Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
18 MAYIS 2007 CUMA haberler SÖZ ÇİZGİNİN DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA C 3 Görkemli Mitinglerde Eksik Kalanlar zmir mitingi de görkemli oldu. Üç mitingde üç büyük kentimizde milyonlar meydanları doldurdu ve sivil demokratik laik bilincini ortaya koydu. Hiç kuşkusuz ki, demokrasinin de onun onsuz olmazı laikliğin de, en büyük, en geçerli güvencesi buydu. Üçüncü toplantıdan sonra, mitinglerin ortak noktalarını irdelemek artık mümkündür. Önce bir noktayı vurgulamak gerekir. Türkiye’de son yıllarda, toplumun özellikle genç kesiminin üzerine serpilen ölü toprağı silkilmiştir. 27 yıllık bir sessizlik ve bigânelik dönemi özellikle genç kesimi çok etkilemişti. Bu nokta aşılmıştır; aşılmasına neden olan kişi, hiç istemese de Tayyip Erdoğan olmuştur. Demokratik sivil bilinç, Türkiye’de demokrasinin geleceği konusunda umut yaratmıştır kuşkusuz. İkinci önemli nokta, mitinglerdeki kadın ağırlığı olmuştur. Türk siyasetinin tıkanan yolunun açılmasında kadınlar sanılandan da daha büyük etki yapacak görünmektedirler. Kadın vurgusu, Çağlayan’ın düzenleyicilerinin kadınlar olmasından kaynaklanmıyor yalnızca, aynı zamanda alanları dolduranların çoğunluğunu da kadınlar oluşturmaktaydı. Bu da Cumhuriyet’in kadın hakları devriminin (böyle bir toplumda gerçekten de devrimdi) ne denli tuttuğunun kanıtıdır. “Bizde kadın hakları tepeden verildi” yollu yüzeysel yaklaşımların ne denli geçersiz olduğu da bu olayla ortaya çıktı. ??? Mitinglerin bir başka özelliği de, kimilerinin iddialarının aksine, bindirilmiş kıtalar olmamasıydı. İnsanlar bir şenliğe gelir gibi geliyorlardı, amaçları kamplaşmak, cepheleşmek değil, Cumhuriyetin kazanımlarını korumaktı. Yapılan beş mitingin üçünde, Tandoğan, Çankaya ve Çanakkale’de bulundum ve alanların kalabalığı ve ses düzeni dolayısıyla, konuşmacıların ancak bir kısmının sözlerini bölüm bölüm dinleyebildim. İstanbul’da Necla Arat ve Türkan Saylan’ın konuşmalarının dinlediğim bütün bölümlerine içtenlikle katıldığımı söyleyebilirim. Ama burada özenle vurgulamak istediğim husus, başka mitinglerin aksine, söz konusu mitinglerde, meydanda bulunanların kürsüde söylenenlerden daha önemli, daha çeşitli, daha çoğulcu bir görünüm sergiledikleriydi. Yanlış anlaşılmamak için bir kez daha altını çiziyorum, konuşmaların dinlediğim bölümlerine içtenlikle katılıyorum. Ama bu mitingleri kimi konuşmacıların bazı tümcelerine bakarak nitelemek de yanlıştır. Gösterilere damgalarını vuranlar, o organizatörlerin çağrısıyla meydanları dolduran milyonlardı. Onlar Türk demokrasisinin yarınlarının umut çiçekleri olarak oradaydılar, kin, nefret, öfke değil, umut, kararlılık ve sevgi doluydular. ??? Mitinglerde unutulanlar, eksik kalanlar yok muydu? Tabii ki vardı. Türkiye’de laiklik ve demokrasi mücaledesini bir ömür boyu sürdüren Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Necip Hablemitoğlu ve diğerleri anılabilirlerdi, resimleriyle, posterleriyle aramızda oldukları ilan edilebilirdi. Çünkü onlara çok şey borçluyuz. Onlar, daha elverişsiz ortamlarda, tehlikenin bu denli büyük olduğunun fark edilmediği dönemlerde tehdidi algılamış, bizleri uyarmış, bu uğurda canlarını vermişlerdi. Bugünkü bilinci mayalayanlardır onlar... Mitinglerde bir başka eksik de, onları izleyen günlerde, bu çağrıya cevap vermeleri gerekenlerin, yani laiklikten içtenlikle yana siyasi partilerin çağrıyı algılamaktaki yavaşlıkları, yetersizlikleri olmuştur. Meydanlara yansıyan coşkulu bilincin amacına varması, ancak ve ancak onların gerekenleri yapmasıyla mümkündür. Evet, laiklik demokrasinin onsuz olmazı, ülkenin şu andaki en büyük siyasal sorunudur. Ama halkın gündeminin birinci maddesi, günlük yaşam sorunlarıdır. Laikliği savunurken, o konularda da çözümler üreteceğini gösteren program ve gerçekçi vaatlerle halkın karşısına çıkacak olan siyasi partiler, miting meydanındaki bayrağı taşımak durumundadırlar. Bu nitelikte olanlar arasında, hiçbir ayrım yapmadan, onların birini öne çıkarmadan hepsini göreve çağırmak, içlerinden en uygun gördüğümüzü sandık başında desteklemek görevimizdir. Ama önce onlar görevlerini yapmalılar! Ah İlhan Abi, Ah... iç böyle bir topluluğu beklemiyorlardı. Bir gün önce Bornova’da halk pazarında hainler terör estirmiş, bir yurttaşımız yaşamını yitirmişti. İzmirliler keyiflerine düşkündür. Bir pazar günü deniz kıyılarına kaçarlar. Çeşme, Sığacık, Urla, Foça, Kuşadası, Gümüldür gibi. Bu yüzden de Gündoğdu Alanı dolmazdı. Hava 35 dereceydi... Aman, aman!.. Kimseler gelmezdi mitinge!.. Miting öncesi AKP yalakaları dört koldan harekete geçtiler, tıpkı Tandoğan mitingi öncesinde olduğu gibi. Bir haftalık derginin (kendi medya gruplarının) kamuoyu araştırmalarından yola çıkıp, “AKP yüzde 40’ları aştı” türünde yorumlar yazmaya başladılar. Geceleri uyuyamıyorlardı Tandoğan mitinginden sonra. Nasıl olmuştu da yüz binler bir ırmak gibi Tandoğan’a akmıştı 14 Nisan’da? Yoksa 30 yıldır uyuyan halk birden ayağa mı kalkmıştı? Ne olmuştu, kim uyandırmıştı halkımızı? İşler böyle iyi giderken (!), AKP’yle al gülüm ver gülüm alışverişi sürerken, darbeciler (!) ne yapmışlardı da uyandırmıştı, üzerine ölü toprağı serpilen insanımızı? Nokta dergisinin darbe senaryoları, Fethullahçıların Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yıpratılması için hazırladıkları düzmece “günlük”ler, Tandoğan Alanı’nda “Türk İntikam Tugayı vardı” palavraları tutmamıştı... Ardından İstanbul Çağlayan mitingi... Kafaları duvara vurmuştu ikinci kez... Şaşkınlardan birisi de Hasan Cemal’di... Hey Allah, nasıl oluyordu bu işler?.. Yoksa İlhan Abi mi düzenliyordu bu mitingleri? Bir düş gördü. Evet İlhan Selçuk topluyordu bu kalabalıkları. Cumhuriyet, “Tehlikenin farkında mısınız?” demişti ya. Tamam, İlhan Abi bu işin içindeydi. O zaman ne yapmalıydı Hasan? Oturup bir yazı döşedi: “AKP yüzde 40 gibi...” ??? Pazar günü İzmir’de Gündoğdu Alanı’nda bir grup üniversiteli gençle karşılaştım. Gençler Ankara Siyasal Bilimler Fakültesi öğrencileriydi. İçlerinden birisi şöyle dedi: “Hikmet Ağabey, İlhan Selçuk ve Cumhuriyet AKP’yi destekleyen bir gazete olsaydı, Hasan Cemal ulusalcı olurdu...” Bir öğrenci söze girdi: “İlhan Selçuk neoliberal olsaydı, Hasan Cemal milliyetçi olurdu...” Gülüştük!.. Gazetelere baktım... Hürriyet’in bazı köşe yazarları İzmir mitingini “CHP ilk mitingini yapmış oldu” diye yorumlamışlardı. Sabah akşam CHP’yi ve Deniz Baykal’ı “faşist” olarak niteleyen arkadaşlar, birkaç gün önce şöyle diyorlardı: “CHP yüzde 14’lerde...” Yüzde 14’lerde olan bir parti, nasıl olur da İzmir’de 1.5 milyon kişiyi bir araya toplayabilir? Böyle gazetecilik olmaz!.. Gazeteci, ideolojisi ne olursa olsun gerçekleri görmek zorundadır... Tandoğan, Çağlayan, Manisa, Çanakkale ve İzmir Gündoğdu mitinglerinin adı “Cumhuriyet”ti. Alanlarda toplanan milyonlar ise halktı. İşçi, memur, esnaf, öğrenci, öğretmen, sanayici, işadamı... Elbet alanlarda CHP de vardı, DSP de, DYP de, MHP de, SHP de, İP ve ÖDP de... Kadınlar ve gençler çoğunluktaydı... 2002 seçimlerinde sandığa gitmeyenler de oradaydı, gidenler de... Aslında AKP yandaşı ve AKP’yi demokrasi ve özgürlüklerin simgesi sayan Soros’un çocukları bu gelişmelerden tedirgin!.. Hasan Cemal’ler, Mehmet Altan’lar, Hadi Uluengin’ler, Taha Akyol’lar son 1.5 aylık süreçten çok korkuyorlar... “Ya AKP tek başına iktidara gelemezse biz ne yaparız!..” Elbet yavaş yavaş dönmeye çalışanlar da var, hızla dönüp yerlerini alanlar da... CHP korkusu, bu yüzden!.. Buna bir de Genç Parti korkusunu ekleyebilirim. ??? Ankara, İstanbul ve İzmir’de yapılan üç büyük mitinge katılanların sayısı nereden bakarsanız bakın 4.55 milyon kişidir... 5 milyon insan (aileleriyle birlikte 10 milyon) ne istiyor, onu algılamak gerekmez mi? Bizim neoliberaller ve din bezirgânları üç büyük mitingden ders çıkarmadılar!.. Peki sosyal demokratlar ders çıkardı mı? Benim yanıtım “evet” olacak bu soruya... CHP çatısı altında birleşecekler, başka yolu yok!.. CHPDSP birleşmesini ya da işbirliğini istemeyenlerin gazına gelmeyin!.. 22 Temmuz’da halk sandığa gidecek.. AKP yolcudur Abbas bağlasan durmaz!.. Ege’de hava yine sıcak... Kafamda üniversite öğrencisinin yorumu: “İlhan Selçuk bugün neoliberal olsaydı, Hasan Cemal milliyetçi olurdu.” Ah İlhan Abi, ah!.. hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: +90 0212/ 343 72 69 H İ “AKP” HÂLÂ “AB”DEN MEDET UMUYOR.. Turan Yavuz yaşamını yitirdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Bir süredir akciğer kanseri tedavisi gören gazeteciyazar Turan Yavuz yaşamını yitirdi. Yoğun bakım altında tutulduğu Güven Hastanesi’nde hayatını kaybeden Yavuz’un cenazesi Kocatepe Camisi’nde düzenlenecek törenin ardından Cebeci Asri Mezarlığı’na defnedildi. Yavuz, 1956’da Paris’te doğdu. ODTÜ’de başladığı uluslararası ilişkiler eğitimini Washington Amerikan Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde tamamlayan Yavuz, gazetecilik mesleğine 1974 yılında Reuters Haber Ajansı’nın Ankara bürosunda atıldı. Tercüman ve Milliyet gazetelerinin Washington temsilciliğini yapan ve “32. Gün” haber programında yer alan Yavuz, 2004 yılına kadar TV8 Genel Yayın Yönetmenliği görevini sürdürdü. Bir dönem Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu üyeliği de yapan Turan Yavuz (solda), Türk siyasi yaşamının pek çok ünlü ismini izlemişti. (Fotoğraf: AA) ‘Tatile mola, oylar sandığa’ mın da düşük olabileceğini ANKARA (Cumhuriyet belirtti. 2002 yılı seçimleriBürosu) Ankara Ticaret nin, 1977 yılı seçimlerinden Odası (ATO), 1000 kamu ve sonra en düşük katılımlı seözel sektör yönetecisine mekçim olduğunu vurgulayan Aytup yazarak personelin yıllık gün, mektubunda, “Türkiizinlerinin seçim gününe rastye’de çok partili hayata geçillamayacak biçimde düzendikten sonra sadece bir kez, lenmesi çağrısında bulundu. 5 Haziran 1977’de, yani bir ATO Başkanı Sinan Aygün, yaz ayında seçim yapıldı. Ha“Tatil haktır, ama oy kullanziran ayı olmasına rağmen o mak kutsal bir görevdir. Bu seçimde bile katılım oranı seçimde tüm seçmenlere, yüzde 77.4’te kaldı’’ dedi. ‘Tatile mola, oylar sandığa’ Aygün, tüm iş dünyasını sediye sesleniyoruz” dedi. çimlere yükAygün, Cumsek katılımı hurbaşkanı AhATO Başkanı sağlamak met Necdet Seiçin kamzer, TBMM BaşAygün, halk panya başkanı Bülent iradesinin latmaya daArınç, Başbakan sandığa tam vet etti. Tayyip Erdoğan, olarak Kampanya başbakan yariçin “Boş dımcıları, bakanyansımasının Verme, Oy lar, Genelkursağlıklı bir Ver’’ ismini may Başkanı Ordemokrasinin öneren Aygeneral Yaşar işlerliği gün, kamBüyükanıt, yüksek yargı organaçısından büyük panyanın ları başkanları, önem arz ettiğini seçmen iradesinin sanRahmi Koç, Güvurguladı. dığa yansıler Sabancı, Ayması bakıdın Doğan ve mından deBülent Eczacıbamokrasiye büyük katkı sağlaşı’nın da aralarında bulunduyacağını vurguladı. Seçmenğu 100’ü aşkın lere de “Benim oyum sonucu iş adamı, TOBB’a bağlı 364 değiştirmez’’ diye düşünmeoda ve borsa başkanlarına mektup gönderdi. den sandığa gitmeleri çağrı2002 milletvekili genel sesında bulunan Aygün, “Tatil haktır, ama oy kullanmak da çimlerinde 9 milyon 897 bin kutsal bir görevdir. Bu seçimseçmenin sandığa gitmediğide tüm seçmenlere ‘Tatile ni, seçime katılım oranının mola, oylar sandığa’ diye sesyüzde 79.1’de kaldığını anımleniyoruz’’ dedi. satan Aygün, seçimlere katılı renkli ilan asirmen?cumhuriyet.com.tr