23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

2 TEMMUZ 2000. SAYI 745 PAZARIN PENCERESINDEN Geleceği sezmek... SELÇUK EREZ eçenlerde Cüneyt Arcayürek'in : önemli bir eserl yayımlandı: Kriz Doğuran Savaş (Bilgi Yayınevi, 2000). Bu yapıttan, 1990'da Irak, Kuveyt'i işgal ettiğinde, Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın "Savaştan sonra pastadan pay almak için komşu ülke topraklarından bir kısmını ülkemize dahil etmek ve MusulKerkük petrollerine el atmak" için ciddi girişimlerde bulunduğunu ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bu girişimi reddetmiş olduğunu, o zamanın Genelkurmay Başkanı olan Necip Torumtay'ın sözleriyle aktarılarak tüm ayrıntılarıyla öğreniyoruz. özal, hükümetin başını, TBMM'den bu konuda yetki sağlanması için gereğini yapmaya yöneltirken yapılan yorumlann arasında. "Özal, ABD Başkanı Bush'a bir söz vermiş olmalı ki, silahlı kuvvetler gönderme ve ülkemize yabancı silahlı kuvvet çağırma yetkisinde bu denli ısrarlf cümleciği dikkati çekiyordu. 30 Kasım 1990'da özal, Hava, Denlz komutanlıklarıyla Jandarma Genel Komutanı'nı ziyaret ettiğinde genel kanı, Birleşmiş Milletler'in o ara almış olduğu Irak'a askerl yaptırım kararına dayanan Birllği Dışişleri Bakanlan, Norveçli ve Türk meslektaşlanyla bir araya gelmiş ve Avrupa Güvenlik Savunma Kimliği'nin gelişimini olumlu karşıladıklannı, 30 Haziran 1992'de Batı Avrupa Birliği'nin başkanı olan Alman Dışişleri Bakanı'nın Türkiye ile, Batı Avrupa Biriiği'ne katılmalan ihtimali konusunda konuşmalann başlatılması için davette bulunmuş oludğunu anımsadıklarını da açıklamışlardı. özellikle Kosova Harekâtı'ndan sonra AB'nin, askeri açıdan yetersizliğinin göze çarpıcılığı karşısında AB, NATO dışında bir askeri güç oluşturulmasının önemini kavranmış ve Avurpa Güvenlik ve Savunma Kimliği daha ön plana alınmış ve Batı Avrupa Birliği'nin değil, AB'nin bu yeni savunma gücünün çatısını oluşturması yeğlenmişti. Ancak Avrupa Birilği'nl oluşturan devletlerin savunma harcamalarını arttırmak istememeleri, bunun olumlu seyreden ekonomilerini sarsacağı gerçeği karşısında yine NATO'nun askeri imkânlanndan yararianmayı öngördüklen de ifade edilmektedir. Bu kapsamda, Türkiye'nin, savunmaya taburian vb. ile katılması, ancak bu konuda verilecek karar mekanizmalanndan dışlanması istenmekteydi. Ne yapılabilirdi? Başbakan'a göre, Türkiye, Avrupa Birliği'nin 1920 Haziran'da, Porteklz'de, Feira'da aldığı bu karara karşı, politika belirleyecekti. Bu beliriemede, Türkiye gibi NATO üyesi olup AB üyesi olmayan ülkelerin tutumlan Izlenecekti; ancak, AB genişleme planında llk yerteri almış olan Çekya, Macaristan ve Polonya'nın fazla gerginliğe yol açmak istemeyecekleri, Norveç'in ise karar verme olmasa blle karar şekillendirme mekanizmalarına katılmayı amaçlayacağı, ancak NATO olanaklannın AB tarafından kullanılmasını veto etmemeyi yeğledlğl anlaşılıyordu. öyleyse Türkiye ne yapacaktı? Türkiye'nin sadece bir dış politika değil, aynı zamanda en önemli bir ulusal savunma sorununu oluşturan bu gelişme karşısında Türk Silahlı Kuvvetleri'nin tepklsi nasıl şekillenecekti? AB'nin kriterlerine uyulması bahis konusu edildiğinde de Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, Milli Güvenlik Kurulu'ndaki etkinliklerinin kaldınlması yolundaki iseklerin ileri sürüldüğü ve bu Türkiye'nin çıkartarıyla bağdaşmayan isteğin AB yönünden geldiğinde Milli Güvenlik Kurulu'nu, yobazca isteklerinin gerçekleşmesini engelleyen etkin bir kurum olarak algılayanköktendinci basında, bunu bir demokratik adım olarak tanımlayan ve alkışlayan yazılann sık sık belirmesi ve bu yöndekl isteklerin TBMM üyelerinden bazılan tarafından komisyonlarda vb. söz konusu edilmesi, AB ile ilışkilerimiz konsunda bazı ciddi tereddütlerın doğmasına yol açmaktadır. Bütün bunlar, partilerimlz ve pariamenterierimiz tarafından yeterince üzerınde durulmasa da Türk Silahlı Kuvvetleri'nce çok önemsenen konular olarak ele alınıp irdelemelere tabi tutulacaklannı beklemek kehanet sayılmamalıdır: Bu boyutta beklenti ve inanç sarsılışına yol açan olumsuzluğa karşı sadece uiusal çıkarlarını göz önünde tutan oldukça ciddi bir tepkiye şahit olacağımızı düşünmekteyiz.^l Joely de annesi gibi yaman mı? 11 Ocak 1965'te VanessaRedgrave'in bebeği olarak dünyaya gelmiş Joely Richardson. tnternet'te onun adına pek çok site var. Bu sitelerden sekizini tıklayınca o, karşınıza çıplak olarak çıkıyor. Lady Chatterley pozundaki fotoğraflanndan pek memnun değil. Ama yine de onu en çok Lady Chatterley'deki rolüyle anımsayacaksınız. Joely, tiyatro okulunu 1987'de bitirmiş. Başlangıçtacimnastiköğretmeni olmak üzere eğitim almış. Ama boyu öylesine hızlı uzamış ki bu mesleği başlamadanbırakmakzorundakalmış. Çünkü 1 metre 80 santimlik bir genç kız oluvermiş. 3 yaşında iken babası Tony Richardson' ın bir filminde görünmüş. 18 yaşında da Wetherby 'de annesinin gençliğini canlandırmış. Ailesindededesi dahil tamüç kuşak sanatçı görüyorsunuz. Ama o uzun süreişsızlikçekmiş. Herkes onu yüzme havuzunun başmda şampanyasım yudumluyor sanırken o, iş aray ıp sigara tuttürüyormuş. Londra'da gösterime giren "Maybe BabyBelki Bebek" dünya sinemalarında da gösterime girmek üzere. Şimdiye kadar çevirdiği filmler arasında en sevdiği filmi de bu. Joely Richardson bu sezon hep bizimle. (En önemli rolde olmasa da...) Çünkü bu filmin ardından "The PatriotYurtsever" ve "Return to MeDön Bana" adlı ikı filmı daha var vizyona girmek üzere olan. Joely annesi Vanessa Redgravc gibi yaman mı, değil mi sizkararverin.^ Cüneyt Arcayürek... tartışmaların gerçekleştirildiğiydi. Bundan sonra, Genelkurmay Başkanı'nın köşkte katıldığı bir toplantının ardından "Cumhurbaşkanı'nın askeri yönden iştirak etmediği görüşleri.... karşısında" görevinden istifa etmişti. 1990'da Türk Silahlı Kuvvetleri, Türkiye'nin çıkarianyla çelişen bir girişimi muhtemelen en güçlü ve en önemli müttefikimizden veCumhurbaşkanından gelse blle kabul etmemişti. Şlmdi, bu tarihi gerçeğin ışığında, günümüzde karşılaştığımız bir soruna karşı oluşan tepkileri değerlendirmeye çalışalım: 22 Haziran 2000 tarihli gazeteler, Başbakan Bülent Ecevit'ln, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvnkoğlu ile görüştükten sonra Türkiye'nin "Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimliği"nin karar verme mekanizmalanndan dışlanmasının mantık ve saygıyla bağdaşmaz bir durum olduğunu açıkladığını yazdılar. Türkiye'yi çok rahatsız eden bu gelişme, biraz geriye bakıldığında ve Türkiye'ye açılmış gibi görünen bazı kapıların kapanmaya çalışıldığı izlenimiyle birieştırıldiğinde Türkiye'den de bazı önemli tepkilerin gelebileceğinı düşündürüyordu: 20 Kasım 1992'de Roma'da Batı Avrupa Joely, annesinin meleği olduğu günlerde.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear