26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

CUMHURİYET DERGt Içinden çıkılması zor bir sosyal ya da politik sorun karşısında, bir Nasreddin Hoca fıkrası, o soruna bir çözüm getirebilir. Hem de bir kitaplık çözümü, bir kısa fıkra içinde yoğunlaştırarak verir. Aziz Nesin... Gülmece bir işe nasü yarar? mesi, ürününde kendini bulması az çok sürmektedir. Budurumda üretmen, ürününden kendisi doğrudan yararlanamasa bile, başkalarının yararlanmasmı, ürününün bir işe yaramasını diler. Ürününü ortaya koymak için harcadığı emeğinin boşa gitmesini istemez. Ürününe büsbütün yabancılaşmış olangelişmiş kapitalist toplum üretmenininse pek böy le bir kaygısı olmaz. Bir yabancının tanık olduğu anlatacağım şu olay, üretmenin ürününün bir işe yaraması isteğini çok iyi belirtmektedir. Uzun yıllar Türkiye'de yaşamış olan bir Alman projesörü dostum, tkinciDünya Savaşı zamanında bigün arkadaşıyla birlikte arabayla Ankara'dan başka bir ile gitmektelerken, yakıcı güneş altında yaşlı bir köylünün odun yüklü cşeğini yederek tozlu yolda gittiğini görmüşler. Arabayı durdurup köylüyle konuşmuşlar. Köylü, dörtbeş saat ötedeki köyünün meşeliğinden kestiği odunlan, daha üç saat uzaktaki kasaba pazanna götürüp satacakmış. Yaşlı köylüye acımışlar. "Kaça satabilirsin bu eşek yükü odunu?" diye sormuşlar. "îkibuçuk liraya satanm..." demiş köylü. "Al sana ikibuçuk lira. Biz senin odununu satın aldık; Yık eşek yükü odunu yol kıyısına. Döngitköyüne!" Yaşlı köylü bir süre düşündükten sonra, "Siz bu odunu ne yapacaksınız?" diye sormuş. "Hiçbir şey yapmayacağız. Senin neyine gerck? Al paranı git!" Köylü, "Ya odun ne olacak?" diye sorup duruyormuş. Parayı azımsadığını sanıp bu kez beş lira vermişler. Yaşlı köylü parayı almış, odunlann ipini çözmüş, eşeğin yükünü boşaltmaya başlamış. Odunları yol kıyısına koyduktan sonra, beş lirayı kendisine verenlere uzatıp, "Iıh..." demiş, "ben bu işten vazgeçtim. Alınparanızı." Yerdeki odunlan yeniden eşeğine yüklemeye başlamış. Etme eyleme diye üstelemişlerse de, yaşlı köylü direnmiş. Daha da çok para vermişler. O zaman köylü, "Kimsenin işine yaramayacak olduktan kelli, ben bu odunlan ne diye saatlerce uğraşıp da ormandan kestim, ne diye eşeğime AZİZ NEStN asrettin Hoca gülmecesi, dünya halk gülmecesindeki çok önemli bir özelliğin en belirgin öraeğini vermektedir. Nedir dünya halk gülmecesindeki bu ortaklaşa özellik? Bu özellikte, ekonomik ilişkilerin ve özdeksel gereksinimlerin yansıması açıkça görülür. Halk, her yerde, her zaman üretmen güçtür. Herne denli kapitalizmin aşın gelişmesi sonucunda, kapitalizm en başta kendi yaşamını sürdürebilmek için, üretmen güçleri bile tüketmen yapmaya çalışmış ve yapmışsa da, halk karakteri yine de üretmenliğin yarattığı psikolojiyle oluşmaktadır. Üretmenlikte, bibakıma, yaratıcıhk da vardır. Üretmen, ürettiği ürünle özdeşleşmektedir. Her ürettiği üründe, üretmenin kendisinden, kendi varlıgından bişey vardır; bunu üretmen bilmekte ya da sezmektedir. Üretmen, ürününden doğrudan yararlanamadıkça ona yabancılaşmaktadır. Kapitalist üretim ılişkilerinde bu yabancılaşma büsbütün artar. Tam anlamıyla kapitalist düzene geçememiş toplumlardaysa, üretmenin ürettiği ürünle özdeşleş N yükleyip bunca yolu teptim!.." demiş. Odunu eşeğine yükleyip yoluna koyulmuş. Ötekiler de şaşkın, arabalarına binip gitmişler. Köylü, zamanını, yani bir anlama kendisini vererek kestiği odunlarla özdeşleşmiştir. Bu ürünün ille debîr başkasırun işine yaramasını ister. Birişeyaramak... Yararlı olmak... Işte bütün dünyadaki halk gülmecelerinin ortaklaşa özelliği de budur: Gülmecenin bir işe yaraması, yararlı olması... Bunun için halk gülmecesinin amacı salt gülmek, gülmekiçingülmekdeğildirjgülmekle birlikte, daha doğrusu gülme yoluy la gülmecenin insanın işine yaramasıdır. Gülmecenin bir işe yaraması, bu gülmeceyi, üretmen olan halkın kendisinin yaratmış olmasındandır. Üretmen olan insan, ürettiği ürünün, o ürünle özdeşleştiği için, nasıl bir işe yaramasını istiyorsa, halk da ürettiği gülmecenin bir işe yaramasını ister. Gülmece de halkın bir ürünüdiir; o gülmeceyi birdurumdan, birolaydan, somut bir olgudan çıkararak üretmiştir. Gülmece bir işe nasıl yarar? Tıpkı herhangi bir ürünün işe yaradığı gibi, gülmece de işe yaramaktadır. Halkın gülmecesi, hpkı özdeksel biraygıtgibidir. Açar.birkapınınkilidini açan nasıl bir aygıtsa, bıçak nasıl ekmek kesmede işimize yarayan bir aygıtsa, halk gülmecesi de bunlar gibi, işimize yarayan bir aygıttır. Tıpkı görmemize yarayan aygıt gözlük, tıpkı resim çekme aygıtı fotoğrafmakinesi gibidir. Şimdi halk gülmecesinin ne işimize yaradığını sorabiliriz kendimizc. Halk gülmecesi, sorunlarımıza bizi güldürme yoluyla çözüm getiren bir aygıttır. Bunun en iyi, en belirgin örneği de Nasrettin Hoca fikralandır. Içinden çıkılması zor bir sosyal yada politik sorun karşısında, bir Nasrettin Hoca fıkrası, o soruna bir çözüm getirebilir. Hem de, bir kitaplık çözümü, bir kısafikraiçinde yoğunlaştırarak verir. Genellikle bütün halk gülmecelerinin ve Nasrettin Hoca fıkralarının sık sık anlatıldığı halde, onlardan bıkılmamasının nedeni de, bu gülmecelerin bir aygıt olarak kullanılmasıdır. Nasıl bir kez ekmeği kestikten sonra bıçağı atmıyorsak, her ekmek ya da başka bir şey kesmekte aynı bıçağı kullanıyorsak, açkıyı kapıyı açtıktan sonra atmıyor, her kapıyı açışımızda kullanıyorsak, Nasrettin Hoca fıkralannı da genellikle bütün halk fıkralarını da o fıkrayla çözümleyeceğimiz bir sorun karşısında yeniden yeniden kullanmaktayızdır. Oysa, halk gülmecesinden başka hiçbir sanat dalı, yinelenmeye uygun değildir. Bir film, bir oyun, en iyileri bile incelem dışında en çok iki kez seyredilebilir, bir roman üçüncü kez okunamaz. Ama bir halk gülmecesi, bir Nasrettin Hoca fıkrası, hem de daha önceden bilindiği, pek çok dinlenildiği halde, yine de yeniden dinlenebilir, anlatılabilir. ne var ki, bufikralarınyerinde kullanılması gerekir. önümüze bir sorun çıkmadan durup dururken bir fıkra anlatılması, tıpkı önümüzde kapı olmadan açan kullanmak isteyişimizle benzer. Her sorun aynı fıkrayla da çözümlenemez. Her soruna çözüm getirmck için ona uygun halk fıkrası bulmak gerekir. Tıpkı yine başka aygıtlarda olduğu gibi. Nasıl bıçakla kapı açmak, açkıyla ekmek kesmek uygun düşmezse, her gülmece fıkrasıyla da her soruna çözüm getirilemez. Halk fıkralan anal anlatılırken " Yeri geldi", "uygun diiştü" denilmesi bundandır. Halkın yarattığı gülmece, nasıl halkın ürünü olduğu için bir işe yanyorsa, halktan yana gülmece, halktan yana yazarlann, çizcrlerin yarattığı gülmeceler de, esınlendığı halk kaynağına uygun olarak, vararlılık özelliği, birişeyaramaışlcvscllığıtaiiıiıalıdır.'^
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear