Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
tir. Ne? Yunanlılar kuvvetlerinin sonuna dık... Ali’nin öbür tarafındaki bir siperde Mustafa Kemal Paşa’nın gülerek bize gelmiş, ricat mı edecekler?’ baktığını gördüm. Seslendi: ‘Gelin, HaOrada duranların yüzleri ışıldıyor. On nımefendi, harp ediyoruz.’ Yüzü, en çok dan sonra Mustafa Kemal Paşa geldi. sevdiği oyunu oynayan bir çocuk gibi güYunanlılar daha ileri gitmeden önlerine lüyordu. Bana Üçüncü Kolordu Komutagöndereceği kuvveti temin için plan yap nı Kazım Paşa’yı takdim etti. Arkasında maya başladı. Mustafa Kemal Paşa’nın bir kürk, elinde bir telefon, karşısındagözleri o gece Dante’nin Cehennem’in ki tepelerle konuşan bir adam. Mustade yananların gözleri gibi, anlatılama fa Kemal Paşa ‘Duatepe’ye hücum ediyacak kadar acı içindeydi. ‘Dinleniniz, yoruz’ dedi. Ondan sonra öbür siperleri Paşam, yatınız’ dedim. ‘Hayır, haydi de dolaştım. Top ve makineli tüfek sesbir kahve daha içelim’ diyerek kendisine leri hiç ara vermiyor. Elimdeki dürbünhizmet eden Ali Çavuş’a seslendi. Eğer le savaş oyununu seyrediyorum. Bunun bazen tesadüfi bir hareket bir milletin neticesinin hastanelerde ne şekil aldığıkaderini değiştirebilirse, işte Fevzi Pa nı unutmuş gibiydim. Evet, insanlar birşa’nın telefonu böyle bir tesadüf oldu. birine giriyor. Nihayet süngü savaşları. Adeta kocaman karıncaların yuvaları Fevzi Paşa’nın hakkı vardı. Ertesi gün etrafında kavga etmeleri gibiydi... Yunanlılar Haymana’ya hücum edemeyecek kadar yorgundular. Oradaki ge Savaş o gün saat dörde kadar sürdü. dik bizim tarafımızdan kapatılmıştı. Yirmi Üçüncü Fırka Duatepe’nin arDördüncü Fırka Kumandanı Kemalet kasından Çekirdekler’e girmişti. Bunu tin Sami Paşa üç Yunan fırkasıyla dövü söyleyen Binbaşı Muharrem On Beşinci şüyordu. Türk fırkası bin beş yüz, Yunan Fırka’ya bunu haber vermek için, onbafırkasının her biri üç biner kişilikti... şıyı da beraber götürmesi gerektiği zaman, bir çocuğa mükâfat vaat ediyormuş O gün askerlerin sırf savaştan dola gibiydi. Bizim hücum bir hafta kadar yı duydukları heyecanın mahiyetini se devam etti. Karadağ’a Elli Yedinci Fırzer gibi oldum. Bir Tatar köyünün önüne ka hücum etti. Bunlara bakarken insan gelince attan indik. Bir tepeyi tırman kalabalıklarının birbirlerini öldürdük lerini görüyordum. 1200 kişiden müteşekkil olan Elli Yedinci Fırka’nın yedi yüzü şehit olmuştu. Ben, kendi kendime içimden, bu cehennem sahnesiyle ilgilenmemi tenkit ediyordum. Miralay Kazım’ın çadırına geldiğimiz zaman, bize yer gösterdi. Kumandanın bir saman yığınından ibaret olan yatağının üstüne oturduk. Mustafa Kemal Paşa’nın gelmesini bekledik. Ondan sonra da at üstünde, onu arabasında takip ettik. Yunanlılar Sakarya’nın doğu tarafını aceleyle terk ediyorlardı. Biz de artık Polatlı’ya gidebildik. Eylülün on üçünde, Mustafa Kemal Paşa ile öğle yemeği yerken Malta’dan henüz dönmüş olan Fethi Bey’i orada bulduk. Miralay Arif de oradaydı. Mustafa Kemal Paşa, bir çocuk gibi memnun görünüyordu. Elini Miralay Arif’e uzatarak el falına bakmasını söyledi. Miralay Arif ‘Bak, parmaklarının arasından ışık sızıyor. Hiç içini saklamıyorsun’ dedi. Mustafa Kemal Paşa gülerek ‘Bunu bilmek için elime bakmak lazım mı?’ dedi.” Halide Edip (Adıvar) Hanım’ın başkanlığında, Sakarya boylarında yaralanan askerlerin bakımı için Kızılay’da gönüllü hemşire olarak görev alan Ankaralı kadınlar. 251