Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
4ŞUBAT2001.SAYI776 tnsanlar birbirine nasıl hitap eder? Dünyanın dört bir yanını gezenlerden Nadir Paksoy oturup bir çetele çıkarmış. Hitaplan da gruplara ayırmış. 'Hey Men'den Beyamca'ya, Koçum'dan Gülüm'e... Neler yok neler... Hoop Hacı Emnıi! B akımlı sakalı seviyonım. Doğru dürüst çıkmaya başladığı yıllardan bu yana sakalım var; bir askerde kestim, bir de 12 Eylül döneminde üniversitede asistan iken... öğretim üyeliği dönemimde üniversite çevresinden ufak tefek takı lmalar olduy sa da restni bir uyanyla karşılaşmadım. Sakalı gezginlikle özgür dışavurumculuğun yüzdeki biçimsel yansıması şeklinde algıladım! Ama bu aralar sakahmdan şikâyetçiyim: Çarşıda, pazarda, sokakta yer yer "hacım, hacı amca, hacı efendi" gibi hitaplarla karşılaşır oldum. Sakallılann sayısı toplumda arttıkça, sakal da kimlik değiştirdi; "gezginsanatçıkaşif" üçgcnindcn çıkarak dini bir simge ile özdeşleşir oldu... Bir ara "hacı amca" diyenlere kızar tepki gösterirdim. "Hacca gittiğimi de nereden çıkarıyorsun" diye payladığım kişiler oldu. Baktım başa çıkılacak gibi değil, boşverdim gitti. Şimdi hiç aldırmıyorum. "Hacım" diyenlere ben de "buyuremmi" diyorum. Vatandaşımın diliyle barışıklığı yakalamanın ve onlara onlar gibi seslenmiş olmanın iç huzuruyla sokakta daha rahat hareket ediyorumartık!.. Pasifik'te çalışırken yerli halkm iki hitap tarzıyla karşılaşırdım: Tanıyanlar "dokta" (doktor), tanımayanlar "mistar" (mister) derdi. Samoa'da gıyabımızda bizlere verilen isim 'palangi' idi, yani"göktengelen/göğü delenadam"... Hindistan'da ise halk tanımadığı beyazyabancıya tek bir şekilde seslenirdi: "Sir". Batı di llerinde, biliyoruz ki birbirlerini tanımayan insanlann hitap sözcükleri standart ve klasiktir: "Mister, misis; mösyö, madam, sinyor,senyora"...BukapsamdaABD'yide ayrıtutmakgerekiyor. Oradabirde 'Harlem' ağzı var. Televizyonlardan çok iyi biliyoruz: Türkçe çevirisi ile çocuklanmızın ağzında ' dostum' diye pelesenk olan "Hey men!" bununtipikörneği. mi alıp not etmeye koyuldum. Daha sonra, kâğıdın üzerinde belirenleri, uzmanlık dalım patolojinin bende bıraktığı bir ahşkanlıkla sınıflara ayırdım. Bakınız ortaya ne çıktı: 1) Kibar ve uygar çağırmabiçimleri: Bey, Hanım, Bayun. 2) Osmanlı döneminde halk tabakasından onlara kibarca hitap tarzı: Efendi. (Cerrahpaşa Tip Fakültesi 'ndeki öğrencilik yıllanmda, Psikiyatri hocamız Prof. Dr. Ayhan Songar' efendi 'nin Yunanca 'efendos'dan geldiğini belirtmişti. Bu hitap tarzı günümüzde aynı şekilde, geçerlidir. Kapıcıya 'Ali Bey' demeyiz, 'Ali Efendi' derİ7 deği 1 mi; her ne kadar Atatürk Meclis'teki konuşmalannın çoğuna 'Efendiler!' diyebaşlamışolsada...) 3)Listemizinilkikimaddesininkarışımı: Beyefendi, Hanımefendı. (Kibar ve nazik çağırma biçimleri içinde en yaygını bunlarolsagerek.) 4) Osmanlı döneminden kalma aristokratça çağırma biçimleri: Üstad, üstadım, mirim. (Bu biçimler Istanbul 'da sınırlı bir yaşlı çevrede o dönemdckı anlamında kullanılıyor olsa da, bugün daha çok bitirim takımının ağzında kabul görmektedir.) 5) Bitirimce'den gelenler: Birader, Hemşerim, Şef, Delikanlı, Usta. 6) Çocukları çağırmada kullanılanlar: Küçük, Yavrum 7) Akraba isimleri: Oğlum, Kızım, Kardeş, Abi, Ağabey, Amca, Emmi, Dayı, Abla, Yenge, Teyze, Bacı; ve bunlann kibarlaştırılmış ya da 'ciğim' eki ile inceltilmiş türevleri: Beykardeş, Beyabi, Beyamca, Dayıbey, Hanımteyze, Hanımabla, Yengehanım, Abiciğim, Ablacığım vb... (öyle sanıyorum ki, ülkemizde en yaygın hitap tarzını bu kümedekiler oluşturuyordur. Bu denli yaygınlığa bakılırsa, ülkemizde hcrkesin birbirine akraba olduğu varsayımıyla karşı karşıya kalınz. Dolayısıyla da herkes birbirinın gözünüçıkarmaya can atar! Akraba isimlerıyle çağırmanın lspanyolca'da da yaygın olduğunu okumuştum, Mıne Kırıkkanat'ın birzamanlar lspanya'dan gönderdiği 'pazar' yazılannda.) YaTürklye... Geçenlerde oğlum Gezgin, TV'de haberleri izlerken, aklına nereden geldiyse birdenbire, "Baba, her insanın neden biradı var?" diye soruverdi. Yanıtlamama firsat bırakmadan hcmen ardından ekledi: "Biliyorum" dedi,"insanlarbirbirleriniçağınrkenkolayhk olsundiye".. "Peki, ismıni bilmediklerini,tanımadıklannı nasıl çağırır insanlar?" şeklinde ikinci bırsoru soracak olsaydı, o zaman ne yanıt verecektim acaba? lçimden düşünmeye vc saymaya başladım. Baktım olacakgibi değil, kâğıdı, kale 8 Hayvanlarla ilgili olanlar: Koç, Koçum, Arslan, Arslanım. 9 Çiçeklerle ilgiU olanlar: Gülüm. 10 Resmi ya da sivil zorbalığı ve kabadayılığı benimsemiş bireylerin çoksevdiği bir hitap tarzı var: Ulan! Bu ne idüğü belirsiz sözcük, aslında çok garip bir ikilemi içinde barındınr. Tanımadığınız birinin ağzında hakaret ifade eder, hatta cinayet bile işletebilirken, eş dost muhabbeti sırasında söze hoşluk katan bir dolgu maddesi niyetine sık sık kullanılır ülkemizde. Bu sevimsiz sözcüğün nereden kaynaklanmış olabileceğine ilişkin bir bilgim yok; ama kendimce şöyle bir yorumum var: Rumeli yöresinde tıpkı 'kızan' gibi ve yine aynı anlamdakullanılan 'oğlan' sözcüğü,yöresel ağızda 'uğlan' şeklinde söylenir. 'Uğlan' oradan 'ulan'adönüşmüşolabilir. 11 Henüz dilin daha oluşmadığı mağaradöneminidaları: Hoop.Hişşşt, Hey...lnsanlıktarihinin50 binyılöncesinc ilişkin nidalarla2000'lerde bile insanlanmızın birbirini çağırmasına ne demeli! Evrimleşmenin bir yerlerinde takıl dıkmı acaba?!.. 12 Cep telefonu akımının mirası: Alo: Hayır klasik hitap nidası 'alo'dan söz etmiyorum. İnsanlar sokakta da birbirine 'alo' demeye başladılar. Hay Allah'ım ne günlere kaldık. Hazıryeri gelmişken "malumarfuruşluk"yapayım. 'Alo' sözcüğü,telefonun mucidi Bell 'in sevgilisinin adının baş harfleriymiş. Eminim ki, bu listedeki kümelere ve kümedeki isimlere yenilerini eklemek olası. Bunlar bir çırpıda benim aklıma geliverenler yalnızca. Yerküremizde bu konuda bize rakip olabileek başka bir toplum bulunmadığına iddiaya girebilirim. Nobel ödüllüünlüyazarEliasCanetti'nin 'özdeyişler ve Notlar' adh yapıtında şöyle bir sözü var: "Insan içinde pek çok gülünç kişiyi tanıdı mı bu ülkey i sevmezlik edemez". Bu özdeyişi konumuza ilişkin olarak değiştirerek şöyle söylesek nasıl olur dersiniz? "Insan içinde tanımadığı birini çağıracak kırk küsur farklı hitap tarzı bulabileceği bir ülkey i sevmezlik edemez!.. . " ^ citographica@ixir.com