Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
6 SEZER, ATATÜRK’ÜN 125. DOĞUM YILI İÇİN DÜZENLENEN SEMPOZYUMDA KONUŞTU C haberler SÖZDEN YAZIYA GÜRAY ÖZ 19 MAYIS 2006 CUMA Hiç sönmeyecek bir ışık ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, ‘‘Savaşımıyla yazgımızı ve tarihin akışını değiştiren Atatürk, yalnızca eserleriyle değil, düşünce sistemi ve yüksek öngörüleriyle de insanlığın yetiştirdiği büyük kişilikler arasındaki unutulmaz yerini almıştır. Atatürk, Türkiye ve Türk ulusu için hiç sönmeyecek bir ışıktır’’ dedi. Cumhurbaşkanı Sezer’in himayesinde gerçekleştirilen ‘‘Doğumunun 125. Yılında Mustafa Kemal Atatürk Uluslararası Sempozyumu’’, Milli Eğitim Bakanlığı Şura Salonu’nda başladı. Sempozyuma, Cumhurbaşkanı Sezer’in yanı sıra Başbakan Tayyip Erdoğan, Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Yargıtay Başkanı Osman Arslan, Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu ve bazı bakanlar ile kuvvet komutanları katıldı. Sezer, yaptığı konuşmada, Atatürk’ün, insanlığın sevgisini kazanan, ulusunun tüm bireyleriyle gönülden bağlandığı, tarihte ender karşılaşılan bir dahi, üstün bir kişilik, yürekli bir kahraman, yenilmez bir komutan, büyük bir devrimci ve devlet adamı olduğunu vurguladı. Sezer, ‘‘Atatürk, ‘Avrupa’nın hasta adamı’ndan, tam bağımsız, ulus egemenliğine dayanan, laik, demokratik, çağdaş bir devlet kuran, devletin ve toplumun yapısını çağdaşlaştıran, cemaatten toplum, ümmetten ulus, kuldan yurttaş yaratan, Türk insanını uygarlığın kavram ve değerleriyle buluşturarak hak ve özgürlüklerine kavuşturan önderdir’’ diye konuştu. Sezer, sözlerini şöyle tamamladı: ‘‘Atatürk, güçlü ilkeleri, sarsılmaz düşünceleri ve yıkılmaz eserleriyle gönüllerde yaşamaktadır. O, bir güneş gibi her gün doğmakta, insanımızın gönlünde yücelmekte ve yolumuzu aydınlatmayı sürdürmektedir. Atatürk’ün, erişilmez yeri, hiçbir zaman değişmeyecektir.’’ Erdoğan da konuşmasında, Atatürk’ün tarihi şahsiyeti üzerine romantik değerlendirme yapmaktan çok onun günümüze ışık tutan fikirleri ve Cumhuriyetin kuruluş idealleri üzerinde düşünülmesi gerektiğini söyleyerek ‘‘Bu ülkenin bütün bireyleri, sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaları hasebiyle eşittirler’’ diye konuştu. Atatürk’ün yaşama geçirdiği kavram ve ilkelerin çağdaş demokrasinin evrensel normlarına göre yorumlanması gerektiğine işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti: ‘‘Atatürk’ün yaptığı doğru tercihler ve bu tercihlerin ifadesi olan kavramlar, milletimiz tarafından içselleştirilmiş, birleştirici kavramlardır. Bu kavramları ‘toplumsal ihtilaf’ alanları haline getirmekten kaçınmalıyız. Laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti olan Cumhuriyetimizin temel nitelikleri arasında öncelik sıralamasına gitmek, fikri değerlendirmelerimizi yanlış bir mecraya sürükleyecektir.” Erdoğan, laiklik ilkesinin Cumhuriyetin temel ve birleştirici bir niteliği olduğunu söyledi. ERDOĞAN’A ŞİKAYET Atatürk Araştırma Merkezi Başkanı Mehmet Saray ise ‘‘çok eşlilik’’ konusunda din adamlarını ve hukukçuları göreve çağırdı. Saray, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ı ‘‘Cumhuriyet döneminde demokratikleşme, eğitimin dünü, bugünü’’ adlı projelerine destek olmadığı için Erdoğan’a şikayet etti. Bomba Nereye Düştü? mek, futbol sahalarını kent meydanlarına taşımak, medyayı abasopa denetim altına almaktan geçiyor. Kişi başına düşen gelire kimse inanmayınca... Bizim bahçeye üç bomba düşüyor. ??? Açlık sınırı her gün biraz daha yükselmiyor mu? Yükseliyor. Yoksulluk ayak bileklerimizden yukarı doğru çıkmıyor mu? Çıkıyor. Ekonomiyi, politikayı pembeye boyayanların dış politikası şaşkınlığın ve çaresizliğin içinde yüzmüyor mu? Yüzüyor. İşte böyle anlarda insanları korkutmak gerekir. Ya korkutacaksın ya da gözünü boyayacaksın. Göz boyamak kolay değil artık. Bunca araç gerece, ekrana, sayfaya rağmen iş iyice zorlaştı. O zaman susturacaksın. Bulunduğun makama göre, küfürle, sopayla, gözdağıyla. Böyle zamanlarda sisi, dumanı uygun bulanlar sokağa çıkarlar. Sokağın köşesinde beliriyor, fırlatıyorlar bombayı gazetenin bahçesine. Biri cep telefonunda, öteki erkete. Bombayı fırlatanın sesi çatlak. ‘‘Allah büyüktür’’ diye bağırıyor Arapça. Akşama daha çok, karanlığa daha epeyce bir zaman var. Sonra? Sonrası yok. Kaçıyorlar, mezarlık duvarının dibinden. Onlar kaçınca insanlar gelmeye başlıyor. İnsanlar hâlâ geliyorlar. İnsanlar gelince karanlık gelemiyor. İşçiler, öğretmenler, aydınlar, yazarlar, çizerler gelince... Bomba nereye düşerse düşsün... guray.oz?cumhuriyet.com.tr C Sempozyuma, Cumhurbaşkanı Sezer, Başbakan Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özkök ve davetliler katıldı. (AA) Eşkâl belli gelişme yok İstanbul Haber Servisi Gazetemize yönelik 3 ayrı bombalı saldırı düzenleyenlerin kamera kayıtlarında eşkâlleri belirlenmesine karşın yakalanamaması endişe verici bulundu. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü soruşturma için ‘‘özel ekip’’ oluşturmuştu. Okurlarımız ve sivil toplum kuruluşları, ‘‘Kamera kayıtlarında, faillerin eşkâllerinin görülmesine karşın, polisin bugüne kadar hiç olmazsa birkaçını yakalayamamış olması endişe vericidir’’ dediler. Cumhuriyet’i arayarak saldırıları nefretle kınayan yüzlerce okurumuz, saldırganların bir an önce yakalanarak adalete teslim edilmesini, saldırıların arkasındaki örgüt ve uzantılarının bir an önce ortaya çıkarılmasını istediler. Kurum ve kuruluşların Cumhuriyet’e yönelik terör eylemlerini nefretle ve şiddetle kınadıkları açıklamalarında da, saldırganların ortaya çıkarılamamasının endişeyle karşılandığı vurgulandı. umhuriyet gazetesine savrulan el bombası hiç kuşku yok birilerinin yüreğine düşmüştür. Sokağın bir yanı mezarlık, bitişiğimizde halk pazarı. Birbiriyle konuşur havalarda gelen üç tedhişçiden biri gerilip fırlatıyor bombayı. Biri cep telefonuyla konuşuyor, öteki erkete. Bombayı fırlatanın sesi çatlak. ‘‘Allah büyüktür’’ diye bağırıyor Arapça. Akşama daha çok, karanlığa daha epeyce bir zaman var. Sonra? Sonrası yok. Kaçıyorlar, mezarlık duvarının dibinden. Onlar kaçınca insanlar gelmeye başlıyor. İnsanlar hâlâ gelmeye devam ediyorlar. İnsanlar gelince karanlık gelemiyor. ??? Gelir dağılımını hiç dikkate almayan sahtekârlıklarda boğulmuş; hesabını yalnızca finans piyasasının iniş çıkışlarına bağlamış; üretimi, yatırımı kulak arkası etmiş televole sihirbazlarından kurtulamayınca, bomba ister istemez tehlikeyi haber veren gazetenin bahçesine düşüyor. Bizim bahçeye düşüyor ya, gerçekte birilerinin yüreğine düşüyor olması daha mantıklıdır. Gittikçe şişen ve artık hesap makinelerinin ekranlarına sığmadığı için sıfırları atılmış para, çok para eder gibi göründüğü anda görünmez oluyor. Bizim mahallelerde zaten görünmezdi, şimdi korku yukarı mahalleye doğru tırmanıyor. Tırmanan yalnızca korku değildir. Ülkeyi yönetemeyenlerin içi boş, cafcafı bol konuşmalarının iç yüzü ortaya çıktıkça öfke de tırmanıyor. Öfkeyi yönetmenin yolu, dinci sızmanın boyutlarını genişlet TYS üyeleri, gazetemizin saldırıya uğrayan Şişli’deki merkez binası önünde basın açıklaması yaptı (solda). CUMOK İzmir Temsilciliği üyeleri de Konak Meydanı’ndan Çankaya’da bulunan İzmir Bürosu’na doğru yürüyüş yaptı. TÜRKİYE YAZARLAR SENDIKASI’NDAN DESTEK EYLEMI Yazarlar ‘fikir’ nöbeti başlattı İSTANBUL/İZMİR (Cumhuriyet) Gazetemize yönelik saldırıları protesto eden Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) üye ve yöneticileri gazetemiz önünde nöbet tutmaya başladı. İlk nöbeti tutmaya başlayan TYS yöneticileri, tüm sivil toplum örgütlerine ‘‘Cumhuriyet İçin Nöbete’’ çağrısında bulundu. CUMOK İzmir Temsilciliği de şehit gazeteci Hasan Tahsin’i anma töreninin ardından Konak Alanı’ndan İzmir Büromuza kadar yürüyerek gazetemize destek verdi. TYS üyeleri, gazetemizin saldırıya uğrayan Şişli’deki merkez binası önünde basın açıklaması yaptı. Saldırının yalnızca Cumhuriyet gazetesine değil, Cumhuriyet rejimine karşı yapıldığı vurgulanan açıklamada, ‘‘Düşünce özgürlüğüne tahammülü olmayan çevrelerden güç alan saldırganların Cumhuriyet gazetesini ve diğer özgürlükçü basın organlarını hedef seçmeleri yeni değildir. Bu tür saldırılar, biz çağdaş Türkiye’den, düşünce özgürlüğünden yana olanları asla yıldıramaz. Cumhuriyet gazetesinin daha da güçlenerek yoluna devam etmesi için başta TYS olmak üzere bütün aydınlarımızı ‘Cumhuriyet İçin Nöbete’ çağırıyoruz’’ denildi. Açıklamanın ardından TYS Denetim Komisyonu Başkanı Lütfi Kaleli, TYS Genel Sekreteri Tülay Ferah ve TYS Saymanı Mazhar Alphan ilk nöbeti tutmaya başladı. Burada gazetecilerin sorularını yanıtlayan Ferah, Cumhuriyet’in savunduğu fikirlerin her zaman nöbetçisi olacaklarını belirterek ‘‘Cumhuriyet okuldur. Yalan söylemez. Türkiye’nin aydınlık insanlarını Cumhuriyet’i korumaya bekliyoruz’’ dedi. Açıklama sırasında Kaleli, gazetemizin, Türkiye’deki siyasi gelişmelerin, rejimin ve ülke bütünlüğünün tehdit altında olduğu uyarısında bulunduğu ‘‘Tehlikenin farkında mısınız?’’ yazılı reklam kupürünü üzerinde taşıdı. TERÖR LANETLENDİ Almanya’daki birçok kişi, kurum ve kuruluş, Cumhuriyet’e yapılan bombalı saldırılar sonrasında gerek gazetemiz Avrupa bürolarına telefon ederek, gerekse bildiriler yayımlayarak tepkisini dile getirdi. Aralarında Avrupa Atatürkçü Düşünce Dernekleri Federasyonu, TAM, HDF gibi örgütlerin de bulunduğu birçok kuruluş, bu saldırıların Türkiye üzerindeki karanlık emellerin bir ifadesi olduğu görüşüne dikkat çekerek terörü lanetledi. 810 Mayıs tarihleri arasında Marmara Grubu Vakfı’nın bu yıl dokuzuncusunu düzenlediği Avrasya Ekonomi Zirvesi’ne ilgi büyüktü. AVRASYA EKONOMİ ZIRVESİ ‘PKK medya imparatorluğu kurdu’ LEYLA TAVŞANOĞLU Marmara Grubu Vakfı’nın dokuz yıldır düzenlediği Avrasya Ekonomi Zirveleri’nin dokuzuncusu 810 Mayıs tarihleri arasında yapıldı. İstanbul Ticaret Odası meclis salonunda düzenlenen oturumlarda ele alınan konular esas olarak enerjiye küresel bakış, BakuTiflisCeyhan boru hattı ve alternatif enerji koridorları arayışları, KOBİ’lerin yararları, Avrasya’da turizm, ekonomide yeni açılımlar, küreselleşen terör ve ulusal ve uluslararası güvenlikti. Oturumlarda en çarpıcı sunumlardan birisi Emniyet Genel Müdürü Gökhan Aydıner’den geldi. Aydıner, PKK’nin bir medya imparatorluğu kurduğuna dikkat çekerek şu anda elinde 3 TV, 6 radyo, 2 haber ajansı, 7 gazete, 45 dergi ve sayısız şirket olduğunu söyledi. Aydıner, PKK’nin legal ve illegal faaliyetlerinin gittikçe arttığına dikkat çekerek ‘‘Bunları Avrupa Halk Kongresi örgütlüyor. Şimdiye kadar hiçbir terör örgütü uluslararası çapta böylesine desteklenmemiştir’’ dedi. Aydıner, PKK’nin bir Kürt Kızılayı kurduğunun altını çizerek ‘‘Bunu Fransa, İngiltere, İsviçre, Belçika, Danimarka, Hollanda ve Yunanistan destekliyor’’ diye konuştu. ÜST DÜZEY KATILIM Otuz ülkeden devlet, hükümet başkanları, bakanlar, milletvekilleri, akademisyenler, gazeteciler ve işadamları zirvede hazır bulundu. Katılımcılar arasında Türkiye’den Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, devlet bakanları Nimet Çubukçu ve Kürşad Tüzmen, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, Turizm Bakanı Atilla Koç, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, İstanbul Valisi Muammer Güler, Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah bulunuyordu. Öbür ülkelerden önde gelen isimler ise şunlardı: Eski Bulgaristan Cumhurbaşkanı Zhelyu Zhelev, eski Romanya Cumhurbaşkanı İon İliescu, Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı Siyasi İşler Müdürü Ali Hasanov, Dış Azerilerden Sorumlu Azerbaycan Devlet Bakanı Nazım İbrahimov, Slovakya Başbakan Yardımcısı Pal Csaky, Gürcistan Ekonomi Bakanı Nikoloz Gilauri, Almanya Ticaret ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Georg Wilhelm Adamowitsch, yeni Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ) Genel Sekreteri Yunanistan’dan Büyükelçi Leonidas Chrysantopoulos, Yunanistan Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Ekonomik İlişkiler Genel Direktörü Büyükelçi Nikolas Kouniniotis, Macaristan Dış Ekonomi Müsteşarı Dr. Abel Garamhegyi, Çin Halk Cumhuriyeti Turizm Bakanı Zhang Xiqin, Belçika Federal Parlamento üyesi Cevat Çavdarlı, Karadağ İçişleri Bakanı Jusuf Kalamperovic, Rusya’nın eski Ankara Büyükelçisi Albert Çernişev, İsrail Dışişleri Bakanlığı Genel Direktörü Dr. Alon Liel ve daha pek çokları... C umhuriyet’e saldırılar yoğunlaştı: Önce pimi çekilmemiş birinci bomba. Sonra pimi çekilmiş, ama patlamayan ikinci bomba. Derken, güpegündüz, ikinci bombadan sonra gazeteyi sarmış olan polislerin gözü önünde atılan üçüncü bomba. Ve ‘‘Allahuekber’’ diye tekbir getirerek bombayı atanların, motosikletli polislerin arasından yaya olarak kaçıp izlerini kaybettirmeleri. Herkes soruyor: ‘‘Ne oluyoruz?’’ ??? Toplumcak, olayları birbiriyle ilişkilendirme, makro açıdan bir sentez yapma yeteneğimizi yitirdik. Muammer Aksoy öldürülür: ‘‘Faili meçhul cinayet!’’ Uğur Mumcu öldürülür. ‘‘Menfur cinayet!’’ Ahmet Taner Kışlalı öldürülür: ‘‘Nefretle kınıyoruz!’’ Cumhuriyet’e art arda üç bomba AYDINLANMA EMRE KONGAR Toplum Bomba Kıskacında lar ve olmayanlar’’ diye bölmesi... Belediye başkanlarının ‘‘İz bırakmadan karınızı dövebilirsiniz’’ diye dağıttıkları broşürler... Okullarda eğitimin artık tümüyle dinselleştirilmesi yanında 23 Nisan’da dağıtılan hilafet yanlısı broşürler... İktidar partisi AKP’nin resmi toplantılarında haremselamlık uygulamaları... Kimsenin dikkatini çekmez. ??? 19231945 arası eğitim, yani ‘‘insanın üretilmesi’’ laik ve demokratik bir cumhuriyet adına yapıldı. 1945’ten günümüze eğitim, dinci çizgiye kaydırıldı. atılır: ‘‘Kahrolsun teröristler!’’ ??? Bu katilleri ve bombacıları üreten ortam... Başbakan’ın artık ulusal ve uluslararası hukuk kurallarına göre sonuçlandırılmış olan türban olayını hâlâ kaşıması... Kadının ikinci sınıf vatandaşlığının simgesi olan türbanın dinciler ve onların destekçilerince ‘‘özgürlük’’ olarak saptırılması ve savunulması... Meclis Başkanı’nın, kamu alanını inançlardan koruyan laiklik anlayışını reddetmesi... Başbakan’ın halkı ‘‘dindar olan Sonuç ortada: Politikacılar tarafından güdümlenen sözde demokratik ‘‘dip dalgaları’’, aşağıdan gelen türban ve dinci eğitim isteklerini seslendirir ve pratiğe taşırken, katiller ve bombacılar yukarıdan, tarihi tersine çevirmeye çalışan bu eğilimlere karşı çıkan kamuoyu liderlerini ve Cumhuriyetin kurumlarını hedef aldılar. Demokratik ve laik bir sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti, artık tümüyle dinci eğitimin ürettiği baskılarla aşağıdan, cinayetler ve bombalamalarla da yukarıdan kıskaca alındı ve yön değiştirdi. Bunun teorisini ve pratiğini yapanlar, bugün bürokrasiye ve siyasete egemenler. ??? İşte gazeteniz Cumhuriyet’e atılan bombaların anatomisi budur: Türkiye Cumhuriyeti’nin içine düşürüldüğü kıskacın yarattığı bunalım.