24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

8 C S TRATEJİ Karadeniz üzerindeki baskılar artıyor… Putin meydan okuyor Ali KÜLEBİ TUSAM Ulusal Güvenlik Str. Arşt. Mrk. Bşk. Vekili akulebi@tusam.net D ünyanın en büyük doğal gaz ve ikinci büyük petrol ihracatçısı olan Rusya Federasyonu, yıllar önce Başkan Putin tarafından öne sürülen doktrini artık uygulamaya koymuş gibi gözüküyor. Buna göre, Rusya jeostratejik hedeflere, elindeki büyük nükleer veya eskimiş bile olsa yine de hatırı sayılır konvansiyonel gücüyle değil de artık elindeki doğal kaynaklar aracılığıyla ulaşabilecekti. Nitekim geçtiğimiz günlerde bu jeostratejik çizgideki hareketin ilk ciddi girişimi Ukrayna’ya karşı oluştu. Rusya Federasyonu’nun devlet tarafından kontrol edilen enerji devi Gazprom, Orta Asya’dan Orta Avrupa’ya uzanan kollarını, Rus askeri doktrininin en güçlü silahları olan orta ve uzun menzilli balistik roketlerin yerine enerji unsurları aracılığıyla saldırarak değerlendiriyor. Rusya Federasyonu, G7 ve Rusya’dan teşekkül eden G8’lerin Putin ile yürütülecek başkanlığını bu yıl devralmış iken, dünya siyaset sahnesine bir silah gibi kullandığı enerji kaynaklarıyla imzasını atmak istemekte ve gayrı safi milli hasılasının diğer G8 ülkelerine göre çok düşük olmasına karşın eşitler arasında adeta birinciliğe oynamak istemektedir. Zirve toplantısında G8’lerin karşısındaki en önemli iki sorun, enerji ve güvenlik konuları olacaktır. Bu noktada Rusya’nın elinde, bu konuları etkileyecek Asya ve enerji kartları şeklinde iki as bulunmaktadır. Klasik jeopolitikçilerin, "dünyanın kalpgahı" olarak adlandırdıkları ve dünyanın geleceğine hükmedeceğini iddia ettikleri Asya Kıtası ve özellikle Orta Asya, şu anda enerji ve bunla ilgili nakil hatlarının güvenliği bağlamında çok karmaşık etnik, dini ve siyasal etkilere açık bir bölgedir. Dünyanın geleceğine etki edecek ve stratejik olarak yeni bir boyut arz eden uzay egemenliği açısından da Orta Asya’nın bu egemenliği sağlayacak ideal fırlatma alanlarına sahip olması da önemlidir. Şimdilik Orta Asya’daki en önemli aktör de Rusya gibi gözükmektedir. İşte Başkan Putin, ekonomik, siyasal ve askeri bir gerileme devresine girmiş olan ve 1990’ların ikinci yarısında ancak ABD’nin ekonomik yardımıyla ayakta kalmayı başarabilen Rusya Federasyonu’nu bugün, bir yandan elindeki kartları iyi kullanan bir poker oyuncusu gibi ayakta tutarken, öte yandan da, en azından bir bölgesel güç olarak dünya sahnesinin ışıkları altında tutabilmektedir. Dünyanın en çok doğalgaz ve ikinci petrol ihracatçısı konumundaki Rusya, doğal kaynakları aracılığıyla bölgesel etkinliğini korumaya çalışıyor. Moskova, eski Sovyet coğrafyasında son dönemde yitirdiği konumunu bu yolla yeniden kazanmak istiyor. Bu arayış ilk olarak kendisini Ukrayna’ya satılan doğalgaz fiyatının dört katına çıkarılmak istenmesiyle kendini gösterdi. söz konusu olmadığını ve hatta Rusya’nın bu olanaklarından yararlanarak daha iyi noktalara gelmesinin önemini dile getirmiştir. Ayrıca, küresel enerji piyasasındaki yerinin, Rusya’nın şimdi ve gelecekteki başarısı için bir ölçü olacağını vurgulayan Putin, bu şekilde, elindeki doğal kaynakların, her bakımdan daha güçlü bir Rusya yaratılmasında bir silah gibi kullanacağının da işaretlerini vermiştir. Bundan böyle, Rusya’nın, ekonomik krizden çıkmasını sağlayan ve varoluşunun şimdilik teminatı gibi gözüken bu enerji kaynaklarının dağıtımını ve bu dağıtımın güvenliğini sağlamada çeşitlilik sağlayıp çok boyutlu bir politika da izleyeceği açıktır. Doğal kaynakların milliyetçi bir çizgide ve devlet eliyle, devlet politikasının bir aracı olarak kullanılmasını öngören Putin doktrini, bu milliyetçiliğini, fiyatlandırma yoluyla, çevre ülkelerin Rusya’nın milli politikasına uymalarını sağlamak için baskı unsuru olarak kullanan bir yaklaşımla yürütmektedir. Bu politikanın araçları, giderek güçlenen Gazprom, Transneft, Lukoil ve Rosneft gibi şirketlerdir. Birkaç ay öncesine kadar Avrupa’nın en güçlü ülkesi Federal Almanya’nın Şansölyesi olan Gerhard Schröder’in artık bu güçlü ekonomik ve politik baskı araçlarının başında gelen dev gaz kuruluşu Gazprom’un 100 bin dolar aylıkla çalıştırdığı üst düzey bir personel ve Rusya’nın bir memuru olarak AlmanRus Baltık Boru Hattı Projesi’nin danışma kurulu başkanı olması da önemli bir konu. PUTİN’İN ENERJİ POLİTİKASI Putin, dünyadaki diğer toplumların ekonomik çıkarları uğruna, Rusya’nın enerji piyasasındaki avantajlarından, kendi ulusal çıkarlarından vazgeçmesinin VE KARADENİZ... Bir süredir önemli şekilde AB ve ABD’ye yaklaşan ve NATO’ya girmek isteyen Ukrayna bugün, Rusya’nın bu stratejik silahının ilk darbesini yemiş gibi gözükmektedir. Rusya’yı tedirgin eden bu yaklaşımların yanı sıra, Kırım’da, sıkışıp kalan ve üs kirası konusunda anlaşmazlığa neden olan Karadeniz Filosu’nun sıkıntıları da Rusya’yı Ukrayna’ya sopa göstermeye mecbur etmiş olmalıdır. Yine, ABD’nin, dünyada etkin bir biçimde bayrak gösteremediği nadir yerlerden olan ve küresel enerji kaynaklarını kontrol altına almada önemli bir jeopolitik bölge olarak gördüğü Karadeniz’de giderek yoğunlaşan girişimlerinin de Rusya’yı ciddi şekilde tedirgin ettiği anlaşılmaktadır. ABD’nin son olarak Bulgaristan ve Romanya’dan edindiği kara, deniz ve hava üsleri, Rusya açısından tehlikeli gelişmelerdir. Tarihsel olarak Türkiye ve Rusya tarafından paylaşılmış ve oyunun kuralları bu dev Eski Almanya Başbakanı Gerhard Schröder, görevinden ayrılmasının ardından 100 bin dolar maaşla Gazprom’da çalışmaya başladı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear