Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
18 Bölünme, iç savaş, El Kaide ve Batı’nın ekonomik yaptırımları… C S TRATEJİ Hamas yön çizemiyor H. Miray VURMAY TUSAM Ortadoğu Araştırmaları Masası mvurmay@tusam.net F ilistin halkı yarım yüz yılı aşkın bir süredir işgal altında ya da başka ülkelerde mülteci olarak yaşıyor. Birinci Dünya Savaşı’ndan bu yana silah seslerinin kötü bir "fon müziği" oluşturduğu ortamda yaşamaya çalışan Filistinliler halen, hayalini kurdukları "Bağımsız Devlet"e kavuşabilmiş değiller. Bu süreçte yaşanılan ve her biri öncekinden sert olan Arapİsrail savaşları; 13 yıl arayla başlatılan iki büyük isyan ya da Filistinlilerin deyimi ile "İntifada"nın bağımsızlığa giden yolda ilerleme sağlayamaması; masada kalan ve efsanevi lider Arafat’a kimi kesimlerin "hain" damgası vurmasına yol açan barış görüşmeleri; iflas eden ekonomi ve giderek değişen bölgesel ve küresel koşullar Filistin halkının kendine özgü yapısını ve "bağımsızlık mücadelesi" üzerine kurulmuş olan ulusal kimliğini oluşturan yapı taşlarını yerinden oynatmış gibi görünüyor. Nitekim Filistin’de 25 Ocak 2006’da yapılan genel seçimlerden radikal İslamcı Hamas’ın zaferle çıkması bugüne kadar genel anlamda dini bir kimliğe bürünmeyen daha çok milliyetçilik temelinde hareket eden Filistin halkının, yeni rotasının radikal İslam olduğu yönünde tartışmalara neden oldu. Söz konusu tartışmalar her geçen gün yeni bir boyut kazanırken çiçeği burnunda Hamas iktidarı kendisi hakkında ortaya atılan bu tartışmaları uzaktan izlemekle yetindi. Daha önce siyasi bir deneyimi olmayan hatta birçoğu uzun yıllardır sürgünde yaşayan Hamas’ın lider kadrosu aralarından tek bir lider/önder çıkarmak yerine kolektif bir yönetim tarzı benimseyerek benzerine ender rastlanan kendilerine has bir yönetim sistemi oluşturdular. HAMAS’IN ‘DENGESİ’ Hemen hepsi İsrail’in kara listesinde bulunan Hamas liderleri siyasi hayatlarına destek ve meşruiyet turu olarak da nitelendirilen ve son derece sert tartışmalara neden olan Türkiye ziyareti ile başlayan ziyaretler serisi ile göreli olarak hızlı bir başlangıç yaptılar. Filistin’de Hamas’ın iktidara gelmesi, iç tartışmaları da gündeme getirdi. Batı’nın İsrail’i tanıması amacıyla ekonomik yaptırım uyguladığı Hamas, şimdilik keskin bir dönüş yapmış değil. Bu baskılar Hamas’ın daha da radikalleşmesine neden olabilir. Ahmedinecad ve Meşal Ancak, her gittikleri ülkede "nabza göre şerbet" vermeleri yani Türkiye’de başka, İran’da başka, Rusya’da bambaşka söylemlerde bulunmaları Hamas hakkında zaten bulanık olan zihinleri iyiden iyiye bulandırdı. Bunun üstüne Hamas hakkındaki kabarık soru listesinin en başında gelen "Hamas İsrail’i tanıyacak mı?" sorusuna da çelişkili yanıtlar geldi. Söz konusu listede yer alan ve yanıtı merakla beklenen bir diğer soru da Hamas’ın "terör" ve "şiddet"ten yani bir anlamda geçmişinden vazgeçip geçmeyeceğiydi. Bu sorunun yanıtını vermek Hamas için oldukça güç. Çünkü Hamas’ı iktidara taşıyan kitle, çözüm için gerekirse şiddetten kaçınmayan, intikamla bilenen, gözü kara ve birçoğu Filistin’in bağımsızlığı ile yetinmeyip aynı zamanda İsrail’in ortadan kaldırılmasını isteyen radikal bir kesimden oluşuyor. En geniş ifade ile böylesine bir toplumsal psikolojinin ürünü olan Hamas’ın İsrail’i tanımasını, kayıtsızşartsız barış masasına oturmasını başka bir deyişle köklerini inkâr etmesini beklemek gerçekçilikten uzak olurdu. Ancak Hamas’ın, ihtiyacı olduğu en önemli şey uluslararası meşruiyet ve destekken tüm bunları elinin tersiyle itercesine şiddeti tasvip ve hatta teşvik eden açıklamalar yapması son derece vahim sonuçlar doğuracak olan bir intihar teşebbüsü olarak nitelendirildi. Nisan ayının başında AB’nin Filistin’e yaptığı doğrudan yardımları "Hamas’ın terör ve şiddetten vazgeçmemesi" gerekçesi ile durdurması ve hemen ardından ABD’nin de Filistin ile ticareti yasaklaması Filistin halkının Hamas’ı seçmesinin diyetini ağır bir şekilde ödeyeceğinin göstergesi oldu. Bu gelişmenin ardından Hamas’ın olumlu yönde adımlar atması beklenirken, 17 Nisan’da Tel Aviv’de gerçekleştirilen ve İslami Cihad’ın üstlendiği intihar saldırılarını "meşru müdafaa" olarak nitelendirmesi ve dolayısı ile kınamaması Hamas’lı Filistin’i yalnızlığa ve daha da önemlisi toplumsal bir patlamaya neden olabilecek ekonomik bir çöküntüye sürükledi. Son gelişmeler Hamas’ın kendisine belirli bir yol ve