26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

20 CUMHURİYET DERGİ • Müştak Erenus'un bütün şiirleri "Bu Günler" isimli kitapta toplandı. "Şiirin lafa tahammülü yoktur" diyen Erenus'un şiirleri, seksen beş yıllık yaşam bilgisinden süzülenleri iletiyor okura, umut, sevgi ve dirençle... O yaprak gibi yalnızını BERAT GÜNÇIKAN Ş iire devrildi yıllar, tamı tamma seksen beş yıl. Nüfiıs kâğıdı eskidi o hep yeni kaldı, hep çocuk, hep genç, hep duru... Kendini bildiği gün safa durdu, hep o safta kaldı, yalansız, ikirciksiz, sınırsız... Oturup Stefan'ı yazdı, yüzküsur yıl gecikmiş Mehmet bilsin sermayenin öy küsünüdiye: "...Onyaşındayım AdımStefanLi Nerden, niçin getirmişler bizi Manchester'e. Çocuk düşlerimin sıcacık bir erkeninde Bir kova su ile uyandırdılar işe beni Ve işte o karanlık erkenden beri Sızin gibı konuşamam Kekelerim Ki ki kirden kaybolmuş çi çipil gözlerim Si si silinmiş san çillerimyüzumde Ben bir tngıliz emekçisiyim Keşkekçinin keşkeklenmiş Keşkekkepçesi..." Müştak Erenus'un Bilim Kitaplan arasında yayımlanan "Bu GunlerToplu Şıirleri" sadece Stefan'ı kucaklamıyor, ne varsa seksenbeş yılın bilgisinden süzülen, onlan okura iletiyor. Kitabın başında Erenus'un şiire ve şaire dair söyledikleri de var: "...Bireysel sevgi ve hasretlerimizi mıncıklamadan, kıntan sözcük ve deyimleri kovarak, beğenir halde tekrarladığımız sözcüklerden uzak, şair yüreğimizin o yaman kapısını, yıkanmış Türkçemize açmamız gerekir. Ve de bu yaşamda yeryüzünün insanı olarak, karşı cinse taşıdığımız sevgiden ayn, çok daha genişinde ve de çok daha derininde sevgi ve sorunlanmız var. Bunlara oyunsuz, insancıl bir meramla ulaşmamız gerek. Temelinde şiir kendi konuşur. Uzun söz istemez. Lafa tahammülü yoktur. Ve de kimin varki..." Erenus, kitaba adını veren "Bu Günler" şiirinde şöyle bir dokunuyor yaşadıklanmıza, karanhğa: "Üstümüzde bu şaşkın bulutlar Küskün bu telaşın peşinde Nereyegidiyorlar Ve de bugünlerneyi getiriyorböyle Ve de niçin götürmüyorlar getirdiklerini Bıktıramazsınız bizleri günlerimizden Umutlanmız çocuklanmızın gözlehne emanet Ve içimizdeki bu tosun sevgi Yağmayok Yedirmeyiz kimseye..." Müştak Erenus, bıkılmamış bir hayarı sırtlanıyor bütün şiirlerinde, üstelık çocukluğu birinci savaşın, gençliği ikinci savaşın çemberinden geçmişken, genç ölüler toprağa nrnak geçirmişken, şairin şiirinden asıldığı bir ülkenin vatandaşı iken... Doğumtarihi 1915'se,doğumyerideŞam Müştak Erenus'un... BabaHüseyin Erenus, demiryolcu. Osmanlı'ya birlikte Şam'dan çekiliyor, yeni kent, oğul Müştak' ı nüfusuna alanAfyon...tkikezEskişehiryollannaçıkıhyor, çünkü Yunanlı askerler Afyonkapısına dayanıyor. Eskişehir'de Makbule ve Müştak'tan sonra bir çocuk daha katıhyor aileye: Lütfü. Ilkokul öğrencisi Müştak Erenus, üzerinde siyah çuhadan önlüğü demiryolunda bir oraya koşturuyor, bir buraya, çünkü birazdan Mustafa Kemal'm treni geçecek kentten, makinist ise babası... Müştak Erenus, dokuzunda... Annesinin yaralı gözleri üzennden aynlmıyor, komşu kadın dürtüklüyor, "Gitburadan". Oğul odadan çıkmalı ki, kendı kendine düşük yapmaya çahşırken zehirlenen Şükriye Hanım, veda edebilsin hayata... Evden gelen çığlıklar olup biteni haberliyor sokakta neyi beklediğini bilmeden bekleyen oğula... GençdulSıdıkaHanım'laevleniyorHüseyin Erenus. Farkında değil, oğlununkendisini takip ettiğinden, tombulcana kadınlara olan düşkünlüğünün oğlunun belleğine yazıldığından, ne zaman etli bamya tarifetmeye kalkışan sesi duyulsa, karşısında tombulca bir kadın bulunduğununhabercisi sayıldığından... Bir yıl sonra, yani Müştak Erenus, onuncu yaşına bastığında aile Istanbul' a yerleşiyor. Italyan okuluna yazıhyor, sonra Beyoğlu'ndakıîtalyanLisesi'ne...DanteveLeonardo da Vinci'yi tanıyor, Mussolini'nin ayak seslerini yine bu okulda duyuyor... Anneannesinden duyduğu bir olayı anlattığı ilk öyküsü, yine bu yıllarda "Bizim Mecmua" isimli çocuk dergisinde yayımlanıyor... İlk aşk, Fahrünnisa, bir hıdrellez günü vuruyor. Lise yılları fotograf ve resmi taşıyor Müş tak Erenus'a. Merakıdaçekilendenhabersiz deklanşöre dokunmak. Bir gün evin duvanna merdiveni dayayıp tırmanıyor: "...Her zaman kikelamıgüzelbabamın,ne oluyor ulan, sen bayağı şaşırdın serseri laflanyla yüklü küfürü hâlâ kulaklanmda... Annemle halleri bugünün o biçim dergilerini, poşetlerindesaklı kıvamdaydı..." Erenus, bir süre Güzel Sanatlar Akademisi'ne devam ediyor, sonra konservatuvann kapısını çalıyor... Ikisi de yanm kalıyor. Liseyi bitirip, Istanbul Hukuk Fakültesi 'ne yazıhyor. Hocalan, Alman faşızminden kaçan Schvvartz, Kessler, Konig, Neumark... tkinci yıl babasının yükünü azaltmak için hem ttalyan tlkokulu'nda katipliğe, hem de Hukuk Fakültesi'nde neşriyat memurluğuna başlıyor. Bir maaş da Yusuf Ziya Ortaç ile Orhon Seyfı Orhon'un yayımladıklan "Akbaba" isimli karikatür dergisine ttalyanca'dan yaptığı çevirilerden geliyor. İkinci savaş yıllannda tstanbul ve Konya'da yedeksubay olarak tamamlıyor askerliğini, dönüşte üniversiteyc asistan yazıhyor ancakbukapıbirtürlüaçılmıyor...OdaKaraköy'deki tthalatçıthracatçı Birlikleri'nden gelen teklifi kabul ediyor... Daha o yıllarda birtakımuyanıklannMilliKoruma Yasası'nı nasıl "hayali ihracaf'larla deldiğinetanık oluyor... Eşinı yıtiren hala, üç çocuğu ve Erenus'lar şimdi Kadıköy, Bayramyen sokakta oturmaktalar. Kuzen Muzaffer'le evlilik çatılıyor, bir de kızlan oluyor: Yeşil. Beş ay boyunca durmaksızın ağlayan Yeşil 'e doktorİanntanısı: Safrakesesi yapışıklığı. Birgece anne nöbet tutuyor, bir gece baba. O gece, babasının nöbet zamanı ağlamayı kesiyor Yeşil, babası "bana acıdı" diye düşünüyor. Sabah ağzındaki kabarcık ele veriyor: Yeşil ölmüş: Bu dindar dürzüler o küçücük çocuğu Karacaahmet'e kadar kucağımda taşıttırdı bana, âdettenmiş, götürdük gömdük ve bunalım başladı, korkunç bir bunalım..." Bir yandan iş, bir yandan şiir, acıya merhem kılınıyor. Halkevlennde konferanslara, şiir okuma günlerine katıhyor, şiirleri edebiyat dergilerinde yayımlanıyor... Yücel Dergisi'nin sayfalannı diğer edebiyatçılarla paylaşıyor. Yeşil' ın açtığı yara Muzaffer ile Müştak Erenus' un yollannı birlıkte sürdürmelerine yetmiyor. On yıl sonra aynlıyorlar. Bilgesu Erenus işte o günlerde giriyoryaşamına... 1967'de evleniyorlar, bir yıl sonra oğullan Ali doğuyor: "...Kocamanbiryürektaşıdımgetirdim. Tümbayraklardanrenkli ^ PeterCon Pietro Petrovna Ali." Avukatlık,şairlikleatbaşıgidiyoramaduruşmalardan uzak duruyor Müştak Erenus... 1990'lann başına gelindiğinde yağmuraltında açhk grevı yapan üniversitelilere evlerinin kapısını açıyorlar. Üçgünlükkonukları gittiğinde, bir gece yansı kapılan çalıyor, gelen polis. Müştak veLütfi Erenus, gençlerle suç ortaklığı yapmaktan hapse atılıyorlar... Hücrede birkaç gece geçiyor, salı veriliyorlar... Yaşanan ne varsa, seksen beş yılda, anlatılanlar bir yana, şiirde buluyor yaşanmışlığını, aşksa aşk, yalnızlıksa yalnızlık, davaysa dava... Müştak Erenus "Kendi haddime düşen hisse kadar Marksist'im" diyor, şiirinde bu haddıne düşene yer vermişliğın sevinciyle ve ekliyor: "Şiir bir yangmdır. Bir kere içine girersen çıkmak yoktur. Ben hâlâ bu yangının içindeyim." İşte bu yangının ortasından yalnızlığa dair bir şiir: "Bir dal boşluğunda Su yeşilinde uykum var O yaprak gibi Yalnızım."^ beratguncikan@turk. net Müştak Erenus'un "Bu Günler"şür kitabı, Erenus'un şiir serüvenini okura sunuyor...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear