Catalog

10 C S eklenmeyen sessizlik ve sakinlik tanımlanamıyor… aser Arafat’ın ölümünün ardından bir Y yıl geçti. ‘Ebu Ammar’dan –kurucu sonra Filistin için dünya basınında kaos ve kan beklentisi dile getirildi. Bu beklentilere karşın seçimden önce Filistin Devlet Başkanı olarak görülmeye başlayan Mahmud Abbas, bu göreve seçildi ve günümüze şiddet beklentileri büyük oranda gerçekleşmedi. Filistin’deki bilinmeyenler ve keskin dengeler nedeniyle sessizliğin kalıcı mı yoksa fırtına öncesi sessizlik mi olduğu tanımlanamıyor. kısa bir süre için de olsa zaten gergin olan ortamı iyice gerdi. Nihayetinde, İsrail’in dediği oldu ve efsanevi kimliğine yakışır bir şekilde mahşeri bir kalabalık tarafından son yolculuğuna uğurlanan Arafat Ramallah’da toprağa verildi. Kıyamet kopmadı rafat’ın ardından birçok yönden “yeniden tanımlanma” sürecine giren Filistin’de “geçiş dönemi” olarak da adlandırılabilecek bu dönem oldukça şaşırtıcı gelişmelere ve çekişmelere sahne oldu; olmaya da devam ediyor. Arafat’ın ardından yapılan hemen hemen tüm yorumlar radikalizm ve kaos merkezliydi. Ancak olaylar hiç de beklenildiği gibi gelişmedi. Ne 9 Ocak 2005’de yapılan seçimler ne de sonrası, öngörülerin aksine kanlı bir iç savaşa sahne olmadı. Evet, seçimler demokratik, adil ve şeffaf değildi, biraz gürültülü hatta gerilimliydi ancak beklenilen kıyamet kopmadı. Daha aday olmadan dünya tarafından Filistin’in yeni lideri olarak kabul gören Ebu Mazen yani Mahmut Abbas’ın seçimlerden zaferle çıkması Filistin’i tarihinde görülmemiş bir yola sürükledi. Söz konusu İsrailFilistin olunca bahsi bile geçmeyen “barış”, yeni dönemle birlikte hem İsrailli hem de Filistinliler tarafından konuşulmaya başlandı. Birer birer uzatılan zeytin dalları arasında “Yol Haritası”nın yeniden masaya yatı TRATEJİ ÇİZGİLİ DÜNYA ABD’nin emperyal politikalarının ürünleri... H. Miray VURMAY TUSAM Ortadoğu Araştırmaları Masası mvurmay@tusam.net rtadoğu’nun son 40 yılına damgasını vuran, Filistin’in efsanevi lideri Yaser Arafat’ın ya da Filistinlilerin deyimi ile “Ebu Ammar”ın “resmi” ölümünün ardından tam bir yıl geçti. 11 Kasım 2004’de öldüğü açıklanan Arafat’ın hastalığından ölümüne kadar geçen süreç oldukça sancılı olmuştu. Söz konusu sancılı süreç, 75 yaşındaki Filistin lideri’nin 29 Ekim 2004’de önce Ürdün’e oradan da uçakla Paris'e götürülmesi ile başlamıştı. Yaklaşık 10 gün Paris yakınlarındaki Clamart'ta bulunan Percy Askeri Hastanesi’nde tedavi altında tutulan Arafat’ın hastaneye yatmasının hemen ardından, özellikle 3 Kasım’dan itibaren ajanslardan ardı ardına “Arafat öldü” haberleri geçmeye başladı. Filistinli yetkililerin muğlak ifadeler kullanması konuyu daha da belirsizleştirdi ve Arafat’ın durumu adeta bir bilmeceye döndü. Buna karşılık, İsrail medyasının ortalığı daha da karıştırmak için çelişkili haberler vermesi hatta İsrail Ordu Radyosu’nun günler öncesinden Arafat’ın öldüğünü ilan etmesi her geçen gün bilmeceyi daha da çözülmez hale getiriyordu. Bu arada Arafat sonrasına ilişkin sorular ve muhtemel sorunlar dillendirilmeye, tartışılmaya hatta çözümler ortaya atılmaya başlanmıştı bile. Tüm bu soru ve sorunlar bir çığ gibi büyümeye başlamıştı ki 11 Kasım’da resmi açıklama geldi, Arafat bu defa gerçekten ölmüştü. Akla gelebilecek her konuda olduğu gibi Arafat’ın cenaze töreni ve gömüleceği yer de İsrail ve Filistin arasında anlaşmazlığa neden oldu. Filistin Kudüs’ten başka yer olmaz derken İsrail, Kudüs hariç her yer olabilir diyerek O A ? Financial Times 29 Eylül Le Monde 1 Kasım The Observer 30 Ekim B Arafat’ın ardından Filistin