24 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Çeltik üretiminde rekor artış ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TMO Genel Müdürlüğü ve Pirinç Değirmencileri Derneği’nin işbirliği ile Eylül ayında gerçekleştirilen 2. Ulusal Pirinç Forumu’nda pirinç sektörünün içinde bulunduğu durum enine boyuna tartışıldı. Forumda konuşan Pirinç Değirmencileri Derneği Başkanı Turgay Yetiş, çeltik ekim alanlarında geçen yıla göre önemli ölçüde artış olduğunu belirterek, üretim maliyetlerini aşağıya çekecek formüller geliştirmesi gerektiğini dile getirdi. Maliyetlerin düşmesiyle tüketimin ve buna paralel olarak da üretimin daha da artacağına dikkat çeken Yetiş, 2004 yılında uygulanan tarife kontenjanı sisteminin yerinde bir uygulama olduğuna değindi ve 2005 yılında da bu sistemin çeltik ve kargo pirinçte ithalatı daha kolay kılacak şekilde bir düzenleme ile uygulanmasını beklediklerini ifade etti. Çeltik Üreticileri Derneği 2. Başkanı Ali Yener, 2000’li yıllarda çeltik üreticisinin sorunlarının azaldığını ve üretimin arttığını belirterek, verimde dünya rekoru kırıldığını söyledi. Havadan ilaçlama uygulamasının sürdürülmesinin daha faydalı olacağını belirten Yener, prim ve mazot desteğinin yetersiz olduğunu ifade etti. Uzunköprü Çeltik Üreticileri Tarımsal Birliği Başkanı Ali Öner, tarla kiralarının maliyeti artırdığını; mazot, ilaç gibi girdilerdeki KDV oranlarının yüksek olduğunu aktardı ve gerekli iyileştirmelerinin yapılmasını istedi. Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürü İsmail Kemaloğlu, TMO olarak ana görevlerinin hububat piyasasını düzenlemek olduğunu, ancak 15 milyon üretici ve 72 milyon tüketicinin bulunduğu bir ortamda bu görevin çok zor olduğunu belirtti. Üreticilerin, depo ve finansman sıkıntısı nedeniyle Türkiye’deki hububat üretiminin neredeyse tamamının 12 içerisinde piyasaya arz edildiğini bildiren Kemaloğlu, depo ve finansman sıkıntısının giderilmesiyle bu arz döneminin daha genişleyeceğini ve piyasanın rahatlayacağını ifade etti. TMO’nun regülasyon görevini çeltikte çok daha kolay yapabildiğini, 2004’te uygulanan politikalardan sanayici ve üreticilerin çok memnun kaldığını, ancak üretici ve sanayicinin buluşacağı gerekli ortamın hazırlanması gerektiğine değinen Kemaloğlu, "Tarım ürünlerindeki üretim maliyetlerinin düşürülerek dünya fiyatlarıyla aradaki marjın kapatılabileceği seçenekler ortaya konması gerekmektedir" dedi. Forumda konuşma yapan uzmanlar ve sektör temsilcileri de satırbaşlarıyla şu konuları dile getirdiler: ¦ Türkiye çeltik ekim alanı son beş yılda yüzde 56 artışla 85.000 hektara ulaşarak pirinç tüketiminin yüzde 70' ini karşılayabilir düzeye ulaştı. ¦ Üreticilere en fazla getiri sağlayan ve pazarlama sorunu olmayan çeltikte, doğru politikaların devam ettirilmesi halinde ithalatçı konumundan ihracatçı konuma gelinebileceği ifade edildi. ¦ Çeltikte sulama suyunun çok önemli olduğu ve sulama randımanının yüzde 38 olduğu ifade edilerek, su israfının olduğu bu nedenle üreticilerimizin sulama konusunda bilinçlendirilmesi gerektiğine işaret edildi. ¦ Üretimin yüzde 90'nını oluşturan Osmancık çeşidi yerli pirincin ithal çeşitlere göre daha kaliteli olduğu, önümüzdeki yıllarda Halil Bey, Ece ve Kırkpınar çeşitlerinin üretime sunulacağı, , yerli çeşitlerin geliştirilmesi, üretim tekniklerinin geliştirilmesi ve maliyetlerin düşürülmesi konusunda sanayici ve üniversite işbirliği gerektiği vurgulandı. Şekerİş, sektördeki özelleştirmeleri değerlendirdi: Pancar ekim garantisi ön koşul olmalı NKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Şeker Sanayii İşçileri Sendikası (Şekerİş), şeker sanayiindeki özelleştirilmelerin daha önceleri tarım sektöründe altyapısı hazırlanmadan gerçekleştirilen diğer özelleştirmelere benzememesi gerektiğini belirtti. Sendika, sektörde Polonya tarzı bir özelleştirme yöntemi izlenerek, "pancar ekim garantisinin, fabrikaların modernizasyonun sağlanmasının, istihdamın korunmasının" şart konulmasını istedi. Şekerİş, "Pancar Tarımı Pancar Şekeri Sanayi ve Özelleştirme" başlıklı bir rapor yayımlayarak, özelleştirme sürecindeki pancar şekeri sanayiisini değerlendirdi. Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ’nin (TŞFAŞ) Türkiye ekonomisinin can damarı olduğuna dikkat çekilen raporda, şirketin bünyesinde 31 şeker, 5 makine, 4 alkol, 2 tarımsal işletme ile elektromekanik aygıtlar, tohum işletme fabrikalarının ve şeker enstitüsünün bulunduğu anımsatıldı. Rapora göre sektördeki en büyük şirket olan TŞFAŞ’nin 500 büyük sanayi arasında üretim satışlarına göre 8’inci, brüt katma değere göre 6’ıncı, öz sermayeye göre 3’üncü, net aktifler tutarına göre 3’üncü, dönem karı tutarına göre 5’inci, çalışan sayısına göre 2’nci, satış hasılatında ise 12’nci sırada yer aldığı belirtildi. Raporda, Türk şeker sanayiisinin de dünya pancar şekeri üretiminde yüzde 7 ile 4’üncü, AB pancar şekeri üretiminde yüzde 12 ile 3’üncü, Ortadoğu ülkeleri toplam pancar şekerindeyse yüzde 70’i ile 1’inci sırada yer aldığı vurgulandı. Rapora göre, her yıl yaklaşık 500 bin pancar çiftçisinin, 30 bin şeker sanayi çalışanı ve ailelerinin tek ekmek kapısını olarak nitelendirilen şeker sanayinin sorunları şöyle: Bürokrasiden kaynaklanan pazarlama: Sektör, ürettiği şekeri zamanında pazarlayamamakta, NBŞ ve yapay tatlandırıcı sektöründeki kontrolsüz büyümenin de etkisiyle şeker stokları oluşmaktadır. Dolayısıyla sektörün bir an önce özerkleştirilmesi gerekmektedir. Kota sistemi: Pancar kotalarının yıldan yıla azaltılması, yakın bir gelecekte ülkemizin şekerde dışa bağımlı hale gelmesine yol açacaktır. Mevzuat eksiklikleri: Ülkemizin bir an önce AB standartlarında bir şeker mevzuatı kavuşturulması gerekmektedir. AB’deki gibi çalışan bir Şeker Kurumu, Şeker Kurulu ve Şeker Fonu bu mevzuatın ana unsurları olmalıdır. Kamu fabrikalarında kadrolar: Kamu fabrikalarında yıllardır çok büyük bir kadro sorunu yaşanmaktadır. Emekli olan ve işten ayrılan personelin yerine yenisi alınmamakta, boşalan kadrolar iptal edilmektedir. A TŞFAŞ’nin toplam 39 işletmesinde 4336 kadrolu daimi işçi çalışmaktadır. Böylece fabrika başına 111 işçi düşmektedir. Bu rakam AB ülkelerinde ortalama 220230 civarındadır. Sanayimizde halen mevcut işgücünün emeklilik hakkını kazananların oranı ortalama yüzde 70 seviyesindedir Bu oran şeker fabrikası işletme bölümlerinde yüzde 50 civarında iken, makine fabrikalarında yüzde 80’lere ulaşmaktadır. Şeker Sanayii’ne kadro sağlanamaz ve bu gidişat devam ederse, çok kısa sürede fire oranları ve iş kazaları artacak, verimlilik ve üretim gerileyecek, Türk Şeker Sanayii çökme noktasına gelecektir. Şekerİş raporunda, şeker sektöründeki özelleştirmelerin büyük bir kitleyi ilgilendirdiğini vurgulayarak, bu nedenle özelleştirmelerin daha önce tarım sektörünün alt yapısı hazırlanmadan gerçekleştirilen diğer özelleştirmelere benzememesi gerektiğini kaydetti. Raporda, şeker fabrikaların çevresinde ekonomik faaliyet alanları oluşturduğu için, bugüne kadar şeker fabrikalarının bölgesel kalkınma sağlanmasında önemli bir araç olarak görüldüğü bildirildi. Fabrikaların çoğunun kalkınmaya öncelikli yerlerde kurulduğunun anımsatıldığı raporda. "Bu fabrikaların kapanması durumunda bölgesel kalkınma sekteye uğrayacak, bu bölgelerde işsizlik, göç ve terör olaylarının artması engellenemeyecektir" görüşüne yer verildi. Sendika raporunda, şeker sektöründeki özelleştirmelerden önce bazı yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini bildirdi. Raporda, "Şeker yasası değiştirilirse ve bu değişim pancarın aleyhine dönüşürse, Şeker Sanayii’nin özelleştirmesi de mümkün olmayacak ve ancak talanı yapılabilecektir" denildi. Sekerİş raporunda, şeker sanayinin özelleştirme kapsamından çıkartılması, öncelikle özerkleştirilmesi gerektiğini kaydedildi. Fabrikaların revize edilmesi gerektiğinin de vurgulandığı raporda, zarar eden fabrikaların karlı bir kuruluşa dönüşmelerinin sağlanması gerektiği bildirildi. "Şeker Sanayii özelleştirme kapsamından çıkarılmazsa bile mülkiyet devri yapılmamalı, işletme hakkının devredilmesi yöntemi kullanılmalıdır. Bunda da yine sanayinin yaşatılması güvence altına alınmalı, Polonya tarzı bir özelleştirme öngörülmelidir." görüşünün kaydedildiği raporda şunlar belirtildi: "Polonya’da şeker fabrikaları özelleştirirken üç şart konmuştur. Bunlardan ilki pancar ekim garantisi, ikincisi fabrikaların modernizasyonunun sağlanması, üçüncüsü de istihdamın korunmasıdır. Ülkemizde bu şartlar yerine getirilmezse fabrikaların kısa zamanda kapanması kaçınılmaz olur." 29
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear