Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
22 Ali KÜLEBİ TUSAM Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi Başkanvekili akulebi@tusam.net ABDAB ilişkileri… C S TRATEJİ zaman platonik hale dönüşen bu "ilişkinin" iktidar ortağı SDP tarafından nereye kadar kabul edileceği ise belirsizliğini koruyor. Nitekim Hrıstiyan Demokratlar’ın aksine Sosyal Demokratların önde gelenleri ABD ile yapıcı ama aynı zamanda eleştirel bir ilişki içerisinde olunmasını savunuyorlar. Asyalı lokomotif ülkelerin ekonomide hızla yol almalarına karşı telaşa kapılan Merkel’in ABD ile işbirliği içinde, Batı Dünyası’nın sömürmek istediği ülkelerdeki malum ikiyüzlü, çifte standartlılığıyla son elli yıldır uyguladığı sözde "demokrasi" ve "özgürlük" kavramlarını, bir"serbest pazar ekonomisi" çizgisiyle kalkınmakta olan ülkelere yeni bir kavram imiş gibi sunma ve onları bir süre daha bu şekilde uyutma, sömürme stratejisi gün geçtikçe belirginleşmekte. Bu nedenle Merkel’in, AB ve ABD işbirliği çerçevesinde yeni bir "Transatlantik Ekonomik Ortaklığı" projesi girişimi de stratejik olarak önemli gözüküyor. Ancak yaşlı ve kaynakları tükenmiş Avrupa ile ekonomisini ve maliyesini ancak askeri güç girişimleriyle ayakta tutan, bütçesi, dış ticareti sürekli açık veren bir ABD’nin nereye kadar bu çizgide başarılı olacakları büyük bir soru işareti. Merkel’in sorunları küreselleşme içinde çözme stratejisinin "Amerika’ya karşı değil, Amerika’yla beraber" olması nedeni ile bu sorunun yanıtları şimdilik zamana teslim edilmiş durumda. Tüm bunlara ek olarak ABD, Avrupa ve özellikle Almanya arasındaki anlaşmazlıklar ve görüş ayrılıkları, tarafların birbirlerine ne ölçüde destek olacakları, ne kadar samimi olacakları sorularını da bu bağlamda akla getiriyor. A lmanya’da iktidara geldiğinden bu yana, ortağı olan Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) hükümetteki temsilcisi FrankWalter Steinmeir’e nispet yaparcasına kendi dış politikasını biçimlendiren Şansölye Angela Merkel, ortağı SPD’nin tersine bir yandan Türkiye karşıtı politikalar izlerken öte yandan da ABD ile ilişkilerini azami düzeyde sürdürüyor. Hatta öyle ki Alman dış politikasında bugüne değin hiç bir Şansölye ABD’ye bu kadar çok yakınlaşmamış, Beyaz Saray’ın dümen suyuna bu denli girmeye çalışmamıştı. Örneğin geçmiş Şansölyeler’den Konrad Adenauer, Amerikalı işgalcilere karşı hep temkinli olmuş ve ABD’den açıkça rahatsızlık duymuştur. Yine Helmut Schmidt ve Willy Brandt’ın da Amerikalılara hep ihtiyatlı yaklaştıkları söylenir. Şimdilerde ise Avrupa’nın ABD’ye karşı olan mesafeli tutumu yerini son derece yakın ilişkilere bırakmış görünüyor. Avrupa’da esmeye başlayan "Amerikan rüzgarları" önce Merkel’in Almanya, ardından da Sarkozy’nin Fransa’da iktidara gelmesiyle ciddi anlamda güçlenmeye başladı. Bunun ardında Avrupa’da son yıllarda sağ partilerin göreceli olarak yükselişte olmaları gerçeği yatıyorsa da, Güney ve Güney Doğu Asya ülkelerinin dünya ticareti ve hatta finans alanında Batılıları rahatsız edecek şekilde, giderek güçleniyor olmaları da önemlidir. Batı Dünyası, her ne kadar dünya nüfusunun sadece yüzde 15’i kadar olan nüfusuyla dünya ticaretinin yaklaşık yüzde 60’ını elinde tutuyorsa da, ibre giderek üçüncü dünya ülkelerine kayıyor. Bu nedenle de dünyanın ABD ile beraber en Almanya ağırlığını koyuyor büyük ihracatçısı sıfatını taşıyan Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkelerinde ABD ile daha yakın ilişkiler gereği ortaya çıkıyor. Bütün politikalarını Rusya Federasyonu ile olan ilişkileri üzerine yoğunlaştıran bir önceki Şansölye Schröder’in aksine Merkel, Rusya yerine ABD ile ilişkilerini sıkılaştırmaya özen gösteriyor ve hatta Merkel’in dış politikasının logosunu ABD üzerine kurma eğiliminde olduğu gözlerden kaçmıyor. Zaman AB Dönem Başkanlığını yapan Almanya, ABDAB ilişkilerine de ağırlığını koyuyor. Merkel, ABD ile ilişkilerde yeni bir dönem başlatırken, hükümet ortağı SPD ise enerji sorununu Rusya ile çözmekle uğraşıyor. İki farklı yönelim sorun yaratabilir. GÖRÜŞ AYRILIKLARI İklim değişikliği, Afganistan, Irak ve Saddam Hüseyin’in idamı, ticaret ve gümrük kurallarındaki görüş ayrılıkları, İran’ın nükleer çabaları, Irak’a asker Bush ve Merkel...