Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
18 Hasan KANBOLAT hkanbolat@avsam.org Başat aktörler değişti, Rusya güç kaybetti, ABD ve AB güçlendi C S TRATEJİ ülkelerinin yaklaşık son iki yüzyıldır Çarlık Rusyası ve Sovyetlerin egemenlik ve nüfuz alanında kalmaları ve Rusya Federasyonu’nun önümüzdeki on yıllarda ekonomik, siyasi ve askeri alanlarda toparlanması sonrası tekrar eski nüfuz alanına dönmek isteyebileceği olasılığının olması, söz konusu ülkelerin NATO ve AB üyeliğini ülkelerinin gelecekteki siyasi, ekonomik ve askeri güvenliğinin en önemli güvencesi olarak görmelerine yol açıyor. Üçüncü neden, 11 Eylül 2001 saldırısı sonrası ABD’nin "terör" merkezlerini yok etmeye yönelik başlattığı askeri harekat içinde Karadeniz’in bulunduğu özel konumdur. Nitekim, Karadeniz, ABD’nin Ortadoğu (özellikle Irak) ve Orta Asya’ya (özellikle Afganistan) açılımı için stratejik bir konumdadır. Böylece, daha önce "DoğuBatı Enerji Koridoru" olarak literatürümüze giren stratejik koridor, bu defa "Karadeniz Güvenlik Koridoru" olarak uluslararası siyasette yerini almış durumda. 19 91 yılında Sovyetlerin dağılması sonrası, Karadeniz (Ukrayna, Rusya Federasyonu, Gürcistan) ve Hazar kıyılarında (Azerbaycan, Rusya Federasyonu, Kazakistan, Türkmenistan) yeni devletler ortaya çıktı. Moskova, Karadeniz ve Hazar’da önemli limanlarını kaybetti. Varşova Paktı’nın dağılması ile birlikte Bulgaristan ve Romanya Moskova’nın nüfuz alanından çıktı. Böylece, Sovyetler döneminde Karadeniz (Türkiye kıyıları hariç) ve Hazar (İran kıyıları hariç) Sovyet deniziyken, günümüzde Karadeniz Avrupa denizi, Hazar ise Avrasya denizi haline dönüş durumda. Sovyetlerin mirasçısı olan Rusya Federasyonu ise Karadeniz’de Kuzeybatı Kafkasya, Hazar’da ise Kuzeydoğu Kafkasya kıyılarına sıkıştı. Sovyetlerin dağılması sonrası Karadeniz yeniden şekillenmeye başladı. Karadeniz’e kıyısı olan (Bulgaristan, Romanya, Ukrayna, Gürcistan) veya Geniş Karadeniz Bölgesi (Balkanlarda Moldova, Makedonya, Arnavutluk, BosnaHersek, Hırvatistan, Güney Kafkasya’da Azerbaycan ve Ermenistan) içinde yer alan ülkeler Rusya Federasyonu’ndan uzaklaşarak Batı’ya yakınlaşmaya başladı. Balkan ve Güney Kafkasya’da bulunan Karadeniz ülkelerinin ortak özellikleri genelde ya eski Varşova Paktı üyesi (Bulgaristan, Romanya) ya da eski Sovyet cumhuriyeti (Moldova, Ukrayna, Gürcistan, Azerbaycan, Ermenistan) olmalarıdır. Söz konusu ülkelerin Batı’ya yakınlaşma konusundaki bu stratejik kararları nedeniyle önümüzdeki on yıllarda Batı’ya daha yakın, AvrupaAtlantik dünyasının bir parçası haline gelmiş ve AB ile NATO üyeliğini kabul etmiş Karadeniz ülkelerinin olabileceği muhtemel bir gelişmedir. Karadeniz’deki DoğuBatı kutuplaşması bölgenin yakın geleceğini belirleyecek en önemli unsurlar arasında yer almaya aday gözüküyor. Bu bağlamda, Karadeniz’i değerlendirebilmek için Osmanlı Devleti, Çarlık Rusyası ve Sovyetler olmadan bir Karadeniz tarihinin eksik kalacağı, buna karşın Sovyetlerin dağılması sonrası Batı’nın Karadeniz’e yıldan yıla daha fazla nüfuz etmesi ile birlikte Karadeniz için yeni bir tarihin yazılmaya başlandığını görmek gerekiyor. Karadeniz böylece, son on yılında tarihinde hiç yer almamış iki yeni dünya gücü (ABD ve AB) ile karşı karşıya kalmış durumda. Birbirleriyle koordineli hareket eden bu iki siyasi, ekonomik ve askeri gücün Karadeniz’in yakın ve uzak geleceğini nasıl etkileyeceği henüz belli değil. 2000’li yıllarda, Karadeniz’in öneminin giderek artmasının birkaç ana nedeni bulunuyor. Birinci neden, Sovyetlerin ve Karadeniz’in tarihi yeniden yazılıyor Varşova Paktı’nın dağılması, bu dağılma sonrası batıdan doğuya doğru genişlemeye devam eden AB ve NATO’nun Kardeniz’e kadar genişlemeyi tamamlamış olması ve Karadeniz’i kapsayacak şekilde Güney Kafkasya’yı da içine alarak genişlemeyi tamamlamak istemesidir. Nitekim, 1 Mayıs 2004 tarihinde AB’nin son genişlemesinden sonra, 11 Mart 2003 tarihinde AB Komisyonu tarafından hazırlanan ve AB Dışişleri Bakanları tarafından kabul edilen "Daha Geniş Avrupa" programı çerçevesinde AB, Karadeniz ülkeleri ile ilişkileri düzeltme yönünde adımlar atmaya başlamıştır. 14 Haziran 2004’te "Daha Geniş Avrupa" programına Güney Kafkasya ülkeleri de dahil edilmiştir. AB’nin Sovyetler coğrafyasındaki ikinci genişlemesinin Güney Kafkasya’yı (özellikle Gürcistan’ı) kapsayabileceği de olasılıklar içerisindedir. Üçüncü Dalga olarak adlandırılmaya başlanan sözkonusu olası genişleme, Moskova’yı AB’nin Mayıs 2004 genişlemesinden daha fazla etkileyebilecektir. İkinci neden, Karadeniz İRAN VE RUSYA’NIN KONTROLÜ Dördüncü neden, ABD’nin olası bir İran harekatı ve AvrupaAtlantik dünyası dışında kalan Beyaz Rusya ile Rusya Federasyonu’nun askeri hareketlerini kontrol altında tutmak için, Karadeniz’i "askeri üs, radar istasyonları ve casus uçakları ile izleme merkezi" olarak değerlendirmek istemesidir. Bu bağlamda ABD, Hazar’ın güvenliğinin sağlanması için "Caspian Guard" programı çerçevesinde 135 Milyon Dolar harcayacağını açıklamıştı. Bunun yanında ABD, Azerbaycan’ın İran sınırında bulunan Astara, Bakü’nün kuzeyinde bulunan Hızı’da ve Apşeron yarımadasında üç radar istasyonu 2005’de faaliyete geçti. 2005 yılından itibaren Azerbaycan’ın kuzey güney ve ortasında Hazar kıyısında radar üssü oluşturan ABD’nin asıl amacının Rusya Federasyonu, İran ve Beyaz Rusya hava sahasını tamamen denetim altında tutmak olduğu iddia ediliyor. ABD’nin bu amaçla, Moldova ve Baltık ülkelerinde de radar istasyonu kurduğu biliniyor. Beşinci neden, 11 Eylül saldırısı sonrası, dünya petrolünün yüzde 65’ini, doğal gazının ise yüzde 40’ını bulunduran ve gittikçe istikrarsızlaşan Orta Doğu’ya alternatif olabilecek enerji Bush ve Saakaşvili... kaynakları arayışıdır. Karadeniz ve Hazar Bölgesi coğrafî konumundan ileri gelen jeopolitik önemi yanında zengin enerji kaynaklarına sahip bir bölgedir. Altıncı neden, RusyaUkrayna doğalgaz krizinin ardından, enerji güvenliğinin dünyada hayli önem kazanması ve gözlerin Karadeniz bölgesine çevrilmesidir. Karadeniz, gerek tanker taşımacılığı, gerekse petrol ve doğal gaz petrol boru hatları ile "DoğuBatı Enerji Koridoru" üzerindedir. Avrupa’nın özellikle doğal gaz