27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Tarımda kadın işçiler daha az ücret alıyor ANKARA(ANKA) Tarım sektöründe sürekli işçi olarak çalışan kadınların geçen yıl aylık ortalama 286 milyon lirayla asgari ücretten bile daha düşük bir ücretle çalıştırıldıkları belirlendi. Devlet İstatistik Enstitüsü, 2004 yılına ilişkin Tarımsal İşletmelerde Ücret Yapısı Anketi'nin sonuçlarını açıkladı. Buna göre 2003 yılında aylık ortalama 296.9 milyon lira olan tarım sektöründe sürekli olarak çalışan işçilerin aylık ortalama ücretleri geçen yıl yüzde 21.11 oranında artarak 359 milyon 560 bin liraya yükseldi. Sektördeki kadın işçilerin aylık ortalama ücreti yüzde 23.1 artarak 286 milyon 111 bin liraya çıktı. Bu artışa karşın tarımdaki kadın işçiler geçen yıl aylık ortalama 310.5 milyon lira olan net asgari ücretin altında bir ücretle çalıştırıldılar. Erkek işçilerin ücreti ise yüzde 18.5 artarak 362 milyon 230 bin liraya çıktı. Sektördeki mevsimlik işçilerin günlük ücretleri ise erkekler için yüzde 28.32 artarak 15 milyon 456 bin liraya, kadınlar için de yüzde 25.91 artarak 11 milyon 917 bin liraya yükseldi. Sektörde mevsimlik işçilere geçen yıl ödenen ortalama günlük ücret ise 13 milyon 299 bin lira olarak hesaplandı. Mevsimlik tarım işçilerine geçen yıl en yüksek gündelik ücret ödemesi kadınlara 15 milyon 397 bin lira, erkeklere de 19 milyon 140 bin lirayla Giresun'da yapıldı. Mevsimlik işçilere en düşük ücret ödemesi yapılan il ise kadınlara 10 milyon 94 bin ve erkeklere de 11 milyon 730 bin lirayla Hatay oldu. Sürekli tarım işçilerine en yüksek aylık ücret ödemesi ise kadınlara 300 milyon erkeklere de 438 milyon 784 bin lirayla İzmir'de yapıldı. Sürekli işçilere en düşük ücret ödemesi yapılan iller ise kadınlar için 250 milyon lirayla Aydın, erkek işçiler için de 255 milyon 694 bin lirayla Düzce oldu. Kamu sektörüne ait tarımsal işletmelerde çalışanların aylık ücretleri ise özel tarım işletmelerine önemli ölçüde fark attı. Buna göre geçen yıl kamuya ait tarım işletmelerinde sürekli olarak çalışan kadın işçiler aylık ortalama 776 milyon 267 bin lira ücret alırken, erkek işçilerin ücreti ise 802 milyon 229 bin lira olarak gerçekleşti. Geçen yıl kadın işçilerin aylık ücretlerinde yüzde 7.3, erkek işçilerin ücretlerinde ise yüzde 10.84 artış yaşanırken, ortalama ücret ise yüzde 10.34 artarak 798 milyon 478 bin liraya çıktı. Kamu işyerlerinde mevsimlik olarak çalıştırılan tardım işçilerinin günlük ortalama ücreti ise geçen yıl yüzde 3.1 artarak 22 milyyon 870 bin liraya yükseldi. Bu tutar kadın işçiler için yüzde 1.8 artarak 21 milyon 330 bin lira, erkek işçiler için de yüzde 1.83 artarak 24 milyon 180 bin lira olarak gerçekleşti. Olumsuzluklar hayvancılığı öldürdü M.Muammer SAYGILI (Antalya Veteriner Hekimler Odası Başkanı) arım, sanayii ve hizmet sektörü olarak ülke ekonomilerini belirleyen üç ana sektörün ekonomiye katkı yüzdeleri gelişmişliğin göstergesi olmaktadır. Sanayi, teknoloji ve bilişim sektörlerinin gelişmişliklerini ve ekonomik düzeylerini arttırmaktadır. Gelişmiş ülkeler artan nüfusa bağlı olarak önem kazanan bitkisel ve hayvansal gıdalara yönelik üretimlerini arttırmak ve tarım sektörünü canlı tutmak için, modern tarımı ve ürünlerini desteklemektedirler. Çağdaş ülkelerde tarımda çalışan nüfusun oranı yüzde 7’lerde olmasına karşın teknoloji ve sübvansiyonların katkısı ile üretimleri gelişmekte olan ülkelerden fazla olmaktadır. Tarım üretimi içerisinde hayvancılığın payı da (yüzde 70) gelişmekte olan ülkelere oranla azımsanamayacak derecede fazladır. Toplam ekilen tarım arazileri içinde kaba yeme yönelik üretim yüzde 30 civarındadır. Hayvancılık sektöründe, niteliği yüksek ırklar vasıtasıyla kurulan modern işletmelerde tutulan kayıt sistemleri ile hem üretimi denetleyebilmekteler hem de gıda güvenliği açısından kullanılan ilaç ve biyolojik maddeler hakkında bilgi sahibi olabilmektedirler. Bu sistem içerisinde üretilen ürünler direkt ya da mamul madde olarak gıda şeklinde tüketime sunulduğu gibi, ilgili sanayinin ham maddesi olarak ta kullanılmaktadır. Ülkemizde ise nüfusun yüzde 41’i kırsal kesimde yaşamakta ve bu kesimin büyük çoğunluğu kıyısından köşesinden (dolaylı ya da dolaysız) hayvancılıkla uğraşmaktadır. Yaklaşık 4 milyon işletmede büyüklü küçüklü hayvancılık yapılmaktadır.Bunların yüzde 80’ i kendi ihtiyaçlarını karşılayan küçük aile işletmeleri, yüzde 18’i yarı modern çiftlik sistemleri (besicilik, göçerler), yüzde 3’ü de modern hayvancılık işletmesi yapan işletmeler şeklindedir. Toplam ekilen tarım arazileri içindeki kaba yeme yönelik üretim yüzde 2,53 civarındadır. 1990 yılında 38 milyon hektar olan mera alanlarımızın 12 milyon hektara düşmesinin vahameti ile birlikte kaba yem üretiminin ekilebilir alanlardaki düşük yüzdesi yem girdilerini arttırmaktadır. Kaldı ki yem rasyonlarına girmesi gereken (yüzde 40) kesif yem üretiminde ise özellikle soya ve mısır üretimindeki yetersizlikler sonucu vitamin ve katkı maddeleriyle birlikte dışa bağımlılığımızı sürdürmekteyiz. Şimdi çok özet olarak sunduğumuz bu çerçeve içerisinde ne gibi çözüm önerileri getirebiliriz, bu önerilerimizin yaşama geçme şansı nedir? 1. Modern hayvan işletmelerinin sayısını arttıra T cağız, ama önce aile işletmeleri ile yapılan hayvancılığı ortadan kaldırmamız gerekiyor. Peki, tarımla uğraşan bu kadar yüksek nüfusa nerede istihdam edeceğiz? 2. Modern hayvancılık yapanlara uzun vadeli krediler verip, hayvansal ürünleri sübvanse etmemiz gerekiyor. Peki, bunca biriken iç ve dış borç altında, dar gelirli ve memurlardan aldığımız vergileri banka hortumcularını, suistimalleri, dengesiz harcamaları engelleyerek hayvancılığa nasıl aktaracağız? 3. Kaba yem üretimimizin büyük çoğunluğunu karşılayan meralarımızın korunması ve çoğaltılması gerekiyor. Meralarımızı ona buna peşkeş çekerek rant elde edilmesini nasıl engelleyeceğiz? 4. Ekilebilir tarım arazileri içerisinde kaba yem ekimini yüzde 2’ lerden yüzde 30’lara, tarım içerisindeki hayvancılık payını yüzde 70’lere çıkarmamız gerekiyor. Tarımı sadece bitkisel ağırlıklı görüp, hayvancılığı tarımın bir alt kolu sayan bakanlık ve hükümetlerin yanlış politikaları karşısında bunu nasıl sağlayacağız? 5. Kesif yem üretiminde kullanılan soya ve mısır üretimini arttırmamız gerekiyor. Uluslar arası tekellerin ve ithalatçılarının etkinliğini nasıl kıracağız? 6. Tüm hayvanları kayıt altına alıp hem hastalıklarla mücadele, ıslah çalışmaları hem verim takibi hem de gıda güvenliği açısından ilaç kullanım ve kalıntı kontrolü yapmamız gerekiyor, Sistemi değiştirmeden, dağınık yapılan hayvancılık içerisinde bunu nasıl sağlayacaksınız? İşte paradoks burada başlayacaktır. Ekonomik alt yapımızı oluşturan sektörlerin yapısı itibariyle bulunan çözümler gidip az gelişmişliğimizin temellerine çarpıp geri dönerek karşımıza çıkacaktır. Bu döngü, sosyoekonomik yapımız düzelmediği sürece hep devam edecektir. Biz ise günü kurtarmak adına popülist yaklaşımlarla yapacağımız uygulamalarla övünmek ve bunları oy potansiyeline çevirmekle yetineceğiz. Tabii ki bu olumsuzluklar, hayvancılıktan vazgeçilmesine, hayvanların damızlıklar dahil kesilerek yok edilmesine hayvan varlığının süratle azalmasına neden olmaktadır. Bitkisel üretimde değer kazanmayanın yerine seneye başka bir ürün ekilebilmekte ancak hayvancılıktan soğuyan üreticiyi tekrar hayvancılığa döndürmek zor olmaktadır. Bu gelişmeler dışardan almamız gereken 8 amino asiti bünyesinde bulunduran hayvansal protein tüketimini de etkilemekte ve azaltmaktadır. Beynin gelişmesinde de önemli rolü olan hayvansal proteini bu denli az almamızın sonucu olarak düşünce sistemimizin de az gelişmesi belki birilerinin işine geliyor diye düşünmeden edemiyoruz. Ülke Fransa İtalya Almanya Danimarka Türkiye Toplam protein 112.6 110.4 103.5 100.5 84.1 Bitkisel protein 36.2 50.3 48.8 35.1 66.2 Hayvansal protein 76.4 60.1 66.7 65.1 17.9 Tabloda ülkelere göre günlük olarak tüketilen protein miktarı gr/gün cinsinden verilmiştir. 23
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear