Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
4 Melek KIRMACI TUSAM Avrupa Araştırmaları Masası kirmaci@tusam.net Kuraklık, su baskını, hava sıcaklığının yükselmesiyle kendini gösteriyor… C S TRATEJİ değil ekosistemi de etkiliyor. Yapılan bilimsel araştırmalara göre ozondaki incelme, deniz hayvanlarının birçoğunun besin kaynağı olan planktonların (küçük okyanus bitkileri) miktarını etkilediğinden, beslenme zincirinin bozulmasına sebep oluyor. Sera etkisine sahip metan gazı salınımına gelince durumun daha da vahim olduğunu görüyoruz. Metan gazı karbondioksitten kat be kat fazla etkiye sahip ve dünyanın sıcaklığı artmaya devam ederse, sürekli donmuş haldeki toprakların barındırdığı fosiller, açığa çıkacak ve çürüyerek metan gazı salınımında ani bir artışa sebep olacak. Geçen Kasım ayının ilk haftasında yayımlanan BM İklim Değişikliği Raporu, Kyoto Protokolü’nde sayılan gelişmiş 40 ülkenin 1990–2004 döneminde karbon emisyonlarındaki artışı ölçüyor. Raporda belirtildiği üzere sanayileşmiş ülkelerin emisyonları yüzde üç azaldı. Buna göre İngiltere, Fransa ve Almanya’nın emisyonları azaldı ne var ki emisyon üretiminde listenin en üst sıralarında yer alan dünyanın en gelişmiş ülkelerinden Japonya, ABD ve Kanada’nın emisyonları arttı. Türkiye ise yüzde 72.6 ile en hızlı emisyon artış oranına sahip. Aynı zamanda 2004 yılında G–8 ülkeleri hariç İspanya, Ukrayna ve Polonya’dan sonra 294 milyon ton karbondioksit ile en fazla karbon emisyonuna sahip ülkesi. Dünya en sıcak on yılını yaşıyor. Ayılar kış uykusuna yatamadı. Bilgi Üniversitesi’nde Küresel Isınma ve İklim Değişiklikleri dersi veren Ömer Madra bir röportajında, bundan 251 milyon yıl önce altı derecelik bir sıcaklık artışı sonrasında canlıların yüzde 90’ının 2030 yılık bir süre içerisinde yok olduğunu belirtiyor. Önümüzde gerçekten de fazla zaman yok. Stern raporunun da belirttiği gibi dünya ısısının iki derece daha artması büyük felaketlere yol açacak. Kyoto Protokolü, 2012’de sona eriyor. Sürdürülebilir toplum yapısından (dünya kaynaklarının yerine yenisinin koyulabilecek hızda tüketildiği toplum yapısı) uzak aşırı tüketime dayalı toplum yapısı, bireyin küresel bir sorumluluğu olduğunu unutturuyor. Herkesin sorumluluğunda ama hiç kimsenin sorumluluğunda değilmiş gibi davranılan bu sorunun temelinde bilinçsizlik yatıyor. İster kabul edelim ister etmeyelim dünyadaki tüm canlıları etkileyen bir sorun bu. B ir dünya bırakın biz çocuklara… Yazalım üstüne sevgili dünya! Ne yazık; elimizi çabuk tutmazsak gelecek nesillere bırakacağımız bir dünya kalmayacak. İnsanın doğaya değil doğanın insana uymaya mecbur bırakıldığı bir devri yaşıyoruz. Her kim kulak tıkayıp görmezden gelmek isterse şunu bilmeli: Ortak bir dünyayı paylaşıyoruz, kimseye ait olmayan bir dünyayı. Herkes sorumlu… Üzülmeye vakit yok, herkes elini taşın altına koymalı! Sera etkisi yaratan gazların salınımındaki artış küresel ısınmanın birinci sebebi. Bu gazlar arasında karbondioksit (CO2) yüzde 80’lik bir paya sahip. Karbondioksit emisyonunun artmasındaki en büyük etken ise fosil yakıtların kullanılmaya devam ediliyor olması. Geçen Ekim ayının sonunda yayımlanan İngiliz hükümeti Maliye Bakanlığı’nın Dünya Bankası eski baş ekonomisti Nicholas Stern’e hazırlattığı rapor, küresel ısınmaya neden olan gazların salınımı derhal azaltılmaz ise dünyayı bekleyen felaketlerin olası ekonomik maliyetini açıklıyor. Stern’in raporu, bir çevrebilimcinin değil de bir iktisatçının hazırladığı rapor olması bakımından oldukça yankı buldu. Rapora göre acilen önlem alınamaz ise on yıl sonra canlı türlerinin yüzde 40’ı yok olurken sel ve kuraklık nedeniyle 200 milyon kişi açlığa mahkum olacak. Ayrıca buzulların erimesiyle 4 milyon kilometrekare toprak kaybolurken dünya nüfusunun 1/12’si yok olma tehdidi altında olacak. Ve tüm bunların sonucunda dünya ekonomisi yüzde 20 küçülecek. Kuraklık önlenemiyor... Ekonomik maliyet hesaplamalarının yanı sıra küresel ısınmanın devam etmesi halinde dünyayı bekleyen felaketler hakkında yapılan diğer araştırmalar da tüyler ürpertici. İklimbilimci Hans Joachim Schellnhuber, dünyanın bir uçurumun kenarında olduğunu söylüyor. Eğer harekete geçilmez ise, geri dönüşü olmayan bir yuvarlanma başlayacak aşağıya doğru. Böyle bir yuvarlanmayı başlatacak devrilme noktaları göz önünde bulundurulduğunda müthiş düşüşün başlamasına çok az kaldı. Brezilya’daki yağmur ormanlarını hızla kaybetmeye devam ediyoruz. Endüstriyel soya tarımı yapmak amacıyla kesilen ağaçlar, dünyanın oksijen kaynağı olarak bilinen Amazonların hızla kaybedilmesinin başlıca sebebi. Yalnızca 2004 yılında Belçika’nın yüzölçümü kadar (26 bin kilometrekare) doğal orman yok edildi. İhraç edilen soya filizleri sayesinde ticaret fazlası veren Brezilya’da, orman tahribinin en yoğun olduğu bölge olan Mato Grosso’da, kişisel çıkarlarını gözeten vali yüzünden tahribat engellenemiyor. Öte yandan Grönland erimeye devam ediyor; yılda eriyen buzul miktarı İstanbul’un yıllık su tüketiminin 300 katı olarak belirtiliyor. Dünya atmosferinin buzların erimesiyle artan ısısı, ozon tabakasındaki deliğin tamir edilmesini geciktirdiği gibi yalnızca insanları Küresel ısınmayla mücadele konusunda bireyler ve sivil toplum örgütlerinin biran önce harekete geçmesi gerekiyor. Konuya ilişkin raporlarda, acilen önlem alınmaması durumunda on yıl sonra canlı türlerinin yüzde 40’ının yok olacağı, sel ve kuraklık nedeniyle 200 milyon kişinin açlıkla karşı karşıya kalacağı saptanıyor. Küresel iklim tehdidi KYOTO PROTOKOLÜ Doğanın insana uyduğu bir zaman diliminde bizleri nelerin beklediğini bilmiyoruz. 18. yüzyılın ikinci yarısından bu yana devam eden sanayileşme hareketi, giderek artan oranda karbondioksit salınımına sebep oldu. Ekonomi ve çevre arasındaki karşılıklı bağımlılık, ilk kez 1972 yılında Roma Kulübü üyesi Donella H. Meadows ve ekibi tarafından hazırlanan "Büyümenin Sınırları" raporunda yer aldı. Yine 1972 yılında gerçekleştirilen BM Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda ekoloji ve kalkınma arasında denge gözetilmesi gerekliliği ortaya kondu. Ancak "sürdürülebilir kalkınma" kavramının küresel bir politikaya dönüştürülmesi