25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

25 MAYIS 2007 CUMA bilim/vaziyet Yağmur Ekim “Üretmeden harcıyoruz” Orhan BURSALI • Teknoloji üretmek bizde neden geri planda; konuya bakış ve yaklaşımımızda bir eksiklik görüyor musunuz? Çıracı: Biz ülkemizde profesyonel araştırmayı henüz öğrenemedik. Bir üniversitemize elektron mikroskop alınıyor, daha küçüğünü de hediye olarak veriliyor, bu mikroskop ancak yıllar sonra devreye sokulabiliyor! Araştırmacılarımız, genellikle doçentlik yükseltmeleri için makale yazıyor, bunların ülkeye katkı sıfırdır; yapılan araştırmaların ticaretteknoloji ilişkisi kimseyi fazla ilgilendirmiyor; dünyada ise motivasyonlar farklı; araştırma sonuçlarını çok iyi dergilerde yayımlamak gerekir.. Bilime katkı yapmak tabii ki önemli.. ama bilimi teknoloji için üretemezsek başkalarının teknolojisini almak zorunda kalır ve fakirleşiriz. Örneğin cep telefonlarında kamera piksel sayısı artınca, hemen tüm telefonu değiştiren bir milletiz. Hiç üretmeden harcıyoruz... Türkiye’de teknoloji üretmek için stratejik bakış olması gerekir profesyonel araştırmaya geçmeliyiz.. herkes temel bilim yapmamalı çok fazla mühendisimizi teknolojiye yöneltmemiz gerekir. Üniversitelerde yapıyan hangi araştırmalardan ne teknolojiler çıktı, bu soruyu sormamız ve olumlu yanıt vermemiz için yeni bir organizasyon yapısına girmemiz gereker... Stanford Üniversitesi’ndeki araştırmaların yıllık toplam etki faktörü Türkiye’nin toplamından daha çok! • O zaman nano araştırmalarınızdan mutlaka bir teknoloji çıktısı bekliyorsunuz, diyebilir miyiz? Çıracı: Evet, çok yönlü araştırmalarımızın odağında bu düşünce olacak. Nano merkezinde mesela nano fotoniks dediğinizde, üzerinde o kadara çok çalışılan değişik konu var ki. Proje orijinal olabilir veya bir konuyu geliştirmek olabilr. Biz her araştırmadan bir prototip çıksın istiyoruz. Doktora ve master çalışmaları teknoloji içeren haiz bir ürün versin istiyoruz. Örneğin ABD’de bir fizik profesörü bir maddeyi nano boyutlara indirerek ona ışığı yansıtma özelliği kazandırdı ve bunu kozmetik sanayini satarak büyük gelir elde etti. Bu en basiti... bir yöntem bir prototip... Devletin de çok destek programları var. Amacımız aynı zamanda akademisyenin kendi şirketini kurması. İyi bir araştırma sonucunu istiyorsa kendisi ürüne dönüştürecek şirket kursun. • Uluslararası işbirliğiniz olacak herhalde, burada kuralınız nedir? Çıracı: Evet, fakat bu işbirliğimiz eskisi gibi veya Türkiye’de şimdiye kadar genellikle görüldüğü gibi, başkalarının yararına, onlara çalışır nitelikte olmayacak... Mutlaka bizim kendi gizliliklerimiz olacak.. biz ne kazanıyoruz onlar ne kazanıyor, bunun da C Sürpriz Ortadoğu’daki kanlı petrol planlarının hesabını versinler ondan sonra uygarlık üzerine konuşsunlar! “Tarihi ironi” konusuna gelince... Ortada herhangi bir ironi ve bu ironi sonunda ortaya çıkan çelişki nedeniyle gülünecek herhangi bir durum yok; “Türkiye laiktir, laik kalacak” ve “Ne ABD ne AB, tam bağımsız Türkiye” diyen Türk halkı meydanları bir düğünbayram havasında güle oynaya dolduruyor hepsi bu. Son beş yıldır Türkiye üzerine masa başında inceden inceye hesaplar yapanlar, Türk halkını hesaba katmadıkları için hâlâ ne olup bittiğinin farkına varamıyor. Bir Türk kızıyla evlenip “enişte”miz olan bu Joost Lagendijk adındaki Hollandalı Bana bir seçim ittifakı verin barajı yerinden oynatayım! telefonla katılıp, “Mehmet Ali, Mehmet Ali sor ona, de ona, söyle ona” demişti de Sadettin Tantan bir süre sonra İçişleri Bakanlığı’ndan ayrılmıştı, anımsadınız değil mi! O televizyon programından bu televizyon programına ve hatta gelmiş ve gelecek her hükümet programında artık anlaşılmıştır ki medya satılmış falan değildir bir! İkincisi medya demek Aydın Doğan demektir. Çünkü Aydın Doğan “Bak kardeşim, ben Türkiye’de en büyük medya patronuyum” diyerek büyük bir tevazu içinde mutlu gerçeği açıklama nezaketini göstermiştir. Üstelik Aydın Doğan’ın kızı da, Türkiye’de ne kadar büyük sanayici ve işadamı varsa onların patronu, pardon başkanıdır. Bu bakımdan medyaya dil uzatmak demek, büyük patrona dil uzatmak demektir. Hal böyle olunca medyaya dil uzatanın dilini kesmeseler bile sesini keserler. Açın televizyonu; dolaşın kanallar arasında... Hep bildik yüzler, hep aynı laflar! Lale bahçesinde papağanlar yuva kurmuş; mutluluk içinde daldan dala uçuyorlar. Bu tabloyu kim bozabilir, bu papağanları kim satın alabilir, bu bahçeyi kim satabilir; medyayı göbeğinden kim bağlayabilir, kim, kim, kim; Kiziroğlu Mustafa Bey, bir beyin oğlu, zor beyin oğlu! 17 New York Times: “Anıtkabir’den homurtular geliyor!” Demek ki oraya kadar gitti! Ulusal Nanoteknoloji Araştırma Merkezi 7 katlı binada kuruluyor, 8500 metre kare kapalı alanda 62 laboratuvara sahip. Yanda bina inşaatının 19 Aralık 2006 yılında çekilen, yukarıda ise 1 Nisan 2007 tarihinde çekilen tamamlanmış resmi NİN önde gelen ABD’ gazetelerinden New York Times, Atatürk’ün Batı uygarlığı hedefi yolunda çok somut adımlar atan AKP’ye karşı son haftalarda düzenlenen laiklik mitinglerinin “tarihi bir ironi” olduğunu yazmış. Sabrina Tavernise imzası ve “Atatürk’ün Mezarında Bir Gürültü Duyuluyor” başlığı ile yayımlanan haberde, TürkiyeAvrupa Birliği Komisyonu Karma Parlamento Eşbaşkanı Joost Lagendijk de konuşmuş ve “Türkiye’de laik partiler iktidarda kalsaydı AB müzakereleri başlamazdı” demiş. Türkiye’deki işbirlikçilerinden aldıkları “tüyo”larla Türkiye üzerine yorum yapan salaklara önce şunu söylemek gerek; Atatürk, Türk halkına hedef olarak hiçbir zaman “Batı”yı göstermedi; çağdaş uygarlığı gösterdi! Kendilerini uygar sanan dangalaklar önce Irak’ta başlattıkları ilkel savaşın ve ima muhasebesini yapacağız. Başkası için çalışıyor olmayacağız. Dengeli dış ilişikler yürütmek durumundayız.. Yaptığımız her şeyin teknoloji olarak ülkemizin yararı gözetilecek. Zaten DPT’ye verdiğimiz söz de bu. Çalışmalarımnız ülkemizin refah düzeyini artırmaya yönelik olacak. Bütün üniversiteleri arkadaşlarmız geziyor ilkelerimizi açıklıyor ve hepsini proje bazından çalışmaya davet ediyor. • Su borularında zebra midyelerini önleyecek projeden bahsettiniz. Çıracı: Evet bu çok önemli bir konu, zebra midyesi sorununu çözmek için BilkentHarran Üniversitesi ve Devlet Su İşleri birlikte çalışıyoruz, gerekirse başka üniversiteden de ortak alacağız. Biz bunun için bir boya veya yüzey bulabilirsek Harran ovasında yapılacak yer altında sulama tesislerinin ömürleri uzayacak. Yoksa 5 10 yılda, yaptığınız yeraltı sulama yatırımlarını parlamenter de bir şeylerin farkına varamıyor, “Türkiye’de laik partiler iktidarda kalsaydı AB müzakereleri başlamazdı” diyor. Adam tam bir lale! Hem de katmerli Hollanda lalesi! Başlayan tam üyelik müzakereleri neymiş, bir anlatsın da “ampul” vazifesi görüp bizi aydınlatsın, öğrenelim! Sabrina’dan Joost’a, Hasan Cemal’den Taha Akyol’a dünya âlem şunu bilsin ki, hesaba katılmayan Türk halkı bütün hesapları bozmuştur ve 22 Temmuz’da bunu sandıkta kanıtlayacaktır. Unutmayın ki dandik seçim anketlerinde yüzde 40’larda gösterilen AKP’ye Amerikalılar, Avrupalılar, Kıbrıslı Rumlar, Kuzey Iraklı Kürtler değil, Türk halkı oy verecektir ve AKP’nin Meclis dışında kalması bu gidişle hiç de sürpriz olmayacaktır. Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Tavşan Saadettin Öztürk: “İçeride halka karşı yırtıcı kaplan; dışarıda ürkek tavşan; istemiyoruz böyle başbakan!” Medya yenilemek zorunda kalacaksınız. Sorun yeni görünmeye başladı; bu midyeler baraj kapaklarını ve vanaları da tutabiliyor, türbinlerin kanatlarına yapışabiliyor, işletmeyi zor durumda bırakıyor. Bunu önlemek için öyle plastik borular geliştireceksiniz ki midye tutunamayacak. Şefik Süzer var projenin başında. • Merkez’de bir kısım proje yürüyor öyleyse.. Çıracı: Şimdiden 25 proje var. Bir kısmı Tübitak’tan destek aldı, Sağlık Bakanlığı projeleri var. Ameliyatlarda kullanılan tıbbi cihazlara o kadar çok para harcanıyor ki, cihazların pek çoğu iyi bir kaplama ile daha uzun ömürlü ve kaliteli hale gelebilir ve sarfiyatı azaltılabilir; ve biz bu tür cihazları burada da üretilebilecek bir duruma getirmek istiyoruz. Ülkemizde üretilenlerle işbirliği halindeyiz. Lazerle ilgili projelerimiz var. DPT ile tekstil, sürtünmesiz yüzey için boyaların geliştirilmesi, gemi yüzeyleri için boya, yüzey modifiye edilerek sertleştirilmesi projelerimiz var. Sivil savunma amaçlı, nano aygıt projemiz var, çok küçük sensörler yapılmasını istiyoruz. Antraks molekülünü uyarıcı amaçlı, kanser tedavisi ve ilaçla ilgili yeni moleküler bazlı ilaçların üretimini hedefliyoruz. Bir de malzeme bilimi ve nanoteknoloji lisans üstü programı için uzman getiştirmeye yönelik projemiz başladı. Bu çok disiplinli bir konu. Bir tıp droçenti başvurdu bu alanda doktora yapmak için.. Bir fikrini gerçekleştirmek üzere yeniden doktoraya soyundu! Daha çok teknolojiye yönelik, sadece kendi dar alanında projesini geliştirmek için gerekli dersleri alabilecek. MEDYA, İslamcı iktidara göbekten bağlı mı? Alanları dolduran halka sorarsanız bağlı ve üstelik satılmış daha doğrusu iktidar tarafından satın alınmış. Bir kamuoyu araştırma şirketinin başkanı Erhan Göksel, halkın meydanlarda dile getirdiği bu gerçeği katıldığı bir televizyon programında söyleyince kızılca kıyamet koptu. Kendisini Türkiye’nin en büyük medya patronu olarak tanımlayan Aydın Doğan, programa telefonla bağlanıp Göksel’e “Göbeğimizden nasıl bağlı olduğumuzu açıklayamazsan seni müfteri ilan ediyorum” dedi. Arkasından da Hürriyet’in sanayici ve işadamı genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök köşesinden “Miting meydanlarında küçük bir grup bize ‘satılmış medya’ diyor. Peki bizim gazetelerimiz, televizyonlarımız kime satılmış, biz kime satılmışız’ diye hesap sordu. Anımsıyor olmalısınız. Bir zamanlar Sadettin Tantan İçişleri Bakanı’yken, Aydın Doğan’ın televizyonlarından birinde Aydın Doğan’ın elemanlarından Mehmet Ali Birand’ın programında Aydın Doğan’dan söz etmişti hani... Aydın Doğan da programa Yumurta İsa Kargın: “Başimama kızmayın, tecrübesiyle konuşuyor çünkü 40 değil 350 küsur çürük yumurtadan sağlam bir yumurta çıkaramadı.” Vitrin Mehmet Ali Kılınç: “Vitrine konacak güzel bayan arayan partileri görünce, vitrinine saat koyan sünnetçi fıkrasına artık gülemiyorum!” Gençler Akif Kökçe: “Gençlerin derdi seçilme yaşının değil, iş bulma yaşının 25’e indirilmesi!” Kadınlar Leylâ Erbil: “Türkiye’nin çağdaş kadınları pederşahi düzeni yıkmaktalar. Köleleştirilmiş kadınlarımız da pederlerinin erkekliklerini yitirme korkusunun simgesi olan türbanı ve çarşafı yıkabilseler.” Payda Nami Tepe: “RTE ‘Laiklik ortak paydamız’ diyor. Bülent Arınç’ın yeniden tarif etmek istediği laiklikten söz ediyor olmasın. O payda bize uymaz!” Anayasa Asil Gümüşdal: “Dikkat edin; 12 Eylül Anayasası, 3 Kasım AKP Anayasasına dönüştürülmek isteniyor!” Çok hayırlı bir cemiyet Yerli mensucat münasebet tesis (dokuma ürünleri) ve eyleyeceğinden milli mahsullerimizin müesseselerin değerini ve bunlara karşı reklamları bu vasıta ile halkın rağbetini halka ulaşacak ve arttırarak istihlakatın şimdilik ayda bir defa (tüketimin) olmak üzere iktisadi arttırılmasını temine bir mecmua da çalışmak için Yerli neşrolunacaktır. Mallarını Koruma Yerli malların Cemiyeti ismiyle değerini arttırmak için İzmir’de bir cemiyet müracaat edilecek teşekkül ettiğini evvelce tedbirler arasında, yazmıştık. umumi müesseselerde Ecnebi mallarının konferanslar vermek, piyasalarımızda benzeri sinema ve levha Darülfünun’da yerli malları sergisi ve konferansı olan Türk mallarından reklamlarına (Nisan 1929). çok satılması, yerli ehemmiyet vermek, mamullerimizin kadınlar nezdinde nelerden ibaret propaganda yapmak, olduğunun ve nerelerden sergisi tesis edilecek ve sergi dikiş ve biçki yurtları ile irtibat alınacağının bilinmemesinden ve dahilinde istihbarat kalemi vücuda getirmek gibi tedbirler de yerli mamullerimizi vücuda bulunacaktır. Bu sergiyi gezecek vardır. Bundan başka getiren sanayi müesseselerinin ve kaleme müracaat edecek olan mekteplerde devamlı telkinlerin Akdeniz’den Rus hududuna her vatandaşımız masnuat (zanaat de faydalı olacağı düşünülmüştür. kadar olan geniş bir sahada ürünleri) ve mahsullerimizi Cemiyet Bütün Türkiye’de dağınık bulunmasından ileri göreceği gibi, bunları toptan ve şubeler açacağı gibi, yerli geldiğini dikkate alan cemiyet, perakende alabilmek için de kâfi mamullerin ıslahı (iyileştirilmesi) bir mesai ve icraat programı derecede tafsilat alacaktır. için de teşebbüslerde tertip etmiştir. İstihbarat kalemi, sergi ile bulunacaktır. Bu programa göre bir numune imalathaneler arasında daimi bir 23 Mayıs 1927 Pazartesi Türkiye’de olmayan bir işe kalkıştık • Türkiye için yeni bir Araştırmacı istihdam politikasına geçiyorsunuz.. Çıracı: 62 laboratuvarımızda 300 tez öğrencisinin çalışabilecek, bunlar için de süpervizörlük yapabilecek 50100 doktoralı uzman gerekecek. Şimdilik 25 uzmanımız var. Bu kadro büyüyecek. Türkiye’de olmayan bir işe kalkıştık: Türkiye’de kadrolar dolu; mesela İTÜ fiziğe girmek isterseniz kadro sorunu var; Bilkent’te de, dışarıya öğrenciler gönderiyoruz bunları sonra geri istiyoruz fakat kadro yok. Şimdi bu laboratuvarlara kaliteli doktoralı kişiler alınabilecek ve araştırmacı asistan profesör olarak başlayacaklar; ders yükü azalacak veya kendi yaptığı projelerle sınırlı olacak; proje sayısına göre kadar kadro olacak.. bu kişiler ileride üniversitelere dönmek isterse çok daha iyi bir durumda dönecekler. Biz bunu ilk kez yapıyoruz nano merkezimizde, mesela Standford’da doktora yapan Bilkent elektronikten mezunumuz Aykutlu Dãna bize geldi ve ilk araştırmacı asistan profesör olarak işe başladı. Bu mucit düşünceli bir araştırmacı. Nano kristaller kullanarak flash bellek geliştirmek istiyor... Elinizdeki mausu üç boyutlu geliştirmeye çalışıyor. Bir sözlük yazdı kendi algoritması ile, hobi olarak... üç tane proje yazdı. Bunlara destek bulunuyor. Ulusal merkez, imkanları olmayan fikirlerle bilgisi olan insanları birleştirecek, yanında eğitimi de verecek. Ben 1977’de İBM’de çalıştım, o sıralarda Kore’de Samsung daha işin başlarındaydı. Bizde de Tümosan vb vardı. Fikir olarak iyi ama ciddi planlar ve yeterli elemen yoktu ve de arkada da destek yoktu! Kore başardı ve biz de başaramadık. Niye firmalarımız satılıyor, niye başaramadık, bunu sorgulamayılız. Şüphesiz başlıca nedeni, şirketlerimizin ve ulusumuzun ARGE politikasının olmamasıydı. • Sayın Çıracı, bütün bunlara ülkemizin şiddetle, acil olarak gereksinimi var, yıllardır ortak savunduğumuz düşünceleri hayata geçirmek için kolları sıvadınız, umarım önünüze engeller çıkmaz, tam tersine bütün projelerinize kolaylık gösterilir ve kısa sürede büyük mesafe alırsınız... Size ve arkadaşlarınıza bol şans ve kolay gelsin...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear