23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

16 T Küresel jeopolitik yaklaşılmlar artışılan konum, kaynak, kontrol kavramları ışığında Em. Tuğg. Nejat Eslen C S TRATEJİ arih, güçlerin mücadelesini anlatır ve mücadeleler tarih boyunca, coğrafyanın sağladığı imkanlar için coğrafya denilen mekan üzerinde cereyan etmiştir. Güçler mücadelesi, çoğu zaman savaşlar şeklinde tezahür etmiş; kuvvet ile mekan, yani güç ile coğrafya zaman boyutu içinde devamlı öne çıkmıştır. Güçler arasındaki mücadeleler politik amaçlar içindir ve politik amaçlar ise genelde coğrafya ile ilişkilidir. Bu nedenle de tarih içinde coğrafya, uluslararası ilişkilerin taraflarını belirlemiş ve uluslararası politikaların da temelini oluşturmuştur. Tarihin anlattığı mücadeleler, coğrafya üzerinde genişleyerek daha güvenli doğal sınırlara, verimli alanlara ulaşmak, diğer topluluklar üzerinde egemenlik kurmak, inançları veya ideolojileri yaymak, güçlü komşulara karşı tampon bölgeler oluşturmak, denizlere açılmak, kritik bölgeleri elde bulundurmak, ticaret yollarını ve bu yollar üzerindeki kritik noktaları kontrol altına almak, deniz aşırı sömürgeler kurmak, kaynaklara egemen olmak amaçları ile yapılmıştır ve bu amaçların tümü coğrafya ile ilişkilidir. Coğrafya; tarihten kaynaklanan sorunlar ve yargılar, küreselleşen ekonomiler, teknolojideki gelişmeler, çevre sorunları, kültürel farklılıklar, çatışan ideolojiler ve inançlarla birlikte yeni yüzyılda da güçler arasındaki mücadelelerin kilit unsurunu oluşturmakta ve diğer etkenlerle birlikte değerlendirildiğinde bütünlük kazanmaktadır. T Konumların ve kaynakların kontrolü oğrafi faktörlerin politika üzerindeki etkilerini araştırmaktan, politika ile coğrafya arasındaki ilişkileri düzenlemekten, coğrafi gerçeklere dayanarak ve coğrafyayı güce dönüştürerek politikalar geliştirmekten ve uygulamaktan, uluslararası mücadelelerde avantajlı dengeleri kurmaktan sorumlu olan jeopolitik yirminci yüzyılda gelişti. Yirminci yüzyıl, aynı zamanda coğrafya ile ilişkili gayretlerin küresel bir boyut kazandığı yüzyıl da oldu. Yirminci yüzyıl jeopolitiği, genelde küresel egemenliği ve küresel egemenlik için de Avrupa, Asya ve Afrika'dan oluşan Dünya Adası'nın, Dünya Adası'nın doğal 'kaynak'ları' ile önem kazanan ve Avrupa ve Asya kıtalarını içine alan Avrasya coğrafyasının ve bu coğrafyanın öncelikle mer C kezi 'konum'u nedeni ile öne çıkan, Doğu Avrupa, Sibirya ve Orta Asya'dan oluşan Kalpgah'ının (Merkez Bölge, Heartland) 'kontrol' edilmesine dayandırılmıştır. Güçler arasındaki mücadeleler genellikle, Kalpgah gibi elde bulundurulduğunda avantajlar sağlayan coğrafi 'konum'ların veya doğal 'kaynaklar'ın veya hem 'konum'ların hem de 'kaynak'ların 'kontrolü' için yapılmıştır. Küresel boyutta jeopolitik için ilk esasları açıklayan Amiral Alfred Thayer Mahan, tarih içinde İngiltere'nin deniz gücüne dayanarak Avrupa'nın kıta güçlerine nasıl üstünlük sağladığını ve sömürgeler kurarak nasıl zenginleştiğini araştırmış; ABD'nin de aynı yöntemi uygulayarak, yani sömürgeler kurarak, deniz aşırı ticareti geliştirerek, bu amaçla güçlü bir deniz ticaret filosu kurarak, güvenli bir deniz ticareti için ise deniz ticaret yollarının korunması amacı ile etkin bir deniz gücü inşa ederek, açık denizlere egemen olmak için kritik deniz bölgelerini, (konumları) yani kritik adaları, dar deniz geçitlerini ve kritik kıyı bölgelerini 'kontrol 'ederek zenginleşebileceğini ve küresel etkinliğini artırabileceğini iddia etmiştir. ABD, Birinci Dünya Savaşı sonrasında, küresel üstünlük için deniz ticaret yollarının 'kontrolünü' ve deniz gücünün üstünlüğünü esas alan Amiral Mahan'ın düşüncelerinin uygulanması ile küresel güç olarak hızla yükselmiştir. Amiral Mahan'ın düşünceleri, açık denizleri 'kontrol' ederek küresel üstünlüğü amaçlayan güçler için günümüzde de önemini korurken, yeni yüzyıl jeopolitiği içinde 'Atlantikçi' olarak tanımlanan görüşün de esasını oluşturmakta, küresel üstünlüğünü sürdürme gayretleri içindeki ABD'ye, açık denizlerdeki kritik 'konuml'arı 'kontrol' yeteneği nedeni ile ciddi avantajlar da sağlamaktadır. İlginç bir rastlantı ile kıta ile ilişkili coğrafi 'konuma' ve kara gücünün üstünlüğüne dayanarak küresel egemenliği amaçlayan jeopolitik görüşün esaslarını açıklayan, deniz gücünün temsilcisi İngiltere'nin jeopolitik teorisyeni Halfrod J. Mackkinder olmuş ve Mackinder'in tezi, deniz gücüne dayanarak ve açık denizleri 'kontrol' ederek küresel üstünlüğü amaçlayan Amiral Alfred Mahan'ın tezine bir antitez olarak geliştirilmiştir. Yirminci yüzyılın başlarında İngiliz Halfrod J. Mackinder, teknolojideki ve ulaştırma imkanlarındaki gelişmeler nedeni ile mücadelelerin denizlerde değil, kıtalarda olacağını söylemiş; Rusya coğrafyasını ve bu coğrafya içinde yer alan ve 'dünyanın G üçlerin mücadelesi, konum, kaynak ve bunların kontrolü üzerinde tarih boyunca yaşandı. Mücadele, belirli ölçüde başarılı olan veya çöken yaklaşımlarla sürdürüldü. Küresel güç olma iddiasındaki ülkeler, bu hedeflerine ulaşmak için, ABD ise konumunu güçlendirmek için belli konseptlere sahip bulunuyor. tır. Nicholas J. Spykman'ın jeopolitik konsepti, Sovyetler Birliği'nin çevrelenmesi amacı ile uygulanmış olan pasif bir jeopolitik davranışa dönüşmüş olsa bile, Soğuk Savaş döneminde, dünyanın geleceği belirleme gayretlerine önemli katkılar sağlamıştır. Günümüzde de Avrasya ve küresel egemenlik gayretleri içinde, Kapgah'ın 'konumu'nun önemini koruduğunu iddia edenler vardır. Zaman içinde görüşlerinde farklılıklar olsa bile, Rus Alexander Dugin'in jeopolitik düşünceleri de esasta, Kapgah'ın 'konumu'nun sağladığı avantajlar ile önce Avrasya egemenliğini, sonra da küresel egemenliği amaçlamaktadır. Avrasya kaynaklarının kontrolü vrasya coğrafyası, günümüzde de küresel üstünlüğü amaçlayan güçler için önemini korumaktadır. Ancak, günümüzde Avrasya coğrafyası, merkezindeki Kalpgah'ın coğrafi 'konumu' nedeni ile değil; içinde bulundurduğu doğal 'kaynaklar', pazarlar, küresel egemenlik mücadelesinde yer alabilecek potansiyele sahip güç en büyük doğal kalesi' olarak tanımladığı Kalpgah'ı öne çıkararak, Doğu Avrupa'ya hükmedenin Klapgah'a, Kalpgah'a hükmedenin, Dünya Adası'na, Dünya Adası'na hükmedenin ise dünyaya egemen olacağını iddia etmiştir. Halfrod J. Mackinder'in jeopolitik konsepti öncelikle Kalpgah'ı, yani Avrasya'nın merkezi 'konumu'a egemen olmaya dayandırılmıştır. Kalpgah'ı elde bulunduran Sovyetler Birliği'nin en güçlü döneminde, yayılmayı esas alan gayretleri başarılı olamamış ve bu nedenle de Mackinder'in konseptinin doğruluğu kanıtlanamamıştır. Kalpgah'ın 'konumu'na dayanarak ve Kalpgah'a hükmederek Avrasya ve dünya egemenliğini amaçlayan jeopolitik konsept günümüzde, 'Avrasyacı' görüş olarak kabul edilmekte ve genelde 'Atlantikçi' jeopolitiği karşılamak ve dengelemek amacı ile gündemde tutulmaktadır. ‘Kenar kuşak’la egemenlik arayışı A oğuk Savaş döneminde, ABD'nin Sovyetler Birliği'ni çevreleyerek yayılmasını önlemeyi esas alan jeostratejisi, Nicholas J. Spykman'ın jeopolitik konseptine dayandırılmıştır. Nicholas J. Spykman, Kalpgah ile denizler arasında kalan bölgeyi Kenar Kuşak (Rimland) olarak tanımlamış ve bu coğrafi bölgeye egemen olmanın, Avrasya'nın 'kontrolü'nü sağlayabileceğini ve dünyanın geleceğini belirleyebileceğini iddia etmiştir. Spykman'ın jeopolitik konseptinin uygulanması ile Soğuk Savaş döneminde, Kenar Kuşak üzerinde kurulan NATO, CENTO, SEATO gibi askeri koalisyonlar ile Sovyetler Birliği'nin yayılmacı jeopolitik gayretlerinin çevrelenmesinde başarı sağlanmış ABD tek emperyal güç olmak adına Irak’ı işgal etti S ? ancak... ?
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear