22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

18 GÜNCEL C haberlerin devamı Erdoğan’dan, oğlunun kaynağı belirsiz parayla aldığı gemi için komik savunma 20 TEMMUZ 2007 CUMA GÜNDEM MUSTAFA BALBAY CÜNEYT ARCAYÜREK Değişmeyen O Kafa adına kamuoyu araştırAKP maları yapan Devlet Bakanı Beşir Atalay’ın bir TV’deki son açıklamalarına bakılırsa; iktidar partisi yüzde 40 dolayında oy alıyor. TBMM’de AKP ve CHP temsil ediliyor. MHP ise yüzde 10 barajını geçmekle geçmemek arasında savaşım veriyor. Demokrat Parti ile Genç Parti’den söz etmiyor bile. Patronu RTE ise Beşir Atalay’ın açıkladığı sonuçlara göre konuşuyor. Yüzde 40 üzerinde ya da yüzde 40’larda bir oran yakalayacaklarını söylüyor. Hemen her mitingde yüklendiği, ama adını vermediği MHP’nin yüzde 10 barajını aşma olasılığına göre hesap yapıyor ve “ama Meclis’in üç partili olması halinde de yine ‘kesinlikle’ milletvekili sayısının 300’ün üzerinde olacağından” kuşku duymadığını vurguluyor. Bu açıklamalara göre RTE, AKP’nin tek başına iktidara geleceğinden kuşku duymuyor. ??? Evdeki hesaplar bakalım çarşıya (sandığa) uyacak mı? Değişik iddiaları var. Bu seçimde geçen seçimde aldıkları yüzde 34.4 oyun “kesinlikle üzerinde olmamız gerekir” diyor. Yüzde 34.4 oyun üzerinde oy almazlarsa.. “arkadaşları ile oturur, değerlendirme yaparlar”mış, istifa (herhalde genel başkanlıktan) etmezmiş ama.. duruma bakarmış! 22 Temmuz’da alacağı sonuçlara bakarak arkadaşlarıyla oturup konuşacağını söyleyen RTE, seçimden 5 gün önce Isparta’da kararını açıkladı: “Tek başına iktidara gelemezsem siyaseti bırakacağım” dedi. Tabii pek çok konuda olduğu gibi bu konuda da sözünde durursa... Yoksa bu açıklama gerçek bir karar mı, aynı kararı açıklamaya zorlamak için Baykal’a ve Bahçeli’ye bir meydan okuma mı, yoksa bir seçim taktiği mi, 23 Temmuz sabahını bekleyip göreceğiz. Kuşku yok günden güne açılıyor. Kaptırmış kendini bir kez daha tek başına iktidara geleceği olasılığına... Seçim sonuçlarının yüzdeleri üzerinde olasılıklardan, kimi yerde düşlerden söz ediyor. Miting alanları yetmiyormuş gibi geceleri o TV’den bu TV’ye koşuyor. Seçim sonuçlarını Kanal 24’te irdeliyor, tek başına iktidara geliyor ya; daha sonra NTV’de cumhurbaşkanı seçimi üzerinde yeni görüşler açıklıyor. Değişmeyen kafa; Çankaya seçiminde uzlaşmayı yine bir kenara atıyor. Bu kez daha önce uyguladığı “Cumhurbaşkanını AKP seçecek, uzlaşma anlaşma yok” politikasını bir başka biçimde ama aynı kapıya çıkacak biçimde yineliyor. Hayran kalacağınız bir mantık sergileyerek; “cumhurbaşkanının 22 Temmuz seçimlerinde en çok oyu alan partiden olmasının” neredeyse zorunlu olduğunu öne süren bir yorum getiriyor. Adamcağızın hâlâ seçilecek cumhurbaşkanının hangi nitelikler içerdiğini sindiremediği anlaşılıyor. Uzlaşma kültüründen uzakta! Cumhurbaşkanının tarafsız, laik Cumhuriyete, Atatürk devrim ve ilkelerine sahip çıkan, arkasında duran bir kişiliği olmasındaki zorunluluğu kavramış değil. Hâlâ değişen koşulların aksine, tek başına iktidara bağlı bir kişiyi cumhurbaşkanı seçtirmenin peşinde. 367 milletvekiliyle beceremediğini, son günlerde kabul eder göründüğü 300 veya biraz üstündeki sayıda bir AKP grubu ile seçtirebileceğini sanıyor. Tek başına iktidar olmanın dayatmayla seçilemeyeceği, TBMM’de uzlaşma aramasının zorunlu hale geldiğini kavramadığı gibi, önemsemiyor da. ??? Cumhurbaşkanının seçimde en çok oyu alan partiden olmasındaki gerekçesi nedir? RTE mantığına göre, “partisi bu seçimlerden ciddi bir çoğunlukla çıktıktan sonra bu (cumhurbaşkanının AKP’den olması) zaten halkın AKP’ye vermiş olduğu bir talimat”mış. Halk, bu sonucu sağlarken diyormuş ki; “cumhurbaşkanı senden olmalıdır!”... RTE mantığı sorunun çözümünde hâlâ uzlaşma zorunluluğunu da kavramadığını kanıtlıyor. “Biz” diyor; “…halka saygı mı duyacağız yoksa azınlığın talepleri istikametinde mi hareket edeceğiz?” TBMM’de temsil edilen partilerle uzlaşmayı “azınlığın talepleri” diye algılayan ve yorumlayan bu kafadan gelecek günlerde Cumhurbaşkanlığı gibi bir sorunu yeni bunalımlara sürükleyemeyecek bir anlayış, bir davranış beklenebilir mi? İşte o ‘gemicik’ Başbakan Erdoğan katıldığı bir televizyon programında, bursla okuyan oğlunun satın aldığı gemi için “gemicik” tabirini kullandı. Erdoğan’ın gemiciği, 200 TIR’lık yük taşıma kapasitesine sahip, 14.5 metre genişliğinde, 95.54 metre uzunluğunda. İlhan TAŞCI ANKARA Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “gemicik” olarak nitelendirdiği, oğlunun 4 bin 300 tonluk gemisi, bir seferde 200 TIR’lık yükü taşıyabiliyor. 95.54 metre uzunluğunda, 14.5 metre genişliğindeki gemi, “Gemyat Shipyard” adlı şirket tarafından Tuzla’da inşa edildi. Geminin önceki adı “Ahmet Fatoğlu” iken oğul Erdoğan’ın şirketince satın alınmasından sonra adı “Safran 1” olarak değiştirildi. Erdoğan katıldığı bir televizyon programında, “Oğlunuzun burslu okuması, ama ona rağmen şimdi çok volümlü bir iş yapması. Gemi alması mesela. Sizin ortalama bütçeye sahip olduğunuzu düşünürsek Altı yıl önce hiçbir serveti olmayan Burak Erdoğan’ın şirketi, Safran 1 adlı gemiyi, 500 bin dolar peşin, geri kalan 1 milyon 850 bin doları da 36 ay taksitle satın aldı. gemi de bayağı para’’ sözleri üzerine, “Şimdi gemi var, gemicik var. Bir de bunun sıfırı var, eskisi var. Siz kalkar 151617 yaşında bir gemi alır, bu gemide küçük bir, yani o gemiciklerden olursa ve bunun ödeme koşulları da gayet iyi olursa, kredi sistemi filan gayet iyi olursa, hatta kendi kendini ödeyebilecek noktada olursa niye alınmasın? Kalkar 300, 400, 500 bin dolar peşinatla bir gemi alabiliyor, ondan sonra da bu gemi, taksitlerini kendisi ödeyebiliyorsa bunu yapabilirsiniz’’ değerlendirmesini yaptı. Cumhuriyet’in ulaştığı belgeler, Erdoğan’ın oğlunun gemisi için söylediği “gemicik” nitelemesini doğrulamıyor. Erdoğan, Ülker’deki hisselerini satarak ticarette geri plana çekilmişti. Kardeşi Mustafa Erdoğan, kız kardeşi Vesile İlgen’in eşi Ziya İlgen ve oğlu Ahmet Burak Erdoğan, 10 Nisan 2006 tarihinde satın aldıkları Turkuaz Denizcilik adlı şirketin adını Bumerz Denizcilik olarak değiştirdi. Amcası ve halasının eşinden ayrı olarak oğul Erdoğan 19 Ocak 2007 tarihinde MB Denizcilik Taşımacılık Limitet Şirketi’ni kurdu. MB Denizcilik, kuruluşundan 18 gün sonra 6 Şubat 2007 tarihinde yük gemisini satın aldı. “38S403” tescil numaralı geminin daha önceki adı, kayıtlarda “Ahmet Fatoğlu” olarak yer aldı. Gemi, Tuzla’da “Gemyat Shipyard” adlı şirket tarafından inşa edildi. Uzunluğu 95.54 metre olan gemi 4 bin 300 ton kapasiteye sahip. Erdoğan’ın deyimiyle gemicik, bir seferde 200 TIR’lık yükü taşıyabiliyor. 4 Temmuz 1979 doğumlu Ahmet Burak Erdoğan, henüz 22 yaşındayken babasına 220 bin dolar, 55 bin mark “borç” vermişti. Erdoğan’ın genç yaşta sahibi olduğu paranın kaynağı ise beyanlarına göre, 23 Şubat 2001 tarihindeki düğünlerinde takılan “29 kilo 139 gram” altındı. Çıkış, CHP’nin Sandıktan Güçlü Çıkmasında... er seçimin kendi doğası içinde öne çıkan konuları olur. Birkaç örnek vermek gerekirse; 1991 seçimlerinde, Özal zihniyetinden kurtulmak, 12 Eylül’ün tüm kalıntılarını siyasetten çıkarmak, ana konuydu. 1999’da terör örgütü başı Öcalan’ın yakalanmasının ardından terörsüz bir döneme girme umudu, sandığı belirledi. 2002’de, yeni yaşanmış ekonomik kriz her şeyin belirleyicisi oldu. 2007 seçimlerinde ise öne şu çıkıyor: Küresel dayatmaların işbirlikçisi AKP’den kurtuluş! AKP, Türkiye’yi öyle bir sarmala soktu ki; Anadolu’da dini siyaset pazarına soktu satıyor, İstanbul’da Türkiye’yi küresel pazara soktu satıyor... Böylesine yoğun satışın elbette alıcısı ve işbirlikçisi de olacak. Onlar da her türlü densizliği göze aldı, AKP’nin iktidarda kalması için ne gerekirse yapıyor. Özellikle ekonomideki göreceli iyilik, AKP’nin satış politikalarını sürdüreceğine dair verdiği sözlerin karşılığında küresel sermayenin yarattığı suni bir iklimdir. AKP döneminde reel ekonomi, yani üretim ekonomisi yerinde saymış, hatta gerilemiştir. İşsizliğin başlıca nedeni budur. ??? H Baykal’ın malvarlığını soran Erdoğan’ın serveti 11 yılda 1.7 trilyona ulaştı Serveti 355 kat arttı İlhan TAŞCI ANKARA CHP lideri Deniz Baykal’dan malvarlığını açıklamasını isteyen Tayyip Erdoğan’ın serveti 11 yılda “355 kat” arttı. 1994’te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na başlarken 5 bin 110 YTL’si olan Erdoğan’ın serveti 2005 yılında Başbakanlık koltuğunda otururken 1 milyon 780 bin YTL’ye ulaştı. Erdoğan’ın 4 yıllık belediye başkanlığı döneminde ise serveti 10 kat arttı. Çocukları 1 trilyona villa, 2.5 milyon dolara da gemi alırken, Erdoğan hakkındaki haksız malvarlığı davasından iktidarı döneminde beraat etti. Erdoğan’ın kendi beyanlarına göre serveti incelendiğinde her yıl katlanarak arttığı ortaya çıkıyor. Erdoğan’ın 1994 yılında belediye başkanlığına başladıktan sonra verdiği 15 Nisan 1994 tarihli mal bildirimine göre 5 bin 110 YTL’si vardı. Bu bildirimden 9 ay sonra 1994’te 5 bin YTL’si olan Erdoğan’ın Başbakan’ken bilinen serveti 1.7 milyon YTL’ye ulaştı. Emine ve Tayyip Erdoğan’ın üzerine kayıtlı ev bile yokken çocukları 1 milyon YTL’ye villa, 2.5 milyon dolara gemi aldılar. verdiği beyanda ise serveti 8 bin 450 YTL’ye yükseldi. Erdoğan’ın serveti her yıl bir önceki yıla oranla katlanarak artarken, mahkumiyeti nedeniyle belediye başkanlığından ayrılmak zorunda kalmıştı. Erdoğan’ın belediye başkanlığından ayrıldığı 1998 tarihinde verdiği mal bildiriminde ise serveti 66.5 bin YTL’ye yükselmişti. Dolayısıyla Erdoğan’ın serveti başkanlığa başladığı tarihten bıraktığı tarih arasındaki 4 yıllık sürede 11 kat artmıştı. 2001 yılında AKP Genel Başkanı sıfatıyla verdiği mal beyanında ise Erdoğan’ın 738 bin YTL’si bulunuyordu. 2005 yılında başbakan olarak kendisinin açıkladığı serveti ise 1 milyon 780 bin YTL’ye ulaşmıştı. Belediye başkanlığına başladığı 1994 yılındaki 5 bin 110 YTL’si dikkate alındığında Erdoğan’ın serveti 11 yılda “355 kat” artmıştı. Erdoğan hakkındaki haksız malvarlığı edindiği gerekçesiyle açılan davadan da AKP iktidarı döneminde kurtuldu. Davanın iddianamesinde malvarlığındaki 256 bin YTL’lik bölümün haksız edinildiği savlanıyordu. BİR EVLERİ BİLE YOK Başbakan Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan’ın üzerine kayıtlı bir evlerinin bile olmaması dikkat çekiyor. Başbakan Erdoğan’ın oğulları Ahmet Burak ile Bilal Erdoğan ise 2006 yılında İstanbul’da 1 milyon YTL’ye villa satın aldılar. Küçük oğlu Bilal Erdoğan ayrıca eşi Reyyan Erdoğan ile birlikte 261 bin 500 dolara ABD’de de bir ev sahibi oldular. Başbakan Erdoğan’ın oğlu Ahmet Burak, Erdoğan’ın başbakanlık koltuğuna oturduktan sonra kurduğuYenidoğan Gıda AŞ’de 2005 rakamlarıyla “500 milyon lira dolayında maaşla” çalışıyordu. Oğul Erdoğan’ın yüzde 50 hissesine sahip olduğu MB Denizcilik Taşımacılık Limited Şirketi, Safran 1 adlı kuru yük gemisini satın aldı. 95.54 metrelik, 4 bin 300 tonluk gemi 2 milyon 350 bin dolara mal oldu. Geminin 500 bin dolarını peşin ödeyen oğul Erdoğan, geri kalan kısmını 36 ay taksitle ödeyecekti. Türkiye, AKP iktidarından nasıl kurtulabilir? Seçime 5 gün kala, sözü dolandırmanın gereği yok; çıkış, CHP’nin sandıktan güçlü çıkmasındadır. Bize göre, toplumun önemli bir dilimi bunu özümsedi. Defalarca sandığa gitmiş olup, ilk kez 22 Temmuz’da CHP’ye oy verecek pek çok seçmen var. Bu anlamda CHP, kendi tabanı dışında ulaşabileceği en geniş kesimi kucaklamayı başardı. İlk aşamada kolay görünen ama zor olan CHP’ye oy verme olasılığı, yüksek kesimlerin ikna edilmesi! Bu kesimlerin her biri kendi içinde haklı olabilir. Ama, gün o gün değil... AKP özünde bir koalisyonun temsilcisi... İkinci cumhuriyetçiler, ırkçılık kokacak düzeyde etnik temele dayalı siyaset yapanlar, şeriatçılar, Türkiye’nin AB’ye girmesine değil AB’nin Türkiye’ye girmesine öncülük eden kökten küreselleşmeciler koalisyonun başlıca üyeleri ve destekçileri... Bu yapıya karşı koyabilecek başlıca güç, CHP’nin etrafında toparlanacak ulusal diriliş hareketidir. CHP, özellikle son dönemdeki çizgisi ile bu hareketi kucaklayabilecek, sürükleyebilecek bilince sahip olduğunu göstermiştir. ??? Büyük kentler hem siyaseti belirleme gücü hem oy potansiyeli nedeniyle ayrıca önemli... Özellikle İstanbul’da ‘sol aday’ gibi görünenlere verilecek oylar AKP’nin ekmeğine yağ sürecektir. Örneğin demokraside tek ‘baskın’ olan ‘oran’ kendisiymiş gibi hareket edenlerin söylemlerine bakıyorsunuz, zaten AKP’den farksız! Başta da vurguladığımız gibi, 22 Temmuz seçimlerinin ana konusu küresel pazarın emlakçisi AKP’den kurtulmaktır. Sandığın ana ruhu budur. Siyasette son düzlük, tıpkı atletizmdeki son tur gibidir. Burada yapılacak son atak, birinciyi belirleyecektir. CHP’nin kendi içinde kavga olmaması, 22 Temmuz’dan çok 23 Temmuz’u, yani başarısızlığı bekleyenlerin olmaması büyük bir avantaj. Ancak son düzlükte sağasola bakmadan, hedefe kilitlenerek büyük bir atağa kalkmak gerekiyor. Tüm CHP’liler, CHP’ye gönül verenler ve AKP hükümetinden kurtulmak gerektiğine inananlar sandıktan şu sonucun çıkması için çaba harcamalı: Güçlü bir CHP... CHP için değil, Türkiye için! Karşıda AKP varken bunun dışındaki her şey lükstür! ankcum?cumhuriyet.com.tr PKK’ye silah yağıyor İstihbarat raporlarına yansıyan bilgilere göre, K. Irak’ta ABD yapımı silahların terör örgütünün eline ulaşmasında işleyen mekanizmanın ayrıntıları şöyle: 1991 yılındaki Körfez Savaşı’nın ardından K. Irak’taki silah pazarının odak noktasında Kürt gruplar yer aldı. Başta Çin ve Rusya olmak üzere yabancı ülkelerden getirilen silahlar, Kürt yönetiminin ileri gelenleri tarafından pazarlanmaya başlandı. PKK’nin ana silah sağlayıcısı yine bu gruplar oldu. Bu dönemde silah ticaretinin önde gelen isminin ise Süleymaniyeli bir Kürt olan, ancak 30 yıl önce Lübnan’a geçerek Hariri ailesinin yanında çalışmaya başlayan Tevfik Baban olduğu belirtiliyor. Baban, suikasta kurban giden eski Lübnan Başbakanı Refik Hariri’nin ailesinin Suudi Arabistan’daki inşaat şirketlerini yönettiği sırada, inşaatlarda PKK’lileri çalıştırmasına Türkiye tepki göstermişti. 2003’den sonra mekanizmaya ABD de iki açıdan dahil oldu. Bir taraftan ABD’nin bugüne kadar sayısı on binlere ulaştığı belirtilen asker kaçaklarınca satılan silahlar piyasaya girerken diğer taraftan da ABD ordusundaki üst düzey askerlerin yer aldığı kaçakçılık mekanizması sayesinde ABD silahları “Irak ordusuna hibe ya da yardım” gibi gösterilip piyasaya sürülüyor. Silahlar önce Kürt aracılar tarafından kuzeydeki güvenli bölgelere aktarılıyor. Daha sonra siyasi koşullar çerçevesinde terör örgütlerine pazarlanıyor. Silahların parası K. Irak’a hiç sokulmadan İsviçre ve Lübnan’daki bankalarda kişisel hesaplara gidiyor. Irak ordusu içinde denetim mekanizmaları oluşturulamadığı için ABD tarafından hibe edilen silahların denetimi sağlanamıyor. Bazen ABD’liler hibe edilen silah sayılarını fazla gösterip arta kalan silahları direkt olarak satma yoluna gidiyor. Bu silahlar, yine Kürt yönetimindeki önemli isimleri arkasına alan aracılarla silah pazarında en iyi müşteri olarak görülen PKK’ye ulaştırılıyor. Ancak bu mekanizmanın içinde üst düzey ABD askerlerinin bulunması, Washington’un PKK’ye silah gönderilip göndermediği konusunda ciddi soru işaretlerini de beraberinde getirdi. ABD, bunların kontrol dışı faaliyetler olduğunu savunsa da Türk yetkililerdeki kuşkulu yaklaşım ortadan kalkmadı. Kaçak ABD askerleri, IrakÜrdün sınırındaki aşiretler aracılığıyla Irak’ı terk etmeye çalışırken bu aşiretler de ABD askerlerinin ellerindeki silahları Kürt tüccarlara satıyor. Söz konusu silahlar da yine PKK’ye satılıyor. MANDAL ECerS’YE BAŞKAN Türk bilim adamının başarısı Can HACIOĞLU ESKİŞEHİR Anadolu Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Mandal, merkezi Belçika’da bulunan Avrupa Seramik Derneği’nin (ECerS) başkanlığına seçildi. Seramik alanındaki bilim, teknoloji, eğitim ve tasarım çalışmalarını düzenlemek ve yönlendirmek amacıyla 1987’de kurulan derneğin Avrupa Birliği dışından ilk başkanı olan Prof. Dr. Hasan Mandal 2009 2011 yılları arasında derneği yönetecek. 24 Avrupa ülkesinde 6 binin üzerinde üyesi bulunan derneğin genel kurulunda her ülke, ulusal derneklerince görevlendirilmiş iki üyeyle temsil ediliyor; yönetim kurulu ise 9 kişiden oluşuyor. Eğitim, ArGe, iletişim, dergi, endüstri, SanatTasarım çalışma öbekleri bulunan, birçok etkinlik yapan derneğin en önemli etkinliği ise iki yılda bir gerçekleştirilen Avrupa Seramik Derneği kongreleri.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear