22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

20 TEMMUZ 2007 CUMA haberler SÖZ ÇİZGİNİN DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA C 3 Yabancı Basın Ve Türkiye azeteciliğe ilk başladığım dönemlerde, Batı basınında ülkemizle ilgili bir yazı çıkması neredeyse bizde haber olacak kadar önem taşırdı. Çok iyi anımsıyorum, 1970’li yıllarda Le Monde gazetesinin Yaşar Kemal ile ilgili bir yazı yayımlanması bizde haber olmuştu. Bu haber ve yazıların büyük bir kısmında da, ya adlar yanlış olur ya da olayın öncesi ile ilgili eksik kalırdı. Bir gün Mehmet Barlas ile konuşurken, Türkiye Doğu ile Batı arasında açılmış, Batılıların hiç dikkatini çekmeyen anlamsız bir parantez gibi duruyor; bir büyük depremle bütün ülke yok olsa acaba ne kadar haber olur, ne biçim yazılırız? demiştim. Uzun süre, büyük gazetelerin Atina’da oturan muhabirleri ikinci iş olarak, çok önemli bir olay meydana geldiğinde, pek istisnai hallerde, Türkiye ile de ilgilenirlerdi. Hemen belirtmeliyim ki, bizim de komşularımıza bakışımız pek farklı değildi o sıralarda. Ortadoğu ülkelerinin çoğunluğuyla ilgili haberleri de Washington, Londra ya da Paris üzerinden alır, ancak onların önem verdiği konulara eğilir, kısacası komşularımıza yedi dağ üç deniz ardındaki gözlüklerle bakardık. Son zamanlarda bize olan ilgi arttı. Artık Avrupa ve Amerikan gazeteleri, burada yerleşik muhabirler de kullanıyorlar. Türkiye sık sık haber konusu yapılıyor. Ama bu yaklaşımlar, folklorik, oryantalist biçimde oluyor ya da çıkarların gözlüğüyle bakılıyor ülkemize. ??? Osmanlı İmparatorluğu zamanında da durum değişik değildi. Ya egzotik biçimde bakılırdı bu diyara ya da çıkarların gözlüğüyle. Abdülhamid’in “Kızıl Sultan” unvanını kazanmasında, Osmanlı’nın yüksek faizli borçlarını ödeyemeyeceğinin açıklanması ve daha sonraları da İstanbulBağdat demiryolu imtiyazının Almanlara verilmiş olmasının da büyük payı olduğunu, o dönemi bilenler ibretle görmüşlerdir. Her türlü genellemeden kaçınarak belirtmek gerekir ki, son zamanlarda ülkemize gelen yabancı muhabirlerin hatırı sayılır bir bölümü de, ne tarihimizi ne de dilimizi doğru dürüst bilmekte, gelişmelere yine şabloncu ve oryantalist bir gözle yaklaşmakta ya da Osmanlı’dan beri alışageldikleri çıkar gözlüğünü takarak bakmaktadırlar. Çoğu, ülkenin çeşitli kesim ve görüşlerini yansıtmak yerine, kendi şablonlarına uygun, kendi görüşlerinden yana olup, duymak istediklerini yineleyenlerin çevresine tıkılıp kalmakta ve ülkeyi anlamak yerine kafalarındaki şemayı tekrarlamaktalar. Nitekim Tandoğan, Çağlayan, Göndoğdu mitinglerindeki demokratik yapıyı ve katılımı görmezden gelerek, AKP çizgisinde yorumlarla olayı hiç anlamadıklarını kanıtladılar buradaki muhabirlerden çoğu. Bunlar arasında, ciddiyetiyle tanınan Le Monde’un da bulunması çok üzücüdür. Tabii ki bu durumun istisnaları da var. Nitekim, ülkemizde yerleşik olmayıp Paris’te yaşayan, ama sık sık Türkiye’ye gelen ve çok değişik çeşitli kesimlerle sürekli ilişki içinde olan Marc Semo “Liberation”da durumun doğru bir fotoğrafını yansıtmayı becermişti. ??? Son olarak, ABD’nin ünlü Time dergisi (tirajı 4.5 milyon) Avrupa baskısında Türkiye’yi kapak yapmıştı. Bu, dünyaca tanınan yayın organının seksen yılı aşkın sürede Türkiye’yi yedinci defa kapağa çıkarmasıydı. Türbanlı bir kızın foğorafının bulunduğu kapaktaki konu ile ilgili yazı, baştan aşağı yukarıda anlatmaya çalıştığım olgunun çarpıcı bir örneğini oluşturmaktaydı. Ferai Tınç’ın deyimiyle “borsadaki hisselerinin durumu, düzgün gazetecilik yapma endişesinin önüne geçmiş olan” bir zihniyetin ürünü olarak kaleme alınmış olan yazıda, Türkiye’deki bütün gelişmelerden soyutlanarak, AKP’nin Cumhurbaşkanı seçme girişiminin nisan ayında Türk askeri tarafından engellendiği, şematik bir şekilde, AKP’nin Türkiye’yi liberal demokrasiye yönlendirdiği yazılmakta, üstü kapalı olarak da onlara karşı olanlar gerici unsurlar olarak gösterilmekteydi. Burada, yazının analizini yapıp, yanlışlarını düzeltmeye kalkacak değilim. Biliyorum ki, bunu hazırlayanlar ile konuşup önlerine kanıtlar da koysanız, görüşleri değişmeyecektir. Bu satırların amacı, Batı’dan gelen her telkinin tekin olmadığı gibi, Batı basınında çıkan yazıların hepsinin de gerçeği yansıtmadığını (hiçbiri yansıtmıyor diye de bir şey söylenemez) göstermektir. Türk okuru, ülkesinin medyasının yapısı dolayısıyla, artık bir haberi ya da yorumu okurken, ardında hangi niyetlerin, hangi çıkarların yattığını sorgulamayı öğrenmiştir sanırım. Öğrenmemişse de, öğrenmesinde büyük çıkarı vardır. Aynı şeyi Batı basınının haber ve yorumları için de yapmak zorundayız. Atma Recep Din Kardeşiyiz... n beş gün önce seçim alanlarında AKP’nin 400 milletvekili çıkaracağını söyleyen Recep Tayyip Bey, şimdilerde 300’ün üzerinde milletvekiliyle Meclis’e geleceklerini söylemeye başladı... Daha aşağılara inmesi gerekir Recep Tayyip Bey’in... Şöyle “220240” demesi gerekir!.. AKP sıkıntıda!.. Karadeniz’de, Orta Anadolu’da MHP, Ege, Akdeniz ve Trakya’da CHP bastırıyor... CHP İstanbul ikinci bölge milletvekili adayı, eski DSP’li bakanlardan Erdoğan Toprak’la sohbet ederken sordum: “Nasıl gidiyor çalışmalar?” Toprak, “Çok iyi” deyip ekledi: “Toplantılarımızı AKP’nin 2002’de en güçlü olduğu bölgelerde yapıyoruz. Cuma günü Bağcılar’da şölen yapacağız. Ben sekizinci sıradayım. Hedefimiz 12 milletvekili çıkarmak ikinci bölgede...” Medyanın AKP’ye desteği tüm hızıyla sürüyor. Türk medyası AKP’ye koşulsuz destek verirken, ABD ve Avrupa ülkelerinin politikacıları, gazetecileri, “AKP demokrat ve özgürlükçü” sloganı atıyor. Bilmem Yunan medyasını izliyor musunuz? Recep Tayyip Bey’in, yakın dostu Yunanistan Başbakanı Kostas Karamanlis’le haziran ayında neler konuştuğunu Kathimerini gazetesi yazmıştı... 27 Haziran’da Kathimerini gazetesi yazarı Stavros Lygeros, Yunanistan Başbakanı Karamanlis’in Karadeniz Ekonomik İşbirliği toplantısı için İstanbul’a geldiğini ve Recep Tayyip Bey’le ikili görüşme yaptığını yazmıştı. ??? Kathimerini gazetesi yazarı Stavros Lygeros’un yazısını okuyunca tüylerim diken diken oldu... Bakın Yunan gazeteci neler yazıyor: “Yunan Başbakanı İstanbul’a Türk Başbakanı’na yardım için gelmiştir. Çünkü Türk Başbakanı seçim öncesinde ülkesindeki laik, Kemalist rejimin kendisine karşı açık düşmanlığıyla karşı karşıyadır. Karamanlis Türkiye’nin AB üyeliğini desteklemekte, Erdoğan’ın yeniden seçilmesini istemektedir. Karamanlis, görüşmede Erdoğan’a verdiği desteği tekrarlamış ve askerlerin ona karşı yürüttüğü yıkıcı çalışmaları eleştirmiştir.” Bunları bizim medyadan değil, Yunan medyasından öğreniyoruz... 27 Haziran’dan bugüne dek Recep Tayyip Bey yazıyı yalanlamadı... Bir televizyon kanalında Recep Tayyip Bey’i izledim... AKP laik demokratik rejimin teminatıymış!.. Peki Yunanistan Başbakanı’nın gazetede yer alan düşüncelerini neden tekzip etmedi Recep Tayyip Bey? Karamanlis, askerlerin ve laik Kemalist rejimin Recep Tayyip Bey’e düşman olduğunu kimden öğrendi? İki kişinin görüşmesi Yunan gazetesine nasıl yansıdı? Recep Tayyip Bey, laikler düşman, asker düşman ama hâlâ “Ben yüzde 45 oyla tek başına iktidar olacağım” diyor... Bu ne biçim iştir? ??? Recep Tayyip sıkışmaya başlayınca Süleyman Demirel’in memleketi Isparta’da bombayı patlattı: “Tek başıma iktidar olamazsam siyasetten çekilirim!” Çekilir mi? Hayır çekilmez!.. Başbakan Isparta’da Nurculara, Süleymancılara, Nakşilere ve Demokrat Partililere mesaj veriyor: “Oylarınızı AKP’ye vermezseniz başınıza neler gelecek düşünün...” Bence kendisi düşünmeli!.. Bodrum Yarımadası’nda imar yetkisini belediyelerden alıp Kültür ve Turizm Bakanlığı’na verenler kim? Ormanları yakanlar kim? Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe’nin biri 24, öteki 28 yaşında iki oğlunun 5 dairesi varmış!.. Vay be!.. Kuşadası’nda geçen yıl çıkan orman yangınında kül olan alanın 100 hektarına Osman Pepe’nin onayıyla kalker ocağı kurma izni verildi... Üstelik ÇED raporu istenmeden... Hani yanan ormanlar ağaçlandırılacaktı? Bakalım Bodrum Yarımadası’nda yanan orman alanlarını AKP yeniden tek başına iktidar olursa kimlere verecek? Ne diyor Recep Tayyip Bey: “Tek başına iktidar olamazsam siyaseti bırakırım!” Atma Recep din kardeşiyiz!.. G O “ZİYNET YERLERİNİZİ ÖRTÜNÜZ” İngiliz Sunday Times gazetesi, köktendinci hareketlere ve tesettür otellerine dikkat çekti Dincilik Türkiye’yi bölüyor Dış Haberler Servisi İngiliz basını, Türk toplumundaki “İslamileşmeyi” sorgulayan haber yorumlara yer verdi. Sunday Telegraph gazetesi, “Türkiye’de ‘yavaş yavaş ilerleyen İslamlaşma’ ülkeyi bölüyor” başlığıyla verdiği haberinde, Alanya plajlarındaki bikinili ve haşemalı kadınların yan yana fotoğrafını kullandı. The Independent da Türkiye’de okul ve üniversitelerde bilim insanlarının yaratılış teorisi yanlısı İslamcıların giderek artan etkisi ile karşı karşıya geldiklerini, 700 akademisyenin Milli Eğitim Bakanlığı’nı mahkemeye verdiğini belirterek bu konuda “sessiz bir savaş” yaşandığını yazdı. Sunday Telegraph’ın Gethin Chamberlain imzalı haberinde, “tesettür otellerine” dikkat çekilirken Türkiye’deki “bölünmeye” vurgu yapıldı. Gazete, “Antalya Körfezi’ndeki bir tatil kompleksi, ülkeyi bölen medeniyetler çatışmasının bir cephesi olması için uygun bir yer gibi gözükmeyebilir. Ancak bu çok farklı iki yaşam tarzının bir arada var olup olmayabileceği ya da birinin kaçınılmaz olarak diğerine baskın gelip gelmeyeceği meselesi, Türkiye’nin geleceğinin anahtarıdır” yorumunu yaptı. Türkiye’deki seçimlere dikkat çeken gazete, “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan karşıtları, iktidardaki AKP’nin başındaki sağcı dindar muhafazakârların Türkiye’yi, katı laik geleneklerinden yavaş yavaş ilerleyen İslamlaşma yoluna saptırmalarından korkuyorlar. İstanbul ve Ankara gibi kentlerde iyi eğitim görmüş liberaller, kırsal alanlardan gelenler ve gerici olarak gördükleri dindarlığa kuşkuyla bakıyorlar” yorumunu yaptı. ESETTÜR OTELLERİ ÜST GELİR GRUBUNA HİTAP EDİYOR’ Gazete, haberinin bir bölümünde, son dönemde Türkiye’de hızlı çoğalan “tesettür otellerini” de değerlendirdi. Üst gelir grubuna hitap eden Alanya’daki bir oteli okuyucularına tanıtan gazete, müşterilerin oteli, sadece kadınlar için ayrı bir havuzu olduğu için seçtiklerine dikkat çekerek “Her odada bir Kuran, bir namaz seccadesi ve Mekke’yi işaret eden bir afiş var. Barda içki servisi yapılmıyor” diye yazdı. ‘T malara dikkat çekildi. Gazete, İstanbul Üniversitesi’nden genetik uzmanı Haluk Ertan’ın “Bilim olmadan modern uygarlık imkânsız, ancak Türkiye, Ortadoğu’nun yaratılış teorisinin merkezi haline geldi” görüşüne ve buna BAV yetkilisi Tarkan Yavaş’ın “Ortadoğu’nun değil, dünyanın merkezi oldu” yolundaki tepkisine yer verdi. Türkiye’de geçen yıl gerçekleştirilen bir anketin Türklerin sadece yüzde 25’inin evrimi kabul ettiklerini gösterdiğini belirten gazete, 2005 yılında yapılan benzer bir anketin, fen bilimleri öğretmenlerinin yarısına yakın bir bölümünün de evrim teorisini ya sorguladığını ya da reddettiğini gösterdiğine de işaret etti. YARATILIŞ TEORİSİ MERKEZİ Türkiye’de bilim insanları, yaratılış teorisi yanlısı İslamcıların giderek artan nüfuzuyla karşı karşıya kalırken okul ve üniversitelerde gerilimin arttığını yazan The Independent gazetesi, Türkiye’de 700 akademisyenin, Milli Eğitim Bakanlığı’nı mahkemeye verdiğini belirterek “sessiz bir savaş” yaşandığını yazdı. Gazete, Nicholas Birch imzalı, İstanbul kaynaklı “Türk bilim adamları yaratılış teorisine karşı geliyor” başlıklı haberinde, Adnan Oktar’ın başında bulunduğu Bilim Araştırma Vakfı’nın (BAV) Darwin’in evrim teorisine karşı yaptığı yoğun çalış ‘BAKAN DA DESTEK VERİYOR’ The Independent, “Türkiye’deki yaratılış teorisi ile ilgili sessiz savaş, 1985 yılından bu yana okulların bilim müfredatında yaratılış teorisine yapılan göndermelerin kaldırılması için 700 akademisyenin Eğitim Bakanlığı’nı mahkemeye verdiği geçen bahar başladı” diye yazdı. Türkiye’de beş öğretmenin evrim teorisini öğrettikleri için sürgün edildiğine dikkat çeken gazete, “akıllı tasarım” teorisine Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in destek verdiğini belirterek, Çelik’in geçen kasım ayında bir TV kanalında “Evrim teorisi ateizm ile, akıllı tasarım inanç ile örtüşüyor” dediğine dikkat çekti. Düsseldorf’ta Karibik rüzgârları Hülya SANCAK DÜSSELDORF Model, tanıtım ve organizasyon ajansı “A One Models and Specials”, geçtiğimiz pazar günü, Düsseldorf’un tanınmış modaevi Fashionhouse’ta, çeşitli markaların 2008 yaz kreasyonunu tanıtan bir defile düzenledi. LTU ve Skoda gibi çeşitli kurumların desteğinde düzenlenen defilede, Nicowa, Nice Connection, Concept UK, Zucchero, Fashion in Love, Damo/Daite, Marcelino, Attitude, Beate Heymann, Didier Parakian gibi markaların 2008 yaz kreasyonu, aralarında Heidi Klum’un modelleri Anni, Hanna ve Mandy’nin de bulunduğu 16 model tarafından podyuma taşındı. Aytunç Sular, “A One Models and Specials” adlı ajansı 2002 yılında kurmuş. O günden bu yana başarılı organizasyonlara imzasını atan Aytunç Sular, düzenlediği bu defileyle, her yıl gerçekleştirilmesi planlanan “moda gösterileri” serisinin de ilk adımını atmış olduğunu söyledi. Sular, amaçlarının, bu tür organizasyonlarla yerli ve yabancı moda evlerinin, basının ve öncelikle de modaseverlerin ilgisinin Düsseldorf’a çekilmesi, bu şehrin moda sektöründe hak ettiği yeri alması olduğunu belirtti. renkli ilan asirmen?cumhuriyet.com.tr hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: +90 0212/ 343 72 69
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear