Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
12 Güney Asya’da kazan çıkmazında Afganistan’da bir dönem yönetimi ele geçiren, 11 Eylül saldırılarının ardından ABD’nin hedefi olan Taliban’a, Pakistan yönetiminin o dönemdeki desteği biliniyor. Taliban, Pakistan’ın Kuzey Veziristan bölgesindeki medreselerden doğdu. Sorun artık Pakistan’ın da elini yakmaya başlamış durumda… Bahadır Selim DİLEK ünya gözünü Irak ve Filistin’de yaşanan gelişmelere çevirmişken, geçen haftalarda uluslararası haber ajanslarının Pakistan’dan geçmeye başladığı haberler gündemin üst sıralarına çok fazla taşınma şansı bulmasa da, radikal İslam, terör ve Asya ile ilgilenen uzmanların dikkatini çekmeye yetti. Aslında, 11 Eylül saldırılarından sonra kaynamaya başlayan radikalizm kazanından çıkan homurtulara kimileri kulak tıkamayı tercih ederken kimileri de kazanın altındaki ateşi besleme yoluna gitmişti. Ancak, Pakistan’da son dönemde patlak veren çatışmalar, bu homurtuların kulak tıkanmayacak kadar büyük tehlikelere işaret ettiğini ortaya koydu. Ateşin altını besleyenler, İslami radikalizmi kendi çıkarları için kullanma çabası içinde olsalar da, Pakistan’da ortaya çıkan tablo, bu ateşin çok kolay biçimde bütün dünyayı sarabileceği tehlikesini gösteriyor. BBC Türkçe Servisi, 4 Temmuz tarihinde Pakistan'ın başkenti İslamabad'da polis kuşatması altındaki Lal Camisi ve Külliyesi'ndeki 700 öğrencinin teslim olduğu duyuruyordu. Habere göre külliyede 3 Temmuz günü radikal İslamcı öğrencilerle güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmalarda on kişi ölmüş, 140 kişi de yaralanmıştı. ker ölmüştü. Yetkililere göre, Kuzey Veziristan'da bir intihar eylemcisi, bomba yüklü aracını, bir askeri konvoyun üzerine sürerek infilak ettirmişti. Bazı din adamları da camiye baskın düzenlenmesi halinde intihar saldırıları düzenleneceği tehdidinde bulunmuştu. Saldırı, Lal Camii'ndeki gerginliğin doruğa çıktığı bir dönemde gerçekleştirilmiş olması, ülke içindeki gelişmelerle, Afganistan sınırındaki durumun birbiri ile olan ilişkisini de gözler önüne sermişti. Yani bir başka deyişle, Pakistan genelinde damgasını vurmaya başlayan İslami radikalizmde, pimi İslamabad’dan çeken bombayı Veziristan’da patlatabiliyordu. Diğer yandan 2005 yılında Londra’daki saldırılardan sonra İngiliz polisinin elde ettiği ipuçları bu medreseye kadar uzanmıştı. resede 8 bine yakın öğrenci bulunmaktaydı. Medreselere devam eden öğrencilerin yaklaşık yüzde 30’u başta Afganistan olmak üzere Ortadoğu, Orta Asya ve Afrika ülkelerinden gelmekteydi. Bu medreselerde eğitim daha ziyade, Kuran’ın ezberletilmesi ve bazı temel bilgilerin verilmesinden ibaretti. Öğrencilerin geneli çok yoksul ailelerin çocuklarıydı. Eğitim ise iki seneden dokuz seneye kadar değişmekteydi. Örnek olarak Ziya’ülMedaris’te 516 yaşlar arasında değişen 150 öğrenci sadece Kuran ezberliyordu. Yalnızca Kuran ezberlemek için çok uzun olan bu eğitimde kalan boş vakitleri Taliban’ın ideolojik din eğitimi dolduruyordu. Bölgeyi gezen gazeteci David Rohde’un konuştuğu bir medrese öğrencisinin şu sözleri dikkat çekiciydi: "Ben İslam uğruna savaşmak istiyorum, bunu bizden Allah istemekte". Genç bir medrese öğretmeni ise yalnızca kendi medresesinden 400 öğrencinin Taliban’a katıldığını söylüyordu. Bu medreseler bünyesinde faaliyet gösteren Hareket’ülEnsar ABD’nin terörist örgütler listesinde yer alıyordu. Dr. Soyyer’in verdiği bilgilerden devam edelim… Deoband okulunun devamı sayılan bir medrese 1947’de Pakistan’da Hakkaniye adıyla açıldı. Fakat 2000’li yıllarda bu medresenin klasik Deobandi medresesiyle hiçbir benzerliği kalmamıştı. Bu medrese Pakistan’da Cemiyeti Ulemai İslam isimli örgüt ve partinin kontrolündeydi. Buradaki öğrencilerin yaşları 89’dan 30 hatta 35’e kadar çıkabiliyordu. Pakistan askerleri... saydıkları her şeyi yasakladılar. Onlara göre kadın eğer başını derde sokmak istemiyorsa Taliban yönetiminin kararlarına uyup burka ile örtünmeli ve gerekmedikçe sokağa çıkmamalıydı. Taliban, Molla Ömer’e yaklaşık bin yıldır kimseye verilmemiş olan emir’ülmüminin unvanını verdi. Üzerine giydiği elbisenin Hz. Muhammed’in hırkası olduğu yolunda söylentiler yayıldı. Ancak Ömer’i asıl güçlendiren Pakistan hükümetinin kendisiyle 20 Kasım 1994’te yaptığı "yol güvenliği anlaşması" idi. Böylece Afganistan ticaret yollarını Taliban’a teslim edilmişti. Aynı zamanda Pakistan istihbarat servisi de Talibanla her türlü ilişkiyi geliştirdi. İçeride katı bir şeriat rejimi uygulayan Taliban, yurt dışına sevk edilen afyonun en güvenilir nakliyecisi oldu ve bu işten 100 milyon dolara yakın para kazandı. Ezcümle, gün oldu devran döndü, Afganistan’da radikal İslamcı Taliban’ın palazlanmasına zemin hazırlayan hatta destek veren, teşvik eden Pakistan, şimdi kendi yarattığı bu tehdit ile karşı karşıya kaldı. Zaten ciddi bir kriz potansiyeli bulunan bölgede gerilim giderek tırmanıyor. Çatışma ortamı Pakistan’a sıçramış durumda. Krizin daha da derinleşmesi an meselesi. 11 Eylül saldırılarının ardından Taliban’ı hedef alan ABD yönetiminin tutumuna gelince… C strateji KAVŞAK ÖZGEN ACAR 27 TEMMUZ 2007 CUMA TBMM, MilliyetçiEyaletçi Tartışmasına Gebe! D MEDRESE SORUNU Aslında, radikal İslam, Pakistan için kronik bir sorun ve bu sorunun odak noktasında ülke içinde denetim altında tutulamayan medreseler bulunuyor. Pakistan yönetimi de sorunun bu noktadan kaynaklandığını açık açık ortaya koymaktan çekinmiyor. Pakistan Eğitim Bakanı Cavid Eşref iki hafta önce yaptığı açıklamada, ülkelerinde hükümetin haklarında hiçbir şey bilmediği bazı medreseler olabileceğini söylemişti. Bu açıklama sorunun hangi boyutta olduğunu net biçimde ortaya koyuyor. Derviş, İsmail Cem, İstemieçimde, “koalisyon olhan Talay, Hüsamettin Özmasın da, kim kazanırkan’ı ayartıp uzaktan komusa kazansın” diyen tayla çökerten ABD güdümlü seçmenin istediği oldu. AKP, Fethullah Gülen, bu kez de oy sayısını 11 milyondan 16 mezarlık düşkünü Mumcu ile milyona çıkartırken oranını da son dakikada ortanın sağını yüzde 34.4’ten 46.5 yükseltti. hallaç pamuğu gibi attırdı. DoNe var ki seçmen AKP’nin elinğan boşluğu AKP’ye doldurtdeki anayasa değişikliğini yamasaydı acaba seçim sonucu pabilecek, cumhurbaşkanını böyle mi olurdu? DP’nin 4. neredeyse tek başına seçebiparti olarak Meclis’e girmesiylecek sandalye çoğunluğunu le AKP’nin sandalye sayısı da365’ten 340’a düşürdü. Halk, ha da azalmaz mıydı? AKP için sandığa koşmasına Türkiye’de “milliyetçiliğin” karşın sandalye sayısını da yükseldiğifrenleyerek nin kanıtı AKP yönetiolarak MHP, mine önemli oylarını iki bir uyarı yapkat arttırıp tı. Halk, “ÜlTBMM’ye keyi yönet. 71 sandalye Anayasal deile girdi. Güğişikliklerde neydobunalım yağu’nun ratma. İstik“eyaletçilerarı sağla, yeri” de 25 ter!” dedi. sandalyeyle CHP , “DSP TBMM’de payandasıgrup kurma na” karşın, başarısını Deniz Baygösterdiler. kal ile alışılaYeni parlagelen yenilmento “milgilere bir yeliyetçiler” ile nisini daha “eyaletçileekledi. BunAKP afişi. rin” düellodan önce larına sahne 177 sandalolacak. yeyi yüzde Seçimin önemli sonucu par19’la çıkaran CHP , bu kez yüzlamentoda kadın temsilci sayıde 20.8 ile sandalyesini 112’ye sının ikiye katlanarak 50’yi buldüşürme becerisini gösterdi! masıdır. Kamuoyu araştırmaları yapılŞimdi parlamentonun önündı, afişler asıldı, mitingler düde iki ivedi sorun var. Birincisi zenlendi. Recep Tayyip Erdoiç siyasayı, ikincisi dış siyasağan’ın sağına Adnan Mendeyı ilgilendiriyor. Birincisi, AKP res’i, soluna Turgut Özal’ı aleski sandalye gücüne sahip oldığı AKP afişi, Erdoğan ve yamadığı için Cumhurbaşkanlığı kınlarının yolsuzluklarını vurguseçiminde uzlaşı zorunda kalayan CHP afişini sollayıp parlacak. İkincisi, K. Irak’ta tinin “dinsel sağda” değil “orPKK’ye karşı askeri harekât tanın sağına” kaydığını iknayı düzenleme oylamasıdır. Birinbaşardı. cisinde AKP, DTP’nin; ikinciŞimdi kalkmış “işlemeyen sinde MHP’nin desteğini araDP projesinden şikâyetçi oldumak zorunda. ğunu” utanmadan söyleyen Erkan Mumcu hazretlerinin günahı büyük. Bülent Ecevit’in koalisyonunu Kemal oacar?superonline.com S PAKİSTAN’DAKİ TALİBAN Hükümet kuşatma sürerken bazı din adamları haricinde teslim olanlar hakkında cezai kovuşturma yapılmayacağını açıklamıştı. Pakistan İçişleri Bakanı Zafer İkbal Varaik de, camideki grupları ihanet içinde olmak ve İslam imajına zarar vermekle suçlamıştı. Uzun süredir Pakistan yönetimi ile çekişen İslamabad’daki Lal Mescidi, öteden beri radikal İslamcıların kalesi olarak biliniyor. Aslında bir medrese olan Lal Mescidi’nde eğitim alan öğrenciler, Devlet Başkanı Pervez Müşerref karşıtı ve amaçları Pakistan’da Taliban tarzı bir şeriat düzeni kurmak. Ancak bu medrese, Pakistan’daki şeriat yanlılarının tek yuvası değil, ayrıca Lal Mescidi’nde Taliban yanlısı öğrenci yetiştirildiği de yıllardır biliniyor. Şeriat uygulamalarını Pakistan’da yaymak amacı güden başkent İslamabad'daki Lal Mescidi, 1965 yılında din adamı Muhammed Abdullah tarafından kuruldu. Radikal İslamcıların kalesi olarak bilinen Lal Mescidi’ne bağlı iki medrese din eğitimi alan yaklaşık 5 bin öğrenci bulunuyor. Devlet Başkanı Müşerref ve Amerikan karşıtı olan bu medrese, Afganistan’daki Taliban hareketi ile yakınlık içinde. Yaklaşık 5 bin öğrencisi olmasına karşın ülkedeki etkinliğinin ve desteğinin daha fazla olduğu tahmin ediliyor. Zira Lal Mescid üyeleri, başkentte kendi ahlak polisini oluşturup şeriat mahkemeleri bile kurdular. Lal bir başka deyişle Müşerref iktidarına karşı bir "gölge devlet" haline dönüşmüş durumda. Peki, uluslararası gündemin, Irak ve Filistin sorununa endekslendiği bir dönemde, ülke içindeki İslami akımların güçlü olduğu bilinen Pakistan’daki bu gelişme neden önem taşıyordu? Silahlı öğrenciler ve Lal Camii'ndeki din adamları aylardır ülkede şeriat düzenine geçilmesi çağrısında bulunuyordu. Yani ülkede ciddi bir rejim değişikliği isteniyordu. İslami radikalizm Pakistan geneline damgasını vururken, Devlet Başkanı Pervez Müşerref ülkesi üzerindeki denetimini yavaş yavaş kaybediyordu. PakistanAfganistan sınırında geçen aylarda yaşanan gelişmeler, Müşerref’in ülke içindeki iktidarının zaten sorgulanmasına yol açmıştı. Ülke içinde yaşananlarla, Afganistan sınırındaki gelişmelerin birbiri ile olan ilişkisi, Pakistan içindeki gelişmelerin uluslararası boyuta da taşınmasına neden oluyor. Pakistan istihbarat yetkilileri kaynak gösterilerek uluslararası ajansların aktardığı haberlere göre Lal Camisi’ndeki kuşatma sürerken Afganistan sınırında düzenlenen bir intihar saldırısında beş as ABD DE DİNE YÖNELDİ Washington’dan sızan bilgiler dikkat çekici. ABD yönetimi, radikal İslam’ın önüne geçebilmek için Afganistan'ın Pakistan sınırına yakın bölgelerde alternatif medreseler açmaya başladı. The Sunday Telegraph’ın haberine göre bu çalışmalar, Pakistan sınırındaki Paktia’da iki medresenin yapımı ile başladı. Bölgedeki camilerin yenilenmesi için büyük harcamalar yapan Amerikan hükümeti, bu uygulamaları ile dini liderleri kazanmayı (!) umut ediyor. "Onların kültürüne ve dinine saygı duyduğumuzu söylüyoruz" diyen Paktia bölgesi Sharana’da Amerikan birliklerinde görev yapan donanma komutanı Eduardo Fernandez, "Bizler, din adamlarına hak ettikleri saygıyı vermek zorundayız" yönünde bir açıklama bile yaptı. İnşa edilecek her bir medresenin bin öğrenci kapasiteli olduğu kaydedildi. Habere göre "mükemmel eğitim merkezleri" olarak hizmet veren medreselerin yönetimi ve denetimi Afgan Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülmesine karar veren Amerika, radikal vaizlerin henüz küçük ve savunmasız çocukları etkilemesinden endişe ettiğini de belirtmekten kaçınmadı. ABD yönetimi bir taraftan alternatif medreseler oluşturma çabası içine girerken, diğer yandan bölgedeki yerel medreselere gözdağı vermekten de çekinmedi. İtalyan Haber Ajansı Pakistan'ın, Afganistan sınırında, dini eğitim veren bir medresede 32 kişinin öldüğü füze saldırısını ABD'nin düzenlediği ve yeni silahlarını denediğini duyuruyordu. ABD medyasını kaynak göstererek yayınladığı haberine göre, Kuzey Veziristan'daki Datakhel bölgesinde bulunan medresede El Kaide ile Taliban'ın eğitim yaptığı istihbaratını alan ABD ordusu, yeni Yüksek Mobilize Topçu Roketleri (HIMARS) adı verilen silah sistemini kullanmıştı. Haberde, HIMARS'ın en önemli özelliği olarak kötü havalarda da yüksek nişan kabiliyetine sahip olması, kamyonlarda taşınabilmesi ve her yerden ateşlenebilmesi olarak gösterilmişti. 16 saniyede hedefine kilitlenebilen roket sistemi, 32 kilometreden 300 kilometre'ye kadar bir alanda etkili olabiliyor. Aslında 11 Eylül saldırılarından sonra din okullarının daha fazla kontrol edilmesi gündeme gelmişti. Ancak o dönemden bugüne çok fazla bir adım atılamadı. Aksine Pakistan’da 11 Eylül sonrası, 2002 yılında ilk kez yapılan seçimlerde, radikal İslamcılar güç kazandılar. Bu seçimlerde Pervez Müşerref’in karşısındaki en ciddi İslami muhalefet, altı İslamcı partinin oluşturduğu Muttahida Meclisi Amal (MMA) isimli yapılanma, beklenenin üzerinde oy olarak üçüncü oldu. 80 BİN OY ALDI Lal Camisi’ndeki çatışmada teslim olanlar. Uras barajı yıktı İstanbul Haber Servisi İstanbul 1. Bölge’den bağımsız sol aday olan eski Özgürlük ve Dayanışma Partisi Genel Başkanı Mehmet Ufuk Uras, yüzde 4 oranında 80 bine yakın oyla milletvekili seçildi. Demokratik Toplum Partisi’nin “bin umut” adayları arasında gösterdiği Uras’ın seçilmesini ÖDP, SDP ve DTP’liler, bağımsız solcular, sivil toplum temsilcileri Kadıköy İskele Meydanı’nda buluşarak kutladı. “Yaşasın halkların kardeşliği” sloganları atan ÖDP ve DTP’liler halaylar çekip şarkı ve türküler söylediler. Tarlabaşı’ndaki DTP İstanbul İl Merkezi önünde konuşan Uras, “AKP’nin bu kadar oy toplaması, Deniz Baykal’ın muhalefetinin yanlışlığını gösterdi. Solun ve siyasetin yeniden yapılanması konusunda tarihsel görevlerimiz var” dedi. Demokratik, emekten yana bir Meclis için çalışacaklarını belirten Uras, “Bağımsız adayların Meclis’e girmesi Kürt sorununun çözümünde önemli bir adım olacak. Bu Meclis Türkiye’nin kilit sorunlarının çözümünde önemli rol oynayacak” dedi. Cavid Eşref, Pakistan'daki medreseleri yakından izlediklerini, ancak bazı bölgelerde, özellikle de Afganistan sınırı yakınlarında, kendilerine kayıtlı olmayan okulların bulunabileceğini dile getirmişti. Yani, denetim altında tutulamayan Veziristan bölgesinde… Londra'da düzenlenen bombalı saldırıların zanlılarından en az birinin, Pakistan'da İslami bir okula gittiği biliniyor. İngiltere en yetkili ağızlardan, Pakistan'daki medreseler hakkında kaygı duyduklarını açıklamıştı. Kaygıların ileri noktalara taşınmasıyla birlikte, denetimi daha fazla elinden kaçıracağını anlayan Müşerref, yasaklanmış İslami teşkilatlara karşı seferberlik başlatmıştı. Peki bu sorunun kökeninde ne yatıyor? Bunu daha iyi anlayabilmek için Dr. A.Yılmaz Soyyer’in konuya ilişkin araştırmasına kısaca bir göz atmakta yarar var. Soyyer’in araştırmasına göre Pakistan’da 8 binin üzerinde medrese bulunuyor. Bu okullara 200 binin üzerinde Pakistanlı ve Afganistanlı öğrenci devam ediyor. Pek çok medrese 19. yüzyıldaki İslami canlanma ile Kuzey Hindistan’da Utar Prateş’teki Deobandi hareketinden doğmuştu. Deobandi bünyesinde fotoğraf çekimine bile izin vermeyen bir katı hareketti. Bu medreselerde öğrencilere TalibanDeobandi karışımı bir eğitim verilmekteydi ki bu "Bir Taliban her türlü tavizi vermeyi reddeder" cümlesiyle özetlenebilir. Pakistan’da elli yıl önce yalnızca bir medrese bulunuyordu. 2000 yılına gelindiğinde ise sadece Karaçi’de bir tek med Genç öğrenciler, günlerini sınıflarda bağdaş kurarak, Kuran ezberlemekle geçiriyorlardı. İleri sınıflarda tefsir ve hadis de okutuluyordu. Okulun müfredatında ne matematik, ne fen bilgisi ne de diğer çağdaş bilimler yer alıyordu. Bu medresenin mollalarından Mevlana Hak, Usame bin Ladin’in destekçilerindendi. ALİBAN’IN DOĞDUĞU ORTAM Afganistan’daki Taliban hareketinin temelleri de Pakistan’daki medreselere kadar uzanıyor. Taliban, Afganistan’daki savaştan kaçarak bu medreselerde eğitim görmüş Peştun mülteciler ve mülteci kamplarından toplanan askerlerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkmıştı. Afganistan halkı "Taliban" adıyla ilk defa 1994 yılının yaz aylarında karşılaştı. Afgan askerleri bu silahlı grubu önce Birleşmiş Milletler askeri zannetti. İçlerinde 150 civarında Pakistanlı milis gücü ve bunların yönetiminde 50’ye yakın tank vardı. Bu kuvvetler İpsin Budak’ı işgal ederek yayınladıkları bildiride hiçbir Afgan yerel fraksiyonuyla ilişkili olmadıklarını bildiriyorlardı. Taliban bölgeye zorbalığa dayanan bir adalet getirmeye kalkıştı. Ömer’in aşırı yorumlarıyla idare olunan Taliban hiçbir zaman bitmeyecek bir cihat fikrini kendilerine ilke edinmişti. Taliban kadınları dini bakımdan aşağı sayıyor ve onları kalın elbiselerin ardında yaşamaya mahkum ediyordu. Taliban taraftarları pürİslam olarak nitelendirilebilecek bir yönetim kurdukları iddiasındaydılar. Dört yıllık iktidarlarında "boş uğraşı" ORAN SEÇİLEMEDİ İstanbul 2. Bölge’de Prof. Baskın Oran’ın, solun ortak adayı olarak belirlendikten sonra DTP’nin, aynı bölgeden eski İl Başkanı Doğan Erbaş’ı aday göstemesi her ikisinin de seçilememesine neden oldu. Erbaş 45 bin, Oran 34 bin oyda kaldı. T Uzayda çöp dökmek için yürüdüler CAPE CANAVERAL (AA) Uluslararası Uzay İstasyonu’nda (UUİ) görevli iki astronot çöp dökmek için uzay yürüyüşüne çıktı. Rus kozmonot Fyodor Yurçhikhin ve ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi’nden (NASA) uçuş mühendisi astronot Clay Anderson, Amerikan uzay kıyafetleriyle TSİ 13.30’da, 726 kilogram çöpü dökmek ve teknik çalışmada bulunmak üzere istasyonun dışına çıktı. İki astronotun 6.5 saat sürecek uzay yürüyüşü sırasında üçüncü astronot Oleg Kotov robot kolu çalıştırmak için istasyonda kalacak. Astronot Anderson ilk etapta istasyonun kullanılmayan, buzdolabı büyüklüğündeki amonyak tankını uzaya bırakacak. Tank, Dünya atmosferine girmeden önce en az 300 gün uzayda başıboş halde dolaşacak. Çöpü oluşturan ve en falza 18 kilogram ağırlığındaki diğer parçalar da Dünya atmosferinden geçebilirse yere düşecek. Askeri radarlar, Dünya’ya düşecek çöplerin yerlerini tespit edecek.