Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
6 11 Eylül saldırılarının ardından Batı ile Rusya arasında yaşanan bahar havasını enerji savaşı sona erdirdi. Rusya’nın doğalgazı politik bir silah olarak kullanmaya başlaması Kafkas ve Hazar Denizi kaynaklarının stratejik önemini artırdı. Enerjide Rusya’ya bağımlılıktan kurtulmak isteyen AB, ABD’nin desteğiyle alternatif doğalgaz boru hatları için harekete geçti. C haberler SÖZDEN YAZIYA GÜRAY ÖZ 12 OCAK 2007 CUMA Orhan Pamuk, İsmet Berkan Olunca lere hak verir, o bir başka romandaki Pedro’nun söyledikleriyle sonradan Hoca olan Venedikli’nin sözlerinin benzeşmesine hiç aldırmazdım. ??? Peki ama sürekli bir başkasının yerine geçerek kendimiz olabilir miyiz? Ya da başka türlü, Kara Kitap’ta “Kendiniz olmakta güçlük çekiyor musunuz” diye soran berber gibi sorayım. Kendiniz olmakta güçlük çektiğiniz zaman bir başkası olmak zor olmuyor mu? Celal Salik olsa şöyle derdi: “Kendim olmalıyım, onların seslerine, kokularına, isteklerine, sevgilerine ve nefretlerine aldırmadan kendim olmalıyım ben, kendim olmalıyım... Evet, berber efendi, insanın kendisi olmasına bir türlü izin vermezler, insanı bırakmazlar kendisi olsun diye, hiçbir zaman bırakmazlar.” Galiba bu kez de bırakmamışlar. Bu kez artık her şeyi bildiğini sanan, bilmediği zaman da bilmediğini bilmeyen, kendi eksik ve fazlalıklarına hoşgörüyle bakmayı bir tarafa bırakmış biri gibi olunca... İnsan pek çok şeyi unutuverir. Arşivlerden çıkartılan, bir zamanlar severek röportajlarını yayımlayan bir gazetenin, pek eski bir nüshasının üzerinde tepinerek manşet atılabilir. Şu anlamsız 301’den değil, 141142’lerden, 146’lardan yargılanmış, işkence odalarında kalmış, devletin gazabına uğramış olanların, Nâzım’ı çok sevenlerin, onun gibi olmak isteyenlerin, onun için yazı yazmış olanların çalıştığı gazeteye küfredilebilir, sonra o bir günlük rol değişiminin iç huzuru ile yeni bir roman yazmanın yalnızlığına gidilebilir mi? Neden olmasın, gidiliyordur. ??? Bu yazıya artık nokta koymak zorundayım. Uzadı ve bu yazı içinde ben bir başkası olmak, Orhan Pamuk okumaktan artık hoşlanmayan bir okura dönüşmek istemiyorum. Biliyorum, epey bir zamandır, Kars yolları karla tıkandığından bu yana zorlanıyorum ve Nobel de kurtaramadı Kar’da mahsur kalan sempatimi. Yine de yeni ve artık kahramanın bir başkasına dönüşmediği bir roman okumak istiyorum ben. Orhan Pamuk’un bir başkası olmak alışkanlığının giderek gazeteci olmak hevesine ulaşması, umarım ki artık bir son noktadır. Çünkü, tıpkı nasıl ressam olamayacağını anlamış, yazar olmakta karar kılmışsa Orhan Pamuk, bu deneyle birlikte gazeteci olamayacağını da anlamış olmalıdır. guray.oz@cumhuriyet.com.tr Bölgede köprü konumundaki Türkiye, yeni boru hatlarının kalbinin attığı yer olacak Enerjide küresel savaş Ekonomi Servisi Büyük güçlerin enerji kaynaklarına hâkim olma mücadelesi, küresel bir savaşa dönüşmüş durumda. Son dönemde doğalgaz kaynakları üzerinde odaklanan savaş hızla alevleniyor. Gelişmeleri tetikleyen, Ukrayna’da Batı yanlısı iktidar değişimine yol açan Turuncu Devrim oldu. Rusya, nüfuz alanından çıkmasına izin vermek istemediği Ukrayna’ya doğalgazı kesti. Uzun pazarlıklardan sonra Ukrayna, o güne kadar 50 dolardan aldığı Rus doğalgazını 120 dolardan almaya mecbur kaldı. Bu kriz Avrupa Birliği’ni (AB) de telaşlandırdı. Ukrayna’daki boru hatlarından Avrupa’ya doğalgaz sevkıyatında görülen aksamalar, enerjinin politik bir silah olarak nasıl kullanılabileceğini gösteriyordu. Doğalgazda Rusya’ya bağımlılığı her geçen gün artan Avrupa’da alarm zilleri çalmıştı. AB ile anlaşmazlıklarında enerji kartını öne süren Moskova, doğalgazda Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) benzeri bir oluşumdan söz etmeye başladı. ATILI ŞİRKETLERİN İLGİSİ ARTIYOR 11 Eylül saldırılarının ardından Batı ile Rusya arasında yaşanan bahar havası artık sona ermişti. Kafkas ve Hazar Denizi enerji kaynaklarının stratejik önemi, ABD’yi de harekete geçirdi. Azerbaycan ve Türkmenistan gibi bölge ülkelerinin kaynaklarını, Moskova’nın kontrolünden çıkararak, alternatif boru hatlarıyla Batı’ya ulaştırmak için çalışmalara hız verildi. Böylece, bölgede köprü konumunda bulunan Türkiye, enerjinin kalbi olarak görülmeye başlandı. ABD bölgedeki yatırımlara destek olurken, Chevron ve Total gibi Batılı petrol şirketlerinin konuya ilgisi artıyor. Bölgede yapımı süren ve tamam B lanan boru hatlarına bir göz atalım: TürkiyeYunanistan Doğalgaz Boru Hattı’nın İtalya’ya kadar uzatılmasıyla ilgili çalışmalar başladı. Yunanistan’ın Preveze kentiyle İtalya’nın Otranto kenti arasındaki boru hattı ile 11 milyar metreküpe ulaşacak gazın 3 milyar metreküpünün Yunanistan’a, 8 milyar metreküpünün İtalya’ya taşınması öngörülüyor. Nabucco Projesi gerçekleştiğinde yılda 30 milyar metreküp doğalgaz Türkiye üzerinden Avrupa ülkelerine taşınacak. 2009’da bitmesi planlanan proje için AB, 4.5 milyar dolar harcayacak. Avusturya’ya ulaşacak güzergâh ile ilk aşamada Bulgaristan, Romanya, Macaristan, Slovakya, Çek Cumhuriyeti gibi ülkelerin gaz ihtiyacının karşılanması ve Avusturya’dan Batı Avrupa’ya ulaşılması hedefleniyor. Bu hattın yapımı için 11 Ekim 2002’de anlaşma imzalandı. Plana göre 2009’dan itibaren Türkiye üze rinden Avusturya’ya doğalgaz satışı başlayacak. “Nabucco” hattının Almanya bağlantısının kurulması durumunda yıllık kapasite 30 milyon metreküpe ulaşacak. Bunun 20 milyon metreküpü Avusturya tarafından kullanılacak. 2000 yılında imzalanan protokolle Mısır’dan Türkiye’ye Akdeniz’den bir hatla, yılda 4 milyar metreküp doğalgaz ihracı konusunda iki ülke niyet beyanında bulundu. Geçen yıl iki ülkenin enerji bakanları Türkiye’ye gaz ithalatı ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya gaz iletimi hususlarında çerçeve anlaşma imzaladı. GÖZLER YENİ PROJELERDE Mısır’ın yanı sıra Suriye doğalgazının Avrupa’ya taşınması için yapılan ön görüşmeler anlaşmayla sonuçlanırsa transit olarak taşınan gaz miktarı daha da artacak. Yıllık 10 milyar metreküp Irak doğalgazının taşınması da gündemde. Bölgede üzerinde çalışılan bir diğer proje de Rus gazının Türkiye üzerinden İsrail’e Akdeniz’in altından ulaştırılması. Mavi Akım zaten gazı Türkiye içlerine kadar ulaştırıyor. Akdeniz kıyılarına ulaşacak borular projeyi çok kolaylaştıracak. İsrail’e hat Kıbrıs üzerinden de gidebilir, doğrudan deniz altından da. Hazar Geçişli TürkmenistanTürkiyeAvrupa Doğalgaz Boru Hattı Projesi ile Türkmen doğalgazının elverişli bir güzergâhtan ve herhangi bir kısıtlama olmadan Türkiye’ye ve Avrupa’ya ihracı çalışmaları 1991 sonunda başladı. 2004’te faaliyete geçmesi öngörülmüş olmasına rağmen boru hattının özellikle Gürcistan sınırına kadar olan bölümü ile ilgili çalışmalarda ilerleme kaydedilemedi. AzerbaycanTürkiye (Şahdeniz) Doğalgaz Boru Hattı Projesi, Azerbaycan gazının Gürcistan üzerinden Türkiye’ye taşınmasını amaçlıyor. Karadeniz Doğalgaz Boru Hatları, Doğu Karadeniz için geliştirildi. Proje kapsamında, Doğu Anadolu Doğalgaz Ana İletim Hattı’ndan bir uzantı alınarak ana sistemin Gümüşhane ve Bayburt üzerinden Rize’ye uzatılması ve doğalgazın güzergâh boyunca kullanımı planlanıyor. Batı Karadeniz için ise Ereğli’den alınacak bir uzantı, Zonguldak, Devrek, Çaycuma ve Bartın’a uzatılacak. BÖLGEMİZDEKİ BORU HATLARI VE PROJELER 1 TransHazar boru hattı 2 BakuTiflisCeyhan petrol boru hattı 3 BakuTiflisErzurum doğalgaz boru hattı 4 Nabucco 5 GürcistanUkraynaAB boru hattı 6 Mavi Akım genişliyor 7 Kuzey Akım Baltık boru hattı 8 KerkükYumurtalık petrol hattı 9 RusyaUkraynaRomanyaBulgaristan doğalgaz boru hattı 10 IrakSuriyeMısırTürkiyeAvrupa doğalgaz boru hattı 11 KatarTürkiye Avrupa doğalgaz boru hattı 12 KaradenizKızıldeniz projesi (Türkiyeİsrail) 13 TürkiyeYunanistan doğalgaz boru hattı. en iyi bir Orhan Pamuk okuruyum. Cevdet Bey ve Oğulları’nı büyük bir zevkle okumuş, kitaplığımda Thomas Mann’ın Buddenbrook Ailesi’nin yanına yerleştirmiştim. Sonra o unutulmaz Sessiz Ev girdi kitaplığıma. O yılların olaylarına da denk düştüğü, siyasal ortamı iyi yansıttığı, insan hikâyelerini ustaca işlediği içindi herhalde, çok sevdim. Kara Kitap’la ilgili okuma serüvenim biraz değişiktir. Hikmetler bulmaya eğilimli bir ruh hali ile okuduğumu, bazen bulup sık sık yitirdiğimi hatırlıyorum. Ama Galip’in kayıp Celal Salik’in yerine geçmesindeki derinliği ve hikmeti anlayamasam da birinin ötekinin yerine geçmesi hikâyelerinin postmodern bir çarpıcılığı vardı doğrusu. “Kendim olmalıyım” diye yazan Celal Salik’i unutmadım. Bir gün yeniden karşıma çıkacağı içime doğmuştu sanki. Üç gün önce Radikal’de İsmet Berkan’ın köşesinde rastlayınca Celal Salik’e, eski bir dostu görmüş gibi oldum. Ama gerçekten Celal miydi, yoksa onun yazılarını yazmaya başlamış Galip mi, anlayamadım. Orhan Pamuk ise tıpkı hikâyelerinde olduğu gibi, ama bu kez roman kahramanlarını kullanarak değil, bizzat kendisi bir başkasının yerine geçmişti. Hem Kara Kitap’ın görünmez kahramanı Celal ya da Celal olmak isteyen Galip, hem de Orhan Pamuk İsmet Berkan’ın yerine geçmişlerdi. İsmet Berkan’ın kimin yerine geçtiğini ise çıkaramadım. ??? Orhan Pamuk’un Batılı bir eleştirmeni, Gabrille Killert, 1999 yılında Die Zeit’ın Edebiyat ekinde, başkası yerine geçme merakının Türklerin bir merakı olarak Pamuk’un kitaplarına yerleştiğini anlatmıştı: “Türkler” diyordu, Killert, “Batı’yı taklit edip durmuşlar ve bunun sonucunda da kimliklerini ‘esrarlarını’ yitirmişlerdir.” Gabrielle Killert Pamuk’un söyleminin bunun üzerine kurulu bir “üst söylem” olduğunda ısrarlıydı. Bilmem Pamuk’taki öteki olmak hevesinin böyle bir kökeni var mıdır, ama onun gerçekten de başkası olarak kendini bulmak istediğini, bu arada kendini yitirdiğini sık sık düşündüm. Birbirlerinin yerine geçen kahramanların en iyi resmedildiği romanlarından biri de Beyaz Kale’dir. Bu ilginç romanın iki kahramanının sayfalar ilerledikçe birbirinin yerine geçişini izlerken, büyük bir zevkle okuduğum romandaki kahramanlardan birinin de, bir başkası tarafından yazılmış bir başka romandaki bir kahraman olduğu iddialarını ciddiye almaz, her şeyin her şeye benzediği, parçalanıp giden dünyalara da bunun denk düştüğünü söyleyen B ürkiye’nin önemli bölgesel projelerinden biri olan BakuTiflisCeyhan ham petrol boru hattı geçen yıl T temmuz ayında Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Gürcistan Devlet Başkanı Mihail Saakaşvili ve 32 ülke bakanlarının katıldığı bir törenle Ceyhan’da açılmıştı. Rusya’nın ‘nüfuz’ mücadelesi usya karşı ataklarla bölgedeki nüfuzunu kaybetmemeye çalışıyor. Ukrayna’nın ardından Gürcistan, Azerbaycan ve Belarus’a sattığı doğalgazın fiyatını 230 dolara çıkaran Rusya, Türkiye bağlantılı boru hatlarını kullanarak daha ucuz gaz arayışında olan söz konusu ülkeleri baskı altına alıyor. Bölge ülkelerinin alternatif boru hatlarına yönelmesi Rusya’yı milyonlarca dolar zarara uğratacak. Bu durumun TürkiyeRusya ilişkilerinde de bir kriz yaratması endişesi her geçen gün artıyor. Türkiye’nin doğalgazda yüzde 65 oranında Rusya’ya bağımlı olduğunu, Ukrayna krizi sırasında Türkiye’de de sıkıntılar yaşandığını burada hatırlatmak gerek. Son olarak Rusya ile Belarus arasında yaşanan fiyat anlaşmazlığı AB’yi tehdit eder hale geldi. Bin metreküp Rus doğalgazına 47 dolar ödeyen Belarus, yeni yılda 105 dolar ödeyebileceğini bildirirken Rus gaz tekeli Gazprom fiyatı 200 dolara çıkarmak istiyor. Gazprom, fiyat anlaşmazlığını bitirecek bir anlaşmaya varılamazsa Belarus’a gaz ikmalini askıya alacağını bildirmişti. Belarus da Batı Avrupa’ya Rus gazını ulaştıran kendi topraklarındaki boru hatlarından gaz akışını engelleyeceğini duyurmuştu. Rusya, Hazar Deni ‘TÜRKİYE KİLİT NOKTADA’ Bölgeye yönelik ABD politikasını özetlemek gerekirse, enerji kaynakları üzerinde kontrolü sağlamak, Hazar petrollerine ulaşmak, Rusya’dan geçmeyen çoklu boru hatlarını desteklemek, bölgeye yatırım yapan Amerikan firmalarına destek vermek, bölgede İran ve Rusya’nın etkinliğini kırmak öne çıkıyor. ABD’nin etkili gazetelerinden Wall Street Journal’da yayımlanan bir haberde, “Türkiye AB için kilit noktada önemli bir ülke haline geldi” denilirken Türkiye’nin Avrupa ve ABD’ye enerji kaynaklarının sevk edildiği, stratejik önemde bir geçiş üssü olduğu vurgulandı. İngiliz Financial Times gazetesi de Türkiye’nin enerji kaynakları için bir koridor haline getirilmesi konusunda ABD ve AB tarafından ortak bir politika ortaya konulduğunu yazdı. Türkiye artık yatırım planlarının hedefi halinde. Dünya Bankası, Türkiye’nin 6.29 milyon varil petrole eşdeğer enerji depolamasını sağlayacak bir tesisi destekleyecek. BakuTiflisCeyhan (BTC) ve KerkükYumurtalık dışında, BakuTiflisErzurum Şahdeniz’den çıkarılan Azeri doğalgazını Türkiye’ye ulaştıracak. AB, yakın gelecekte enerji ihtiyacının yüzde 70’ten fazlasını Türkiye üzerinden sağlamayı hedefliyor. Türkiye doğubatı, kuzeygüneybatı istikametinde genişleyecek enerji arz ve taleplerinin tam merkezinde yer alıyor. Dünyadaki petrol ve doğalgaz rezervlerinin yaklaşık dörtte üçüne sahip bölgelerin kavşağında olmanın avantajlarını da buna ekleyelim. Avrupa’nın gözü ‘enerjimizde’ Uğur KUTLUKAYA ünümüzde var olan enerji kaynaklarının çoğaltılması, yenilenmesi ve verimliğinin arttırılması konusunda tüm dünya ölçeğinde çalışmalar sürerken Türkiye’nin henüz uzun ömürlü bir enerji stratejisi belirleyememesi diğer ülkelerin de dikkatini çekiyor. Çek Cumhuriyeti Sanayi Bakanlığı Ticaret Direktörü Miroslav Kelnar 2009 yılından sonra Türkiye’nin enerji ihtiyacını karşılayamayacağını, bu sebeple günlük çözümleri bir yana bırakıp, 20 yıllık uzun dönemli stratejilere yönelmesi gerektiğini vurguladı. Dünya üzerinde çoğu santralın ömrünü tamamladığını ve Avrupa’nın kendi enerji kaynaklarını tükettiğine dikkat çeken Kelnar özellikle Türkiye’deki hidroelektrik, güneş ve rüzgâr enerjilerindeki ilerlemelerin Avrupa’yı yakından ilgilendirdiğini kaydetti. Türkiye’nin enerji konusunda gayret gösterdiğini ancak mutlaka diğer ülkelerin tecrübesinden faydalanılması gerektiğini dile getiren Kelnar, diğer ülkelerin bu konuda üzerine düşeni yapmaya hazır olduğunu belirtti. Kelnar, hedeflerinin Türkiye’ye yapılacak enerji yatırımlarından en büyük payı almak olduğunu söyledi. Çevre ile uyumlu doğru yatırım politikalarının gerçekleştirilmesini savunan Kelnar “Türkiye’nin elinde güçlü bir santral ağı bulunmakta ancak bunlardan bazıları kullanılmamaktadır. Şimdiki nükleer ve hidroelektrik sant R zi’nin statüsü konusunu da öne sürerek, bölgede kendilerini de içine alan bir anlaşmaya varılmadan hiçbir şey yapılamayacağını iddia ediyor. Sovyetler Birliği dağılmadan önce İran ve Sovyetler Birliği, Hazar Denizi ve ürünlerini yarı yarıya paylaşıyordu. Sovyetler yıkılınca Kazakistan, Azerbaycan ve Türkmenistan da Hazar Denizi’ne ortak oldu. Azerbaycan, Kazakistan ve Rusya, Hazar’daki enerji kaynaklarının kıyı uzunluğuna göre, İran ise Hazar’ın göl olduğu gerekçesiyle eşit paylaşımını savunuyor. Paylaşım esasları denizlerde farklı, göllerde farklı belirlendiği için sorun çıkmazda. Hazar Denizi çevresindeki kaynakların önemi doksanlı yılların başlarında pek anlaşılamamıştı. Bu bölgenin doğalgaz rezervinin sekiz trilyon metreküp, dünya toplam rezervinin yüzde 6’sı civarında olduğu kesin. Ancak rezervin 20 trilyon metreküpe kadar çıkabileceği de belirtiliyor. RİSKLER VAR Bir başka risk de Türkiye üzerinden geçen boru hatlarının verimli kullanılamaması ihtimali. Hazar Denizi’nde Azerbaycan’ın payına düşen petrolün tahmin edilenden az çıkması, Kazak ve Türkmen kaynaklarının henüz BTC hattına yönlendirilememesi, petrol fiyatlarının düşmesi ihtimali, Kafkasya’da meydana gelebilecek çatışmalar, boru hatlarının verimini düşürebilir. Moskova, Batı’nın alternatif arayışlarına karşı yeni projeler peşinde. Rusya, bir yandan Baltık Denizi’nin altından geçecek ve 2020’de devreye girecek bir boru hattı ile Almanya’ya gaz götürmeyi amaçlarken diğer yandan da Karadeniz altından Türkiye’ye gaz taşıyan Mavi Akım’ı Macaristan’a kadar uzatmayı planlıyor. Rusya projesinde, Macaristan’ı başlıca dağıtım noktası durumuna getiriyor. Mavi Akım’ın uzatılmasının 5 milyar Avro’ya mal olacağı, projenin tamamlanmasının beş yılı alacağı belirtiliyor. Ortadoğu ve Sibirya’dan sonra dünyanın en büyük enerji rezervlerine sahip Hazar bölgesinin petrol ve gaz kaynaklarına tek talip Avrupa ve Türkiye değil. Türkmenistan petrol ve gazını Afganistan üzerinden Pakistan’a taşımayı hedefleyen bu projelerden biri Trans Afgan Doğalgaz Boru Hattı. Yıllık 33 milyar metreküp taşıma kapasitesine sahip. 1680 kilometrelik hata Asya Kalkınma Bankası finansal destek veriyor. Türkmenistan gazını Pakistan’dan sonra Hindistan’a ulaştırma konusunda da girişimler var. G rallar (HES) projelerinin kurulması 45 yılı bulacaktır. Benim önerim var olan termik santralların rehabilite edilmesi. Türkiye’de sürekli elektrik kesintileri yaşanıyor, Çek Cumhuriyeti’nde son otuz yıldır böyle bir şey olmadı. Türkiye doğalgaz kullanımına adapte olmuş durumda, ancak doğalgazın ve diğer enerji kaynaklarının fiyatı giderek artmakta, Türkiye de bundan olumsuz etkilenmektedir. Çek Cumhuriyeti ise doğalgazı bugün sadece ısınmak için kullanıyor” dedi. ÇEKLERLE ORTAK HES’LER Tüm Avrupa ülkelerinin Türkiye’ye yapılan yatırımları desteklemeye çalıştığını söyleyen Kelnar, ülkemizde enerji politikalarının belirginleşmesi halinde Avrupa’nın kendi ihracatçılarını Türkiye’ye yönlendirmek zorunda kalacağını dile getirdi. Kendilerinin de bu sebepten ‘Czech Trade’ olarak, İTO’nun desteği ile birlikte bir çalıştay düzenlediklerini kaydeden Kelnar hidroelektrik santrallar konusunda Çek Cumhuriyeti’nin en prestijli enerji şirketlerini Türkiye’ye davet ettiklerini sözlerine ekledi. Kelnar: “Hedefimiz Çek Cumhuriyeti olarak Türk enerji pastasından büyük bölümü almak. Türkiye’deki yatırımlara destek vermek için yatırımcılar ile birlikte çalışıyoruz. Şu an elimizde somut hidroelektrik santralları projeleri var. Görüşmeler sürüyor’’ dedi.