23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

29 EKİM 2003 ÇARŞAMBA CUMHURfYET SAYFA 80. \TL ÖZEL EKİ 15 Türkler, Birinci Dünya Savaşı'ndan, kendilerine dayatılmış anlaşmayı yırtarak çıkan tek halk oldu Kurtu ruluşa... Izmit Tershane duvarları önünde 'kurtuluş' hatırası. Milli mücadelede büyük emekleri olan Karadenizli Milli Müfrezemiz. (28 Haziran1921) (Fotoğraf: Atilla ORAL arşivi) mücadelesinin karşısında olanlara da amansızdır. Bunun iki çarpıcı karutı, Hryaneti Vataniye Kanunu ile İstiklal Mahkemeleri'dır. Her ikısi de tipik birer ihtılal tasarrufu ve kurumu idiler. Kurtuluş olayı ışte bu koşullarda ve bir dizi askeri zaferle gerçekleşti: Sakarya. Inönü savaşlan. Başkomutanlık Meydan Muharebesi derken, ordu 9 Eylül 1922'de Izmir'dedır. Lozan Antlaşması (24 Temmuz 1923). işte bu zafenn ürünlerini devşirir, "Milli Misak" sınırlan içinde. bağımsız bir Türkiye vardır ortada. Sevres parçalamıştı Anadolu'yu. Lozan yeniden bütünleştirir. Onun hemen arkasından hukuku \'e sosyal yaşamı laikleştırme ışlemlen ortaya konur. Eklemiş de olalım: Türk Kurtuluş Savaşı'nı Türk Yunan savaşına indirgeme. olaym çapmı görememektir. Gelişmeler. hemen her adımda. asıl hasmm. îngıltere'den başlayarak emperyalızm olduğunu gösteriyor. Rusya"dakı yenı rejim Sovyetler Birliğı ise sonuna kadar Türkiye "nin kurtuluş mücadelesinin yanında yer alır. Birinci Dünya Savaşı'nda yenilenler. Avusturyalılarla Macarlar, Bulgarlar. en sonda da Almanlar ateşkes isterken aralannda Osmanlı Devleti de vardır. Itilaf Devletleri'nin onunla yaptığı ateşkes de 30 Ekim'de, Limni Adası'nın küçük bir limanında, Mondros'ta, tngilizlere aıt Agamemnon adlı bir zırhlıda imzalanır: "Mondros MütarekesFdir bu. 25 maddeden oluşan mütareke. aslında bir ateşkesin niteliğini çok aşan ağır koşullar içermektedir. Belgeyi Osmanlı Devleti aduıa imzalayan Rauf Bey, onunla. devletin bağımsızlığı ve saltanat hukukunun bütünüyle kurtanldığını söylese de durum hiç de öyle değildir. Ustelik ateşkesi sert biçimde uygulamaya kararlı Itilaf Devletleri. aralannda daha önce paylaşma antlaşmalan yapmışlardır ve onlara dayanıp ülkenin işgaline. ordunun terhisine ve silahlann ahnmasına girişirler. En başta işgal edilen de tstanbul'dur... Ertesı yılın mayısının ortalannda Istanbul'dan Samsun'a doğru kalkan bir gemide Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal vardır ve Anadolu'ya görevli olarak gitmektedir. aya tuttu Türkler, Binnci Dünya Savaşı'ndan, kendılenne dayatılmış antlaşmayı yırtarak çıkan belki tek halk oldu. Örneğın Almanlar. Versaılles Antlaşması için bunu yapamadılar; orada faşizmın gelışınin nedenlerinden bin de budur. Ülke tarihınde bir savaş ılk kez devrimci sonuçlar yaratır: "Kurruluş"u "Kuruluş" ızleyecektır. Kuruluş. özünde "devrimler"'dir. Bu oluşumun üç önemli kademesi vardır: Saltanatın kaldınlması. Cumhuriyet'in ılanı ve Hilafete son vermek. Saltanatın kaldınlmasıyla köklü dönüşümlerin önü açılmış olur. Cumhuriyet, devletin ve Türk Devrimi'nin bizzat kendısi olarak doğar. Hilafetin kaldınlmasıyla da devletın tepesinde "Udbaşlüık*' olasılığı önlenırken dınsel bir kurmu tasfıye edilerek devletın laıkleştirilmesi yolunda bir adım daha atılmış olur. Bunlan, laık ve demokratik bir zeminde olmak üzere, bir hukuk reformu ızleyecektir. Bu süreç, elbette "Tann vergisi" değildir. Tarihin yarattığı ımkânlan. ınsan iradesi ve deha alır, içine büyük bir geleceğin mayasını da katarak yoğurur. O maya tutmuştur. Ve Cumhuriyefin de 80. yılındayız... Puvarın öbür tarafı Çeşitli tezler vardır ortada. Itilaf bloku tezleri, sonunda gelip Sevr Antlaşması'nda (10 Ağustos 1920) somutlaşır. Onunla yapılmak istenen de tam bir "budama operasyonu"dur; Anadolu'nun Güneydoğusu Fransa'ya, Trakya hukuken, Izmir ve çevresi fiilen Yunanistan'a bırakılmakta. bağımsız bir Ermenistan ve özerk bir Kürdistan oluşrurulmaktadır. Marmara ve Boğazlar'ın yönetimi uluslararası bir komisyona verilmiştir. Bunlann ortasında neredeyse "Vatikanlaştmlmış*' bir Istanbul yer alır. Paylaştınlan alanlann dışı için çizilen model de bir "köylü toplumu" ve "kapak ekonomTdir. Osmanlı Devleti'ni elinde tutanlann tezlerinde bir "Anavatan" ya da "ulusal toprak" anlayışı yoktur. Var olan ve hatta var olmaya devam eden, günü geçmiş bir "feodaldinsel imparatoriuk" topraklan anlayışıdır. "Kutsal topraklar", anavatan değil, Arap illeridir. Egemenlik ise, Ingiliz himayesinde bir yan bağımlı imparatorluktur. Mondros'tan hemen sonra Anadolu ve Trakya'da. işgallere karşı yerel ama kendiliğinden örgütlenmeler ortaya çıkar. Onlann tezleri çeşitli ve karmaşık bir nitelik taşısa ve emperyalizm olgusunu kavramamış da olsalar. baş eğmeyi değil direnmeyi ve silahlı mücadeleyi öngörürler. Osmanlı tezlerinden farklı olarak, nüfus ve ülke anlayışlan ulusal niteliktedir ve adı konmamış bir millet egemenliğine inanırlar. Onlann arkasından. Mustafa Kemal ve arkadaşlan. "ulusal/Kemalist tez"i geliştireceklerdir. Burada asıl rol de Mustafa Kemal Paşa'dadır. Paşa, bir arayıştan sonra varacağı noktaya vanr: Önce mevcutkoşullarda ne yapılabileceğini dener. bunun çıkışsız olduğunu ve yerleşik meşruluk yollannın tükendiğinı gördükten sonra da "duvann öbür tarafina geçme" karannı verir. Ne vardır "duvann öbür tarafi'"nda? Tam bağımsızlık. ulusal bağımsızlık ve ulusaldemokratik egemenlik! Halkm gücü ve Idare usulii halkın mukadderatuu bizzat ve iradesi, kurtuluşun biricik kaynağıdır: çünkü dayanılabilecek başka bir güç yoktur. büfiil idare etmesi esasına'* dayanır (Madde 1). . Bütün bunlar neyı göstermektedir? Şunu: Her şey bu doğrultuda yürür, yürütülür. Gerçek bir demokratik süreç başlamıştır. Demokrasinın ana kurumu da TBMM'dir. Bu |{urtuluşu örgütlemek ' demokrası "ulusal" bir demokrasi. ideolojısi de "ulusal egemenlik"'tır. Bir büyük yenilık de Kurtuluşçu örgütlenme şeması. yerellikten ' şudur: TBMM. geleneksel Osmanlı egemen bölgeselliğe, bölgesellikten ulusallığa doğru sınıflarının sıyasetten uzaklaşmasına. "ulusal bir yükseliş gösterir. Bu yükselişte. en çok ' burjuva" unsurlann yükselişine sahne hatırda kalanlar da Erzurum ve Sıvas olmaktadır. Aynca TBMM, bir savaşı kongreleridir. Doruğa. Türkiye Büyük Millet demokrasiyle yönermek. bunalımı Meclısi'nin kuruluşuyla vanlır (23 Nisan demokrasiyie aşmak gibi son derece netamelı 1920). bir görev yüklenmiştır. Ulusal kurtuluş TBMM de. 1921 Anayasası ile yeni bir savaşlan tanhinde belki bir eşı daha devlet, "Türkiye Devleti"ni ilan eder. Bütün göstenlemeyecek bir örnektır bu. Öte yandan, yetkıliler. "kuvvetier birliğT ilkesine göre. savaş bir demokrasi üretmışse bir nedenı de Meclıs'te toplanmıştır: Meclis. yürütme şudur: Bu savaş. ötekilerden farklı olarak yetkısıni kendi adına kullanmak üzere "lcra "hakh" ve "halklTydı. V'eküleri Heyeti"nı seçer: onun başını da yine Ancak, eklemelıyız de: TBMM döneminin Meclis belirlet ve heyet, her bakımdan eksiksiz \e lıberal bir demokrasi olduğu da Meclis'e karşı sorumludur. Kayıtsız . şartsız sanılmasın. Mıllici güçlerin demokratik millet egemenliği! Anayasa. bunu şöyle açar: katılımına dayanan rejim, kurtuluş Çarlık rejimi, kendiliğinden bir hareketin darbeleri altanda birkaç günde çöker gider. Söz konusu hareketin hazırlanışında, devrimciler, başlarda sınırlı bir rol oynamışlardır sadece. Devrimin ilk önderlerinin kurmayı istedikleri anayasalı monarşi, bir liberal ve burjuva cumhuriyetine bırakmak zorunda kalır yerini. Arkasından, birkaç ay sonra bu rejim de çöker. işte o zaman Bolşevik Parti, sosyalist bir devlet kurmaya girişir. Yasasın Cumhuriyet. Yasasın Türkiye Ttridye'nln Bttne Başlangıç Noktası, 2003 Tuketicl Kalite Ödülü Tüketici dergisi tarafından 6 ayda 13.000 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen tüketicinin en fazla güven duyduğu markalar anketi Sarsılan yüzyıllık yapı I. Dünya Savaşı, Avrupa'nın belli başlı guçlerinin hemen hemen aynı anda katıldıklan ilk savaştır. 19. yüzyılın savaşlanna katılan neredeyse bütün Avruyalı devletler, tanmın ağırlıkta olduğu ülkelerdi: ekonomileri, çatışmalardan az etkılenmişti ya da hiç etkilenmemişti ve öte yandan, savaşlar da kısa ve sınırlı idi. 19141918'de ise tersine savaşa katılan tüm güçler, sanayi v ticaret devletleridır ve çatışmalar boyunca. iretim yeteneklerını güçlü bır sılahlanma sınayiini geliştirmeye adarlar: bu devletler, Kas olarak tanm kesiminden aldıklan büyük apta insan yığınlannı cepheye sürerler, bu ne azık ve gereçlerin kaygılandıncı azalışına ;ol açar. Böylece, alışveriş altüst olur ve ainyanın iktisadî yapısı ciddi olarak sarsılır. 'ie var ki, siyasal yapı da sarsılır. Bu alanda ıa. yönetimler, savaşın uzamasından. kendini .österen ve çözülmeleri için de kımsenin .ice hazırlıklı ohnadığı yeni sorunlann apından şaşkına dönmüş bir halde, birçok önden yepyeni bir duruma pek uyamavacak daha önceki'' önlemlere başvurmak orunda kalırlar ya da çoğu geleceğı de tkileyecek alelacele çözümkr bulurlar. vskeri monarşiler bir yana bırakılırsa vvrupalı devletler. tartışıhnaz olarak bilinen >elli ilkelerce yönetiliyorlardı: Sıvil iktidarın ıstünlüğu, hükümetin ve idarenın ylemlerinin halktan gelen seçilmiş temsilcilerce denetlenmesi esasına dayanan parlamenter demokrasi, temel kışi özgürlüklerine saygı idi bu ilkeler. Iktisadi alanda. bir bakıma sonsuz diyebileceğimiz bir özgürlük sürüyordu her yanda. Lıberalizmin zafer kazandığı bu dönemde, devletin zayıflığı. ulusal topluluğun çıkarlan için hiç de tehlikeli görünmüyordu. sonucu 2003 Kalite Ödülü Fonex'e verildi. Çephe ve cephe gerisi Halklar. çetin bir sınavla karşı karşıya gelmemişlerdır. Başlarda. savaş halinde işçi sınıfının takınacağı tavırla ilgıli olarak yöneticı sınıilarm besledikleri korkunun temelsiz olduğu ortaya çıkar. Rusya ve AvusturyaMacaristan tmparatorluğu gibi otonter ımparatorluklarda olsun. Almanya'da. Fransa'da, üıgiltere'de olsun halk kitlelen, savaş ılantna hemen hemen genel bir katılım gösterirler. Her yerde "kutsal birlik"tir dile getirilen. Genel grev tehdıtlen, Sosyalist EnternasyonaFin kararlan unutulur. Seferberlik, birliklerin toplaşması, bir coşku havasında gerçekleşir; her ulusun iç bağlılığı öylesine sağlamdır ki, devrimci öğeleri yansızlaştırmak amacıyla savaş öncesinde düşünülmüş önlemler yersız kalır, halklar kuzu kuzu hükümetlerinin ardından giderler. Bununla beraber, işler. çabucak değişecektir. Değişecektir, çünkü mesleklennden ve yuvalanndan kopanlmış asker yurttaşlardır kı ılk kez ve hem de milyonlarca, savaşa özellikle kanlı, uzun ve çetin bir savaşa katılmışlardır: yalnız aşağı sınıflar değil, toplumun bütün sınıflan bu savaşla ilişkilidir ve kimsenin düşlemediği bir smava girmişlerdir. Değişecektir, çünkü savaş, savaşmayanlan da vurmaktadır. Rusya"dakı Devnm (1917) sabnn ve takatin sonuna gelmış halklar arasında denn yankılar yapar. Cephede olduğu gibi cephe gensınde de barış adına gösteriler bırbırıni ızler: Kımisı açıkça devrimci bir nitelik taşıyan grevler. ayaklanmalar. askerden kaçmalar sarar ortalığı. Böylece kıyımların, çekilen acıların. adaletsizlığin yol açtığı grevler ve ayaklanmalar, başta Almanya olmak üzere, askeri ımparatorluklan çökertır, ama lıberal ülkeleri de sarsar. Oralarda, zafer coşkusu ve maddı yaşamın görece daha az çetinliği. yöneticı sınıflara. çalkantılan bir ölçüde yatıştırma olanağı sağlar: başka yerlerde ise kanlı iç savaşlar ve yenenlerin yardımıyla iktidarlannı kurabileceklerdir. Bununla beraber, Rusya'da başansızlığa ugrayacaklardır. BuyazıServer TANİLLİ'nin 1. Dünya Savaşı 'ndan Cumhuriyet 'e vazısmdcm özetlenerek hazırlanmıştır. Sizlere her zaman elimizden gelenin en iyisini sunmaya çalıştık. Çabalarımızı takdir eden tüketicilerimize teşekkürü bir borç biliyoruz.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear