26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Sakarya Meydan Muharebesi’nin zaferle sonuçlanması halkı sevince boğdu. Resimde zaferi halk oyunlarıyla kutlayanlar görülüyor. mal Paşa, bu doğrultuda 13 Eylül günü şu emri verdi: “Düşman batıya ricata devam etmektedir. Düşmanın geride herhangi bir hatta durmasına ve eski düzenini almasına mani olmak ve ricatını kati yenilgiye uğratmak lazımdır.” Birlikler bu emre uygun olarak takibe devam etti, aynı zamanda Beştepe ve Karadağ’ı ele geçirerek Sivrihisar’a girdi. İyice zayıf düşen Yunan ordusu, artık bundan sonra Türk ordusunun taarruzlarına karşılık veremeyerek işgal altındaki tüm tepeleri terk etmek zorunda kalacak, Sakarya Nehri’nin doğusundan batıya doğru ilerleyecek, EskişehirAfyon doğusu hattında savunma için tertiplenmeye başlasa da Türk ordusunun takibi sonucunda SeyitgaziAfyon hattına çekilecekti. Yunan ordusunun bütün bu toparlanma çabaları, savaşın Türk ordusu lehine sonuçlanmasını engelleyemeyecekti. Hem Türk hem de Yunan ordusunun büyük kayıplar verdiği Sakarya Meydan Muharebesi aralıksız süren kanlı çarpışmaların ardından, 13 Eylül 1921’de Yunan birliklerinin geri çekilmesi üzerine sona eriyordu. Mustafa Kemal cepheden Anadolu halkına ve Meclis’e Türk askerini temsilen verdiği sözü tutmuş, “En yüksek azim ve imanla muharebe eden ordunun istiklali mizin müdafaası uğrunda namus gereğini yerine getireceğini temin eylerim” cümlesi tümüyle yerini bulmuştu. Türk ordusunun Sakarya’da kazandığı zaferi Başkumandan Mustafa Kemal Türk milletine şu sözlerle müjdeledi: “Yirmi bir gün ve gece devam eden Sakarya Meydan Muharebesi, ordumuzun tam bir zaferiyle son bulmuştur.” Zafer haberini alan Türk halkı tarafından ülkenin dört bir yanında coşkun kutlamalar gerçekleştirildi. Ordunun ve halkın büyük fedakârlıklarıyla kazanılan Sakarya Meydan Muharebesi’nin kahramanlarına duyulan minnet ve şükranı bütün ordu mensuplarına ileten Türkiye Büyük Millet Meclisi, Mustafa Kemal Paşa’ya da bu savaştaki başarısından dolayı mareşallik rütbesi ve gazilik unvanı verilmesini uygun gördü. Bu unvanı teşekkürle kabul eden Mustafa Kemal Paşa kazanılan bu zaferin ordunun iradesi sayesinde düşman ordusunun iradesinin kırılması suretiyle gerçekleştiğini, dolayısıyla bu ödülün gerçek muhatabının yine ordu olduğunu belirtmeyi ihmal etmiyor, bunu orduya da şöyle bildiriyordu: “Zaferden dolayı sizin kahramanlıklarınızla, sizin gösterdiğiniz nihayetsiz fedakârlıklar pahasına kazanılan bu büyük muzafferiyetin millet tarafından takdirini gösteren bu rütbe ve unvanı ancak size izafe ederek bütün askerlik hayatımın en büyük iftihar sermayesi olarak taşıyacağım.” Sakarya Meydan Muharebesi’nde Yunan ordusuna karşı kazanılan zaferin aslında bundan sonraki zaferlerin habercisi olduğunu ise, Mustafa Kemal Paşa’nın, Çankaya’ya dönüşünde söylediği şu sözlerden anlamak mümkündü: “Bu savaşta iki şey buldum. Daha iyi atılmak için çekilmeler yaptığım sırada, sırt vere vere ta Ankara kapılarına geleceğimizi göz önünde tutarak, bu hat da elden giderse hangi hattı savunacağız diye benden üzülerek soran bir komutana ‘Vatanı korumakta hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. Bu satıh baştan başa bütün vatanın yüzüdür. Vatan sathı en son kayasına kadar düşmanla boğuşularak müdafaa edilecektir.’ cevabını vermiştim. Bu formülü bir gündelik emirle bütün orduya bildirdim. İkincisi de bana Sakarya’da gelen şu düşüncedir: Hiçbir zafer gaye değildir. Zafer ancak kendisinden daha büyük bir gayeyi elde etmek için gereken en belli başlı vasıtadır. Gaye, fikirdir. Zaferin, bir fikri kazandırdığı kadar değeri vardır. Bir fikri kazandırmaya yaramayan zafer kalamaz. Her büyük meydan savaşından sonra yeni bir âlem doğmalıdır. Yoksa başlı başına zafer boşuna bir çaba olur.” 249
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear