öncülüğünü yapan İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) 35 yaşında. 1973 yılında Dr. Nejat F. Eczacıbaşı önderliğindeki 14 işadamı tarafından kurulan vakıf, o günden bu yana pek çok yol kat etti. Etkinliklerine bir buçuk ay süren bir festival ile başlayan İKSV, bugün farklı alanlarda uluslararası festivaller düzenliyor. İstanbul Fim Festivali, İstanbul Tiyatro Festivali, İstanbul Müzik Festivali, İstanbul Caz Festivali ve İstanbul Bienali, uluslararası alanda başarı kazanmış, İstanbul’un kültür ve sanat yaşamına zenginlik katmış önemli etkinlikler... Vakfın 35. yılı dolayısıyla, İKSV’nin Yönetim Kurulu Başkanı Şakir Eczacıbaşı ile 14. Uluslararası İstanbul Caz Festivali’nin ardından söyleştik. Festival anlayışını Türkiye’ye getirmelerinden, gelecek projelerine; İKSV’nin kat ettiği yollardan, sanata adadığı yaşamına kadar... C röportaj DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ 27 TEMMUZ 2007 CUMA Gezi Kitaplarında Ne Anlatılır? tarlalarının, zeytinliklerin, çam ormanlarının sizlere söyleyeceklerine kulak vermek, onların aktardıklarıyla hayatınızı zenginleştirmekse yaşadığınız ülkeyle ilgilenmenin temel yollarından biri bence. ??? Bir de kitaplar var elbette: Gezi edebiyatı dediğimiz, yazarların gezdikleri yerleri anlattıkları yapıtlar. Hep zayıf bir gezi edebiyatımızın olduğu söylenegelse de, pek de azımsanacak bir toplam değil, bu alanda verilen yapıtlar. Bu yapıtların tatile gidenlerle ya da gidecek olanlarla doğrudan bir ilgisi yok aslında. Çünkü onlar birer edebiyat kitabı. Tıpkı bir roman, öykü ya da şiir kitabı okur gibi okunacak kitaplar. Gezmeye meraklı olanlar, farklı coğrafyaları yazarların gözüyle tanıma, anlama ve düşünme olanağına kavuşurlar bu kitaplarla. Geçmiş yüzyıllarda yazılmış gezi kitapları yalnızca gezi değil, o dönemleri tanımamıza yardım eden, son derece ilginç tarih kitaplarıdır aynı zamanda. Cumhuriyet’in ilk yıllarında yazılmış, Anadolu’yu anlatan gezi kitaplarında dönemin, yeni bir ülke ve toplum kurmanın coşkusunu, heyecanı duymamak olanaksızdır. Kimi yazarlar, savaşların, açlıkların, toplumsal çatışmaların olduğu ülkelere, toplumlara ilgi duymuşlar, buralardan devşirdikleri gözlemlerini aktarmışlar, yaşadıkları çağı sorgulamaya girişmişlerdir gezi kitaplarında. Kimi yazarların gezi kitaplarında ise anlatım özellikleri öne çıkar. Güzel bir roman ya da öykü okuyormuşcasına etkilenirsiniz. Bu nedenle tatil dönemlerini tek boyutlu düşünmemek gerek. Belki gezi kitapları sizi sıradan bir tatilden daha çok mutlu edebilir. T İSTANBUL’A KARŞI GÖREV İKSV hangi amaçla kuruldu? Bugün bulunduğunuz noktada amaçlarınızı gerçekleştirdiğinizi düşünüyor musunuz? “35 yıl önce büyük ağabeyim Dr. Nejat Eczacıbaşı’nın önderliğinde temeli atıldı İKSV’nin. O sıralarda İstanbul’da çok az kültür ve sanat etkinliği oluyordu. Şehir tiyatroları vardı; sinemalara beş altı yıllık filmler geliyordu. Üstelik yalnızca popüler Amerikan filmleriydi bunlar. Bir yılda en fazla altı yedi uluslararası önemli müzisyenin resitali oluyordu. Ve galeri olarak da bir tek Maya Sanat Galerisi bulunuyordu. Oysa İstanbul, üç imparatorluğun başkenti, iki büyük dinin merkezi olmuş bir kent. Kültür açısından çok parlak bir tarihi var. Nejat Bey ve arkadaşları İstanbul’a bu layık değil diye düşünmüşler. ‘İstanbul hepimize; kültürüyle, tarihiyle, geçmişiyle, anıtlarıyla, eşsiz doğasıyla güzellikler sunuyor, ancak biz İstanbul’a karşı olan görevimizi yerine getirmiyoruz. İKSV Muhakkak bir şeyler yapmamız gerek’ sayesinde festival andemişler ve tartışmalar sonucunda bir layışı Türkiye’de yerleşti. festival yapmanın yararlı olacağına Artık bugün birçok festival yapıkarar vermişler. Neden bir festival lıyor. Bu süreci nasıl buluyorsunuz? düşünülmüş peki? Çünkü yabancı “Bir kısmı festival niteliğine sahip gersanatçılar gelecek, İstanbullu çekten. Yani uluslararası olmasa da, en azınsanatseverler onları izleyecek, dan festival biçiminde yapıyorlar; bir bölümü dünyada neler olup bittiğini ise, yalnızca festival adını kullanmak için etkinlik görecekti. Aynı zamanda düzenliyor. Yani birçok festival, festival değil aslında. gelen sanatçılar Türkiye’yi İlgi çekmek için ‘festival’ diyorlar. Ancak bunların aratanıyacak ve uluslararası sında Ankara Müzik Festivali, Antalya Altın Portakal sanat çevrelerinde sözünü Film Festivali, Uluslararası İzmir Festivali gibi gereğince edeceklerdi. Nejat düzenlenen, uluslararası nitelikteki etkinlikleri ayrı tutmak Bey’den sonra ben gerek.” başkan oldum. O İKSV’nin 35. yılını her festival kendi içinde kutluyor bu yıl. yıllardan beri çok Başka kutlama programları da gerçekleştirmeyi düşünüyor mubüyük yol kat ettik. sunuz? Bugün beş uluslararası “2007 bizim 35. yılımız olmasının yanı sıra önemli bir başka tarifestival düzenliyoruz; he de denk geliyor. Örneğin, Anadolu’nun çıkardığı en büyük düşüfilm, tiyatro, müzik, nür Mevlânâ’nın doğumunun 800. yılı. Böyle bir raslantı olunca, 35. caz ve güncel sanat Uluslararası İstanbul Müzik Festivali kapsamında onun için özel bir (bienal) alanlarında. bölüm hazırlandı. Mevlânâ ile ilgili bir gösterimiz daha olacak. Öldüğü Dünyada pek çok ay içerisinde, tiyatronun en önemli yaratıcılarından Robert Wilson bir festival yapılıyor. gösteri hazırlayacak.” Hele sinema alanında bini aşkın festival var. Bizim düzenlediğimiz festivaller, dünya çapında kendi alanlarında başarılı festivaller. Hepsinde dünyada ilk sıralardayız. Örneğin, dünyada 150 bienal düzenleniyor. Bir araştırmaya göre yaratıcılık açısından İstanbul Bienali ikinci sırada, 108 yıllık Venedik ise beşinci sırada. Avrupa’da da, Türkiye festivalleri ve gösterileri yapıyoruz. İstanbul’un bir kültür başkenti olması konusunda çalışmalar yürüttük ve buralara vardık.” Yeni projeler var mı? “Ben bu anlattığım gelişmeleri yeterli bulmuyorum, çünkü kültür ve sanatın sınırı olamaz. Bu festivaller çok parlak olsa da, biz bunlarla yetinmiyoruz. Daha yapacak çok şey var aslında. Her alanda olduğu gibi kültür ve sanatta da böyle.” az tatilleri, bizde çağdaşlaşma yoluna girdiğimiz Cumhuriyet döneminde, çalışanların ücretli izin haklarının kazanılmasıyla ortaya çıkan bir olgu. Öncesinde, kimi yörelerimizdeki yaylaya çıkma ya da Osmanlı’nın son dönemlerinde varlıklıların İstanbul’un çevresindeki yeşil alanlardaki yazlık evlerinde oturmaları gibi kimi geleneksel davranışlar da tatil kavramı içinde düşünülebilir elbet. Yaz tatillerinin olanağı bulunanlar için en yaygın biçimi ise yazlık bir evde ya da otelde geçirilen belirli bir süredir. Bu nedenle tatil kavramının içinde, gezmekten çok başka bir yerde konaklamak ağırlık taşır. Böyle tatillerde çoğu zaman gidilen yerin bile önemi kalmaz. Yalnızca gittiğiniz otel ya da ev önemlidir. Sözgelimi Bodrum’a gidenlerin kaçının, bu kentin merkezinde antikçağın yedi harikasından biri olan Karya Kralı Mausolos’un anıtmezarı Mausoleion’un bulunduğunun farkında olduğu belirsizdir. ??? Oysa ülkemiz doğal güzelliklerinin yanında bulunmaz tarihsel geçmişiyle de gerçek bir hazinedir. Ne işe yarar peki bu hazine? Geçmiş hayatlarla, kültürlerle, toplumlarla bağlar kurmaya. Önemli midir böyle bir çaba? Elbette önemlidir. Hele günümüzün geçmişinden, tarih ve kültüründen kopup yalnızca gününü yaşamaya, üstelik de son derece yoz ve hiçbir değer ölçüsü tanımadan yaşamaya koşullanmış insanı için. Sözgelimi, iki bin yıl öncesinin bir kentine bakıp, oranın tiyatrosunu, odeonunu, hipodromunu görüp, insan hayatının nasıl tiyatro, müzik ve spor üçgeninde biçimlendiğini düşünmek az şey mi? Deniz kıyılarına bir süreliğine arkanızı döndüğünüzde karşınıza çıkacak meyve bahçelerinin, pamuk Y turgay@fisekci.com ‘Denizlerimiz karadan daha tehlikeli olacak’ Özlem GÜVEMLİ Türkiye Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Bayram Öztürk, üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkede yaşamamıza karşın denizlerin küresel ısınmadan nasıl etkileneceğine dair hiçbir çalışma ve bunu gerçekleştirecek bir kadro bulunmadığına dikkat çekti. Öztürk, bugüne dek yaptıkları incelemelere dayanarak denizlerimizde farklı bir rüzgâr ve akıntı sisteminin ortaya çıkacağını, bazı limanlarda ulaşımın aksayacağını, balıkçı filolarının, deniz araçlarının seyrinin zorlaşacağını, balık çiftliklerinin şiddetli dalgalara maruz kalacağını tahmin ettiklerini belirterek deniz ortamının kara alanından daha riskli bir hal alacağını vurguladı. TÜDAV’ın “Küresel ısınma ve Türkiye denizleri” raporu, dünyanın geleceğini tehdit eden iklim felaketine karşı ülkemizin ne kadar hazırlıksız olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Bayram Öztürk, Türkiye’de 27 ilin deniz kıyısında olmasından dolayı bu kentlerdeki kıyı yapılarının, balıkçılığın, turizm gibi ticari faaliyetlerin ciddi zarar göreceğini ifade etti. Denizlerin hâlâ “protein deposu” olduğunu kaydeden Öztürk, küresel ısınmayla ortaya çıkacak sorunların geleneksel balık avcılığına, av türlerine ve yöntemlerine darbe vuracağını söyledi. Öztürk, bu sorunların hangi bölgelerde ve hangi şiddette yaşanacağını şimdiden söylemenin mümkün olmadığını dile getirerek “Hazırlıksa yok. Doğanın nasıl bir reaksiyon göstereceğini, değişimlerin hangi bölgelerde, nasıl olacağını saptamak zor” dedi. Prof. Dr. Öztürk, Türkiye kıyılarındaki uzun dönemli deniz seviyesi değişimleri için kullanılan ölçüm istasyonlarının sayısının yeterli olmadığını belirterek “Sınırlı mevcut veriler, yılda ortalama 7 mm’lik deniz seviyesi artışının olduğunu gösteriyor. Bunun da kıyısal ekosistemde başta erozyon olmak üzere tuzlanma ve diğer değişim ve tahribatalara yol açacağı ortada” diye konuştu. Öztürk, deniz suyunun ısınması sonucunda yüksek sıcaklıkta yaşayan bakterilerin artacağına, bunun da hastalıklara yol açacağına dikkat çekti. ARADENİZ AKDENİZLEŞİYOR Rapora göre küresel ısınmanın ülkemiz denizlerinde yaratacağı sorunlar da şöyle: Akdeniz: Akdeniz’de yaşanan tropikalleşme tüm havzayı etkiliyor. Daha şimdiden, tropikal türlerden olan ve katil yosun olarak bilinen “Caulerpa Taxifolia” türü yosunla birçok balık havzada başarılı bir şekilde gelişmekte, hatta alan kazanmakta. Son yıllarda Orta Akdeniz ve Ege Denizi’nde de görülen yumuşak mercanların (Gorgonlar) ölümü de küresel ısınmayla ilintili. 12 binden fazla deniz canlısının bulunduğu Akdeniz’de bunların kaç tanesinin ve hangi türlerin küresel ısınmadan etkileneceğini kestirmek şimdilik zor. Ege ve Marmara: Akdeniz’de yaşayan, Karadeniz ve Marmara’da 20 yıl önce nadir görülen sardalya, kupes ve salpa gibi balıkların bu denizlerde sıkça görülmeye başlanması, hatta İğneada gibi Batı Karadeniz’de avcılığına başlanması deniz suyu sıcaklığının artışıyla ilişkilendirilmekte. Yine “Thallossoma Pavo” (gün balığı) türü balıkların artık Marmara Denizi’nde de görülebilmesi, dağılımının Akdeniz’in güneyinden daha kuzeye çıkması küresel ısınmanın etkileriyle açıklanabilir. Karadeniz: Küresel ısınmayla Karadenizin su sıcaklığı artacak, yağış rejimi değişecek, denize besleyici yüklerin birden girmesiyle mevsimsel plankton patlamaları yaşanabilecek. Karadeniz’de Akdenizleşmenin hızlanması ve birçok yeni türün bu denize girmesi ve besin zincirini değiştirmesi önümüzdeki yıllarda daha da belirginleşebilir. Günümüzde hamsi ve çaça gibi balıklar planktonlarla beslenerek su kolonundaki organik yüklerin denizden emilmesini sağlıyor. Bunun olmadığı, yani planktonların diplerde biriktiği bir süreçte, dipte hidrojen sülfür (H2S) oluşumu hızlanacak. Dolayısıyla sistemdeki organik maddeleri tüketen balıkların azalmasıyla H2S tabakası daha da yükselecek. K Fotoğraf: UĞUR DEMİR Eğitim için projeler yolda Festivallerin içeriklerini nasıl oluşturuyorsunuz? Programları yaparken nelere dikkat ediyorsunuz? “Öncelikle yenilikler, gelişmeler göz önünde tutuluyor. Türkiye’ye hiç gelmemiş, Türkiye’de pek tanınmamış ve Türkiye’de çalmamış sanatçılar olmasına da özen gösteriliyor. Bir de o yıl ele alınan konulara bakılıyor. Örneğin, geçen yıl Mozart yılıydı, 2007 Mevlânâ... Bu tür olaylar festivalin o yılki temasını da biçimlendiriyor.” Son yıllarda ülkemizde kültür ve sanata verilen değerde bir artış söz konusu mu? “Evet ve giderek de artıyor. Bir zamanlar verilen değeri çok az buluyorduk. Özellikle de kurumların ilgisini... Şimdi kurumların ilgisini sağlayabiliyoruz, giderek de iyileşiyor durum.” Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile ‘BitamBiöğrenci’ projesini gerçekleştirdiniz. Diğer sivil toplum örgütleri ile bu tür sosyal sorumluluk etkinliklerini devam ettirmeyi düşünüyor musunuz? “Evet düşünüyoruz. Şu sıralar, Türkiye’deki sanat okullarının ve okullardaki sanat eğitiminin geliştirilmesi konusunda bir proje üzerinde çalışıyoruz.” İKSV bugün pek çok farklı alanda festival düzenliyor. Siz kendinizi hangi alana daha yakın hissediyorsunuz? “Ben eskiden beri görsel sanatlarla daha çok ilgilenirim. O yüzden beni daha çok İstanbul Film Festivali, Tiyatro Festivali ve Bienal ilgilendiriyor.” Fotoğraf tutkunuzu biliyoruz. Kişisel bir sergi projeniz var mı bu yakınlarda? “Bir şeyler var kafamda ama henüz netleşmedi. Yurtiçinde ve dışında açtığım sergi sayısı kırk dolayında...” Kendinizi bir işadamından daha çok, yaşamını kültüre adamış bir isim olarak nitelendiriyor musunuz? “Kırk beş yıl yöneticilik yaptım. Tüm o zamanlar boyunca sanatla hep iç içeydim, ilişkimi hiç kesmedim. 1962’den beri fotoğraf çekiyorum. Ne fotoğrafçılık işimi, ne de işim fotoğrafçılığımı engelledi. Emekliye ayrıldıktan sonra kendimi tamamen sanata verdim. Ama öncelerinde de hep sanata destek olmaya çalıştım. Milliyet Sanat dergisinin çıkarılmasına öncü oldum ve bir süre de uğraştım. Vatan’ın Sanat Yaprağı’nı yönettim. Bernard Shaw ve Oscar Wilde ile ilgili iki kitap yayımladım. Onat Kutlar ve Türkiye’nin en önde gelen sanatçı ve düşünürleri ile Sinematek’i kurmuştuk. Bu kurum Türkiye’de sinemanın yönünü değiştirmiş, birçok sinemacı burada gelişmişti. Bunlara benzer başka şeyler… İş yaşamım boyunca, bir yandan sanat etkinlikleriyle de uğraştım.”
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear