Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
letlerce geliştirilmiş Karadeniz’de, ABD ile flört eden bir Ukrayna bu yönden Rusya’yı rahatsız etmeye başlamıştır. Başkan Putin’in son Türkiye ziyaretinde üzerinde ciddi bir şekilde durulduğunu düşündüğümüz, ABD’nin Karadeniz’e yönelik girişimleri önemlidir. Bu konunun ucunun Türkiye’ye dokunacağı ve bu noktada Rusya Başkan’ı Putin’in, devletinin en başarılı anlaşmalarından olan 1936 Montrö Anlaşması’ndan AB ve ABD’ye yeni ödünler verilmemesi konusunda Türkiye’yi desteklediği ve ona arka çıktığı düşünülebilir. ABD’nin 11 Eylül olaylarından sonra Avrupa ülkelerinin terörizmin etkisine Kuzey Amerika’dan daha açık olduklarını telkin etmesi sonucu Türkiye, ABD, Almanya, Yunanistan, İtalya, İspanya, Hollanda ve İngiltere’nin deniz güçleri Doğu Akdeniz’de "Active Endeavor" adı altında ortak tatbikatlar yapmaya başladılar. Bu tatbikatlar başta terör, insan kaçakçılığı, uyuşturucu ticareti gibi suç odaklarına karşı barışı korumak amacıyla planlanmıştı. Başarılı olan ortak çalışmalar süreç içinde, Danimarka, Norveç, Portekiz ve hatta 2004’lerde İsrail, Cezayir ve Ukrayna’nın da katılmasıyla Doğu Akdeniz’in de ötesine Cebelitarık Boğazı’na kadar uzandı. Çok önem verilen Karadeniz’i de bu çalışmalara dahil etme fikri Rusya ve Türkiye’nin karşı çıkmasıyla engellendi. Montrö Anlaşması’nın erozyona uğramaması konusunda çok hassas olan Türkiye’nin, Boğazların adeta Osmanlı’nın son günlerindeki gibi uluslararası bir komisyon tarafından kontrol edilmesi şeklindeki bazı yaklaşımların son zamanlarda özellikle AB tarafından dile getirilmiş olduğu söylentilerinden rahatsız olduklarını belirtmek de gerçekçi bir yaklaşım olacaktır. Rusya’nın kendi ticaret gemilerinin Akdeniz’de NATO güçlerince kontrol edilmesine karşı çıkması, ABD’nin ise Romanya ve Bulgaristan’da edindiği deniz üslerini bir şekilde aktif bir donanmayla takviye etmek istemesi, Türkiye’nin, Montrö Anlaşması gereği denizaltı ve büyük tonajlı Karadeniz dışı savaş gemilerinin kalıcı bir şekilde Karadeniz’de konuşlanmasına karşı çıkması, bu konuda Rusya ile bir uzlaşı içinde olması, ABD’nin terör tehdidinin Karadeniz’de kıyısı bulunan Gürcistan ve Ukrayna’yı ve dolayısıyla petrol boru hatlarını etkileyebileceği ve hatta bu konuda İran’ın bile bölgeye ve Türkiye’ye tehdit oluşturduğu iddiaları önemli ve konuları çok yönlü karmaşık bir hale sokmaktadır. Türkiye’nin egemenlik haklarının korunmasında Lozan’dan sonra yüce Atatürk’ün bir başka başarısı olan 20 Temmuz 1936 Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin; başta Türkiye’nin olmak üzere Karadeniz’in güvenliği, geçiş serbestisi ve KaradenizAkdeniz dengesinin korunması gibi temel ilkeleri yerleştirmiş olması önemlidir. Ayrıca ve özellikle bu ilkelere uygun olarak savaş gemileri ve Karadeniz’deki denge konusunda verilen takdir hakları da Türkiye’nin hiçbir zaman vazgeçmemesi gereken kazanımları arasındadır. Tarih boyunca bütün amacı Boğazları aşarak Akdeniz’e Gazprom Gen. Md. A. B. Miller C S TRATEJİ 9 Sovyetlerin dağılmasının ardından ABD yardımıyla ayakta kalabilen Rusya, Putin dönemindeki faydacı politikalarla zaaflarını onarmaya başladı. Rusya, doğalgaz ve petrolü, ekonomik dengeleri düzeltmenin yanı sıra küresel mücadelesinde de, çok önemli bir araç olarak kullanmaya başlayacağının işaretini veriyor. inmek olan Rusya’nın bugün en büyük hedefinin, Boğazların Türkiye’nin egemenliğindeki statüsünün korunması ve Karadeniz dışı ülkelerin donanmalarının bu özel denize ulaşmalarının engellenmesi olduğu söylenebilir. Bu nedenle, Türkiye gibi "Active Endeavor" harekatının Karadeniz’e uzanmasını istemeyen Rusya, Ukrayna’nın buna katılmış olmasından rahatsız olmuş olabileceği gibi, Sivastapol’daki Rus Deniz Üssü’nün, daha önce Ukrayna ile yapılmış olan anlaşmaya göre 2017’ye kadar kalabileceği kararlaştırılmış olmasına karşın bazı Ukraynalı politikacıların, Rusya’nın 2017’den önce burayı terk etmesi gerektiğini söylemelerinden de rahatsız olmuş olabilir. Ayrıca Ukrayna’daki son seçimlerin galibi turuncuların, Rusya taraftarı mavilere ve Rusya yanlısı politikalara karşı izlemiş olduğu tutum Ukrayna’yı bir anda, satın aldığı 1000 metreküp gazın fiyatının 50 dolardan 230 dolara çıkmasıyla cezalandırmıştır. Bunun sonuçları ağır sanayisi ciddi şekilde doğalgaza bağımlı olan Ukrayna için önemli olacaktır. DOĞAL KAYNAK MİLLİYETÇİLİĞİ Putin’in ekonomik silah olarak bundan böyle çok daha yoğun bir şekilde kullanabileceği düşünülen petrol ve doğalgaz enstrümanlarının bundan sonraki tatbik noktalarının hangi ülkeler olabileceği de haritaya bakınca hayal gücümüzü zorlamadan ortaya çıkıyor. Doğal kaynak milliyetçiliği olarak adlandırılabilecek milliyetçiliğin dünya siyasal arenasında kullanılış biçiminin tehdit edeceği ülkelerin, Batı Avrupa ülkelerinin yanı sıra, Rusya’nın sınırdaşı olan, bu doğal kaynaklardan mahrum ve bir kısmı eski Doğu Blok’u üyesi olan ülkeler olacağı açıktır. Son bir yıl içinde siyasal istikrarsızlık, kötü yönetim ve ekonomik güvensizlikten dolayı ekonomik performansı son beş yılın en düşük seviyesine gerilemiş olan Ukrayna ekonomisinin, yeni enerji fiyatlarından daha çok olumsuz yönde etkileneceği açıktır. Ukrayna’nın başına gelenler veya gelebileceklerin senaryoları, Rusya ile iyi veya kötü ilişkide olabilecek bütün ülkeleri etkileyecek ve bundan böyle Rusya ile ilişkili atacakları bütün adımları tartmalarını sağlayacaktır. Bu olası etki, bugün Ukrayna, yarın Gürcistan, Moldovya, Estonya, Letonya, Litvanya veya şimdilik Rusya’nın Beyaz Rusya’dan sonraki en sadık uydusu olan Ermenistan’ın yarınları için de söz konusu olabilecektir. Doğal kaynaklardan yoksun olup da daha çok bağımsızlık isteyen ülkeler ekonomik veya siyasi güçleri yoksa, daha çok özgürlük elde etme arzusunun bedelini bir şekilde ödeyecek veya bunu önceden hesaba katmak zorunda kalacaklardır. Bir ölçüde de olsa eski Sovyetler Birliği’nin gücünün özlemini çeken Rusya’nın bu çizgide muhafaza etmek istediği Birleşik Devletler Topluluğu’nun, Putin’in bu yeni silahının yaratacağı etkiler sonucunda daha ne kadar ayakta kalacağı da üzerinde durulması gereken bir sorudur. Yine bu ekonomik silahtan etkilenebilecekler arasında bulunan Avrupa Birliği ülkeleri ile, dış politikasını Karadeniz ve Kafkaslar üzerinde genişletmeye niyetlenen ABD’nin, Rusya’nın bu silahı kullanması konusundaki tutumları ve karşı önlem olarak ne gibi silahlar kullanmayı tercih edecekleri de önemlidir.