23 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

NEYMİŞ ABDÜLKADİR YÜCELMAN H A F T A N IN SÖZÜ ERSUN YANAL: Eğer kazanılan bir maç kazanan takıma bir çok şey kaybettiriyorsa o galibiyeti istemem . F.Bahçe iyi de neden yenildi? ÇITKIRILDIM BASIN F G .Saraylı futbolcular ve yandaşları Atatürk Olimpiyat Stadı’na ne denli muhalif ise spor basınımız onlardan çok daha fazla muhalif. Neden; uzakmış, rüzgar varmış, soğukmuş…Hatta kimi köşe yazarı beyler G.SarayPSV maçının yarısında üşümüş, stadı terk etmiş.. Spor yazarlığı zor iştir beyler. Göründüğü gibi değildir, olayı yerinde izlemek gibi çok ciddi bir görev yapıyorsanız havanın soğuk sıcak karlı tipili olması , sıcaklığın 40 ya da eksi 20’yi göstermesine bakmayacaksınız, görev görevdir sonuna kadar izleyeceksin. Benim kuşak Babıaliye paraşütle düşmedi, Necmi Tanyolaç, Erdoğan Arıpınar , Cem Atabeyoğlu , Necati Bilgiç, Allah uzun ömür versin yaşıyorlar onlar da ben de zamanın tanığıyız. Bizler amatör sahalardan geldik, Şeref Stadının Karadeniz’den gelen buz gibi soğuğu ve rüzgarına karşı günde 3 maçı ellerimizi oğuştura oğuştura izledik, buz odasından farksız Spor Sergi Sarayında günde 5 maçı izlerken gık bile demedik. Ne cep telefonu ne de altımızda gazete arabası vardı, tramvaylara binerek Cağaloğlu yokuşlarını tırmanarak spor muhabirliğinden geldik. Bugün altınızda özel arabalar, tribünde özel localar kolktuklar, masanızda TV, cebinizde cep telefonları varken maçı bırakıp giderseniz bizim kuşağın gülünç kaynağı olursunuz. Hem taraftarlara boy boy yazılar yazıp ‘’takımlarınızı yalnız bırakmayın’’ diyeceksiniz, sonra da ( belki de trafiğe kalmamak için ) maçı yarıda bırakıp çıkaksınız, olacak şey değil… Yoksa yurt dışındaki maçlarda da böyle mi yapıyorsunuz. Genç kuşaklar sizin yaşamınıza imrenip spor yazarı olmak için gazetelerin, TV’lerin kapılarını aşındırıyor , gazete patronlarının arkadaşını arıyor, kendinizi gülünç duruma düşürmeyin. .Bahçe‘nin futbolunu övüyor herkes. Gerçekten de F.Bahçe, Newcastle maçında olağanüstü bir futbol sergiledi. Son yıllarda gördüğümüz en güzel mücadeleydi. Hatta ortaya koyduğu performansı ikinci yarıda sürdüremez diyorduk ama tam 90 dakika bu mücadeleyi sürdüren F.Bahçe için söylenecek bir şey yok. Buna karşın F.Bahçe yine de yenilmekten kurtulamadı. İngiliz takımı 90 dakika boyunca F.Bahçe’nin hırsına esir olmadı, çoğu zaman da tek kale oynadı. Ancak maç sonrası yorumlara baktığımızda yine eski edebiyatın sayfaları süslediğini , söylemlerde yine eskimiş lafların ortaya çıktığını görüyoruz. ‘’Galip bu yolda mağlup’’ Galibiyeti kaçırdık ‘’Şerefli yenilgi’’ gibi söylemlerin reyting ve tiraja dönük olduğunu artık herkes biliyor. Neden gerçeği görmekten korkuyoruz, neden gerçeği söylemekten kaçıyoruz. Evet F.Bahçemiz iyi oynadı, harikaydı, son yılların en iyi mücadelesini gösterdi ama neden yenildi? Şanssızlık mı, bana göre değil, maçı yeniden izler ve şans faktörünü öne sürersek, İngilizlerin bizden daha şanssız olduğunu göreceğiz. F.Bahçe sahaya yayılması, yardımlaşması takım olma aşamasında görüntüsü, oyun disiplini ile gayet başarılıydı ama top kayıplarına ne diyeceğiz. Tek top oynamadan bu iş olmuyor, biz de bunu beceremiyoruz. Zor mu , elbette zor, bunu yapmak için temelde yani alt yapıdan başlayarak buna alışmak gerek. F.Bahçe’nin geleceğe dönük umut verici futbol oynadığını söylesek bile yine de İngiliz temsilcisine karşı yeterli olduğunu söylemek zor. Zaten biz söyleyemesek de maçın skoru ortada. Maç boyunca İngiliz takımının her an skoru değiştirebileceğini düşündüm, F.Bahçe’nin ise zaman zaman çözümsüzlüğe düştüğünü gördüm. Gelelim maç sonrası düşüncelere. F.Bahçe Newcastle maçındaki performansını daha sonraki maçlarda gösterebilir mi? Lig maçlarını bir kenara bırakıyorum, ama UEFA maçlarında F.Bahçe yenilse bile iyi bir futbol ortaya koyacağına inanıyorum. Bu inancım da F.Bahçe formasını giyen yabancıların Avrupa’da kendilerini gösterme çabasından kaynaklanıyor. Çünkü gerek şampiyonlar ligi gerek UEFA maçları futbolcuların görücüye çıktığı futbolcu pazarlarıdır. Yabancılar için takımlarımızın başarılı ya da başarısız olmalarından çok alışveriş, transfer ve para önemlidir. BİZ TARAFTAR DEĞİLİZ K imi zaman fanatik kulüpçülükten söz ederiz ama acaba biz gerçekten iyi bir yandaş mıyız? Kulübümüzü seviyor muyuz, takımımızı seviyor muyuz , formamızı giyen futbolcuları seviyor muyuz? Elbette seviyoruz, tuttuğumuz takım yenilince yasa giriyor, kazanınca havalara uçuyoruz. Ama kimi zaman yavrusunu boğan yaratıklar gibi kendi sevdiklerimizi yerden yere vurmaktan da vazgeçemiyoruz. Hani elimizde olsa döner bıçağı ile doğrayacak kadar kin besliyoruz. Elimize ne gelirse kafasına atıyoruz, hırsımızı alamayınca sahaya girip futbolcuların üzerine yürümeye kalkıyoruz.Tribünde ‘’dışarıda dayak var’’ sloganları atıp maçtan sonra da onların yollarını kesip dövmeye kalkıyoruz. Maç boyunca ‘’Seninle yürüdük biz bu yollarda/ seninle dolaştık yağan yağmurda/ şimdi sıra sıra geldi şampiyonluğa’’ diyoruz, 30 dakika sonra tepeden tırnağa giydiriyoruz, ne futbolcusu kalıyor ne yöneticisi. Kimi zaman tribünde ağlaşıyoruz ‘’biricik sevgilim, söyle senden başka kimim var benim/ seninle güldüm ,seninle ağladım/ söyle senden başka kimim var benim’’ maç sonrası yol kesiyorsak biz nasıl yandaşız…Hani sevgi, hani sempati , hani saygı diyeceğim ama kendi sevgisine bile saygısı olmayanların başkasına saygısı olabilir mi? Hadi efendim geçiniz… Yöneticiler çoğu zaman tribündeki ‘’paralı askerler’’ den şikayet ederler. Zamanında kendi ektikleri tohumun ürünü bunlar. Bunların yandaşlıkla renk aşkıyla sevgiyle bir ilgisi yoktur, parayı kim verirse patron o olur. Hoşgörünün olmadığı yerde sevgi de olmaz saygı da..O zaman kimimizin sevgisi sahte mi? Neden olmasın…Paranın, çıkarın girdiği yerde girdiği yerde zaten bu değerlerden söz edilebilir mi? i GÜRSOY’UN DEDiG haftalık D oğrusu sevgili Ergun Gürsoy’un iliği yazılarını hiç kaçırmıyorum. Yönetic lar yazı ur ces zamanından çok daha lafını esirgemez. yazıyor. Ne de olsa Karadenizli, attıktan sonra gol Moldova maçında Tuncay’ın ağına götürüp dud ı ağın parm et boş tribünlere işar eklemiş ‘’Bu da ra sus işareti yaptığını yazmış, son ’’ mi? izli çocuk Karaden rsun Yanal 11 Altın Adam yarışmas ında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Söz elbette F.Bahçe’ye gelecekti. Bir gazetecinin “F.Bahçe’ye gitmek gibi bir düşüncen iz var mı?’’ sorusuna bir diplomat yanıtı verdı. “Ves tel ile 5 yıllık sözleşmem var. Bu sözleşmeyi boza cak taraf ben olmayacağım’’ Bu şu demekti; nasıl ki futbolcu transferleri iki kulüp arasında oluyorsa Ersun Hoca da bu işi “beni bırakın siz aranızda halle din” demeye getiriyordu. E BU MESAJ MI? 20
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear