24 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Gökçeada’da tarım zirvesi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) – Gökçeada’da düzenlenen 1. Ekoloji Şenliği’nde organik tarım masaya yatırıldı. Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Gökhan Günaydın, çiftçinin yılda 4 milyar dolar gelir kaybına uğradığını belirterek, Türkiye'de küçük köylünün egemen olduğunu dile getirdi. ``İki seçeneğimiz var'' diyen Günaydın, bunlardan birinin Dünya Ticaret Örgütü ile AB'nin önerdiği yol olduğunu ve buna göre tarımsal nüfusun azalması gerektiğini belirtti. Günaydın, ikinci yolun ise, verili tarım yapısı ile uygulanabilecek bağımsız bir tarım modeli olduğunu kaydederek, ``Türkiye'de bu modeli oturmamız lazım'' dedi. GDO'ya Hayır Platformu, Gökçeada Kaymakamlığı ve Gökçeada Belediyesi'nin desteği ve İlçe Tarım Müdürlüğü, Gökçeada Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, Bademli, Eşelek, Şirin ve Uğurlu muhtarlıkları, Gökçeada Birlik, Elta Tarım, Ekozey ile Etis'in katkılarıyla düzenlenen Gökçeada 1. Ekoloji Şenliği 31 Ağustos4 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirildi. Şenlikte ``Ekolojik Tarım Nedir'', ``Genel Olarak Tarımın Sorunları'' ve ``Türkiye Tarımının Örgütlenmesi'' başlıklı üç panel, ekolojik yaşam, beslenme, tarım gibi konularda 6 ayrı atölye çalışması yapıldı. Paneller ve atölye çalışmaları Gökçeada'nın çeşitli köylerinde, meydanlarda ve köy kahvelerinde düzenlendi. Panelin açılışında bir konuşma yapan Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Gökhan Günaydın, Türkiye nüfusunun yüzde 33'ünün tarım sektöründe istihdam edildiğini anımsattı. Çiftçinin yılda 4 milyar dolar gelir kaybına uğradığını söyleyen Günaydın, Türkiye'de küçük köylünün egemen olduğunu dile getirdi. ``İki seçeneğimiz var'' diyen Günaydın, bunlardan birinin Dünya Ticaret Örgütü'nün ve AB'nin önerdiği yol olduğunu ve buna göre tarımsal nüfusun azalması gerektiğini belirtti. Günaydın, ikinci yolun ise, verili tarım yapısı ile uygulanabilecek bağımsız bir tarım modeli olduğunu kaydederek, ``Türkiye'de bu modeli oturmamız lazım'' dedi. Gökçeada Belediye Başkanı Halil Rüştü Akgün de, ekolojik tarım sorunun yalnızca köylülerin sorunu olmadığını, tüm Türkiye'yi ilgilendirdiğine dikkat çekti. Akgün, ekonomik düzeyi yüksek kesimlerin kimyasallardan destek almadan üretilen ürünlere yöneldiğine dikkat çekerek, bunun sonucunda organik tarımın bir sektör haline gelmeye başladığını vurguladı. Akgün, Gökçeada'daki ekonomik sorunlara bir cevap olarak organik tarımı düşündüklerini dile getirdi. Akgün, ``Türkiye’de tarımı destekleme konusunda IMF ve Dünya Bankası'nın ciddi baskıları söz konusu. Tarımsal desteklemeler az olduğu için dünyadaki üreticilerle rekabet etme şansımız yok. Türkiye'deki tarımın istenilen noktaya çekilmesi AB politikası gereği. Bizim konumuzsa Gökçeada'daki ekolojik tarımın nasıl destekleneceği'' diye konuştu. Gökçeada Kaymakamı Haluk Nadir ise, üretilen ürünlerin organik olarak değerlendirilmesi ve sonucunda çiftçinin ekonomik seviyelerinin yükselmesinin temel hedefleri olduklarını kaydetti. Nadir, organik tarıma 2002'de 19 çiftçiyle başladıklarını, 2003 yılında ise 43 çiftçinin başvurduğunu söyledi. Gökçeada’daki 1.Ekoloji Şenliği’ndeki açık oturumlarda Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kenan Kaynaş, Ege Üniversitesi Bahçe Bitkileri Bölümü ve Ekolojik Tarım Organizasyon Derneği Doç. Dr. Ahmet Altındişli, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Harun Baytekin, Tüketiciyi Bilinçlendirme Derneği Genel Başkanı Fuat Engin, Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Fatih Taşdöğen, TütünSen Genel Başkanı Ali Bülent Erdem, Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Günaydın, Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık, Ziraat Yüksek Mühendisi Dr. Necdet Oral, Köy;Koop Genel Başkanı Mehmet Özkurnaz, ÜzümSen Genel Başkanı Adnan Çobanoğlu konuşmacı olarak katıldılar. Zeytin festivallerinin tadı kalmadı. Eski zeytin kültürü siliniyor URSA (Cumhuriyet) "Zeytinyağlı yiyemem aman/Basma da fistan giyemem aman." Bu anonim türküyü Muzaffer Sarısözen derlemiş… Türküyü yakan belli değil. Bursa’da, "Dağ yöresi türküsü" olarak bilinir. "Dağ yöresi" ilçeleri Büyükorhan, Harmancık, Keles ve Orhaneli’ de zeytin yetişmiyor, ama Bursa’nın her yerinde zeytinin izi vardır. Çarşılarında, çeyiz sandıklarında, sofralarda… Dağ yöresinden yıllar öncesi Gemlik’e zeytin bahçelerinin hazırlanması ve ürünün toplandığı kış aylarında çok sayıda işçinin getirildiği bilinir. Bu işçiler Gemlikli zeytinci ailelerin yanında kalır, "aileden biri" gibi görülürlermiş. İyi zeytin yamaç arazide yetiştiği için bakımı da hasat da zor olur. Zeytin tarımının vazgeçilmez destekçileri eşek ve katır başrolü oynar. "Dağlı" olarak isimlendirilen işçilere evin kadınının yaptığı yemekler, tarımın emektarlarıyla taşınırdı. Şimdilerde bu işi traktör yapıyor ama zeytinin kralının yetiştiği Gemlik Körfezi’yle İznik Gölü’ne paralel yüksek köylerde eşek ve katır üreticinin vazgeçilmezleri arasında. Zeytin, zeytinyağı, peynir ekmek, sucuk ve bir başka vazgeçilmez helva zeytin bahçelerinde soluklanma aralarında yenilir. Kasım ve aralık zeytin toplama dönemidir. Bu nedenle çoğu kez kar altında toplama yapılır. Bahçelerdeki küçük kapalı mekanlarda kar öncesi toplanan çalılar stoklanır. Bunlar her öğle yemeği önceside yakılır. Isınmanın yanısıra zeytin dallarına geçirilen sucuklar "kendin pişir kendin ye" geleneğinin mangalsız uygulandığı örneklerdir. Zeytin, MudanyaGemlik, Orhangazi ve İznik’te yaşamdır. Gemlik ve Mudanya’nın son yıllarda aldığı olağanüstü göç nedeniyle ilçe merkezlerinin sosyoekonomik yapıları değişmeye başlamıştır. Buralardaki gerginliklerde zeytinin barış ağacı özelliği devreye girer. Zeytininin tadı Gemlik Körfezi’yle rüzgar bağlantısı olan bölgelerde bir başkadır. Bu tadın sırrı rüzgardadır. Gemlik Körfezi’nden Karadeniz’e geçiş yapan rüzgarların yaladığı zeytinliklerde yetişen ve adına Gemlik Zeytini denilen sofralık zeytin bu rüzgarla tadlanır. Gemlikliler, "Akdeniz, Ege, Marmara üzerinden gelen rüzgar Gemlik Körfezi yoluyla Karadeniz’e çıkar oralardan getirdiği tad en son bizim zeytinlerimizi yalayıp final yapar" diyorlar. Karsak Boğazı, rüzgar geçişini sağlar. Umurbey zeytinin özelliklerini öne çıkarır. Gemlik’te bahçe bahçe değişen ağız B tadı vardır. Mudanya’nın sahillerini acımasızca döven poyraz; yükseklerde zeytinliklere ulaştığında uysallaşır. Adeta zeytin ağaçlarına aşkını ilan eder. Onları okşar. Mudanya ve Trilye’de "zeytinzeytinyağı turizmi "ne dönüşen zeytinyağlı sofraların baş tacı olur. 135 kilometrelik sahil şeridini yalayan rüzgar Kumla, B. Kumla, Armutlu, Kurşunlu, Burgaz’da yıllarca zeytine hayat vermişti. Rüzgar son 1520 yılda öksüz kaldı. Vals yaptırdığı ağaçlar köklendi. Doğanın ve turizmin can düşmanı 2. konutlar yükseldi.Zeytinci ailelerin, "iyi zeytin yetişmez" diyerek kızlara verdikleri araziler zeytincilerin anlatımıyla, "damatlar tarafından" yapsatçı anlayışa kat karşılığı verildi. Kısa vadeli büyük paralar kazanıldı ama onlar Bursa’nın gece kulüplerinde açılan şampanyalarla beraber buhar olup gitti. Zeytinliklerini müteahhitlere vererek kısa dönemde büyük paralar kazananlar ailelerinden kopmuşlardı. Arabesk kültüre, sonradan görmeliğe kaymışlardı. Gemlik ve yöresinde, müteahhitlerden aldıkları paralarla hızlı yaşayan ama parçalanmaktan kurtulamayan aileler çoğunlukta. Damatların boşadıkları dul kadınlar ailelerine sığınıyorlar. Eskilerde olduğu gibi kendilerine vefa gösteren zeytini yetiştirip ayakta duruyorlar. Gemlik ve Orhangazi’de zeytin bereketini zeytin kültürüyle buluşturan festivaller düzenlenir. Bu festivallerin tadı son yıllarda kaçtı. Eskiden zeytinci kendini geliştirmek için deneyimlerin paylaşıldığı panellere gider içini dökerdi. Şimdi paneller yapılmıyor. Halk oyunları gösterileri var ama eski tadı yok. Televole kültürüyle cilalanan bazı şarkıcıları getiren menajerlerin dediği olduğu için eski festivaller aranır oldu. Denizi, gölü ve zeytiniyle öne çıkması gereken yörenin futbola düşkünlüğü, yelken ve diğer sporların önündeki en büyük engeldi. Zeytinspor futbolu güzelleştirmek için bayan futbol takımı kurmuştu. Bayan futbol takımı Gemlik’in rengiydi. Basketbol ve diğer salon sporları da yapılıyordu. Zeytinspor kapandı, bayan futbol takımı dağıldı. Mudanya ve Gemlik’te bir avuç insan yelken yapmak ve yaptırabilmek için büyük mücadele veriyor. OrhangaziİznikMudanya ilçelerindeki bir başka tutku da altındır. "Siyah altın"ı menkule dönüştürme alışkanlığı yöre insanının özelliğidir. Bu nedenle özellikle Orhangazi ve Gemlik’te sarraf geleneğini sürdürmeye çalışan kuyumcular mesleklerini sürdürmeye çalışıyorlar. 15
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear