Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
20 TEMMUZ 2007 CUMA bilim/vaziyet Bilim, ‘görünmezlik kalkanı’ peşinde Geçen eylül ayında Kuzey Carolina Duke Üniversitesi'nden bir ekip, Harry Potter'in görünmezlik pelerinini çağrıştıran bir buluşa imza attı. David Smith ve arkadaşları gerçekten de nesneyi görünmez kılan bir aygıt bulmuşlardı.Ama bu aygıt nesneyi yalnızca belli bir mikrodalga frekansında görünmez kılmaktaydı ve işlerliği yalnızca iki boyutlu nesneler için geçerliydi. Ama, herhangi bir titreşimde bir nesnenin görünmez kılınması büyük bir başarıydı. Rita URGAN ununla da yetinmeyen Smith, şimdilerde aygıtını üç boyutlu bir nesne üzerinde denemeye hazırlanıyor. Ne var ki, gözle görülebilen ışıkta işleyen Harry Potter türü bir pelerin oluşturma düşünün gerçeğe dönüşmesi şimdilik çok güç. Görünür ışık dalga boyları için bir görünmezlik düzeneğinin yaratılabilmesi için nano ölçekte metamalzemelerin üretilmesi gerekiyor. O tarihte Londra Imperial College kuramsal fizik uzmanlarından John Pendry, ışığın atom ve moleküller dışındaki yapılarla nasıl bir etki yaratabileceğini merak etmeye başladı. Yağmur Ekim C Kusur gazeteden? Gizli şekeri gizliden gizliye yine yükseldiyse o başka; balyoz işinden yanındakiler anlar, biz anlamayız. Ama RTE her işten anlıyor; objektif gazetecilik bile onun ilgi ve bilgi alanına giriyor. En objektif gazetecilik, herhalde Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ile yapılır! Gazeteye el koyarsın, bir genel yayın yönetmeni atarsın, eline uzunca bir teleobjektif verirsin, o sana en objektif gazeteciliği yapar. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ile yapamıyorsan Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile yapabilirsin. Medya patronuna iki özelleştirme verirsin, genel yayın yönetmeninin teleobjektif ayarını Vaat, vaat, vaat... Vaatma Recep din kardeşiyiz! 17 Erdoğan: “Türkiye’yi uçuruyoruz.” Doğru, uçurumdan aşağı! B METAMALZEMELER Pendry mikrodalgaların birbirlerine paralel ince bir dizi iletken tel ile nasıl bir etkileşim içine girecekleri yönünde bir kestirimde bulundu. Mikrodalgalar tellerin kendilerini değil de yalnızca elektrik ve manyetik alanlardaki etkilerini “gördüklerinden”, böylesi bir dizi bir metamalzeme olmalıydı. Metamalzemenin elektrik geçirgenliğinin eksi değerde olacağını ortaya koyan Pendry, yapay bir maddede böyle bir durumun söz konusu olabileceğine de ilk kez kanıtlamış oldu. Smith, 2000 yılında Pendry'nin düşlediği metamalzemeyi oluşturdu ve Veselago'nun 40 yıl önce kafasında canlandırdı RTE ilan etmiş. Demiş ki: “Kusura bakmasınlar, yapacaksanız objektif gazetecilik yaparsınız. Yapmadığınız zaman cevabınızı alırsınız. Haa, tehdit mehdit. Kusura bakmayın. Yumuşak başlıysam kim dedi uysal koyunum, kesilir belki fakat, çekmeye gelmez boynum.” RTE, belli ki bizim gazetenin reklamlarına fena halde sinirlenmiş, esip gürlüyor: “Cevabınızı alırsınız!” “Haa, tehdit mehdit!” Helal sana, Kasımpaşalı! Bizim gazetenin tirajı, iktidar yalakası basının toplam tirajının yüzde 2’sini zor buluyor. İktidar yalakası televizyonlar bizim gazetenin son reklam filmini korkudan yayımlayamadı; film ancak internet ortamında izlenebiliyor, yani geniş kitlelere ulaşamadı. Peki, RTE’deki bu sinir niye? Niye bu kadar korkuyor bizim patrona bırakırsın. Patron yan çizmeye kalkarsa Kemal Abi’ye söylersin, on müfettiş hesapları mercek altına alınca objektifin önemini o zaman anlar. RTE’nin bu konularda engin deneyimi olmalı ki bizim gazeteyi objektif gazetecilik yapması için uyarıyor: “Yapmadığınız zaman cevabınızı alırsınız. Haa, tehdit mehdit. Kusura bakmayın.” Aslan Kasımpaşalı. Yoksa, kendi tabiriyle “uysal koyun” mu demeliydik zatı şahanelerine! Her neyse... Bizim gazetedeki arkadaşları bilmem ama, ben kendi hesabıma RTE’nin mesajını aldım. Başımıza gelecek olanlar için şimdiden “kusura bakmayın” diyor. Bugüne kadar bakmadık, merak etmesin, bundan sonra da bakmayız... Zaten artık kusuruna bakılacak durumda değil! Doktorlar izin vermiyor! MALZEMELER DOĞADA BULUNMAYAN Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Bekar Müberra Şimşek: “Bekâra karı boşamak kolay diyen RTE, geçen seçimde dokunulmazlıkları kaldıracağını söylemişti. Acaba kendileri o zaman bekâr mıydı?” Metamalzemeler, doğada bulunmayan ancak üretilebilen ve ışık kırılma özellikleri negatif olan malzemeler. Bu malzemeler iç düzenleri sayesinde ışık ya da sıradan ayna ve merceklerden daha güçlü olan başka türlerdeki elektromanyetik ışınımla farklı işlevler görebiliyorlar. Mikrodalga, metamalzeme üretiminde epey bir ilerleme sağlanmış olsa da, optik alanda ciddi sorunlarla karşılaşılıyor. Bu sorunların başında gerekli bileşenlerin kırmak zorunda oldukları ışığı fazlasıyla emmeleri geliyor. Bu tür kuşkular bir yana, Smith'in temel aldığı ilkelerden yola çıkarak görünmezlik pelerinini kolaylıkla kafanızda canlandırabilirsiniz. Tek yapmanız gereken, ışığın çevrenize dolanmasını sağlayan bir malzemeyle kendinizi gizlemek ve sizin bulunduğunuz doğrultuya bakan birinin yalnızca arkanızdakileri görmesini sağlamak. Gel gelelim, ışığın yapısı böylesi bir uygulamaya olanak vermez. Işık elektromanyetik dalgalar biçiminde devinen salınımlı elektrik ve manyetik alanlardan oluşur. Bu tür bir dalganın manyetik bileşeni ile içinden geçtiği malzeme arasındaki etkileşime “manyetik geçirgenlik” elektrik bileşeniyle yarattığı etkiye de “elektrik geçirgenlik”adı verilir. Görünmezlik pelerini oluşturmak için her iki geçirgenliğin de denetlenmesi gerekir. Bir malzemenin manyetik ve elektrik geçirgenliği onun ışığı ne miktarda kırdığını belirler. Bu değere kırılma indisi adı verilir. Su ile camın manyetik ve elektrik kırılma indisleri artı değerde değişmezlerle belirtilir. Bu da onlara artı bir kırılma indisi kazandırır. Bir başka deyişle, bir malzemenin yüzeyini ışığın vurduğu noktadan dikey olarak kesen bir çizgiyi düşündüğünüzde, ışık her zaman çizginin ışık vurmayan yanındaki bir yerde kırılacaktır. 1968 yılına dek, maddelerin farklı biçimde davranabilecekleri düşünülemezdi. Derken Sovyet fizikçi Victor Veselago, maddenin manyetik ve elektrik geçirgenliklerinin eksi değerde olması durumunda kırılma indisinin eksi olacağını ve ışığı o düşsel çizgide kırılmış gibi “geriye” bükeceğini ortaya koydu. Ancak Veselago'nun görüşleri 1990'ların ortalarına dek pek ciddiye alınmadı. ların üstesinden gelinse bile, her yöne hareket eden ışıkta işleyen yapıların tasarlanıp oluşturulması yine de bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Soukolis bu alanda bir ilerleme sayılabilecek yapılar oluşturulduğuna, ancak bunları geliştirecek uzmanlığa sahip olmadığımıza dikkat çekiyor. Gerçekten de, böylesine minik bir ölçek üzerine 3 boyutlu yapıların nasıl oluşturulabileceğine kimse akıl erdiremiyor. Gel gelelim, görünmezlik pelerini çoğu Zafer S ğı, aralarında öteki her bir maddenin ters yönünde kırılan mikrodalgaların da olduğu, garip özellikleri sonunda gözler önüne serdi. Geçen yılın başlarında Pendry, araştırmasını bir adım daha geliştirerek elektrik ve manyetik geçirgenlikleri bir noktadan ötekine sürekli değişen bir malzemenin üretilebileceğini ortaya koydu. Pendry'nin bu kuramsal çalışması yayımlandığında, Smith de Eylül ayında basının gündemine oturan mikrodalga pelerinin işleyen bir örneğini oluşturmayı başarmıştı. Gelgelelim, izgenin mikrodalga bölümünü inceleyen araştırmacıların tersine, optik alanda benzer teknolojiler üzerinde çalışanlar o gün bugündür bir ilerleme kaydetmeye çabalıyorlar. Tüm bu sorun Gelen ışık demeti Metamalzeme örtü gelen ışık demetini bozmadan örtülü nesnenin çevresine aktarıyor fotonik kristal araştırmacılarının uslarından bile geçirmedikleri bir hedef. Bu araştırmacıların büyük bir bölümü çok daha küçük hedefler peşinde koşmalarına karşın, bu hedefler bile fotonik kristaller konusunda ciddi buluşlar yapılmasını gerektiriyor. Örneğin, Maryland Üniversitesi'nden Igor Smolyaninov normal koşullarda yalnızca elektronik mikroskopla elde edilebilen optik görüntüleri yakalayabilen fotonik kristal bir mercek oluşturdu. Burada amaç, bakmak istediğiniz nesnenin yüzeyinden bir dalga boyundan daha kısa bir uzaklığa (yakın alan) yayılan ışığın en ince ayrıntılarını yakalamak. Çoğu kişi, ışığı daha önceleri olanaksız olduğu düşünülen biçimlerde kırabilen metamalzeme ve fotonik kristaller oluşturmanın temel bir bilimsel başarıdan çok salt bir mühendislik sorunu olduğuna inanıyor. Bu sorunun çözüme kavuşturulması sonucunda optik bir görünmezlik kalkanına ulaşılıp ulaşılmayacağı konusunda ise kimse bir görüş belirtmeye cesaret edemiyor. Ancak herkes beş yıl önce egemen olan karamsar tutumun yerini şimdilerde temkinli bir iyimserliğin aldığı görüşünde birleşiyor. Kaynak: 17 Şubat, New Scientist İYASETE girdiniz, sosyal demokrat bir partiden aday oldunuz. Bakın başınıza neler gelir: Radyodan halka sesinizi duyurmak için program başına belli bir para ödemeniz gerekebilir. Televizyon programlarına çıkmak için ödeyeceğiniz parayı artık siz hesaplayın. Gazetelerde arkadaşlarınız, dostlarınız olsa bile sayfalarda adınızın geçmesi, görüşlerinizin okurlara aktarılması sandığınız kadar kolay değildir. Bu durumda sosyal demokrat bir aydın olarak dürüst siyaset yapmanızın tek yolu kalıyor; o da aynı dünya görüşünü paylaştığınız sosyal demokrat çevrelerden küçük katkılar sağlayarak seçim masraflarını karşılayacak parayı bulmak. Ama bir bakıyorsunuz ki kimsenin eli cebine gitmiyor; galiba onlarda da para yok. O zaman şunu anlıyorsunuz: Paran varsa siyasete gireceksin, paran yoksa sırtını parası olanlara dayayıp seçildikten sonra gerekli ödünleri vereceksin. Sonra şöyle diyorsunuz: “Bu toplum, aydın kişilerin aktif politikaya girmesini istiyor mu? İstiyorsa, bu kişilerin başarısının koşulu olan seçimi kazanmak için gerekli kampanyanın faturasını ortaklaşa ödemeye hazır mı? Yoksa, var olan sistemin aydını, politikanın dışına itmesine ya da kirletmesine razı mı? Bir kısırdöngünün içine gömülmüş gibiyiz. Bu kısırdöngüyü bir yerlerinden kırmak gerekiyor. Ben kendimi seçimi kazanacak kadar anlatma olanağı bulamasam da kimseye teslim olmayacağım ve kimsenin adımı kirletmesine izin vermeyeceğim. Kendimi yeterince anlatabildiğim zaman seçimi kazanacağımdan da hiç kuşkum yok. Bunu başarmak için de güvendiğim, parası olmasa da insanlarla tek tek ilişki kurarak beni anlatmaya çalışan çok sayıda dostumun benim yanımda olması.” Bu görüşler bendenize ait değil. 27 Mart 1994’teki yerel seçimlere bir hafta kala, Sosyaldemokrat Halkçı Parti’nin İstanbul Bakırköy’deki belediye başkan adayı sosyal demokrat aydınlarımızdan Prof. Dr. Zafer Üskül’e ait. Bendenize, seçim çalışmalarında yaşadıklarını yana yakıla anlatmış; ben de Vaziyet’te 13 yıl önce “Bir aydının izlenimleri” başlığıyla bunları yazmışım. Zafer Üskül, şimdi İslamcı partinin milletvekili adayı. Kısırdöngüyü bir yerlerinden kırmış; televizyonların en çok izlenen programları, gazetelerin en çok okunan sayfaları ona açık; kendini ve yeni partisini gönlünce anlatıyor. Anlat Zafer, heyecanlı oluyor! Yol Şevket Çorbacıoğlu: “RTE’ye yol vermeyen sürücüye dava açılmış. Davaya ne gerek; 22 Temmuz’da zaten seçmen yol verecek!” Hedef Ahmet Önen: “AKP’ye takıyyeci diyerek hakkını yiyorlar. Baksanıza ‘Durmak yok, yola devam’ diyorlar!” Alımlı Gülhan Elmas: “Sosyete hanımları arasında umreye gitmek moda olmuş. Ilımlı İslamdan sonra, alımlı İslam...” Tartışma Gülhan Elmas: “Çankaya’ya hangimiz çıkacak, diye tartışıyorlar. Dokunulmazlıkları kaldırıldığında ise ‘Yüce Divan’a hangimiz çıkacak’ diye tartışacaklar!” Hedef Nami Tepe: “Arınç, Mecelle zamanı her şeyin daha iyi gittiğini söylüyor. İlk hedefiniz gerinizdir, ileri!” Ahmet Önen: “Adam, çift yumurta ile terbiye edilmiş olmalı ki, kendinden başka herkesi terbiyesizlikle suçluyor!” Terbiye KISA HABERLER... Uluslararası bir astronom ekibi dünyamızın en uzağında bulunan bir karadelik keşfetti. Dünyamız ve karadelik arasındaki mesafe neredeyse 13 milyar ışık yılı. Yani ilk patlamadan sadece 700 milyon yıl kadar sonra oluşmuş. Evrenimizin 13.7 milyar yıl önce oluştuğu kabul ediliyor. Bilim insanları bu nedenle karadeliği daha yakından inceleyerek evrenimizin ilk evreleri hakkında yeni bilgiler edinebilmeyi umuyor. Karadelik Kanada/Fransız Hawaii Teleskopu ile uzaktaki kuasarların aranması sırasında bulunmuş. Kuasarlar uzaydaki en parlak cisimler ve astronomların görüşlerine göre, aktif galaksilerin merkezleri. Çevresindeki maddeyi kendisine çektiği için aktif galaksideki kuasarın kütlesi büyümekte. Kuasarın kendisine çektiği madde kızgınlaşır ve ışık yayar. CFHQS J23290301 olarak isimlendirilen karadeliğin bu kadar erken bir dönemde bu kadar büyük olması bilim insanlarını şaşırttı. Nitekim karadeliklerin çok yavaş büyüdükleri sanılıyordu. Ottawa Üniversitesi'nden Chris Willot yönetimindeki astronomlar bundan sonraki çalışmalarıyla bu soruya yanıt arayacak. En eski karadelik Yeni bir demans geni bulundu İngiltere'deki Nöroloji Enstitüsü bilim insanları, geç gelişen Alzheimer hastalığıyla ilişkili olan yeni bir gen keşfetti. GAB2 geninin bozuk bir kopyasını taşıyan insanların Alzheimer hastalığına yakalanma riski dört misli yüksek deniyor Neuron (www.neuron.org) dergisinde. Alzheimer's Society birliğinden Clive Ballard gibi uzmanlar yeni keşfin ApoE4 geninin saptanışından bu yana en önemli bulgu olduğunu söylüyor. Bu Alzheimer biçimi 65 yaşın üzerindeki kişilerin onda birinde ve 85 yaş üzerindekilerin %50'sinde görülmekte. On beş farklı enstitünün araştırmacıları 1411 kişinin DNA'sını incelemiş.Bu analiz sonucunda GAB2'nin, ApoE4 genini de taşıyanlarda etkili olduğu ortaya çıkmış. Anlaşıldığı üzere GAB2, daha iyi bilinen Alzheimer genini değiştirmekte. Araştırmacılar bunun sonucunda beyinde protein birikiminin oluştuğunu sanıyor. Eric Reiman yönetiminde çalışan ekip nöronlardaki GAB2 geninin etkinliğini durdurunca Tau olarak bilinen anahtar proteininde artış gözlemlemiş. Tau proteini beyindeki birikimlerden sorumlu. Gizli bölge: Herhangi bir nesnenin gözlemci tarafından görülemeyeceği alan Geleneksel malzeme Dik açı Gelen ışık Metamalzeme Gözden ırak Kuramda metamalzeme ışığın dalga boyutundan daha küçük bileşenlerden oluşuyor ve ışık demetini örtülü bir merkezin çevresinde fotonların yoluna zarar vermeden kanallara ayırabiliyor. Ters yönde kırılma Normal malzemelerde ışık en çok malzemeyle dik açı oluşturacak denli kırılabilirken, metamalzemelerde bu sınırın ötesine geçilebiliyor.