Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
10 Dr. C. Akça ATAÇ TUSAM Avrupa Araştırmaları Masası Ülkedeki göçmenler, AB ve Türkiye açısından… C S TRATEJİ Bakanı olduğu dönem boyunca sınır dışı edilen belgesiz göçmenlerin sayısının daha önceki dönemlerin iki katı olması ve Paris İsyanları sırasında gösterdiği kaba ama sert ve etkili tutum, ileride bu konuda yapacaklarının bir garantisi olarak algılandı. Dominique de Villepin’in kabinesindeki göçmen kökenli bakan Azouz Begag’ın Sarkozy yüzünden UMP’den ayrılmış olması, varoşlardaki Sarkozy düşmanlığı ve bunun somut göstergesi olarak seçim sonuçlarının kesinleştiği akşam, Paris’te 40’ın üzerinde aracın varoş gençleri tarafından ateşe verilmesi, beklenen çözümün göçmen tarafının iyiden iyiye dışlanması ve küstürülmesi pahasına gerçekleştirileceğini gösteriyor. İşin ironik tarafı ise Sarkozy’nin de göçmen kökenli olması ve göçmen ayrımcılığına uğramadan bugün tam bir Fransız gibi başkan seçilmesi... Baba tarafından Macar olan Sarkozy’yi Le Pen’in seçim kampanyası sırasında "kendisi aslında Macaristan’da başkanlığa aday olmalı" diyerek taciz etmesi, ileride yaşanacakların bir ön gösterimi. Zaman zaman aşırı sağ tarafından "yabancı" diye taciz edilen tarafın "yabancıları" taciz etmeye hazırlanması ve bu tacizi aşırı sağın tekelinden çıkarıp normalleştirmesi, tarihin yazacağı çelişkilerden biri olacak. F ransa’da 40 yılın en yüksek katılımı ile gerçekleşen başkanlık seçimlerini Nicolas Sarkozy’nin kazanmasının ardından, gelecek günlerde Fransa’yı, AB’yi ve tabii AB’ye üyelik yolunda Türkiye’yi nelerin beklediğine dair müthiş bir öngörü yarışı başladı. Büyüyemeyen ve her geçen yıl daha köhneleşen Fransa dinamikleşip değişebilecek mi? Kördüğüm olan AB Anayasası konusu bir çözüme ulaşabilecek mi yoksa Sarkozy’nin istediği gibi uygulanması zor olan bu mevcut anayasa metninden mini bir anlaşma mı devşirilecek? Peki, daha AB’ye katılım sürecinin ne anlama geldiğini kavrama aşamasında bulunan Türkiye’nin –tabii bunda kurallarının son yıllarda sürekli değişiyor olmasının da payı büyük AB’ye üyelik olasılığı sona mı erdi? Büyük puntolarla çok iddialı sözler söylediği başkanlık kampanyasının ardından Sarkozy’nin kürsülere vurduğu demir yumruğun gerçek olup olmadığı, içeride ve dışarıda kendinden güçlü dinamiklere taviz vermesi kaçınılmaz olduğunda nasıl bir tutum sergileyeceği merak konusu... Haziran ayında gerçekleşecek parlamento seçimlerinde partisi UMP (Halkçı Hareket Birliği) çoğunluğu kazanırsa Sarkozy, Fransız basınının vurguladığı gibi "beşinci cumhuriyetin en sağcı hükümetini" kurmak için kollarını sıvayacak. Fransızlar bilerek, her türlü uyarıya rağmen, merkez sağ görünümünde aşırı sağ eğilimde bir ismi başkan seçtiklerini kabul etmek zorunda kalacaklar. Aşırı sağın lideri JeanMarie Le Pen’in "aslı dururken taklidini seçtiniz" sözleri de bu bağlamda daha da anlam kazanacak. İşsizlik, göç, ekonomik büyüme ve kapsamlı değişim konularında duyulan endişenin büyüklüğü, Fransa’da merkez ile aşırı sağ arasındaki sınırın bu şekilde erimiş olmasını seçmen gözünde küçük bir ayrıntıya indirgemiş gibi gözüküyor. Yine de sosyalist lider François Hollande ve merkezdeki François Bayrou’nun verdiği mesajlardaki gibi, parlamento seçimleri ile her şey değişebilir. Arkasına bir anlık aldığı rüzgârı kaybeden ve tarihî sağsol çekişmesine yenik düşen "üçüncü adam" Bayrou, yaklaşan seçimleri "Fransa halkının kararını kesinleştireceği ve dengeleyeceği bir üçüncü tur" olarak değerlendiriyor. ‘Seçmece göçmen’ isteyen, AB’yi eleştiren ve Türkiye’yi dışlayan bir söylemle Fransa’da başkanlık yarışını kazanan Sarkozy, parlamento aritmetiğinin değişmesiyle dengelenebilir. Aşırı sağın dışladığı GÖÇ POLİTİKALARI ‘göçmen Sarkozy’nin diğer göçmenleri Sarkozy, Fransa’nın göç ve göçmen sorununa hem ulusal düzeyde hem de AB dışlaması çelişki oluşturuyor. boyutlu çözümler sunmayı planlıyor. Ulusal itibar görmedi. Yüzde 10 civarındaki işsizliğin de elbette çok önemli bir yer tuttuğu başkanlık kampanyasında "Irkçı değiliz ama Fransa’da çok fazla yabancı var" veya "Vermeden alan, çalışmadan kazanan yasadışı göçmenleri istemiyoruz" diyen seçmene, Sarkozy’nin göçmenlere dair söyledikleri daha işitilir gelirken sosyalistlerin göç söylemi çok zayıf kaldı. Göçmen sayısını Fransa’nın yıllık gereksinimi ve ağırlama kapasitesi ile ilişkilendirecek, göçmenlere iyi derecede Fransızca öğrenme zorunluluğu getirecek, yüksek gelirli ve eğitimli adayları tercih edecek ve sınırları sadece işgücü piyasasının gereksinim duyduğu donanıma sahip işçi için açacak 24 Temmuz 2006 tarihli Göçmen Yasası’nın mimarı olan Sarkozy, "seçmece göçmen" fikrinin en katı uygulayıcısı olarak tek başına ön plana çıktı. İçişleri Sarkozy’li Fransa’nın anlamı ‘SEÇMECE GÖÇMEN’ Sarkozy’nin gücünün Ulusal Meclis’te dengelenebilmesi, büyük ölçüde PS’nin (Sosyalist Parti) yeniden yapılanmasına ve özellikle göçmenler konusundaki sorunları çözebilme potansiyeli sergilemesine bağlı. Vaatlerin tek başına kendilerine çok büyük bir katkı yapmayacağını başkanlık seçimleri gösterdi. Sosyalist aday Segelone Royal’in "Bir genç 6 aydan daha fazla işsiz kalmayacak" sözleri son derece rahatlatıcı olmasına rağmen çok fazla Sarkozy, kazanma sevincini yaşıyor... düzeydeki en çarpıcı önerisi, bilindiği gibi bir Göç ve Ulusal Kimlik Bakanlığı kurmak... Bu şekilde göç, göçmenlik, uyum kapasitesi ve ulusal kimlik ile ilgili bütün unsurları kayıt altına almayı ve rakamlar, anketler ve projeksiyonlarla ölçülebilir kılmayı hedefleyen UMP, bir taraftan "yabancılar" ile daha yakından ve bilimsel olarak ilgilenmenin yöntemlerini oluştururken diğer taraftan onları farklılıkları ve bazı olası yetersizlikleri ile daha görünür, daha sayılabilir ve daha dikkat çekici yapma riskini de üstleniyor. Olumlu sonuçların olumsuz olanlara üstün geleceğini düşünen Sarkozy, işlerin ters gitmesi durumunda, şimdi iyikötü Fransız muamelesi gören ama bu yeni politikalar sonunda özellikle yabancılaştırılmış ve göçmenleştirilmiş olacak bir kitle ile hangi şartlar altında karşı karşıya kalacağını mutlaka hesaplıyordur. Aynı hesabı, Fransız seçmenin de yapması gerekiyor, çünkü Sarkozy’nin bu konuda attığı adımların çoğunlukla ağır bir alternatif maliyeti oluyor. Örneğin Sarkozy’nin Müslüman göçmenleri daha kolay kontrol edebilmesini sağlayacak düşüncesi ile Jacques Chirac ve PS’nin muhalefetine rağmen kurulmasına izin verdiği Fransa Müslüman İnanç Konseyi (CFCM) bugün Müslüman Kardeşler ile yakın bağları olan liderler tarafından yönetiliyor. Yani aynı çatı altında toplayıp kontrol etme hırsı, Fransa’da radikal İslam’a giderek etkinleşen bir