22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

10 Adalet Divanı, Srebreniça’daki katliamı soykırım olarak adlandırdı ama Sırbistan’ı doğrudan sorumlu tutmadı C dış haberler ATİNA’DAN MURAT İLEM 2 MART 2007 CUMA Sırbistan soykırımdan aklandı Yüzde 3 (!) tir. Dört yıl öncesine kadar Rumlar Yunanistan’ın ağzının içine bakıp, ona göre hareket ederlerken, bugün artık Karamanlis ve hükümeti Tasos Papadopoulos’un ağzının içine bakmaktadır. Papadopoulos Türkiye konusundaki politikalara yön verip uygularken, Karamanlis büyük sessizlik içinde bu politikaları destekler hale gelmiştir. Bu durumu gören Yunan basınındaki bazı önemli köşe yazarları, iktidar partisi ve onun başkanını ağır şekilde eleştirmektedir. Tasos Papadopoulos’un ne olduğunu çok iyi bilen bazı aklıselim sahibi Yunanlı gazeteciler “Biz nasıl olur da bu kişinin izlediği tehlikeli politikaların takipçisi oluruz?” sorusunu sormaktadır. Aynı eleştiriler ve sorular Dışişleri Bakanı Dora Bakoyannis’e de yöneltilmektedir. Belediye başkanlığı döneminden başlayarak Türkiye’ye karşı dost ve samimi olduğu gösterebilmek için boğazda kadehler kaldırıp, kahkahalar atan Dora’nın bu görüntüleri artık değişik şekilde değerlendirilmektedir. Olayı özetlersek Bakoyannis’in de “barış ve dostluk maskesi” düşmüştür. O da Papadopoulos’un izlerini takip eder hale gelmiştir. Kıbrıs konusunda AB, BM ve diğer tüm uluslararası kuruluşlar nezdinde atılacak her adımdan önce Dora’nın uğradığı ilk ve tek adres, Tasos Papadopoulos’un Lefkoşe’deki başkanlık sarayıdır. Aksi halde Akdeniz’in doğusundaki bu adadan gelecek en küçük “satılıyoruz” imalı bir açıklama, altlarındaki koltukların gitmesine neden olabilir. Kaldı ki, Papadopoulos’un ne olduğunu sadece Yunanistan’daki siyasi liderler değil, AB üye ülkelerinin tüm liderleri de çok iyi bilmektedir. ??? Önümüzde 3 önemli seçim dönemi bulunuyor. Türkiye, Yunanistan ve GKRY’deki seçim sonuçları TürkYunan ilişkileri ile Kıbrıs’ın kaderini bir kere daha belirleyecektir. Halen iş başındaki kadroların yeniden göreve gelmeleri tüm ilişkileri eskiden olduğu gibi 4 yıllık kısır bir döngüye sokacaktır. Atina’dan bakıldığında Karamanlis ve partisi YDP (bugünkü politikaları izlemeleri durumunda) yeniden iktidar olacak gibi görünmektedir. Irkçılık, kin ve nefret üzerine politikalar güden Papadopoulos’un da bir kez daha başkanlık koltuğuna oturması muhtemeldir. Türkiye’deki seçimin kaderini ise Erdoğan’ın “şahsi hırsları” belirleyecektir. murilem@otenet.gr Ç Dış Haberler Servisi Uluslararası Adalet Divanı, BM’nin Eski Yugoslavya için Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (EYUCM) daha önceki bir hükmünü onayladı ve 1995’te Srebreniça’da 8 bin kadar Müslümanın katledilmesi olayını “soykırım” olarak niteledi. BM’nin mahkemesi olan Uluslararası Adalet Divanı bu kararıyla, 1948 anlaşmalarına göre ilk kez bir soykırım suçu tanımlamış oldu. Bosna, Adalet Divanı’na Sırbistan’ın savaş sırasında katliam, tecavüz ve etnik temizlik gibi yöntemlerle soykırım suçu işlediğini öne sürerek başvurmuştu. Ancak yayımlanması iki saat geciken kararında mahkeme Sırbistan’ın suç ortaklığının tespit edilemediği kaydedildi. Kitap kalınlığındaki kararın özetini yaklaşık 3 saatte okuyan Uluslararası Adalet Divanı Başkanı Yargıç Rosalyn Higgins, “Mahkeme, soykırım suçunun Srebreniça’daki Bosnalı Sırp ordusu üyeleri tarafından gerçekleştirildiğini saptayarak sona erdi” dedi. ÖDENMEYECEK Kararda, Sırbistan’ın soykırımı engellemek ve suçluları cezalandırmak konusunda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediği de vurgulandı. Buna karşın doğrudan sorumlu tutulmadığı için Sırbistan tazminat ödemekle yükümlü Lahey’deki mahkemenin tarihinde ilk defa bir ülkenin soykırım suçlamasıyla ele alındığı davada Adalet Divanı, Sırbistan’ın soykırımı engellemek ve suçluları cezalandırmak konusunda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediğine hükmetti. olmayacak. Higgins, ayrıca Adalet Divanı’nın, Srebreniça katliamı konusunda 2 Bosnalı Sırp’ı soykırımla ilgili olarak mahkum eden EYUCM’nin kararını dayanak aldığını hatırlattı. Yargıç Higgins, Sırbistan’ın bu davada mahkemenin yargılama hakkı olmadığı konusundaki iddiasını reddetti ve eski Yugoslavya’nın 1948 Cenevre Sözleşmesi’nin kurallarına uyma yükümlülüğü olduğunu kaydetti. Yine aynı kararda Bosna’nın diğer bölgelerinde 199295 yıllarında yaşanan kitlesel öldürme olaylarının soykırım teşkil etmediği belirtildi. Higgins, bu ölümlerin mahkeme tarafından “soykırım” olarak görülmediğini söyledi. Uluslararası Adalet Divanı’nın sadece BM üyesi ülkeler arasındaki anlaşmazlıkları karara bağlayabiliyor olması nedeniyle Sırbistan, konumu uluslararası belirsizlik içinde olduğu süreçteki faaliyetlerinin mahkemenin incelemesi altına giremeyeceğini savunuyordu. Lahey’deki mahkemenin 60 yılı aşan tarihinde ilk defa bir ülkenin soykırım suçlamasıyla ele alındığı bu davada verilen karar, özetle şu başlıkları içeriyor: ? Mevcut uluslararası hukuka göre, sorumluluğu bulunan kişi ve kurumlarıyla Sırbistan soykırım yapmamıştır. ? Sırbistan, soykırım işlemek için plan yapmamış, soykırım eylemini kışkırtmamıştır. ? Sırbistan, BM Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırma Sözleşmesi’ne göre yükümlülüklerini ihlal ederek soykırıma iştirak etmemiştir. ? 1995 Temmuzu’nda Srebreniça’da meydana gelen soykırım konusunda, Sırbistan BM Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırma Sözleşmesi’ne göre soykırımı önleme yükümlülüğünü ihlal etmiştir. ARADZİÇ VE MLADİÇ KAYIP ? Sırbistan, Ratko Mladiç’in soykırım ve soykırıma iştirak suçlamaları nedeniyle yargılanacağı eski Yugoslavya için kurulan uluslararası savaş suçları mahkemesine teslim edilmemesi ve mahkemeyle tam bir işbirliği yapmaması nedeniyle, BM Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırma Sözleşmesi’ne göre yükümlülüklerini ihlal etmiştir. K TAZMİNAT ? Sırbistan, eski Yugoslavya için Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne soykırım ve başka suçlarla itham edilen kişilerin teslimi ve mahkemeyle tam bir işbirliği konularında yükümlülüklerini yerine getirecek acil tedbirler almalıdır. ? Davada mali tazminat uygun bulunmamıştır. Uluslararası Adalet Divanı’nın 2’ye karşı 13 oyla karara bağladığı davayı Bosna 1993 yılında açmıştı. Bosna’nın doğusunda bulunan ve BM koruması altında olan Srebreniça ve civarında, Temmuz 1995’te 8 bin Boşnak Müslüman erkek katledilmişti. Katliamda ölenlerin yaklaşık yarısının cesetleri, 80 kadar toplu mezardan çıkarılmıştı. Srebreniça katliamından sorumlu tutulan dönemin Bosnalı Sırp lideri Radovan Karadziç ve askeri lider Ratko Mladiç, halen yakalanamamış durumda. Bosna, bu ülkedeki Boşnak ve Hırvatların 199295 savaşında Sırbistan’ın öncülüğünde yaygın bir “etnik temizliğe” maruz kaldığını savunuyor. Balkanlar’da bu tarihlerde yaşanan savaşta 100 binden fazla kişi öldü; savaş, eski Yugoslavya’nın parçalanmasını getirdi. BM’nin en üst düzey yargı organı olan Adalet Divanı, 1946’da faaliyete başladı. Lahey’de bulunan Divan’ın farklı ülkelerden 15 yargıcı bulunuyor. Yargıçlar, 9 yıllığına görev yapıyor. ok değil, 4 yıl öncesine dönelim. ErdoğanKaramanlis ilişkileri inanılmaz düzeydeydi. Her iki lider de samimi ve birbirlerinin güvenilir olduğunu gösterebilmek için inanılmaz fotoğraflar veriyorlardı. Özellikle Tayyip Erdoğan’ın bu konuda hakkını yememek (!) lazım. Türkiye’deki tüm uyarılara kulak tıkayıp, Kıbrıs konusunda atmadığı adım kalmadı. Erdoğan, Kostas Karamanlis’e güveniyordu. İşte bunun için Türkiye ile Yunanistan arasında 1999 depremi sonrasında başlayan barış ve dostluk rüzgarlarının devam ettirilmesi yolunda her türlü (tavizkar) adımı atmakta kararlıydı. Karşılığı olmayan bu adımları attı da. Ve sonunda muhatabının çok fazla samimi olmadığını anladı. Bu durumu belli etmek için sitemkar açıklamalar yapmaktan da çekinmedi. Bu noktada şunu önemle vurgulamamız lazım: Karamanlis kamuoyu yoklamalarından çıkan sonuçların esiri oldu. Hâlâ da durumda bir değişiklik yok. Defalarca davet edilmesine rağmen üçbeş bin oy kaybedeceğim korkusuna Türkiye’ye gelemedi. Bir taraftan dost görünürken, diğer taraftan Türkiye’yi her anlamda zor durumda bırakabilecek politikalar izledi. Ancak doğruyu söylemek gerekirse, Karamanlis buna mecbur, çünkü yapılan araştırmalar ülkenin iki büyük partisi PASOK ile YDP arasında sadece yüzde 3’lük bir fark bulunduğunu ortaya çıkardı. Karamanlı Karamanlis’in partisi defalarca yapılan kamuoyu araştırmalarında sadece yüzde 3’lük farkla önde gidiyor. Ege, Türkiye ve Kıbrıs konularında en küçük bir hata yapması, kendisinin ve partisinin seçimleri kaybetmesine neden olabilir. ??? Karamanlis’in özellikle Kıbrıs konusunda karşısında çok zorlu, güvenilmez ve şantajcı bir Papadopoulos bulunuyor. Yunanistan başbakanı bu adama güvenmiyor, çünkü biliyor ki bu kişi kendisini zor durumda bırakabilecek her türlü oyunun içine çekinmeden girebilir. Yunanistan’ı yanında göremeyen Papadopoulos’un “Ada’nın satıldığını ima eden bir açıklama yapması” seçimlerin tüm kaderini değiştirir. İşte bunun için Yunanistan ile Kıbrıs Rum kesiminin son dönemdeki işbirliği ülkenin tarihinde görülmemiş düzeydedir. PASOK ile YDP arasındaki yüzde 3’lük oy oranı için AtinaLefkoşe ilişkilerinde bazı ilkler de yaşanmaktadır. Bu çerçevede Yunanistan tarihinde ilk kez Rum kesiminin dümen suyuna girmiş TÜRKİYE SOYKIRIM ATAĞINDA Uluslararası hakemlik formülü Bahadır Selim DİLEK ANKARA Gazeteci Hrant Dink’in öldürülmesi ve ABD Temsilciler Meclisi’nin sözde Ermeni soykırımına ilişkin tasarıyı gündemine almasıyla, Ermeni diasporası, Türkiye karşıtı çabalarını artırırken Ankara’da soruna köklü çözüm getirecek formül arayışları hızlandı. Cumhuriyet’in ulaştığı bilgilere göre Ankara, Ermeni diasporasının çabalarını durdurmak için yoğun bir mesai harcamaya başladı. Bu çerçevede çalışmalar sürdürülürken Uluslararası Hakemlik Mahkemesi’ne gidilmesi görüşü üzerinde genel bir görüş birliği sağlandı. Yapılan değerlendirmeler, yine Lahey’de bulunan Uluslararası Adalet Divanı’ndan farklı bir kuruluş olan Uluslararası Hakemlik Mahkemesi’nin Türkiye aleyhine bir tutum izlemeyeceği yönünde ağırlık kazandı. Türkiye, Uluslararası Adalet Divanı’na taraf olmadığı için, bu kurumdan çıkacak olası yargı kararının da Türkiye aleyhine olmasından kaygı duyuyor. Türkiye’nin Osmanlı İmparatorluğu döneminde 1907 yılında üye olduğu Uluslararası Hakemlik Mahkemesi, Uluslararası Adalet Divanı’ndan farklı bir yapıya sahip bulunuyor. Türkiye’nin, Cumhuriyetin ilanından sonra da Uluslararası Hakemlik Mahkemesi’ne üyeliğinin devam etmesi kararının halen yürürlükte olması Ankara’nın elini güçlendiriyor. Lahey Uluslararası Adalet Divanı ile Uluslararası Hakemlik Mahkemesi farklı çalışıyor. Uluslararası Adalet Divanı’nda her davaya mahkemede daimi olarak görev yapan yargıçlar bakıyorlar.Türkiye, Lahey Uluslararası Adalet Divanı’na, yargılamanın tam olarak bağımsız yapılamayacağı kaygısı ile gitmek istemezken, Uluslararası Hakemlik Mahkemesi’ne kendi yargıçlarını göndereceğinden böyle bir kaygı yaşamayacak. Ankara, Uluslararası Hakemlik Mahkemesi’ni, muhatap olarak Ermenileri değil de sözde soykırım yasasını kabul eden ya da kabul etme eğilimi olan Fransa ve ABD gibi ülkeleri kabul edecek olmasından dolayı tercih ediyor. vrupa’nın çeşitli ülkelerinden Türk kökenli 22 parlamenterin cumartesi günü Ankara’da Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile bir toplantıya katılacağını yazmıştık. Toplantı, taraflar için yararlı oldu. ÖZGEN ACAR Türkiye’nin AB’de daha iyi tanıtılması, siyasal ortamlarda güçlü dayanakların sağlanması amacı ile yapılan bu buluşmayı önümüzdeki günlerde 1 milyon Müslümana karşı “Müslüman başka adımlar da izleyecek. AB ülkebakana Hollanda’da yer yok” söylemi lerinde yerel yönetimlere seçilmiş 300 ile sahne alıyor. kadar Türk göçmeni ile bir Ankara’daki toplantıya katılan Türk pasaportlu iki Avrupa kentinde buluşulabiAlman parlamenter haklir. kında basınımızda ileri geKuşkusuz bu toplantılar ri yazıldı çizildi. Kürt köyalnızca Türkiye’nin değil, o kenli Gıyasettin Sayan’ın ülkelerde yaşayan, “Ne PKK yanlısı olduğu, 10 yılİsa’ya ne Musa’ya yaranma” dır Almanya siyasasında durumunda kalan Türk köboy gösteren milletvekili kenli Avrupalıların da siyasal Helin Evrim Baba’nın güçlerini arttıracaktır. pasaportunda “KürdisHollanda’da 1998’den bu Nebahat Albayrak tan” yazıldığı öne sürülyana dört kez soldan seçilen dü. Baba, toplantı sırasınve Adalet Bakan Yardımcılıda, “Nüfus kâğıdımda ‘Kürdistan’ diğı’na getirilen Nebahat Albayrak sağye bir şey yok. Varto’da doğdum. Ama cı Hollandalıların hedefi oldu. Sağcılar, Berlin’liyim” dedi. Ne çelişkili bir dünAlbayrak’ın Türk pasaportunun iptaliyada yaşıyoruz! Türklüğü, Müslümanni, “bakanlık düzeyinde görevlere çiflığı Hollanda’da siyasal tartışma konute vatandaşlığa sahip kişilerin getirilsu yapılıp dışlanmak istenen Albaymemesi için yasa değişikliğini” hedefrak’a karşı, Kürt kökenli Türk vatandaliyorlar. Demokrasinin sağ kanadı, 16 şı iki Alman milletvekili ise Türkiye’de milyon nüfuslu Hollanda’da yaşayan A KAVŞAK ya da o ülkelerdeki Türklerin çıkarlarına değil, aynı anda Albayrak’a yönelen ırkçıların da seslerinin kısılmasına yol açmaz mı? Türkiye, AB’de siyasal örgütlenmeye ciddiyetle eğilmelidir. AB’de 4.2 milyon Anadolu kökenli Türk göçmen olmak üzere 5.2 milyon Türk yaşıyor. Anadolu kökenlilerin 2.5 milyonu Türkiye’de oy kullanma hakkına sahip. sorgulanıyor. Avrupa’daki Türklerin yalnızca sınır Baba’nın “Ben Berlin’liyim” sözleri kapılarında değil bulundukları ülkelerbize 1963’te Berlin’de “Utanç Duvarı” de Türk diplomatik temsilciönünde konuşan, “Ich bin liklerinde de oy kullanmalaein Berliner (Ben bir Berrını önermiştik. Güzel bir lin’liyim)” diyen ABD Başrastlantı, Almanya İçişleri Bakanı John F. Kennedy’yi kanı Wolfgang Schaeubanımsattı. Baba Berlin’li, le’dan bu görüşümüzü desama artık AB vatandaşı. tekleyen bir açıklama geldi. AB’nin amacı “birlik” değil Almanya, Türk genel seçimmi? Hollandalı Bakan Yarlerinde her türlü kolaylığı dımcısı Albayrak AB vasağlayacaktı. Alman postası tandaşı değil mi? AB’nin da, oylarını mektupla göndeamacı, dinleriyle, uluslarıy Helin Evrim Baba receklerin zarflarını 24 saat la Avrupalı yaratmak değil içinde konsolosluklara iletemi? Ne biçim AB bu? cekti. TBMM’ye yasal değişiklik için AB’de ne kadar çok Türk parlamenönemli bir görev düşüyor. Almanya’da ter olursa, bu durum Türkiye’nin ve o başlayacak bu ilk uygulama, öteki AB ülkedeki Türklerin de çıkarına olur, ülkelerini de etkileyecektir. Böylece sesleri daha güçlü çıkar. Hitler kalın2.5 milyon Türk göçmen, gerek Türkitısı Avrupalıların tepkileri daha filizlenye’de gerek AB’de siyasal söz sahibi meden bu güç karşısında erir. 22 milolacaktır. letvekilini 222’ye, 300 yerel yöneticiyi 3000’e çıkarmak, yalnızca Türkiye’nin oacar?superonline.com ‘Ich Bin Ein Berliner!’
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear