28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Reform dedikleri o şey, biliyoruz ki, hastayı da, emekliyi de, düşkünü de müşteri olmaya zorluyor. Ama, bu gerçeği örtme adına sosyal güvenlik ve sağlık sistemindeki kimi düzensizlikler kullanılıyor. Sağlık ve sosyal güvenlik alanındaki aksaklıkların düzeltilmesi için sosyal devletin son kalesinin yıkılması mı gerek? Gerçekten bugün geldikleri noktada, ne sağlık sistemimizi ne de sosyal güvenlik sistemimizi savunmaya olanak yok. 100 insandan 99’na sorsanız; iki tip yanıt alırsınız. Ya sistemlerin olumsuzluklarını sıralarlar; ya da sorunlarını bunların dışında çözmeye çalıştıklarını söyleyerek umutsuzluklarını dile getirirler. O zaman sosyal devletin son kalesi de kalmamış demektir; o kağıttan bir kaledir. Bunun sorumluları, sosyal devletin kalesinin bir kağıttan kaleye dönüşmesi sürecine hem uygulamacı ve hem de seyirci olarak katılanlardır. Yani hepimiziz. İnsanımız soyut düşünmeyi, öngörülerde bulunmayı pek sevmiyor. O gündelik yaşamındaki yansımaları değerlendiriyor. Emeklilik uzun erimli bir proje. Buna karşılık sağlık, hemen bugünün sorunu; sağlık hizmeti hemen gerekli. Onun için sosyal sigorta kuruluşlarımızın neden sağlık konusunda üyelerini (sigortalı, iştirakçi) doyurmadığını, mutlu etmediğini anlamaya olanak yok. Hem bu kadar para dökeceksin ve hem de bu kadar hoşnutsuzluk yaratacaksın. Bu başarısızlığı iyi niyetle açıklamaya olanak yok. Demek ki, halkın umut bağladığı bu kuruluşları, başarısız göstermek, halkın gözünden düşürmek isteyenler var. Bunlar hem bu kurumların içinde, hem de devlet kademelerinde... Kime hizmet ettikleri her geçen gün daha iyi ortaya çıkıyor. Bundan 16 yıl önce tıp fakültelerine alınan öğrenci sayısının gereksinmenin iki katı olduğunu söyleyen bilim çevrelerine karşın; Türkiye'de hekim işsizliği hala besleniyor. Ama bir yetkili, "yurt dışından da doktor getirebiliriz" diyor. Demek ki hastaneleri SSK'dan koparmalarının ve özel sektörü güçlendirmelerinin nedeni buymuş diyorsunuz. Yakında sağlık pazarı yabancı sermayenin cirit attığı bir alan olacakmış. Sözün ucu buraya varıyor. Siz bunu nasıl "iyi niyetli" ama "maksadını aşan bir söz" olarak savunabilirsiniz. SSK hastanelerini, kurumdan koparırsanız; SSK eczanelerini ve SSK ilaç fabrikasını kapatırsanız; sağlığın maliyetini ve Kurum'un sağlık bütçesini nasıl kontrol altında tutabilirsiniz. Sevk zincirini bozar, hastanelerde performans değerlendirmesi sistemi ile hizmet kullanımını büyük ölçüde arttırırsanız, kara deliklerin küçülebileceğini nasıl söyleyebilirsiniz. Zaten bu "kara delik" edebiyatı da inandırıcı değil. Kara deliği kapatmak isteyen hangi aklı başında insan, prim borçları için "af" üstüne "af" çıkarır ki? İnsanlık sizce dayanışma duygusunu yitirdi mi? Bu gidişten bir sıyrılış umudu yok mu? İnsanlar ne yapacaklarını, neye inanacaklarını şaşırmışlardır. Atalarımız boşuna söylememişler, "Denize düşen yılana sarılır" diye. Çünkü atalarımız, ırmakların buz gibi tatlı sularında serinlemeye alışmışlar; koskoca denizlerin sıcak tuzlu sularına atarsanız, korkudan ne yapacaklarını şaşırmışlar. İşte insanımız da korkudan ne yapacağını şaşırmıştır. "Alternatifi yok" sözcüğüne o kadar alıştırılmıştır ki, "neyi seçerse seçsin, sonucun değişmeyeceğine" emindir. Dolayısıyla seçimini toplumsal bir sorumlulukla değil, "gündelik" kaygılarla yapmaktadır. Gününü kurtarmaya çalışmaktadır. Korku içerisindeki insanların üretebildiği tek çözüm, "bireysel kurtuluş"tur. O da ne yazık ki, günü kurtarmaktan öteye gidememektedir. Çocuklarını küçük yaşta çalışma yaşamına sokarak kurtarmaya çalışmaktadır. Bu bireysel kurtuluş (!) çabasıdır. İyi yetişmiş çocuklarını yurt dışına göndermeye ve orada yaşamlarını kurtarmalarına çalışmaktadır. Bu bireysel kurtuluş (!) çabasıdır. Hiç kaynağını ve bedelini düşünmeden, belediye vb tarafından kendisine düzenli olarak verilen besin, yakıt vb yardımları kabul etmektedirler. Bu bireysel kurtuluş (!) çabasıdır. Bunlar belki "O günü kurtarmakta"dır; ama kesinlikle bireysel kurtuluş değildir. Bütün bu insanlarla birlikte ülke sulara biraz daha gömülmektir. Bu gidişten sıyrılış umudu, bazı eski kavramları (eski dostları) hatırlamaktan geçmektedir. Bazı unutulan kavram ve sloganları hatırlatmak istiyorum: ? Türk malı kullanmalı. ? Kültür emperyalizmi ? Sosyal adalet ? Susma sustukça sıra sana gelecek. Ben çıkış yolunu, bize son dönemde dayatılan kavramları aşarak, eski ve bağımsız kavramlarımıza dönüş yapmakta, daha doğrusu kendi beynimizle düşünmeye başlamamızda buluyorum. Bunu yapamazsak, "sosyal güvenliği" de, yukarıda andığımız unutulmuş kavramlar arasına katarız. Sizce ne yapmalıyız? Kurtuluş nerede? Yalnızca eleştirmekle, her yapılana kızmakla bir yere varılamaz. Sağlıklı ve sosyal güvenceye kavuşmuş bir toplum istiyorsak, çözüm üretmek zorundayız. O zaman "reformist" iktidarların yapamadığını biz yapmalıyız: "Her yenilenme ve atılım, bunu kimin için yapacağını iyi saptamalıdır." demiştik. Biz bu reformu, tüm yurttaşlar için yapmalıyız. Prim ödeme gücü olup olmamasına, işi olup olmamasına, yaşına ya da kırdakentte yaşamasına bakmadan herkese sosyal güvenlik sağlamalıyız. Ama bugüne kadar yalnızca "bir işte çalışan ve kayıtlı olanlar" için bu insan hakkı sağlanmıştır. "Her yenilenme ve atılım, geçmişteki hataları, bugünü ve geleceği çok iyi değerlendirmeyi gerektirir." demiştik. Sosyal güvenlik ve sosyal güvenlik kuruluşlarınca karşılanan sağlık hizmetlerinde bir çok hatamız olmuştur: ? Sosyal sigorta kuruluşlarınca, güvence verilen risklerin hemen tümü, önlenebilir niteliktedir. Diğer C S TRATEJİ 9 bir deyimle, uygun önlemlerin alınması hem insanları acıdanyoksunluktan, hem de kurumları gereksiz maliyetlerden kurtarır. Her üç sosyal sigorta sistemciği, yarım yüzyıl içinde koruyucu hizmet örneği ve önceliği vermemişlerdir. Bu kara deliklerin büyümesinin en temel nedeni olmuştur. ? Bakmakla yükümlü olanı, işi olan birinci derece yakını aracılığıyla sisteme sokan anlayış, eşlerin çalışma eğilimini düşürmüştür. Bu aktif sigortalının, bakmakla yükümlü olduğu sayısını arttırarak, hem finansal darboğaz yaratmış; hem de geleneksel toplumsal yapının korunmasını beslemiştir. ? Çalışma eksenli olan sosyal sigorta sistemi, ülke insanının sosyal güvenlik yükünü, yalnızca sigortalı çalışançalıştırana yüklemiştir. Eğer bu "servetin yeniden bölüşümü" ise, daha çok para kazanan "mali sermaye" neden yükümlülük altına girmemektedir. Sigortalı çalıştırmayıp büyük paralar kazananlar, sosyal dayanışma ağının dışında tutulmuşlardır. ? Prim ödeyenlerce yönetilemeyen 3 sosyal sigorta sistemciği, sürekli olarak parlamentoda yapılan değişikliklerle, hesapsızca (aktueryaya dikkat edilmeksizin) yönetilmiştir. Bu hem mali dengeleri alt üst etmiş; hem de gerçek sahiplerinin, kurumları sahiplenmesini önlemiştir. ? Sosyal politika ile sosyal sigortalar arasındaki uyum göz ardı edilmiş ve "sosyal"in düşman ilan edildiği bir dönemde, "sosyal sigortacılık" yaşatılmaya çalışılmıştır. Ama doğal olarak, sigortacılığın da "sosyal" yönü yontulmaya başlanmıştır. Hizmet satın almalar, özelleştirmeler ve "sevimsizleştirmeler" ile kurumlar zayıflatılmıştır. Devlet, sosyal güvenlik yükünü doğrudan üstüne almalı ve tüm yurttaşlarının tüm risklerini kapsayacak biçimde genişletmelidir. Toplanan sigorta primleri, vergiye dönüştürülerek, sosyal güvenlik harcamaları genel bütçeden yapılmalıdır. Böylece sosyal politikalarla sosyal riskleri en aza indirmesi gereken kurum ile bu risklerin gerçekleşmesi durumunda devreye girecek kurum birleştirilmiş olur. Böylece bugüne değin katkı vermeksizin doğrudan yönettiği sosyal sigorta sistemini de, katkı vererek doğrudan yönetmeye başlar. İşte sosyal güvenlik kuruluşlarını tek çatı altında toplamanın en gerçekçi ve insancıl yolu. ‘Devlet, sosyal güvenlik yükünü doğrudan üstüne almalı ve tüm yurttaşlarının tüm risklerini kapsayacak biçimde genişletmelidir. Toplanan sigorta primleri, vergiye dönüştürülerek, sosyal güvenlik harcamaları genel bütçeden yapılmalıdır.’
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear