Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
4 ABD İran gerginliği… C S Rice’ın Türkiye ziyaretinden.. TRATEJİ Türkiye, çıkarlarını korumalı Cavid VELİEV TUSAM Yakındoğu Araştırmaları Masası cveliev@tusam.net A BDİran nükleer krizinde Türkiye kadim komşusu İran ile "stratejik ortağı" ABD arasında kalmış durumdadır. Türkiye’nin, bu iki tarafla olan ilişkilerini dengeleyerek kendi çıkarlarını korumayı başarması çok güç bir diplomasi olarak görülüyor. Bunun en açık örneği ABD Dış İşleri Bakanı Rice’ın Türkiye ziyaretinin, İran Yüksek Savunma Şurası Başkanı Ali Larijani’nin ziyareti ile çakışması üzerine Ali Larijani’nin ziyaretinin ertelenmesidir. Türkiye, her ne kadar ziyaretin "gündem yoğunluğu nedeniyle" ertelendiğini açıklasa da kamuoyu söz konusu açıklamayı pek gerçekçi bulmadı ve Türkiye’nin bu tutumu İran konusunda Washington’a bir adım daha yaklaştığının belirtisi olarak değerlendirildi. Türk kamuoyunda, İranABD krizinde Türkiye’nin alması gereken rol ve krizin çözüm yolları hakkında farklı bakış açıları hakim. 1. İran’ı Türkiye’nin tarihi dostu olarak tanımlayanlar. Bu kesim ABD’nin İran’a her şekilde müdahalesine karşı çıkıyorlar. Bu süreçte Türkiye’nin ABD ile değil İran’la ilişkilerini geliştirmesini istiyorlar. 2. İran’ı Türkiye’nin rakibi olarak görenler. Bu kesim içinde farklı görüşler hâkim. Bir kısım sorunun diplomatik yolla çözümünden yanayken diğer kısım İran’a yönelik ekonomik yaptırımlar veya askeri müdahaleyi savunuyor. Diplomatik yolla çözümünü savunanların oranı üstün durumda. ye için hem doğalgaz konusunda bir alternatif kaynak olması hem de iki ülke arasındaki ticaret hacminin 4,5 milyar dolar olması nedeniyle İran’a uygulanacak ekonomik bir ambargo Türkiye’yi sıkıntıya sokabilir. Ayrıca İran’da oluşacak istikrarsızlığın kalıcı olmasının Türkiye ekonomisine yan etkileri de olabilir ki, bundan hem ticaret hem sanayi hem de turizm sektörü zarar görebilir. Diğer yandan Türkiye 1 Mart tezkeresi sonrası ABD ile bozulan ilişkilerini onarmak istiyor. TürkiyeABD ilişkilerinin onarılma sürecinde kuşkusuz Türkiye’nin İran politikası önemli bir faktör olacaktır. Rice’ın "Türkiye’den askeri talebimiz yoktur, diplomatik desteği bizim için yeterlidir" açıklaması ise ABD’nin mevcut İran politikası ile örtüşüyor. ABD şimdilik İran’a yönelik ekonomik ve siyasi izolasyon politikasını benimsemiş durumda. Ancak, ABD’nin İran politikasındaki olası bir değişiklik karşısında Türkiye’nin İran’a yönelik tutumunun değişip değişmeyeceği belirsizdir. ABD ile İran arasındaki gerginliğin her halükarda Türkiye için maliyeti bulunuyor. Türkiye, bir tarafın politikalarına meyletmek yerine kendi çıkarlarını belirleyip korumalı. Rusya ile Rusya topraklarında uranyum zenginleştirme işlemini yapmak için görüşmeler yapıyordu. Rusya ile yaptığı görüşmelerin ise bir sonuca varmadan bittiği söylenebilir. TÜRKİYE, NE YAPMALI? ABDİran krizi tarafların birbirlerini tanımlama şekliyle (ABD İran’ı Şer ekseni çerçevesinde tanımlarken, İran ABD’yi Büyük Şeytan olarak tanımlıyor) tam anlamı ile bir ŞerŞeytan çatışmasıdır. Taraflardan birinin bu krizden açık zaferle çıkması bölge devletleri için tehlikeyi azaltmayacak bilakis daha da artıracaktır. İran bu krizden açık zaferle çıkarsa bölgesel güç olmak için, yeniden rejim ihracı politikasına yönelebilir. Çünkü İran’da rejimin ayakta kalması için bölgede benzeri rejimlerin olması şarttır. ABD’nin zaferle çıkması durumunda ise ABD Türkiye başta olmak üzere diğer bölge ülkeleri üzerindeki baskısını artıracaktır. Türkiye kendi çıkarları doğrultusunda İran ve ABD’nin taleplerini dengelemeye çalışıyor. Ancak bu denge politikası nedeniyle çok pasif bir dış politika görüntüsü veriyor. Oysaki Türkiye bu krizden ulusal ve bölgesel çıkarları doğrultusunda son derece kazançlı çıkabilir. Başka bir ifade ile Türkiye krizden yararlanabilir. Ancak, krizden yararlanma taraflardan birinin taleplerini karşılayıp diğeri ile ilişkileri kötüleştirmek anlamında anlaşılmamalıdır. Türkiye’nin İran’ın nükleer çalışmalarına yönelik uluslararası tutumu benimsemesi pasifliğin göstergesidir. Türkiye’nin İran krizinde "İran’ın nükleer silaha sahip olmasına karşıyız" açıklaması yeterli olmamalıdır. Bu konuda ABD, Almanya, Fransa, İngiltere Çin ve Rusya’nın yaptığı gibi değişik taktikler ve araçlar geliştirmelidir. İran nükleer krizi konusunda uluslararası tutum olarak bilinen Avrupa, Rusya, ABD ve Çin gibi devletlerin uluslararası barış ve istikrar tanımlamaları kendi çıkarları doğrultusundadır. Türkiye İran konusunda kendi dış politika önceliklerini belirlemezse diğer devlet veya örgütün çıkarları Türkiye’nin önceliklerinin ve çıkarlarının önüne geçebilir. Türkiye’nin, ABD ve İran’ın talepleri doğrultusunda bir politika benimsemesi, sahip olduğu gücün ve yere göğe sığdırılamayan ama bugüne kadar stratejik anlamda kullanıldığına pek de rastlanmayan "jeopolitik" konumunun avantaja değil İran ve ABD çatışmasının oyuncağına dönüşmesi anlamına gelir. Türkiye bunu önlemek için, Anadolu topraklarından çıkan projeleri benimsemeli. Türkiye’nin şimdiki İran politikası bölgesel şartların ve konjonktürün kalıcılığı göz önünde tutularak yapılmış durumda. Türkiye’nin İran’a yönelik statükocu politikası değişmeli ve ABDİran krizinden çıkabilecek bütün sonuçlar dikkate alınarak gelecekteki İran politikası şekillendirmeli. Oluşturulacak dış politika reflektif bir politika değil gerektiğinde araçları ve taktikleri güncelleştirilebilecek bir konsept olmalı ve bu konseptin ana hatları hükümetlerin isteklerine göre değişmemelidir. İRAN’IN BEKLENTİLERİ İran, Türkiye’nin ekonomik ambargo ve askeri müdahale konusundaki karşıtlığından memnun. ABD tarafından Türkiye’ye yapılan bütün ziyaretleri mercek altına alan İran, aynı zamanda Türkiye ile ekonomik ve güvenlik ilişkilerini geliştirme sözü vererek Ankara’nın desteğini almayı hedefliyor. Bu bağlamda geçen yıllarda güvenlik nedeniyle İran’dan çıkarılan Turkcell ve TAV gibi Türk şirketleri yeniden İran’a yatırım yapmaya davet ediliyor. İran Türkiye’deki ABD karşıtı kamuoyunu bir araç olarak kullanıyor. Türkiye ile olan acı hatırlarını aile içi mesele olarak tanımlayan İran’ın Türkiye Büyükelçisi Firuz Devledebadi, Türkiyeİran ilişkilerindeki kötü mazinin (PKK veya Hizbullah’ı desteklemek veya Türk aydınlarına karşı düzenlenen suikastlar gibi konuların) ABD tarafından kullanılmasını istemiyor. Devledebadi "İran’ın bugüne kadar Türkiye’den daha iyi dostu olmamıştır. Aile içinde küçük sorunlar yaşanmış olabilir, ancak bunlar hiçbir zaman büyütülmemiştir" dediği dönemde ise Tahran’da binlerce Ermeni 24 Nisan nedeniyle izinli gösteri yapıyor ve "Türkiye’ye Ölüm" sloganı atıyorlardı. Ayrıca Devledebadi, "Uranyumu Türkiye’de zenginleştirelim" teklifini yaparak Türkiye’ye karşı son derece popülist bir yaklaşım sergiliyor. Bu teklif kamuoyuna İran’ın Türkiye’ye verdiği önem ve duyduğu güven şeklinde yansıdı. Öneri yapıldığı dönemde bir yandan İran uranyum zenginleştirmenin kendi topraklarında yapılmasından vazgeçmeyeceğini söylerken diğer yandan zaman kazanmak için Ali Laricani TÜRKİYE’NİN KRİZDEKİ TUTUMU ABD’nin İran’a yönelik askeri müdahalesine karşı çıkan Türkiye, aynı zamanda İran’ın nükleer silaha sahip olmasına da karşı. Nükleer silaha sahip olacak İran’ın bölgesel rekabette eli güçlü olacağına göre bu durumdan Türkiye olumsuz etkilenecektir. Ayrıca Türkiye İran’ın sahip olacağı nükleer silahın istenmeyen güçlerin eline geçebileceğinden de endişe duyuyor. Türkiye, İran’ın nükleer silaha sahip olmasını engellemek için askeri müdahale seçeneğine ise, bölgesel ve ulusal güvenlik penceresinden bakıyor. Türkiye’de ordu dahil çeşitli kesimler ABD’nin İran’a müdahalesinin bölgesel istikrarsızlığa neden olacağı ve bundan da en fazla etkilenecek ülkeler içinde Türkiye’nin yer alacağı düşüncesinde hem fikir. Irak’taki istikrarsızlık sonrası PKK’nın Irak’ın kuzeyinde barınması ve kontrolsüz bölgelerden Türkiye içine sızarak terörist saldırılarda bulunması, Türkiye’nin, İran’a olası müdahale konusunda karşıtlığını daha da sertleştiriyor. Türkiye aynı zamanda İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad’ın sert açıklamalarının krizin çözümünü olumsuz yönde etkileyeceğini düşünüyor. İran Hizbullah’ı liderinin "Türkiye ABD’ye üs verirse Türkiye’yi de vururuz" açıklaması Türkiye’de huzursuzluğa neden oldu. Diğer yandan Türkiye İran’a yönelik ekonomik ambargoya da ihtiyatlı yaklaşıyor. İran’ın Türki