Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
bütün Orta ve Yakın Doğu, Türkiye, Balkanlar ve Avrupa’ya da dalgalar halinde yayılacaktır. Bu noktada bugüne kadar PKK örneği terör örgütü mensup ve bağlı kuruluşlarına göz yuman Avrupa ülkeleri muhtemelen yine yanlışlar yaparak, kısa vadeli çıkarları uğruna teröre tavizler vererek sonunda Orta Doğu’daki çatışmalarda taraf olabileceklerdir. Avrupa ülkeleri, coğrafi konumları gereği, ABD’nin bir ada gibi bütün dünyadan uzak konumuna karşılık, Orta Doğu ateşinin üzerlerine sıçraması tehlikesi ile karşı karşıyadır. Kaldı ki ABD bile 11 Eylül ile terörden çok büyük ölçüde nasibini almıştır. Bu noktada teröre karşı deneyimli, büyük devlet geleneği ve yönetim becerisine sahip olan Türkiye’ye Kıbrıs nedeniyle ihanet eden AB’li şarlatanlar yarın Irak’taki sorunların ülkelerini rahatsız etmemesi için Türkiye’ye muhtaç olacak, bizi karşı yeniden riyakarlık edeceklerdir. Nasıl ki aynı muhtaç olma ve bu nedenlerle Türkiye’yi korktukları Sovyet tehdidinden koruması için AB’ye almak konusunda geçmişte yakınlık gösterdilerse, gelecekte benzeri ve daha somut tehlikeler nedeniyle daha büyük ölçüde Türkiye’den yardım dileneceklerdir. DİRENİŞİN AKTÖRLERİ Giderek tırmanan ve yakın gelecekte Irak sınırlarını da aşarak bütün dünyayı etkileyebilecek bir konuma gelecek olan Irak’taki çatışmalar ve direnişin temelde şu dört safhada geliştiği söylenebilir: 1) 2003 yaz başından 2004 kışına kadar geçen süreçte BAAS’çıların önderliğindeki direniş, o sıralar hala saklanmakta olan Saddam Hüseyin ile ilişkisi olan eski BAAS Partisi yöneticilerince yürütülmekteydi. Eski asker ve polislerin çoğunlukta olduğu bu hareket, klasik bir gerilla taktiği olan vurkaç uygulamasını askeri hedeflere karşı el bombası ve hafif silahlarla uygulamaktaydılar. İntihar saldırıları ve büyük bombalı saldırılar henüz yaygınlaşmamıştı. 2) 2004 başlarından itibaren BAAS’çıların gücü Saddam’ın yakalanışıyla giderek azaldı. 20042005 yazları arasında Zarkaviciler’in etkin olduğu dönem başladı. Cemaat ElTevhid ve ElCihat isimli Zarkavi Örgütü kutsal bir savaş başlattığını ilan etti. Söz konusu örgüt, yaptıkları saldırı ve insan kaçırmalarla direnişçiler arasında parladı. Iraklı milisler... Aynı dönemde Şii İslamcı Mukteda Es Sadr grubu da Mehdi Ordusu’yla direnişe aktif şekilde katıldı. 3) 2005 ilkbaharından sonra ise "Ulusalcıİslamcı" bir dönemin başladığı söylenebilir. Bu dönemde Irak İslam Ordusu (AlCayiş Al İslami filIrak) ve 1920 Devrimi Tugayları (Ketaip Tavra Elİşrin) gibi milliyetçi örgütlerin Cihatçılar ile rekabete giriştiği söylenebilir. 4) 2006 başlarından itibaren de Ulusalcı İslam döneminin gelişen bir uzantısı olmakla beraber giderek bir iç savaş görüntüsü veren safha başladı denilebilir. Özellikle Samarra’da Hasan elAskeri Camisi ve Necef ’teki kutsal yerlere yapılan saldırılar yabancı güçlere olan saldırıların yanı sıra Müslüman gruplar arasında da giderek artan bir çatışmayı körükledi. Bu çatışmaların özellikle 2006 ilkbaharında artıp sonbaharında zirveye çıktığını ve giderek sivil halka zarar verdiğini görüyoruz. Bugün gelinen noktada, Irak’ta irili ufaklı 40 tan fazla farklı direniş örgütü bulunmaktadır. Bu örgütler temelde ve ideolojik olarak, BAAS’sçıları, işgale arka çıkan Irak Komünist Partisi’nin ihanetinden iğrenen muhalif komünistleri, milliyetçileri, işgalden sonra dağıtılan Iraklı asker ve subaylardan oluşan grupları, Sünni ve şu an çok küçük olsa da Şii dini grupları içermektedir. Bu grupların bazıları "Mücahitler Ordusu", "Raşidîn Ordusu", "Ensaru'sSünne", "Mücahitler Şurası Meclisi", "Yirmi Devrimi Tugayları", "Fatihler Ordusu" olarak önemli direnişçi grupları meydana getirmekteyseler de; Irak’taki teröristleri ve direnişçileri temelde şu şekilde de gruplandırmak mümkündür: 1Dışarıdan Irak’a gelen, elKaide gibi ideolojik bakış açısına sahip aşırı gruplar: Bunlar muhalif gruplar içerisinde küçük bir yüzdeyi oluşturmaktadır. 2Özellikle Sünni bölgelerde, ABD saldırıları sebebiyle yakınlarını kaybetmiş olan ve ABD’ye intikam duyguları besleyen Irak halkının oluşturduğu direniş grupları: Bu grupların saldırıları zaman zaman da intihar eylemleri şeklinde olabilmektedir. 3BAAS’çı güçlerden oluşan Cumhuriyet Muhafızları ve savaş sırasında birden bire ortadan kaybolan ordu birlikleri: Gizli bir örgüt düzenine, askeri komuta kademesine ve Saddam döneminde gizlenmiş askeri teçhizata sahip olan bu grup çoğunlukla Irak’ın batısında bulunmaktadır. Irak’taki en teknik ve en profesyonel silahlı saldırıları düzenleyenler de bunlardır. Bu grubun eylemleri de intihar saldırıları şeklinde C S TRATEJİ 15 olmamaktadır. Saddam döneminde Şii, Sünni ve Kürt ayrımı yapmadan halka yönelik en vahşi işkenceleri gerçekleştiren bu grup açısından şu anki düşman, ABD askerleri ve Irak devletiyle ilişkili olan kesimlerdir. 4Irak’taki karışık ortamdan yararlanarak adam öldürme ve adam kaçırma gibi eylemler yapan organize suç örgütü diye nitelendirilebilecek haydut gruplar: Bunların bazen üçüncü bir taraftan taşeron olarak para alarak bombalama veya adam öldürme gibi siyasi suçlar işledikleri de görülmektedir. 5Kendilerini direniş güçleri diye adlandıran, Irak’ın Sünni kesimine mensup "mücahid"lerden oluşan gruplar: Bunlar dini liderlerin gözetimi altında hareket etmekte şer’î heyetlerinin fetvaları doğrultusunda işgalcilere ve işgalcilerle işbirliği yaptıklarını düşündükleri çevrelere karşı savaşmaktadır. Bu gruplar, masum sivil halka, mescitlere, kiliselere ve evliya kabirlerine saldırmaktan uzak durmakta işgalcilerin çıkarılmasını ve işgalcilerin nüfuzlarının sona ermesini hedeflemektedirler. 6 Şii lider Mukteda Es Sadr önderliğindeki Mehdi Ordusu ve diğer küçük Şii gruplar 7Mossad, CIA ve İngiliz İstihbarat Servisi gibi gizli örgütlere ve örgütlerle çalışarak direnişçi görünümünde provokasyoları organize edenler: Bunlar, işgalcilerin varlığına gerekçe teşkil edecek bunalımlarla gerektiği zaman çeşitli bölgelerde etnik ve dini gruplar arasında fitne ve kargaşa çıkarma konusunda etkili roller oynamayı hedeflemişlerdir. Bunlar içinde son dönemde işgale karşı ciddi direniş gösterenlerden Ulusalcıİslamcılar (Irak İslam Ordusu, 1920 Devrimi Taburları) ve Cihatçılar ( Ansar alİslam Grubu’na bağlı El Ansar Es Sünne askeri kolu ve Irak ElKaide Grubu) dikkat çekmektedir. Temelde Sünni olan bu grupların amaçları öncelikle yabancı güçlerin Irak’taki varlığına son vermek ve Şiiler veya Kürtlerce kurulacak devlet yapılarını engellemektir. Özellikle Irak’ta geçmişte oluşmuş göreceli bir laik yapıya tamamen karşıdırlar ve hatta bir "İslam Devleti" kurulmasını hedeflemektedirler. Ulusalİslamcılar Irak odaklı amaçlıysalar da, Cihatçılar bütün komşu Arap ülkelerini de hedefleyen bir gelişme ve genişleme öngörmektedirler. Ama her halükarda en önemli amaçları da eskiden olduğu üzere Irak’ta Sünnilerin etkinliğinin devamını sağlamaktır. Bu grupların hiç birinin eski, laik çizgiye yakın BAAS rejimine dönüşü hedeflemedikleri ve eski BAAS Partisi yöneticileriyle ilişkide olmadıkları da bilinen bir husustur. Şimdilik Cihatçılar dışındaki gruplarla yakınlık içinde olan eski BAAS’çıların da fırsat bulunca, Saddam Hüseyin’in vasiyetine uygun olarak tekrar kendi partilerine dönüp BAAS’ı güçlendirmek istemeleri de söz konusudur. Direnişçiler dahil bütün bu dini ve etnik grupların, eğer bir gün işgal sona ererse nasıl bir Irak Saddam Hüseyin’in devrilmesinden bu yana şiddet ülkede giderek artıyor. Çatışmalar en çok sivilleri hedef alıyor. ABD güçlerine ‘direniş’ olarak başlayan, gruplar arası çatışmaya dönüşen durum, giderek iç savaş halini alıyor.