23 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

C U SPOR FUTBOL EKİM SALI Papazın Çayırı’ndan UEFA FiNALiNE GURUR MESELESİ Y ıl 1961 62... Fenerbahçe için tarihi bir yıl. Yönetim Kurulu irtifa hakkı kendi ellerinde kalmak üzere stadın yarısını 2.5 milyon karşılığında Beden Terbiyesi’ne satma kararı alıyor. 40 bin kişilik stat yapılacak. Başkan da İsmet Uluğ. Konu divan kuruluna kadar geliyor ve 45 50 kişiden oluşan kurul stadın satılması için hiç düşünmeksizin parmak kaldırıyorlar. Yani herkesin devletten arsa konusunda faydalandığı bir sırada biz tapulu arazimizi, devlete satıyoruz. Ne kadar ilginç... Bu karar karşısında rahmetli Memduh Eren ve ben, havaya parmak kaldıran üyelere hitaben, “Birgün gelecek bu parmaklarınız kırılacak’’ diyorduk. Satıştan sonra Fenerbahçe tarihinde isim yapmış olan bazı büyük futbolcuların “kulübümüz elden gitti” diye ağladıklarını gördük. Beden Terbiyesi stadı, Ali Sami Yen zamanında bitirdi. Ne var ki Fenerbahçe’nin o yapılan stadı yönetebilecek, ekonomik gücü yoktu. Bir kongrede konu etraflıca anlatıldı. Sonuçta genel kurul stadın mülkiyetini tamamen Beden Terbiyesi’ne devretti. İrtifa hakkını aldı. Çünkü yapılabilecek başka bir şey yoktu. Keşke olsaydı da bu stat tüm olarak Fenerbahçe’nin tapulu mülkiyeti olabilseydi. Yıl 1999... Aziz Yıldırım devri başladı. O günlerde yöneticilerin tümüyle ropörtaj yapıp “1999 Fenerbahçe” diye bir kitap yazdım. Başta Aziz Yıldırım olmak üzere hepsinin birleştiği nokta Fenerbahçe’yi çağdaş büyük bir kulüp yapmaktı. Yani bütün planları Fenerbahçe’yi modern tesislere kavuşturmak ve böylelikle de herkesten borç alır durumdan çıkarmaktı. İçerdeki ve dışardaki zenginler kolları sıvayıp Fenerbahçe’yi bu günkü konuma getirdiler. Yan şirketler yapıp Fenerbahçe’nin ekonomik durumunu düzeltirken yaptıkları görkemli stadyum dünyanın ilgisini kazandı. Ve de 2009 UEFA Kupası Finali bu statta yapılacak. Türkiye ve Fenerbahçe için bir gurur meselesi. Emeği geçenleri, başta Aziz Yıldırım olmak üzere herkesi kutlarım. Ancak eleştirilmesi gereken bir konu daha var. Fenerbahçe artık bir sosyal kulüp olmaktan çıktı. Logosundan sosyal sözcüğü kaldırıldı. Düşünüyorum da Fenerbahçe’ye Aziz Yıldırım gibi tesis yapma açısından ısrar eden, gerek içeride gerek dışarıda barış sağlayan, insan haklarına saygı gösteren, demokratik sosyal kavga değil de barış sağlayan bir Aziz Yıldırım’a mı gerek vardı? Bu tartışma konusu... HALİT DERİNGÖR EFA Finali’nin yapılmasına karar verilen Şükrü Saraçoğlu Stadı’nın çok romantik bir geçmişi vardır. Kurulu olduğu yerin eski ismi Papaz’ın Çayırı’dır. Meşrutiyet devrinde Şehri Emini Cemil Topuzoğlu’nun verdiği kararla burası stat haline getirilmiş, onarılması ve etrafının tahta perde ile çevrilmesi 300 Reşat Altını ile yapılmış. İttihat Spor Stadı ismini almış. 1929 yılında ise Milli Emlak’tan kiralanmış ve ismi de Fenerbahçe Stadı olmuş. 1932’de o yılların Adliye Vekili Şükrü Saraçoğlu aracılığıyla 10 taksitle 9 bin Reşat Altını karşılığında Fenerbahçe’ye verilmiş. Parayı da Saraçoğlu karşılamış.. Fenerbahçe böylelikle o yıllarda mülkiyeti olan tek kulüp olmuş. Daha sonraları Fenerbahçe tarafından düzenlenen bir eşya piyangosunda 17 bin lira toplanmış ve stat onarılarak Balkan Oyunları’nın yapılacağı hale getirilmişti. Ancak futbola giderek artan ilgi, statla ilgili problemleri de gün yüzüne çıkarmaya başlamıştı.Dolmabahçe Stadı yapılıyor ama bir türlü bitirilemiyordu. Fenerbahçe ise stadını gereği gibi onarmak için futbol teşkilatından herhangi bir fayda görmüyordu. Bunun üzerine Sarı Lacivertli kulüp tarafından ikinci bir eşya piyangosu düzenlenmesine karar verilmiş. O yıl şampiyon olan kadrodaki oyuncuların resimlerinin üzerinde yer aldığı biletler satışa sunulmuştu. Ve bu organizasyondan 85 bin lira gelir elde edildi. Bu parayla kale arkasındaki tahta tribünler beton yapıldı. Amaç Şirketi tarafından yapılan inşaatta şirkette çalışan Fenerbahçe’nin ünlü sağ beki Yaşar’ın da büyük katkıları olmuştu. Bütün inşaatı bitirmek için Fenerbahçe sahasını Yapı Kredi Bankası’na ipotek ederek 200 bin lira karşılığında 100 bin lira aldı. Fenerbahçe’de başkanlık da yapan Razi Trak borcun 100 bin lirasının uzun vadede ödenmesine yardımcı oldu. Ancak, bankaya olan 130 bin lira; Amaç Şirketine de 200 bin lira borç kulübü zor duruma sokuyor. Son çare olarak politikacılar devreye giriyor. 1950’de Demokrat Parti iktidardaydı. Yardım için bir heyet Devlet Bakanı Celal Bayar’a gitti. Dertlerini anlattılar. Bayar, ‘’Sizi borçtan kurtarmak boynumun borcu’’ diyerek büyük umut verdi. Ama hiç ilgilenmedi. Verdiği söz de yerini bulmadı. Sonuçta İstanbul bölgesinden 25 bin lira alınarak diğer borçlar taksite bağlandı ve haciz kaldırıldı. Fenerbahçe’nin ideali stadı daha da genişletmek. Ancak bu bir türlü olmuyor. Bir heyet Ankara’ya, Başbakan Adnan Menderes ile görüşmeye gidiyor. Menderes’in cevabı şöyle oluyor: ‘’Af buyurun beyefendiler. Sizin işiniz piyango ile falan halolmaz. 5 6 milyonluk iş’’ diyor. Menderes ertesi gün Namık Gedik’le birlikte İstanbul’a gelerek Fenerbahçe Stadı’nda uygulamalar yapıyor. Ama sonuç yine hüsran... Üstelik de Fenerbahçe Kulübü yöneticilerinin Adnan Menderes ile bu görüşmelerinden sonra Vatan Cepheleri’ne girdiler diye isimleri radyolarda anons ediliyor. Bu durum kulüp içinde Demokrat Parti Halk Parti mücadelesini yaratıyor. Agah Erozan, Medeni Berk, Osman Kavrak ve Demokrat Parti’nin diğer ağır topları, Fenerbahçe’ye ne arsa verebiliyor ne de stadını onarabilmesi için para verebiliyorlardı. Yazarımız Halit Deringör (önden ikinci sırada) F.Bahçe Stadı tahta koltuklu haldeyken maça çıkıyor. 5
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear