Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
8 Mevlana yılında barış ve hoşgörü temasıyla büyük bir tanıtım atağına hazırlanıyor C ekonomi İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Tabii ki insanlık, uygarlık tarihinde önemli bir yeri olduğunu biliyorum. Çok büyük sanatçıları, felsefecileri, matematikçileri, bilim insanlarını yetiştiren ortama, ilk demokrasi deneyimlerine saygı duymamak olanaksız. Yine de odağında Atina uygarlığı olmak üzere her şeyin kentliler için söz konusu olduğu, varlığını köleleri sömürmeye borçlu olan örnek devletlerin bugünkü Batı uygarlığının dayanağı yapılması içime sinmemiştir. Çocukluk yaşlarımda tarih kitaplarından öğrendiğimiz kadarı ile her şeyin ayrıcalıklı kentsoylular için hak olduğu bir düzenin bugünün uygarlığının temel taşı yapılması bir biçimde yanlış gelmiştir. Hele de demokrasi, insan hakları standartlarının evrenselleşmesinde öncü rol oynamaya soyunmuş AB ülkelerinin, söz konusu uygarlıkların devamı oldukları yaklaşımlarını, dahası sadece söz konusu hayranlığın abartılması ile Yunanistan’a kimi ayrıcalıkların yapılmasını anlayamamışımdır. Evrensel, tüm insanlar için geçerli olmasına çalışılan kriterlerde, model oluşturmuş olsa da, varlığını kölelerin sömürülmesine, ayrımcılığa borçlu uygarlıkların, başlangıç model alınmasının, gerçek uygarlık, eşitlik algılamasına zarar verebileceğini düşünmüşümdür. ??? Son yılların gelişmeleri, küreselleşme adı altında yeni dünya sömürü düzeni çarklarının işletilmesi, emperyal sermaye, ülkeler, çıkarlar için uygarlık, demokrasi adına yapılanlara baktıkça, bu işte bir terslik, yanlışlık olduğu duygumu bir yana atıp, bilinçli bir seçim, özdeşleşmenin söz konusu olduğunu düşünüyorum. Kurban Bayramı’nda Saddam’ın idam edilişi, uygar dünyanın bu olaydaki rolü, yaklaşım biçimleri, tek başına bugünkü uygar dünyanın, dünya nimetlerini, gücünü ellerinde tutanların dünyaya, insanlığa bakışlarında aslında Helen uygarlıklarını yaratan, ayrıcalıklı olanlardan bir gömlek daha ilerde olmadıklarını ortaya koyuyor; dünya nimetlerinden yararlanmayı, demokrasiyi, insan haklarını sadece kendileri için hak olarak gören, sahip olduklarını köleleri sömürmeye borçlu olan, bundan gocunmak şöyle dursun, paylaşımı aklının ucundan geçirmeyen, Helen uygarlığını yaratanlardan ne farkları var ki? Hele bir ayrıcalıklılar için yaratılmış cennetin düzeni bozulsun, işler zorlaşsın, evrensel, tüm insanlar için savunuluyormuş gibi görünen değerlerde çifte standartlar nasıl da sırıtıyor? AB’nin ayıp olmasın ölçeğinde Saddam’ın idamını eleştirmesinin sizce bir anlamı var mı? ABDİsrailİngiltere üçlüsü, en temel insan hakkı olan yaşam hakkı çerçevesinde, dünya ölçeğinde kaldırılması için savaşım verilen idamın, hem de siyasi bir olayda infazını alkışlıyorlar. Tabii ki Apo bize teslim edilirken, idam edilmemesinin koşul olarak konulması, evrensel insan hakları ölçüsünde doğru bir tavırdı. Elbette AB üyeliği yolunda Türkiye’de idamın kaldırılması doğru bir istemdi. Ancak suçları ne kadar ağır, ne kadar gaddar diktatörlük icraatları ortada olursa olsun, ABD’nin tüm insan hakları suçlarını işlediği Irak işgalinin üstüne, gülünç bir yargılama, Iraklıları daha beter çıkmaz bir iç savaşın içine atacak, 5 OCAK 2007 CUMA Konya dünya liginde OLCAY BÜYÜKTAŞ Küçük ve Orta Ölçekli İşletme (KOBİ) başkenti olarak bilinen, son yıllarda ihracatı her geçen gün artan, Türkiye’nin en büyük sanayi ve ticaret odaları arasında yer alan, yıllık ihracatı 1.2 milyar dolara ulaşan Konya, yeni yılda büyük bir tanıtım atağına imza atmaya hazırlanıyor. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu UNESCO’nun 2007 yılı Mevlana Barış ve Hoşgörü Yılı ilan etmesinin ardından hummalı bir çalışmanın başladığı Konya’da en büyük atağı Konyaspor yapıyor. 202122 Temmuz tarihlerinde bir Mevlana Barış ve Hoşgörü Kupası düzenleyecek Konyaspor, üç günde milyonlarca dolarlık tanıtımın da yapılmasını sağlamış olacak. Dünyadaki pek çok önemli takımla konuştuklarını ve söz konusu kupaya katılmaya olumlu yanıt veren takımların, kupayı dünyaca ilgi duyulacak bir aktiviteye dönüştüreceğini söyleyen Konyaspor İkinci Başkanı Arif Çelik, Barcelona, Espanyol, Everton, New Castle, Villareal, FC Tokyo, Gamba Osaka , Maccabi Telaviv’in kupaya katılmaya evet yanıtı veren takımlar olduğunu dile getirdi. Aralarında Konyaspor’un da Helen Uygarlığı(!) idam infazına aracı olmanın açıklanır yanı yok. Her tür evrensel insan hakkı kavramı, ilkesi, standardı ayaklar altında. Adalet, hak duyguları ile alay ediliyor. Sonuçta bal gibi de kölelere her şey yapılabilir, Iraklılar da ilkel köleler gibi, layık oldukları düzene sürüklenir, İslam dünyası içinde, bu çağda akla gelmeyecek ilkellikte mezhepler çatışmasından başını kaldırmaması yolunda oyunlara, tuzaklara düşürülebilirler. ABD askerlerinin elinde esir konumunda Saddam’ın sözde Irak yönetimi, yargısı ile idamına karar verilmesi; Şiileri odak almış bir tek suç yargılaması eylemi ile yetinilmesi; başta İranIrak savaşı, ABD ile ortaklaşa sayısız suç iktidar icraatının gündemden düşürülmesi; infazı Şiiler eliyle gerçekleştirilerek.. Irak’ın parçalanması projesi, uzun süreli kanlı iç savaşın sürmesi sağlama bağlanmış oluyor. İdam gününün Müslümanların Kurban Bayramı’na getirilmesi büyük oyunun küçücük bir sahnesi. Baştan sona hak, hukuk algılamasının ayaklar altına alındığı olay tek başına evrensel tüm değerlere ilişkin uygar Batı’nın bugünkü standartlarının sorgulanmasını gündeme getiriyor... ??? Bugünkü icraatları ile uygar Batı insan hakları, demokrasi standartlarında sınıfta kalıyor. Öncelikle kendi halklarını evrensellik konusunda hem aldatıyor, hem de ayrıcalıklılığın hak olarak görüldüğü bir çizgiye doğru yönlendiriyorlar. Aslında çoğunluk hem kendi ülkeleri, hem de dünya, insanlık için evrensel insan hakları, demokrasinin savunulduğu inancı ve yanılgısı içinde, giderek ayrıcalıklılığı benimsiyor. İşte emperyalizmin vahşi yüzünü saklama oyunu bu noktadan hareketle sahneye konuluyor. Dünya ölçeğinde işlenen vahşet, insanlık suçlarının sorumlusu olarak emperyal çıkarlar değil de, kültürler, dinler, ırklar çatışmaları rol oynuyormuş gibi bir görüntü yaratılıyor. Dahası yoksulluk ve yoksunluk içinde, çaresizlikle her tür alt kimliğe, ilkel dayanışma araçlarına sarılanları dışlamak, hor görmek, ötekiler olarak ayrı yaratıklar gözüyle bakmak gittikçe kolaylaşıyor. Bazen “denize donla giren”, “iyi ücret almayı hak etmeyen niteliksiz eleman”,” kaliteli eğitim ve sağlık herkes için çok pahalı olduğuna göre, sadece gerekli olanlar için, sınırlı sunulacak kaliteli, paralı hizmet” türünden çok masum gibi görülen ayırımcı hak alışkanlıkları kolayca ırklar, dinler, mezhepler ölçeğinde çok vahşi boyutlarda kanlı savaşları getiriyor... 2007’nin bu türden daha büyük oyunlar yılı olmasını sınırlamanın, gerçekten evrensel insan hakları, demokrasi standartlarında buluşmanın tek yolu, bizim açımızdan öncelikle kendi ülkemizde, elbette dünya insanları, örgütlenmeleri ile dayanışma içinde, cephemizi seçmek zorundayız. Kölelerin sırtında, ayrıcalıklı, küçücük bir insan grubu, ülke, emperyal şirket çıkarı adına insan hakları, demokrasi, uygarlık modeli mi, yoksa eşitlik, insanlık için açılım mı? 21. yüzyılın uygarlığı, Helen uygarlığı(!) ölçütlerinde kalamaz, kalmamalı... Konyaspor, Temmuz’da aralarında Barcelona, Villareal, FC Tokyo gibi takımların yer aldığı Mevlana Barış ve Hoşgörü Kupası düzenliyor. Karşılaşmalar 80’den fazla ülkede canlı yayımlanacak. olacağı altı takımın oynayacağı kupada mutlaka Barcelona’nın olacağını belirten Çelik, Barcelona’nın üniformasına reklam almadığını, UNICEF’e de para vererek göğsünde taşıdığını hatırlatan Çelik, Mevlana yılı ve söz konusu kupa için özel bir logo tasarlandığını ve kupa boyunca oynayan takımların bu logoyu taşıyacaklarını anlatarak, “Böylece Barcelona UNICEF dışında ilk kez bir başka logoyu göğsünde taşımış olacak” dedi. Söz konusu organizasyon için altyapı çalışmalarının tamamlanmak üzere olduğunu anlatan Çelik, Mevlana’nın barış ve hoşgörü ve birleştirici felsefesinden hareketle bu turnuvayı planladıklarını belirtti. Üç gün boyunca Eurosport’un karşılaşmaları naklen yayımlayacağını söyleyen Konyaspor İkinci Başkanı Arif Çelik, “Eurosport, 78 ülkede yayın yapıyor. Bir de katılan takımların kendi ülkelerini hesaba katarsak, söz konusu yayınların 80’i aşkın ülkede yapılacağını söyleyebiliriz. Ayrıca, tüm yazılı basının da olaya ilgi duyacağını biliyoruz. Hem Konya, hem de Türkiye ile ilgili kısa belgeseller de hazırlıyoruz. Hem UNICEF hem de UNESCO temsilcilikleri bize tanıtımda katkı sağlama söz verdi” dedi. Çelik, karşılaşmaların yapıldığı günlerde bir de dünyaca ünlü spor ve bilim adamlarının katılacağı bir spor sempozyumu düzenleneceğini de sözlerine ekledi. Verginin VIP’leri... Zeki TEZER İstanbul’daki merkezi 4 Ocak’ta hizmete girecek Büyük Mükellefler Vergi Dairesi’nin 500 kuruluşu kapsayan mükellef listesinde ilk sırayı POAŞ aldı. Ekonominin devlerini içeren listede POAŞ’ı, Türk Hava Yolları (THY), Aygaz, BP Petrolleri, OPET, Shell Turcas takip ediyor. Mecidiyeköy’deki eski TEKEL likör fabrikası binasında hizmet verecek olan Büyük Mükellefler Vergi Dairesi’nin müdürü Muharrem İldir, “VIP” mükelleflerin, ciro, demirbaş ve çalıştırdıkları işçi sayısına göre belirlendiğini söyledi. Hesaplama, ciroda yüzde 30, demirbaşta yüzde 35, işçi sayısında yine yüzde 35 üzerinden belirlenen katsayıya göre yapılıyor. İldir, 140 personelle hizmet verecek olan VIP vergi dairesine gelenlerin girişte görevliler tarafından karşılanarak, ilgili birimlere yine bir görevlinin eşliğiyle yönlendirileceğini, böylece vakit kaybına ve karışıklığa meydan verilmeyeceğini vurguladı. İldir, ortalama 10 mükellef için bir temsilci görevlendireceklerini, mükelleflerin söz konusu temsilciyle telefon ya da eposta yoluyla sürekli irtibat halinde olabileceğini, böylelikle vergi dairesine gitmeye gerek kalmadan birçok işlemin yapılabileceğini belirtti. İldir’in verdiği bilgiye göre, mükellefler sorunlarını ve sorularını da eposta ve telefonla iletebilecek, görevliler de cevap ve çözüm önerilerini yine mükellefin vergi dairesine gitmesine gerek kalmadan bildirebilecekler. Mükellefler ihtiyaç duydukları Ekonominin devlerine hizmet verecek Büyük Mükellefler Vergi Dairesi, 500 büyük kuruluşu listesine aldı. POAŞ ilk sırada (Fotoğraflar: VEDAT ARIK) Mecidiyeköy’deki VIP vergi dairesinde çalışmalar hızla sürüyor. Muharrem İldir’in yöneteceği VIP vergi dairesinin mükellefler listesinde ilk sırada POAŞ var. POAŞ’ı, THY, Aygaz, BP Petrolleri ve OPET izliyor. yıları gittikçe artan ve “dar mükellefler” diye adlandırılan yabancı mükellefler de VIP vergi dairesinin hizmet alanına giriyor. Türkiye’nin önde gelen büyük kuruluşları için hizmet verecek VIP vergi dairesinde, plazma TV’li bekleme salonları ve tefrişine özen gösterilen ofisler dikkati çekiyor. Binada, değişen mevzuat hakkında personeli sürekli eğitmeyi amaçlayan bir de konferans salonu var. İstanbul’daki merkezin ardından 34 ay sonra İzmir’de, daha sonra da Ankara ve diğer büyük illerde şubeler açılacak. DEVLERDE İLK 15 En büyük mükellefler şöyle: 1 POAŞ 2 THY 3 Aygaz 4 BP Petrolleri 5 OPET 6 Shell Turcas 7 Total Oil 8 Milangaz 9 Habaş 10 Onur Air 11 İpragaz 12 Aytemiz Akaryakıt 13 Altınbaş Petrol 14 BP Gaz 15 Omsan Lojistik belgeleri de hazır olduktan sonra gidip alabilecekler. Dünyada 42 ülkede VIP vergi dairesi olduğunu belirten İldir, bütün Avrupa ülkelerinde bu uygulamanın yürürlükte olduğunu, böylece büyük mükelleflerin değişen mevzuatla ilgili sorunlarının hızla çözümlenmesinin amaçlandığını söyledi. VIP vergi dairesi, Türkiye’de mükelleflerin Avrupa Birliği mevzuatıyla ilgili sorunlarında da yardımcı olacak, değişen AB mevzuatının çevirisi, gereken belgelerin tespiti ve yazışma gibi hizmetler verecek. Türkiye’de sa soner?cumhuriyet.com.tr Saddam idam edildi. Amerika’nın kukla Ve mahkemesi onu ipe gönderdi. Saddam kimdi? O, Amerika’nın bölgedeki askeriydi. İran’a Mollalar gelip Amerika ve İngiltere’nin has adamı Rıza Pehlevi’yi defettiler. Amerika bu işe çok kızdı ve Saddam’ı silahlandırarak İran’ın üzerine saldı. 7 yıl boyunca 1.5 milyon insanın ölmesine ve sakat kalmasına yol açtı. Amerika için Saddam’ın rolü bitmemişti. “Kuveyt’e girersen bu iş beni hiç ilgilendirmez” diyen Amerika’ya inandı ve Kuveyt’e girdi. Amerika Saddam’ı çıkarma bahanesiyle Kuveyt’i işgal etti ve yerleşti. Tabii İngiltere’yle birlikte. Bugün Kuveyt’in yüzde 65’i ABD ve İlgiltere’nin denetiminde; Kuveytlilere yasak bölge. ABD ve İngiltere Saddam’ı, “Kukla Kürt devletini kurmak için de kullandılar”. Cetvelle bir Kürt bölgesi çizerek, “Bu hattın kuzeyine çıkamazsın” dediler. Saddam’dan koruma BIÇAK SIRTI EROL MANİSALI Günah Keçisi Saddam... engelleyen ABD, İngiltere ve Fransa’ydı. Kukla ve işbirlikçi yönetimlerle bölgeyi sömürerek diktatörlerin yolunu hazırladılar. Musaddık’ı devirenler; Mısır’daki, Tunus’taki, Cezayir’deki demokratik hareketlere karşı çıkanlar kimlerdi? Saddam, Batı emperyalizminin ürünü olan bir diktatördür. bahanesiyle oluşturdukları güvenli bölgede ayrı ve bağımsız bir yapı oluşturdular. Buna karşı çıkmak isteyen Eşref Bitlis’i de öldürttüler. ABD ve İngiltere Saddam’ı 1979’dan beri kullandılar. İşleri bitince, kukla bir mahkeme ile ipini çektiler. Suç delillerini ortadan kaldırdılar. Kendi suçlarını ona yıktılar. GERÇEK SUÇLU KİM? Irak’taki gerçek suçlular ABD, İngiltere ve onlara yadım eden Avrupa devletleridir. Kendi sömürgeciliklerinin bedelini Saddam’a ödettiler. Evet, Saddam bir diktatördü. Irak’ta onu sevmeyen çok insan vardı. Ama onun diktatörlüğünün altyapısını İngiltere ve ABD yıllardır hazırlıyorlardı. İran’da ve Arap ülkelerinde demokrasiyi SADDAM VE ÖCALAN Batı Öcalan’ı korudu, çünkü Saddam gibi kullanıyordu. Onu Ankara’ya verirken bile kullanmayı sürdürdü. Kürdistan politikasındaki dama taşlarından birisi haline getirdi. Bugün Talabani ve Barzani, “Saddam’ın eski misyonunu” üstlenmiş durumdalar. Türkiye, İran ve Arap ülkelerine karşı Batı’nın maşası konumundalar. Saddam’ın idamı üzerine Dışişleri’nden bir açıklama gelmiş: “Irak’ın iç meselesidir” demişler. Bari, “Amerika’nın iç meselesidir” deselerdi, daha ciddi bir ifade olurdu. Irak işgal altında; Amerikan kuklası bir mahkemenin şarlatanlık gösterileri dünyayı güldürdü. Bizimkiler de “Irak’ın iç meselesi” diyorlar; sevsinler, Irak’ın içi mi kalmış? Benim öğrencilik yıllarımda, “Güldürme Beni Hariciye” adlı bir oyun oynanırdı, tiyatro sahnelerinde. Kandil’e çıkmak için Amerika’dan izin bekleyenler ancak böyle konuşabilir. Bizde ne yaptılar? 12 Mart 1971 12 Eylül 1980 arası on binleri birbirlerine kırdırdılar. Sonra da kendilerine, yani emperyalizme uygun bir düzen oluşturdular. Sermaye ve İslamcı partileriyle birlikte. Bölgede esas tehlike emperyalizmdir; Saddam’lar onların ürünleridir. www.istanbul.edu.tr/iktisat/emanisali Geceye yaklaşık 500 kişi katıldı. EMD gecede şükran plaketi vererek ekonomi gazeteciliğine emek verenleri ödüllendirdi. Kadın gazetecilere plaket Ekonomi Servisi Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) yeni yıl öncesi iş dünyası ve gazetecileri bir araya getirdi. Yenibosna Dış Ticaret Kompleksi’nde düzenlenen geleneksel yılbaşı gecesinde yılın başarılı kadın yazarları plaketle ödülendirildi. EMD’nin ödüllendirdiği Jale Özgentürk, Meliha Okur, Oya Berberoğlu ve Perihan Çakıroğlu ve Serpil Yılmaz’a başarılı kulis yazarı plaketleri verildi. Gecede Gülçin Uyar Tahiroğlu, Emine Munyar, Metiner Sezer, Orhan Erinç ve İlkim Aydın’a da plaket verildi.